|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
BİR GAZETECİ "ALLAH (C.C)" İLE NEDEN
RÖPORTAJ YAPAMADI |
Haber Merkezi
Odatv
Gazetesi, 01
Mart 2012 |
|
|
................... |
|
................... |
Hürriyet Cumartesi
gazetesi yazarı Banu Tuna, Twitter'ın fenomen
kullanıcılarından "Allah (c.c)" ile neden
röportaj yapamadığını kaleme aldı.
İşte
Türkiye'de ifade özgürlüğünün, sosyal medyanın
nasıl hadım edildiğinin kanıtı olan o yazı:
Twitter veya genel olarak sosyal medyayla
haşır neşir olanların tanıdığı bir isim Allah
(c.c.); daha doğrusu rumuz. Biraz humoru olan
herkesin, mizah yaptığını anlayabileceği zeki,
gündemi takip eden ve esprili bir adam. Fakat
işte bizim mizaha da, hafifliğe de
tahammülümüz yok. O yüzdendir ki, Allah
(c.c.)’nin başı dertten kurtulmuyor.
Hesabın sahibinin gerçekte kim olduğuyla
ilgili elimizde çok fazla bir veri yok. Geçen
sene verdiği yazılı röportajlardan birinde
erkek ve işsiz, çoğunlukla mutlu biri olduğunu
söylemişti. Bir de çok sayıda tehdit mesajı
aldığını... Ekşisözlük yazarlarından bazıları,
tweet’lerine bakarak yaptıkları analizle
mühendis veya mühendislik öğrencisi olduğu
sonucuna varmış. Hâlâ salçalı makarna
yaptığına göre bekâr olduğunu da
varsayabiliriz.
SUÇ DUYURUSU
YAPILDI
Allah (c.c) aleyhine,
bugüne kadar pek çok kampanya düzenlendi.
Twitter’da ‘Takip etmeyin’ hareketi
başlatıldı, bu yılın başında HaberVaktim.com
isimli internet sitesi, kendisini Allah’a
küfretmekle itham edip hedef gösterdi. Site,
sosyal medyada hemen alay konusu oldu. Ancak
şubat başında bu kez TV yapımcısı ve sunucusu
Serdar Tuncer, kendisi ve 200 bine yakın
takipçisi hakkında suç duyurusunda bulundu.
Şöyle ifadeler vardı: “Allah(c.c.) adlı
kişi ve takipçileri tarafından İslam dinine ve
Müslümanlara yönelik hakaret ve aşağılama
nitelikleri olan yazışmalar yapılmaktadır.
İslam dinine, Müslümanlara ve semavi dinlere
inanan kişiler hakarete ve aşağılamaya maruz
bırakıldığı için, şüphelilerin bu
eylemlerinden dolayı toplumda infial
uyandıracak bir tepki de meydana geliyor. Bu
sebeplerle TCK 216/3. maddedeki ‘Dini
Değerleri Aşağılama’ suçu uyarınca
cezalandırılmaları için kamu davası açılmasını
vekâleten talep ederim.”
DİLEKÇEDEKİ DELİL
Aşağılamanın
delili olarak dilekçeye bazı tweet’leri de
konmuştu: “Bunca yıllık Tanrıyız hâlâ
salçalı makarna yapıyoruz”. “İtiraf ediyoruz;
şüphesiz ki Biscolata erkeklerini biz
yaratmadık”. “Artık ateşe odun atan zebaniler
çizmeyin, zira cehennemi elektrikle
ısıtıyoruz.” “Evreni yarattığımız için pişman
değiliz, yaratırken pişman olduğumuz tek evren
Kenan Evren’dir...”
Gülmek ve
eğlenmek bu kadar mı zor? Bu arada şunu da
hatırlatmak lazım; kimse Twitter’da bir
diğerini zorla takip etmiyor. Hatta
sevmediğiniz birini bloke edersiniz, karşınıza
kazara bile çıkmaz hale getirirsiniz. Böylece
kimse incinmez, hakarete uğramış hissetmez.
Allah(c.c.), suç duyurusu üzerine “Beni
sadece Tanrı yargılayabilir” ve
“Allah’tan Alcatraz kapandı” mesajlarını
geçtikten sonra bir hafta hiç ortalarda
görünmedi. Şu anda da eskisi kadar çok tweet
göndermiyor. Takipçilerinin sayısındaysa
anlamlı bir değişim olmadı.
Kendisine
ne durumda olduğunu, neden daha az tweet
attığını, suç duyurusunda iddia edildiği gibi
bir dine ve inananlarına hakaret maksadıyla
yazıp yazmadığını, kendini tehdit altında
hissedip hissetmediğini, gerçek kimliğinin faş
olmasından korkup korkmadığını sormak istedim.
NEDEN ANLATIYORUM
İnternet üzerinden birkaç kez yazıştık, yine
internet üzerinden röportaj yapmayı kabul
etti. Önceki hafta başında sorularımı bu
röportaja özel olarak açtığını tahmin ettiğim
e-posta hesabına gönderdim, bir daha cevap
alamadım. Sanki yok oldu. Daha önce iki kez
röportaj vermişti; sosyal medyayla ilgili bir
siteyle aylık bir kadın dergisine. Her ikisi
de esprili röportajlardı, her ikisinin
üzerinden de bir yıla yakın zaman geçmişti.
Benimkiler pek öyle esprili ve eğlenceli
sorular değildi kabul etmeli ki. İfade
özgürlüğüne, aldığı tehditlerin üzerindeki
etkisine dairdi. Vereceği cevaplar ulusal bir
gazetede yayınlanacaktı üstelik. Belli ki
çekindi, mesele daha da dallanıp budaklansın
istemedi. Zaten kim ondan böyle bir bayrak
taşımasını talep edebilirdi ki?
On gün
kadar cevap bekledikten sonra ümidimi kestim.
Meseleyi tamamen rafa kaldıracaktım, sonra
vazgeçtim. Bir röportajı neden yapamadığımı
anlatmak istedim. İfade özgürlüğünün, bilginin
serbestçe dolaşımının arenası olan, Arap
Baharı diye etiketlenen toplumsal hareketlerin
yayılmasını sağladığı, geleceği
biçimlendireceği söylenen sosyal medyanın
Türkiye’de nasıl hadım edildiğinin örneği
olduğunu düşünüyorum çünkü. Oysa unutmamak
lazım, bütün sesler aynı çıktığında müzik de
olmaz. (25.02.2012/ Hürriyet Cumartesi) |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|