Hakim
sınıflar arasında, iktidar mücadelesi her alanda
boyutlanarak sürüyor. Özel sermayeli işbirlikçi büyük
burjuvazinin çıkarlarını savunan ve burjuvazinin bu
kesiminin desteğini arkasına alan AKP hükümeti devlet
iktidarını ele geçirmek istiyor. Devlet iktidarını
ellerinde bulunduran ordu eksenli Kemalist, bürokrat
büyük burjuvazi kesimleri ise iktidarlarını
kaybetmemek için AKP hükümetini yıkmak istiyor.
İktidar dalaşı hayatın her alanında sürüyor…
“Bugün Türk gençliği biri ötekine benzemeyen iki
tarihe inanıyor:
Biri bu romanın esas aldığı,
sağlıklı ve dürüst belgelere dayalı, hepimize gurur
veren gerçek tarih… Öteki Cumhuriyet’i yıkmak için
çabalayanların uydurdukları, yalanlarla dolanlarla
dolu, sahte tarih.” (Şu Çılgın Türkler, Bilgi
Yayınevi, ‘Sonsöz’, sayfa 688)
Turgut
Özakman’ın yazdığı “Şu Çılgın Türkler” adlı, 750
sayfalık roman, bu iktidar mücadelesinde Kemalistlerin
şimdi önemli dayanaklarından biri olabiliyor. Kitap;
Kemalistler yararına, resmi tarih anlayışı
doğrultusunda, iktidar mücadelesinde, Kemalistlere
ideolojik destekte bulunuyor.
Kimi ideolojik
Kemalistlerin gözyaşları akıtarak okudukları, öve öve
bitiremedikleri “Şu Çılgın Türkler” kitabına yakından
bakalım:
T. Özakman, “Şu Çılgın Türkler”
kitabının önsözünde, “Şu Çılgın Türkler”i yazmasının
nedenini şöyle ortaya koyuyor:
“Gençlerimize
uzun zamandır Milli Mücadele’yi gerektiği gibi
anlatmıyoruz. Bu yüzden şimdiki birçok orta yaşlılar
da Milli Mücadele’yi iyi bilmiyor. Bilmemek oranı
gittikçe artıyor. O görkemli olayı eski, soluk
fotoğraflara benzettik. Oysa cumhuriyetimiz o
mücadelenin ürünü ve kaçınılmaz sonucudur. Yeni
devletin kuruluş felsefesini o mücadele belirlemiştir.
Anadolu aydınlanması, birliği ve yurttaşlık bilinci o
büyük mücadeleyle başlamıştır. O dönem bilinmeden
bugünü okuyamayız, yarını göremeyiz.” (Şu Çılgın
Türkler, Bilgi Yayınevi, sayfa 8)
T. Özakman;
orta yaşlılar, gençler, “milli mücadele”yi iyi
bilmiyor gerekçesiyle, “milli mücadele”yi gençlere
anlatmak amacıyla, “o görkemli olayı”, o dönemi
anlattığını iddia ediyor.
“Şu Çılgın Türkler,
belgelere dayalı, gerçek olgu ve olayların romanıdır.
Belgeler, mektuplar, anılar, makaleler, bilgiler,
raporlar, haberler, gerçeğe bağlı kalınarak
öyküleştirilmiştir.” (sayfa 9) belirlemesini de
yapıyor T. Özakman!
“Milli mücadele” gençlere
uzun zamandır gerektiği gibi anlatılmıyor. “Milli
mücadele” gerektiği gibi anlatılmadığı için birçok
orta yaşlı da “milli mücadele”yi iyi bilmiyor. “Milli
mücadele”yi iyi bilmeyenlerin oranı, böyle giderse
giderek artacak. O zaman oturup “milli mücadele”yi
“gerektiği gibi” anlatmak icap ediyor.
“Şu
Çılgın Türkler” kitabını yazan, yazarın iddiası;
kitabın belgelere dayalı, gerçek olgu ve olayların
romanı olduğu iddiasıdır.
