|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
KUŞÇUBAŞI BİR ANANIN KUZUSU |
Engin Ardıç
Akşam Gazetesi, 23.12.2007 |
|
|
................... |
|
................... |
Bir balon daha patladı...
Sarıkamış ve Çanakkale’de verdiğimiz
“yüzbinlerce şehit” balonu gibi bir şey. Ya da
isterseniz Abdülhak Hamid’in büyük bir şair, Yılmaz
Güney’in büyük bir yönetmen, Yaşar Kemal’in büyük bir
romancı olduğu balonu gibi bir şey diyelim.
Kuşçubaşı Eşref Bey balonu bu..
Hani, ilk gizli
servisimiz Teşkilat-ı Mahsusa’nın kurucularından,
kurtuluş savaşı önderlerinden falan.
Oysa ne
Süleyman Askerî Bey’i tanırlar bu tatavayı yapanlar,
ne İsmail Canbolat’ı, ne Bahaeddin Şakir ile Doktor
Nazım’ı bilirler. Ne de doktorun ne haltlar
karıştırdığını.
Süleyman Askerî Bey Irak
cephesinde intihar etmeseydi onun da “sözde” birtakım
girişimleri olur muydu acaba, hep sorarım kendime...
İçmeye ayran uyduramadan başka şeye atla gitmek,
İran ve Afganistan’da örtülü operasyon yapmak hangi
akla hizmetti, bizim neyimizeydi diye de hep sorardım
kendime... İttihatçı saçmalıklarının altından Alman
parası ve Wilhelm Wassmuss denilen karanlık adam
çıkınca bir daha sormadım.
Eşref Bey, Çerkes
Reşit Bey ve Çerkes Ethem Bey’le birlikte Batı
Anadolu’da kurtuluş savaşını başlatanlardan sayılır
ya, “düzenli orduya” geçilmeden önce...
Dolayısıyla da “subay olsa gerektir” diye düşünülmüş,
kitaplara da öyle geçmiş.
Kimine göre yarbay,
kimine sorarsan albay.
Oysa, subay falan
değilmiş!
Kuleli Lisesi ve Mekteb-i Harbiye’den
mezun olduğu sanılıyor ama kayıtlarda böyle bir şey
yok.
Ne girişi belli, ne çıkışı, ne okul
numarası, ne bir şey.
Rütbesi mütbesi de yok.
Dahası, sıkı durun, Eşref Bey, Ethem Bey ile
birlikte Yunan ordusuna sığınanlardan!
Bunlar
toplam 64 kişi, Çerkes Ethem ve arkadaşları...
Ethem mi? Hani şu, “Ankara’yı basacağım, Kemal’i de
İsmet’i de meclisin önünde sallandıracağım” diyen
adam.
Çünkü milli mücadelenin liderliği için
çekişiyorlardı, yıldızları hiç barışmamıştı ve Çerkes
Ethem’in Mustafa Kemal Paşa’nın yerine geçmesine de
çeyrek kalmıştı...
Eşref Bey daha sonra
sığındığı Midilli adasından beş yüz kişilik bir
komando birliğiyle İzmir ve Muğla dolaylarına
baskınlar düzenleyip Gönen ve Edremit’te de Türkiye
Büyük Millet Meclisi ordularıyla çarpışmayı sürdürmüş.
Atina’da, Anadolu Osmanlı İhtilal Komitesi adıyla
bir örgüt de kurmuş.
Örgütün, Lausanne’da İsmet
Paşa’ya, daha sonra Mustafa Kemal Paşa’ya suikast
girişimleri var. (“Atatürk’e İzmir Suikastından Ayrı
11 Suikast” diye bir kitap duymuş muydunuz?)
İzmir suikastı suçlularından Hacı Sami Bey de, Eşref
Bey’in kardeşiymiş!...
Eee, bu adam şimdi
kimine göre vatan haini, kimine göre milli kahraman
ha?
Serinkanlı olalım ve doksan sene öncesinin
kavgaları uğruna biz de birbirimizi yemeyelim
arkadaşlar...
Benim içimde şöyle bir his var:
Parçalanıp dağılan Osmanlı’nın enkazından, Esat
Toptani Paşa’nın Arnavut devleti, Antranik Paşa’nın
Ermeni devleti, Nuri Said Paşa’nın Arap devleti
çıkarmaya çalışması gibi, bu adamlar da bir “Çerkes
Devleti” çıkarmaya çalışıyorlardı!
Kemal, Fevzi
ve İsmet, yemediler.
Bakalım şimdi de Kürt
devletini yiyecek miyiz? |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|