Kadınların kıyafeti nedeniyle ayrımcılığa uğramaması
gerektiğini savunan AK Parti’nin geldiği nokta,
kamuda başörtülüye özgürlük, televizyonda kıyafeti
beğenilmeyen kadının işine son vermek oldu.
Söyleyeceğim tek şey var: Utanın.
Kendinize demokrat dediğiniz için utanın, Batı
değerlerine sahip çıkıyoruz dediğiniz için utanın,
yaradılanı severiz yaradandan dolayı dediğiniz için
utanın…
Ayıp…
AK Parti’nin medyadan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı,
bir telefonuyla insanlara medyada iş bulabiliyordu,
bir sözüyle de insanları ekmeğinden edebiliyormuş.
Fikrinden, beyanından değil de, sadece bir giysisinden
dolayı bir kadını hedef almak, işinden ettirmek
demokratlıksa, açıkça söyleyeyim ben demokrat değilim.
Neydi şikâyetleri, tesettürlü kadına kamusal alanın
kapatılması…
Dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Emine
Erdoğan ve Hayrünnisa Gül’ü Çankaya’ya davet
etmediğinde Sabah’ın manşetinden tavır koymuştum.
Aynı Sezer, Sayın Arınç’ın eşine yakışıksız bir tavır
aldığında da aynı tavrı koymuştum.
Biri bana Kemalist Sezer ile Sünni ahlaka sahip
Hüseyin Çelik arasındaki farkı açıklarsa, memnun
olurum.
İkisi de kadın üzerinden siyaset yapan, ölçü olarak
kadının başörtüsü veya memesinin ne kadarının
göründüğünü mesele yapan siyasetçi çıktı.
Sezer’in Türkiyesi’nde başınız örtülüyse kadın olarak
yoktunuz, AK Partili Çelik’in Türkiyesi’nde göğüs
bölgenizin 3 santimetrekaresi görünürse yoksunuz.
Bu sağlıksız bir düşünce tarzıdır, baskıcı, tahakkümcü
bir düşünce tarzıdır. Darbeyle gelen zihniyetin
yerini, sandıkla gelen bir zihniyetin aldığının, oy
çoğunluğuna sahip bir iktidarın kadınlara nasıl
giyineceğini dayattırma derdinde olduğunun
göstergesidir.
Kusura bakmayın ama ikisinin de demokratlıkla ilgisi
yoktur. Siz, iktidarınızı eleştiren herkese "darbeci"
derseniz, kadınların kılık-kıyafetine, erkeklerin
içkisine müdahaleniz nedeniyle insanların size her
şeyi söyleme hakkı olur.
Her şey bir kadınla başlar…
Bir kadın, iktidar partisinin bir sözü sonucu, gögüs
dekoltesi nedeniyle işinden olursa, ekrana çıkan her
kadın iktidarı memnun edecek şekilde giyinmek zorunda
hisseder kendini.
‘‘Bir kadeh içen bile alkolik’’ derseniz, kimse
sizlerin olduğu ortamda içki içemez hale gelir.
İnsanların istedikleri gibi giyinip tüketemediği bir
rejime her şey denilebilinir, ama demokrasi denilemez.
Kendine Müslüman olmanın bir başka örneği, AK Partili
Mehmet Metiner’in
‘‘Cemevleri terör yuvası’’
sözü.
Nasıl ki, kimi terör eylemlerinin camilerde yuvalanan
kimi köktendincilerin eseri olması, camileri terör
yuvası yapmazsa, kimi cemevlerinde şiddetle bağıntılı
insanların olması, bu inanç merkezleri veya
ibadethaneleri terör yuvası yapmaz.
Batı’dan İslam’a yönelik toptancı tüm eleştirileri
şiddetle reddeden bir zihniyetin, Alevileri toptancı
bir yaklaşımla mahkûm ediyor olması, demokratlık
ölçülerinin bir başka ölçüsü.
Türkiye giderek Sünni bir otoriterliğe kayıyor ve bu
gidiş iyi bir gidiş değil.
|