Dalgınlığınıza gelmiştir atlamışsınızdır, aman
diyeyim! İki gün önce Ankara’da gergin bir gün
geçirildi. Siyasetin değil ama halkoyunlarının ve
hastalıklı erkekliğin zirvesinde gerçekleşen olay,
memleketimizdeki ‘erkekliğine kafayı takmış erkek’
olgusuna bir kez daha parmak bastı.
Olaylar şöyle gelişti:
Yer
Halkoyunları Ankara Valiliği Kupası Yarışması.
Yarışmaya ilk kez ‘Ankara Kadın Oyunları’ diye bir
ekip katılıyor. Emekli müzik öğretmeni (ellerinden
öpüyoruz) Mustafa Uzunca Japonya’daki bir Türk
derneğinden fon bulup iki yıl Ankara’nın çevresini
altını üstüne getirip kadın oyunlarını derlemiş ve bir
koreografi yapmış. Ama işler öyle kolay değil! Bu
menfur olayı haber alan Ankara Seğmenler Derneği
Başkanı Şerafettin Demir, hadiseye el koymakta
gecikmiyor. Yemiyor içmiyor, seğmenlere kostümlerini
giydiriyor, ‘Haydi yiğitler’ diyerek kızların oyununu
basıyor. Gerekçe? Türkiye’nin müthiş erkeklerinden
Şerafettin Demir’e bağlanıyoruz: “Ankara’da kadın
oyunları yoktur. Seğmenlerle kadınları bir araya
getirerek, Seğmenlerin şerefini ayaklar altına
alıyorsun.”
Annenin namusu
Ve
Şerafettin Demir, bu eşsiz açıklamasını daha da eşsiz
bir cümleyle nihayetlendiriyor. Buyrun dinleyin:
“Kadını oynatarak, sen benim annemin namusunu ayaklar
altına alıyorsun.” !? Demir’in açıklamaları sonraki
günlerde de devam ediyor. Kadınlara karşı nasıl
mücadele vereceklerini, öldür Allah kadınların
‘folklorü dejenere etmesine’ izin vermeyeceklerini,
‘Seğmen kostümüyle çıkan erkeklerin arasına kadınların
sokulduğunu görünce, dünyalarının yıkıldığını’
söylüyor. Bu arada kor-a-kor bir mücadele de
oluyor. Seğmenler kostümlerini giyip, Demir
önderliğinde kadın oyunculara saldırmaya kalkıyor.
Kostümlerini çekiştiriyorlar, bağırıp çağırıyorlar.
Bu, nasıl bir kendinden geçmiş namus mücadelesi ise,
artık neler yapıyorlarsa soyunma odasında kız
ekibinden bayılanlar oluyor.
İbo dayağı
‘Bu nasıl bir kadın korkusudur?’ demeyeceğim.
Çünkü biliyoruz ki dünya tarihinde hangi coğrafyada
olursa olsun, erkekler arasındaki ilişkiler krize
girince ilk dayağı yiyen kadın olur. Kadın korkusu,
erkeklik korkusu yaşayan adamlarda mebzul miktarda
bulunur. Erkek olamamış oğlan çocuklarıdır
kadınlardan korkan. Erkek, kadınların gelip onlara bir
şey yapacak lanetli cadılar olmadığını bilebilenlere
denir. Zaten yetişkinler de ‘Senin annen bir melekti
yavrum’ düzeyinden ‘Senin annen de oynardı yavrum’a
geçebilenlerdir. İbrahim Tatlıses’in, Yıldız
Tilbe’ye yaptığı rezilliği izledik. O da başlı başına
müzelik değerde bir erkeklik krizi örneğiydi. Yıldız
Tilbe’yi altına alabilmek için (niye güreşiliyor kaşık
kadar kadınla onu bilemiyoruz) ancak onu dövenlerin
elinden kurtardığını söylemesi gerekiyordu. Nasıl
zayıf düşmüş, nasıl kırılmış, kendinden emin olmayan
bir erkeklik ise bu, el kadar kadını dövülmekten
kurtardı diye kendini güçlü hissedebiliyor.
Kadınla yanyana durmaktan ödü koptuğu için, çünkü
yukarıda da anlatıldığı gibi karizmasını bozacak
kadınla yanyana duramıyor, ancak üstüne çıkarak
durabiliyor. Bilmiyor çünkü. Başka türlüsünü
bilemiyor. Ancak kendisi dövmek için, başka erkeklerin
elinden kadın almayı bilebiliyor.
Yeni
dernek başkanı
Bu ülkede, bu kadar kadın
düşmanlığıyla hâlâ hayatta olabilen, iş güç yapan,
birilerini sevebilen kadınlara tebrikler. Bu
ülkede bu kadar hastalıklı erkeklik varken sağlıklı
kalabilen, iktidar ilişkilerinin suyunu çıkarmadan bir
kadınla görece sağlıklı bir denge kurabilen erkeklere
daha çok tebrikler.
Son süzüm şudur:
İbrahim Tatlıses, benim Seğmenler Derneği Başkanı
adayımdır!
|