Bir soru:
Türkiye’nin 900 kilometrelik
Suriye sınırında kiminle, hangi güçle
komşu olması çıkarlarına uygun düşer?
Bu soruyu
dün telefonda ‘Musul
olayı’nı konuşurken,
Rojava’nın nüfuzlu partisi PYD’nin
lideri
Salih Müslim sordu.
Şöyle devam
etti:
“Mesela Taliban’ın hakim olduğu bir
Afganistan’la mı?..” Ve böyle bir
durumun yol açabileceği bir başka ihtimale değindi:
“Pakistan’laşan bir Türkiye mi?..”
Haritaya şöyle bir bakın.
Türkiye’nin güneyinde, toplam 1300 küsur kilometrelik
Irak ve Suriye sınırı uzanıyor İran’dan Akdeniz’e
kadar.
Türkiye’nin
Güneydoğusunu da içine alan ve bu
coğrafyanın adı
Kürdistan.
Türkiye Kürdistanı...
Irak Kürdistanı... Ve
Suriye Kürdistanı ya da
Rojava.
İran Kürdsitanı’ndan başlayarak
Akdeniz’e kadar uzanan bu topraklarda yaşayanların çok
büyük çoğunluğu -radikal İslamcı akımlardan da pek
öyle hazzetmeyen-
Kürtler’den oluşuyor.
Güney sınır şeridi IŞİD’in eline geçerse…
Şimdi bir an düşünün: Türkiye’nin güneyindeki bu
şerit
IŞİD gibi,
el Nusra ya da
el Kaide gibi,
Afganistan’daki
Taliban gibi İslamcı bir devlet ve
toplum düzeni kurmak için en vahşi şiddet eylemlerine
başvurmayı mübah addeden bir örgütün -veya örgütlerin-
hâkimiyetine geçmiş olsun.
Türkiye’nin çıkarına mı olur böyle bir
gelişme?..
Türkler ve
Kürtler bundan kazanır mı, kaybeder
mi?
Örneğin, 900 kilometrelik Suriye sınırına
bitişik bu topraklar
IŞİD’in eline geçtiğinde bu örgüt,
özellikle Türkiye topraklarında yoksulluk içinde
yaşayan
1 milyon Suriyeli göçmeni radikalleştirerek
Türkiye’yi kıyısında köşesinden
Pakistan’laştırabilir mi?
En
azından istikrarsızlaştırabilir mi?
Ya da
Türkiye’yi istikrarsızlaştırmak
isteyen iç ve dış odakların taşeronluğuna soyunabilir
mi?
Salih Müslim: Kürt fobisinden kurtulun
Bu konularla ilgili olarak
PYD lideri Salih Müslim’le telefonda
dün sabah biraz beyin jimnastiği yaptık.
Nisan
ayı sonlarında
Süleymaniye’de görüştüğümüzde bana
söylediklerini hatırlattı.
İki mesaj vermişti.
Biri
Erdoğan’a, biri
Barzani’ye.
Erdoğan’a mesajı:
“Kürt fobisinden kurtulun, Türkiye Ortadoğu’da
Kürtlerle büyüsün!”
Irak
Kürt Yönetimi Başkanı Barzani’ye:
“Hendeği yanlış yerde açıyorsun, Kürtleri bölüp
zayıflatıyorsun!” Salih
Müslim,
IŞİD’in Musul’u ele geçirmesiyle,
Kerkük’ü,
enerji odaklarını tehdit etmeye
başlamasıyla birlikte, bu uyarılarının ne kadar haklı
çıktığını belirtti.
Evet, haklı çıktı.
Erdoğan’la Barzani IŞİD’i falan bir tarafa bırakmış ne
yapıyorlardı?
En başta Rojava Kürtleri’nin
kolunu bükmek için uğraşıyorlardı. Sınırlara
dikenli tel çekerek, beton duvar örerek, hendek
kazarak Rojava Kürtlerine
ekonomik ambargo uygulamanın
peşindeydiler.
Ankara uzun zaman
IŞİD’e,
el Nusra’ya şu ya da bu yolla arka
çıkarak bu radikal İslamcı örgütleri
Rojava Kürtleri’ne karşı kullandı.
Sadece Rojava’ya değil, Şam’daki
Beşar Esad rejimine karşı da kullandı.
Peki, sonuç ne
oldu?
Ankara’nın kullanmak
istediği silah gerisin geriye geldi kendisini vurdu!
Dünkü yazımda belirttiğim gibi:
Erdoğan’ın Suriye politikası Musul’da bir kez daha
iflas etti!
Salih Müslim dün sabah ‘Musul
olayı’ndan hem Erdoğan’ın hem
Barzani’nin gerekli dersleri çıkarmalarını temenni
ediyordu.
