MISIR’da ortaya çıkan
Müslüman-Kıpti çatışması, Ortadoğu’da
demokratikleşmenin ne kadar zor olacağının bir
işaretidir; hele bir de Suriye’yi düşünün!
Mısır’ın Kalyubiye
kentinde Perşembe günü Müslümanlarla Mısırlı Ortodoks
Kıptiler çatıştı, 5 kişi öldü, 8 kişi yaralandı. Pazar
günü Kahire’deki büyük Kıpti katedralinde cenazeler
için ayin yapıldıktan sonra tekrar çatışma çıktı.
Binalar tahrip edildi, ateşe verildi. Çatışmanın
yayılmasını polis güçlükle önleyebildi. Yaralılardan
biri de dün hayatını kaybetti.
6
ölüden birinin Müslüman, diğerlerinin Kıpti olduğu
bildiriliyor.
Taraflar öylesine barut
fıçısı haline gelmişler ki, bir kıvılcımdan yangın
çıkabiliyor.
KIPTİLERİN KORKULARI
Kıpti bir genç, bir Müslüman kültür merkezinin
duvarına gamalı haç çizmiş, Müslümanlar buna tepki
göstermiş, ilk olaylar başlamış... Katedralden çıkan
Kıpti kalabalık cenazeleri götürürken, BBC’nin
belirttiği gibi, “Cenaze töreni Müslüman Kardeşler
aleyhine gösteriye dönüşmüş”. Çevredekiler taş atarak
karşılık vermiş, molotof attıkları iddiası da var.
Kıptiler de taşla misilleme yapmışlar... Kanlı olaylar
patlak vermiş.
Yerel kilisenin rahibi Sourial
Yunnan, BBC’ye yaptığı açıklamada, Mısır’da
Müslümanlarla Kıptilerin asırlar boyunca iyi komşular
olarak yaşadığını, fakat “Müslüman Kardeşler iktidara
geldikten sonra Hıristiyanların durumunun
kötüleştiğini” söylüyor, “Daha da kötüleşmesinden
korkuyoruz” diyor.
İkibin yıllık, hatta
Firavunlar dönemine kadar derin maziye sahip olan
Kıpti cemaatinin kapıldığı korkulardır bunlar.
SAĞDUYU ÖRNEKLERİ
Müslüman Kardeşler’in lideri Cumhurbaşkanı Mursi,
olaylar sırasında devlet adamı sorumluluğuyla
davrandı. Derhal müdahale etti, Kıpti Patrik II.
Tawadros’u telefonla arayarak, “Kiliseye saldırı, bana
yapılmış saldırı gibidir” diye açıklama yaptı. Mursi
ile Patrik II. Tawadros’un iyi ilişkileri vardır.
Patrik, Noel’den sonra 7 Ocak’ta yaptığı açıklamada
“Müslüman Kardeşler’le hiçbir sorunumuz yok” demişti.
Mısır’ın en yüksek islami kurumu olan Ezher’in,
Müslüman-Hıristiyan çatışmasını önlemek ve birliktelik
duygusunu geliştirmek için kurduğu “Aile Evi
Hareketi”ni Patrik destekliyor. “Mısır, aile
evimizdir” fikrini işleyen bir hareket.
Başta
Mursi, Müslüman Kardeşler de Kıptilere özenli
davranıyorlar.
Fakat dikkat: İnsanların uğrunda
ölebilecekleri ve öldürebilecekleri etnik ve dinsel
kimlikler keskinleşirse, kalabalıkların çatışmaya
sürüklenmesini, “yukarıdakiler”in sağduyulu
açıklamalarla önlemesi mümkün olmayabiliyor!
HOŞGÖRÜ İHTİYACI
Arap Baharı tencerenin kapağını açtı; toplumlarda ne
varsa ortaya çıkıyor. Hemen bütün Arap ülkelerinde
Hıristiyan azınlıklarla sol ve laik kesimler otoriter
teokratik rejimler kurulmasından endişe ediyorlar.
Baas diktatörlü-ğünün ömrünü uzatan faktörlerden biri
budur.
İki gerçeği aklımızdan çıkarmayalım:
- Ortadoğu, tarihen imparatorluklar coğrafyasıdır;
Sasani, Roma, Bizans, Emevi, Abbasi, Osmanlı... Hiçbir
toplum yüzde yüz homojen değildir. Kimliklerin
keskinleştiği postmodern 21. yüzyılda Ortadoğu
toplumları, 20. yüzyıl başındaki Balkanlar’a dönerse,
kan gövdeyi götürür. Karşılıklı hoşgörü ve saygıdan
başka yol yok.
- Ortadoğu toplumları ya diktatörlerin yumruğu altında
ezilmenin veya kimlikler çatışmasında vahim acılar
çekmenin dışında, “birlikte yaşamayı” sağlayacak
hoşgörü kültürünü geliştirmek zorundadır.
Bütün keskin sirkeler küpüne zarar verir; Türkiye’de
de elbette! |