|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
İŞTE AKP'NİN BEHZAT Ç. SENARYOSU |
Şükrü Yavuz
Yurt Gazetesi, 4 Mayıs 2012 |
|
|
................... |
|
................... |
“Es selamın aleyküm. Allah
taksiratını affetsin. Ne olmuş la?” diyerek girdi
uçlarından yeni aldırdığı badem bıyıklarını sıvazlayan
Cinayet Büro Amiri Behzat Ç, cinayet mahalline.
Elindeki Fethullah Gülen Hoca&Efendi Hazretleri’nin
hediyesi gümüş tespihi çekerek.
“Ve aleyküm es
selam aga” diye karşılık verdi yerde yatan cesedin
başındaki Akbabuş.
“Kimmiş la?” diye sordu
Behzat Ç, çenesiyle cesedi işaret ederek. Akbabuş
sarığını düzeltip, “Kemal Kılıçdaroğlu” dedi. Hayalet
de, “CHP diye bir partinin genel başkanıymış abi” diye
ekledi.
“Hea! Araştırın bakalım. Seks partisi,
uyuşturucu partisi filan olmasın bu CHP… Nasıl olmuş
la?” dedi Behzat Ç.
“Sütten zehirlenmiş abi.
Biri zorla süt içirmiş. Boğuşma olmuş aralarında. Şu
işitme cihazını bulduk yerde” diye cevap verdi
Akbabuş, üzerinde “Hakan Fidan sır küpü, okul sütü
akıl küpü” yazan küçük boş süt kutusunu göstererek.
“Bunlar hep aslan sütü içmez miydi la! Bu nasıl
normal süt içmiş ki… O n’apıyor la orada!”
“Öğleyi kaçırmış. Kazayı burada kılıyor sepet!” dedi
gülümseyen Hayalet, salonun bir köşesinde secdeye
varan Harun’a bakarak. “Allah kabul etsin de la!” diye
uyardı Behzat Ç onu. “Ne oldu sizin Dikmen
Vadisi’ndeki gecekondu direnişi?” diye sordu.
“Araziyi TOKİ’ye veriyoruz abi. Kentsel dönüşümle
beraber anlıyor musun, herkese şahane evler yapılacak”
dedi Hayalet. Cebinden çıkardığı küçük plastik şişeden
eline döktüğü Zemzem suyunu, “Abi sen de ister misin?”
diye Behzat Ç’ye uzatırken kapıda Özel Yetkili Savcı
Esra belirdi. “Arkanızı dönün la!” diye bağırdı Behzat
Ç adamlarına, “Namahrem var! Yengeniz geldi.”
Türbanını düzelten Savcı Esra,”Bu iş çok büyük Behzat.
Ben hayırlara vesile olsun diye Adalet Baba Türbesi’ne
mum diktikten sonra ofise geçip Kılıçdaroğlu’nun
telefon tapelerine bakacağım. Dinliyorduk onu da.
Bilahare mülaki oluruz senle” dedi. Gece yatakta
düşürdüğü Cevşen muskasını taksın diye, utangaç bir
bakışla kimse görmeden beyi Behzat Ç’ye uzattı.
“Tamam” dedi Behzat Ç, “Şu işitme cihazını araştırın
bakalım la! Kime aitmiş. Bu acayip işler de gelir bizi
bulur hep anasını…” (Lafı yarıda kaldı Behzat Ç’nin ve
“Sordum Sarı Çiçeğe” ilahisinin melodisi duyuldu,
“biiiip” sesi yerine)
Akşam evde Savcı Esra, İslami usullere göre
kesilmiş dananın kıymasından yaptığı köfteyi kızartıp
sofrayı hazırlarken, Behzat Ç de başında takkesi, yer
minderine bağdaş kurmuş, her zaman olduğu gibi
televizyonda belgesel seyrediyordu:
“Ankara’da
güneş batarken, Anıtkabir düzlüklerinde canını
kurtarmak için kaçan bu zavallı laik, kendisini takip
eden kindar ve dindar muhafazakâr sürüsünün pençesine
düşmek üzeredir.” Behzat Ç sesi kıstı. Çalan cep
telefonuna uzandı.
