‘ÖTEKİ’ DÜŞMANLIĞI NE GETİRİR?
Mehmet Altan
Star Gazetesi, 18.03.2007
                         
...................
...................
Geri kalmış bir ülkeden...
Kalkıp... Kalkınmış bir ülkeye gidiyorsunuz.
Sonrasını birlikte okuyalım:
'İlk kez İngiltere'ye okumaya gittiğimde 'öteki' oluvermiştim...
Duvarın ötesinde olmanın ne olduğunu anlayabildiğimi
sanıyorum.'
Başka?

'Dünyanın yoksul bölgelerinden gelince, yokuştan
aşağı, sanki yükselen bir tepeye bakarcasına bakmanın
anlamını kavrıyor insan.'
Bunları kim söylüyor?
Salman Rushdie.
Devam ediyor:
'Kimlikleri ayırmama, birini seçmeme hakkım var. Beni
'Britanyalı, Hintli, uluslararası yazar' diye
tanımladıklarında, bunların hepsi ve hiçbiri olma
hakkım var. Kimliklerin tahakkümüne karşıyım.'



Irkçılık...
Milliyetçilik...
Bunlar ne?
'Ötekine' bakmayı becerememek...
Sana benzemeyeni 'düşman' ilan etmek.



Bunların hepsini fiilen yaşayan...
'Öteki' ile ilişkileri yazan...
'Ötekini' itmenin...
'Ötekini' sevmemenin...
'Ötekine' kin ve nefret kusmanın mı?
Yoksa...
'Ötekini' sevmenin..
'Ötekini' hoş görmenin..
Varlığını 'öteki' üzerinden mi anlamlandırmanın mı
hayatı daha değerli kılacağını sorgulayan Salman
Rushdie şöyle demekte:
'Ötekine ne kadar yakından bakarsan, onda o kadar
kendini görürsün... Irkçılık, milliyetçilik, öteki'ne
bakmayı bilmeyenleri cezbediyor.
Öteki'nde kendini görebilirsen milliyetçi olamazsın.
Belki de asıl trajedimiz, sandığımızdan çok daha fazla
birbirimize benzememizdir.'


 
Bir edebiyatçıdan...
Bir siyasetçiye geçelim.
'Ötekini' düşman ilan ederek dünya savaşlarında
binlerce insanını yok eden bir ülkenin..
Fransa'nın Cumhurbaşkanı Jacques Chirac da aynı konuyu
vurgulamakta.
O da... Irkçılıktan... Anti-semitizmden...
'Ötekini' reddetmekten söz ediyor:
'Tarihimizdeki ifrat neredeyse bizi uçuruma
sürüklüyordu.
Bu bir zehirdir.
Böler, ifsat eder, tahrip eder.'
Irkçılık ne? Milliyetçilik ne? Ötekini inkar.
Sürekli düşman üretmek.
Bunu deneyenler hep belaya kaldı.
Tarih bunun örnekleriyle dolu.



Iki dönemdir Fransa Cumhurbaşkanı olan ve yeniden aday
olmayacağını açıklayan...
Chirac, Fransa için de kurtuluşu AB'de görüyor:
'Avrupa'nın inşasına devam etmek hayati önemdedir.
Kıtamıza felaketler getiren milliyetçilik her an
yeniden hortlayabilir.
Dünyadaki derin değişikliklerle tek başımıza başa
çıkamayız.
Fransa güçlü bir Avrupa, siyasi bir Avrupa, sosyal
modelimizi garanti eden bir Avrupa için ısrarlı
olmalıdır. Söz konusu olan istikbalimizdir.'



Dünyanın yeni ikilemi bu.
'Ötekini' reddetmeye devam etmek...
Ya da 'ötekini' zenginlik olarak algılamak.
Ulus-devlet 'ötekini' yaratarak para kazandı.
Küreselleşme 'ötekini' zenginlik olarak kabul etmek
mecburiyetinde.



Ama burada bir zorluk var.
Becerisi olmayan... Eğitimi olmayan...
Mesleği olmayan... Dil bilmeyen...
Dünyayı tanımayan...
Tartışmasını bilmeyen...
Kendi gibi olmayana sadece küfür ederek rahatlayan...
Çaresizler... Tutanamayanlar.



Düşünceyi inkar edip...
Sadece... Dine... Irka... Mezhebe sığınanlar.
'Öteki'ne düşmanlık üzerinden var olanlar.
Bunların ezikliklerinden silkinip...
Gezegende beyinleriyle var olabilmeleri ne kadar zaman
ister?



Ben umutluyum.
Dün Çin'in aldığı tarihsel kararı gördünüz mü? Özel
mülkiyete izin verildi. Piyasa, bireyin değerinin
tescilidir. Dünyanın altıda bir nüfusu da bireyi
önceki gün tanıdı.
Gelişmiş insana bir adım daha yaklaştık.



Mesele...
'Öteki' veya 'beriki' değil...
Insan olmak.
Insandan daha değerli bir şeyin olmadığının farkına
varmak.
Bu kolay olmuyor. Ama mutlaka olacak.
Işaretleri her yanda görülüyor çünkü.