Bir yandan
Başbakan Erdoğan’ın Türkiye ve Rojava
Kürtleri’yle birlikte ileriye dönük
ortak oyun planları kurması
gerektiğinin, diğer yandan
Barzani ve
KDP’nin bölge Kürtlerini hendek
vesaire kazarak
bölmek yerine birleştirmek için çaba
göstermesinin altını çiziyordu.
Ve uyarıyordu:
“IŞİD’in
Musul’u alıp
Kerkük’ü tehdit ediyor olması,
enerji hatlarını ele geçirmek için
hamleler yapması,
Erbil’den hiç de uzak olmaya bölgelere
kadar gelmesi hayra alamet değildir. Güçleri
birleştirmek zorundayız.”
KCK bildirisi
Bu konuda Salih Müslim
KCK’nin yayımladığı bildiriye de
dikkat çekti. Salı günkü bildiride şu satırlar yer
alıyordu:
Kürdistan'ın kazanımları bugün açık bir tehdit
altındadır.
Kürdistan savunmasız değildir.
Kürdistan gerillası, başta
Şengal
ve tehdit altındaki
Güney Kürdistan
halkımız olmak üzere, tüm Kürdistan’ın savunması ve
güvenliği için hazırdır.
Kürdistan gerillası, IŞİD çetelerine her şart altında
karşılık verecek güçtedir.
Gerilla güçlerimiz, halkımızın ve Güney Kürdistan'ın
güvenliğini sağlamak için, her türlü desteği vermeye
ve peşmerge güçleriyle birlikte aktif bir biçimde
savaşmaya hazırdır.
Rojava ve Güney Kürdistan'da, halkımızın kazanımlarına
yönelik yapılan saldırılar bir kez daha göstermiştir
ki,
halkımız dört parça Kürdistan'da
özgürleşmeden
hiçbir parçanın kalıcı ve kesin bir güvencesi yoktur.
“Aleviler tabuta, Hristiyanlar Lübnan’a…”
Irak Cumhurbaşkanı ve Kürt lider Celal Talabani’yle
2012 yılı Kasım ayında Süleymaniye’de sohbet ederken
şöyle demişti:
Türkiye, Suriye’yi doğru okuyamadı.
Önce her şeyin çok kolay olacağını,
Beşar Esad’ın
çok çabuk gideceğini sandı, ama sonra bunun böyle
olamayacağını gördü.
Aleviler
iktidarı bırakmak istemiyor,
Baas’la
kilitlenmiş durumdalar.
Hristiyanlar
da öyle.
Müslüman Kardeşler’den
korkuyorlar.
Suriye’de bir söz dolaşıyor:
“Aleviler tabuta, Hristiyanlar Lübnan’a…”
Dürziler
ikiye bölünmüş durumda... Suriye Kürtlerine gelince...
Kürt Ulusal Heyeti henüz Suriye muhalefetinin yanında
yer almış değil. Suriye Kürdistan’ında belli başlı
yerleri kontrol eden
PYD
ise Türkiye’den korkuyor.
Arap Sünniler,
Esad gitsin istiyor ama Şam’la Halep’teki
Sünni burjuvazi
henüz tam kararlı değil.
Bu arada Esad rejimi hem ülkeyi kontrol edemiyor, hem
de gitmesi kolay gözükmüyor.
‘Ankara resmin bütününü göremedi’
Mam Celal,
bu kısa tahlili yaptıktan sonra hafif alaylı bir dille
eklemişti:
“Ankara’daki dostlarımız bu tabloyu tam okuyamadılar,
resmin bütününü göremediler.”
Dileriz,
Erdoğan’la
Davutoğlu bir kez daha ormanın içinde
kaybolmazlar!
Yazım bitmişti ki, bölgeyi öteden
beri yakın takipte tutan emekli bir diplomat
arkadaşımdan aşağıdaki not geldi:
Önce bugünün tarihini not edelim:
12 Haziran 2014…
Ve “Kerkük'ü
Kürtlere yedirmem de yedirmem”
diye 2003'ten beri tepinen bazı sefirlerimize, tabii
Ahmet Davutoğlu
gibi büyüklerimize dönüp soralım:
“Bugün itibarıyla
Kerkük
kentinin tamamı ve
Tuzhurmatu,
Kifri
gibi mücavir ilçeleri tümüyle Irak
Kürdistan Bölgesel Hükümeti’nin
denetimine girdi, ne diyorsunuz" diye...
"Bugüne kadar neyi doğru öngörebildiniz"
diye de ekleyebiliriz tabii...
"Irak,
Suriye, Türkiye entegre Kürt siyasetiniz nedir?"
diye de sorabiliriz hatta...
PYD-KDP
güçlerinin kolkola resimleri internette dolaşmaya
başladı bile…
|