T. Özakman
“Başlangıç, 28 Haziran 1914-1 Nisan 1921” başlığı
altında, I. Emperyalist paylaşım savaşının başlaması
ile birlikte gelişen kimi olayları kısa kısa özetler.
Bu bölüm 16 sayfadan oluşmaktadır.
“Yunan
Büyük Taarruzu” başlığı altında ya da Sakarya Savaşı
ile birlikte, “Şu Çılgın Türkler” romanı
başlatılmaktadır. Sakarya Savaşı ile başlatılan roman,
Yunan ordusunun yenilmesi, Türk ordusunun Trakya’da
İngilizlerle karşı karşıya gelmesi ile bitmektedir.
Türk kurtuluş savaşı ya da “milli mücadele” 1921
yılının başlarına kadar, esas olarak Osmanlı
ordusundan arta kalan yerel gerilla örgütleri
tarafından yürütülmüştür. Bu yerel gerilla örgütleri
içinde en güçlüsü kuşkusuz Çerkez Ethem önderliğindeki
‘Kuvay-i Seyyare’ idi.
Kemalistlere karşı
bütün büyük ayaklanmaların bastırılmasında Çerkez
Ethem güçleri belirleyici rol oynadı. Çerkez Ethem
güçleri aynı zamanda işgalin başladığı andan itibaren,
Batı cephesinde işgalcilere karşı da direnen esas
askeri gücü oluşturdu. Kemalistler tarafından Kuvay-i
Seyyare’nin tasfiyesi 1921 başlarında tamamlanır.
Resmi tarih tarafından “hain” olarak adlandırılan
Çerkez Ethem aslında, Kemalistlerin düzenli orduya
geçmelerinden önce “milli mücadele” için çok önemli
işlevleri yerine getirmiştir.
T. Özakman’ın tam
da “o görkemli olayı” romanlaştırırken, Kemalistlerin
düzenli orduya geçtikleri Sakarya Savaşı ile “milli
mücadele”yi başlatması, Sakarya Savaşı öncesi, Türk
kurtuluş savaşı için önemli olan bir dönemi es geçmesi
anlamlıdır.
1921 yılının başlarına kadar, Türk
kurtuluş savaşı içinde yerel gerilla örgütleri,
Kuvay-i Seyyare çok önemli rol oynadılar. Bu dönem
anlatılırken, olanı bir bütün olarak yadsımak mümkün
değildir. Tarih çarpıtıcılığı mümkün, ama olanı
tamamen silmek mümkün değildir.
T. Özakman
Sakarya Savaşı ile romanına başlıyor. “Milli mücadele”
için önemli bir kesiti es geçmesi ise bilinçli yapılan
bir tercihtir. Sadece bu olgu bile, T. Özakman’ın ne
kadar “belgelere, olgulara” dayandığını, ne kadar
objektif olduğunu gösteriyor.
T. Özakman
romanında; Mustafa Kemal’i neredeyse tanrılaştırıyor.
Mustafa Kemal ismi etrafında varolan kişiye tapmayı,
kişi kültünü geliştiriyor. “Herşeyi bilen” odur.
“Herşeyden anlayan” odur. “O olmasaydı savaş
kazanılamazdı”. Savaşan ordu, savaşı destekleyen halk
yığınları, onlar ise hiçbirşey!!
Resmi tarih
yazıcılığı, tarih çarpıtıcılığı yanında kişi kültünü
de böyle geliştiriyor T. Özakman!
Onlarca baskı
yapan, Kemalistlerin öve öve bitiremedikleri “Şu
Çılgın Türkler” kitabını, hâlâ satın alıp
okumadıysanız, okumasanız da olur. “Şu Çılgın Türkler”
resmi tarih bakış açısıyla yazıldığı için bilgi
dağarcığınıza yeni şey eklemeyecektir. Okullarda
okutulan, öğretilen resmi tarihi bu kez roman
biçiminde okuyabilirsiniz. O kadar.
|