Arayan Hayalet’ti. “Abi,
Deniz Baykal ben öldürmedim diyor. İşitme cihazı da
kulağına uymadı” dedi. “Tamam la, tamam! Sen Harun’la,
Akbaba’yı da al, tekkeye geçin. Hu çekerken konuşuruz”
diye telefonu kapattı Behzat Ç. “Nereye rızkını
yemeden!” diye sitem etti Esra, “Telefon tapelerinden
bahsedecektim daha sana. Kılıçdaroğlu’nu partiyi ne
hale getirdin diye tehdit etmiş biri son günlerde sık
sık arayıp...”
Behzat Ç, kapıyı çekerken, “Biz
de onu arıyoruz ya! Olmazsa artık, Amerikalılara
soracağız. Onlar yardım eder” diye seslendi.
Asayişçiler Tekkesi hınca hınç doluydu. Daire
halinde öne arkaya sallanarak zikir yapan Cinayet Büro
Ekibi kendinden geçmek üzereyken Harun, “Abi yeter ya!
Çok yoruldum ben!” diye şarladı. Behzat Ç, “Hanım
evladı mısın sen lan sülalesini (Sordum sarı çiçeğe,
annen baban var mıdır) Tövbe, tövbe! Geçin oturun
madem” diye tersledi onu.
Hep birlikte bir
köşeye oturdular. Demirhindi şerbetini yudumlarlarken,
“Ben bu işi çözdüm la!” dedi Behzat Ç.
“Nasıl
çözdün amirim?” dedi heyecan içinde Hayalet. “Kim abi
katil?” diye sordu Akbaba’yla Harun aynı anda.
“İsmet İnönü la!” dedi Behzat Ç. “Kulakları duymuyordu
İnönü’nün. İşitme cihazı kullanıyordu, bulduğumuz
cihaz kesin onundur.”
“Abi İnönü kim ya?” dedi
Harun.
“La işte o CHP’nin eski başkanı.
Camileri kiliseye, minareleri ters çevirip su
kuyusuna, camilerdeki son cemaat yerlerini de ayak
üzeri tektekçiye çeviren adam… Bu yenisiyle,
Kılıçdaroğlu’yla anlaşamıyorlar. Okullara dağıtılan
tarihi geçmiş sütten zorla içirtiyor adama, öldürüyor.
Öyle yani olay.”
“Vay be!”
“Aga ya,
İsmet İnönü öleli 40 sene olmadı mı?”
“Buraya
gelirken Amerikalılara uğradım la! Bu Balyoz Davası
filan var ya, onu şey eden Amerikalılar… Yeniyi eski
gibi gösteren deliller icat ediyorlar ya bizimkilerle
birlikte şeyde?”
“Bilgisayarda abi...”
“Hea, bilgisayarda… İşte öyle eskiyi de yeni gibi
gösteririz olur biter dediler. İnönü’yü kayıtlarla
oynar, yaşıyor gibi yaparız, siz de gider alırsınız
dediler.”
“İnönü öldü ama aga?”
“İnönü
öldü, İnönü öldü! Çenenin yayını şimdi bana (Sordum
sarı çiçeğe, annen baban) Buluruz birini, İsmet İnönü
olduğunu itiraf ettiririm ben ona sorguda. Yıkarız
cinayeti de üstüne… Esra yengenizi Arın Ç diye biri
aramış. “İnönü Kılıçdaroğlu’nu öldürdü, CHP barajın
altına düştü” şeklinde hareket edilecek bu işte demiş…
Kalkın gidip bir İsmet İnönü bulalım la!”
“Ha şöyle!.. Sonunda kabul ettin İsmet İnönü
olduğunu. Baştan itiraf etseydin ya. Boşuna ezdirdin
kendini… Şimdi geldik asıl soruya. Kim azmettirdi seni
bu cinayete? Bana onun adını vereceksin! Arkanda kim
var, kimden emir alıyorsun İsmet!”
“Vurma artık
amirim! Sen kim olsun istiyorsun azmettiren, söyle
itiraf edeyim?”
“Sarı saçlı… Mavi gözlü…
Hatırladın mı la!”
“Yok valla amirim!”
“La bak koyarım takunyamı kafana!.. A ile başlıyor
adı. İkinci harfi t, üçüncü harfi a, sonra t, sonra ü…
Hatırlamadın mı la!..” |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|