Moskova’da
insanlarla konuştukça ve ülke hakkında bilgi
edindikçe, Rusya hakkında konuşurken çok
dikkatli olmak gerektiğine karar verdim.
Bu itirafın, Rusya’nın çok konuşulan
otoriter yapısı ya da bugün Kremlin’de KGB
kökenli bir devlet başkanının oturuyor
olmasıyla hiç ilgisi yok.
Özellikle, tarihteki ilişkiler
nedeniyle bizim gibi belli önyargılara sahip
olanların, Rusya hakkında konuşurken, bu ülke
ve toplum hakkında hüküm verirken daha da
fazla dikkatli olması gerekiyor.
Belki
inanmayacaksınız, ama dünya medya zirvesi için
bulunduğumuz Moskova’da, bu dersi Rus
demiryolları şirketinin bir yetkilisi ile
konuşurken çıkardım. Tabii bu şirketin halkla
ilişkiler biriminde çalışan nazik Rus
vatandaşı, bunun farkında olmadı. Ama
anlattıkları, gerçekten Rusya’nın başlı başına
orijinal bir vakıa olduğunu gösteriyordu.
Mesela Rus Demiryolları’nın kaç çalışanı
olduğu konusunda siz olsanız nasıl bir
tahminde bulunursunuz? 50 bin, 100 bin, 200
bin, 500 bin...
Eğer bu rakamlardan
birini tahmin etti iseniz yanıldınız; çünkü
Rus demiryollarının çalışan sayısı tam olarak
1,3 milyon. Evet yanlış okumadınız, 1 milyon
300 bin. Son rakamı bilmiyorum; ama neredeyse
Türkiye’deki toplam memur sayısına yakın
muazzam bir büyüklük. Bu dev şirketin yılda ne
kadar yolcu taşıdığı konusunda ne dersiniz?
Evet Rus Demiryolları yılda 1,3 milyar yolcu,
1,3 milyar ton da yük taşıyor. Evet yine
yanlış okumadınız. Küçük bir karşılaştırma
açısından, buraya, Türk Demiryolları’nın
(TCDD) yılda 15 milyon tondan az yük
taşıdığını not edeyim. TCDD’nin yolcu sayısını
neden vermediğimi sormayın, kurumun internet
sitesindeki bilgiler o kadar karışık ve
detaylı ki bu basit bilgiyi bulamadım. Ama
öyle anlaşılıyor ki, şehirler arası taşınan
yolcu sayısı 2005 için 6 milyondan az
görünüyor.
Şirket yüzde yüz devlete
ait ve bana aktarıldığına göre yolcu taşıma
hizmetinde zarar ediyor; ancak yük taşımadaki
kârıyla bunu kapatıyor. Dünyada Çin
Demiryolları’ndan sonra en çok çalışana sahip
şirket. Rusya’nın kârlılık açısından 4. büyük
şirketi. 2004 kârı 2,7 milyar dolar. Şirketin
internet sitesinde işçi işveren ilişkilerinin
mükemmel olduğu kaydı düşülmüş. Çalışanları
şimdiye kadar hiç greve gitmemiş. Son bir
bilgiyi daha paylaşayım: 85 bin km uzunluğuyla
ABD’yi izleyen şirket, Rusya’nın 11 saat
diliminde hizmet veriyor.
Dudakları
uçuklatan bu bilgileri, Rus Demiryolları’nın
halkla ilişkiler faaliyetine katkıda bulunmak
için paylaşmıyorum. Sadece Rusya deyince bir
kez daha düşünmek gerektiğini hatırlatmaya
çalışıyorum. Rusya’nın ünlü romancıları,
şairleri, bestecileri ve bilim adamlarıyla
dünyaya yaptığı katkıyı da bu büyüklüklere
eklerseniz karşınıza bambaşka bir tablo
çıkıyor. Bu büyüklükten baktıkça, Rusların
içinden geçtikleri kriz ortamından ne kadar
fazla psikolojik tahribata uğradıklarını,
neden Batı’dan gelen acımasız eleştiriler
karşısında çok sinirlendiklerini, kendilerini
güçlü şekilde temsil eden Putin’e neden bu
kadar büyük sempati beslediklerini çok daha
iyi anlıyorsunuz.
Hadiseye bu açıdan
bakınca, pazartesi günü, büyük Rus çarlarının,
kudretli Sovyet liderlerinin otağı olan
Kremlin’de 53 yaşındaki genç Rus lider
Putin’e, Batılı meslektaşımızın medya ve
özgürlükler konusunda yaptığı ağır
eleştirileri de bir daha gözden geçirme gereği
duyuyorsunuz. Rusya’nın hâlâ içinden çıkmaya
çalıştığı bu kaos döneminde, bu ülke
medyasının payına düşenleri bir sonraki yazıda
ele alalım. Zaten burada dünya medya zirvesi
için bulunuyoruz ve tren yollarından çok Rus
medyası üzerinde durmamız gerekiyor. Ama
şimdilik şu kadarını söylemekle yetineyim.
Bir ülke hakkında iyi ya da kötü şeyler
yazmak o kadar kolay ki. Asıl zor olan, empati
yapmak ve anlamaya çalışmak. Türkiye olarak
hakkımızda yapılan, anlama gayretinden ve
empatiden uzak değerlendirmeleri çok iyi
biliyoruz. Öyle görünüyor ki, Batı’nın
Rusya’ya üst perdeden yaptığı eleştiriler, bu
ülkede Rus milliyetçiliğini yükseltmekten
başka bir işe yaramıyor. Bir sinevizyon için
seçilen karelerde, insanların ısrarla Rusça
konuşma gayretlerinde bunun işaretlerini
görmek mümkün. Kanaatim, yanlı/yanlış
değerlendirmelerin kurbanı olmuş ve halen
bunlarla mücadele eden Türkiye olarak, kuzey
komşumuza empati ile bakmamızda sayısız fayda
var.
|