Operasyonu yapan polislere
güvenmiyoruz.
Soruşturmayı yürüten savcılara
güvenmiyoruz.
Karar verecek yerel
mahkemelere güvenmiyoruz.
Meclis komisyonundaki muhalif
vekillere güvenmiyoruz.
Anayasa Mahkemesine, onun
başkanına güvenmiyoruz.
Olayın üzerine giden medyaya
güvenmiyoruz.
Ama 9 AKP’li vekil “yoktur
kardeşim yolsuzluk falan, dağılın” dedi diye onlara
güveneceğiz öyle mi?
Kutu dolusu paralar, milyarlık
saatler, Reza’nın önüne yatmalar, rüşvet listeleri hep
makara yani öyle mi?
Bu insanların yargıdan
kaçırılmalarıyla Erdoğan’ın hiçbir ilgisi olmadığına,
komisyona etki etmediğine, hür iradeleri ve
vicdanlarıyla karar verdiklerine dair şüphe
duymamalıyız yani?
“AKP bir darbe teşebbüsünü
daha hayırlısıyla atlattı” cümlesine ikna olup susalım
diyorsunuz yani?
Ve bunu meydanlarda
“kardeşimiz olsa kolunu keseriz” diye nutuk atarak,
dilinizden Allah’ın adını düşürmeden, tüm toplumsal
ilişkilerimizi dini kavramlarla şekillendirmek
isterken yapıyorsunuz.
İtiraz eden herkesi din
düşmanı ilan ederek, namusun ve dürüstlüğün timsali
bir iktidar olduğunuzu beyan ederek, iki hurma ile
yetinen bir peygamberin ümmeti olduğunuzla gurur
duyarak, gözümüzün içine baka baka bu adamların
yargılanmasını imkansiz hale getiriyorsunuz.
Sadece 2014 yılında 900 TL
maaş için 2000’e yakın işçinin katledildiği,
memleketin yarısının fakirlik sınırının altında
sefillik yaşadığı, bir ekmeğe muhtaç insanların
arasında bu saltanatı yaşarken hiç utanmıyorsunuz
değil mi?
Bu mudur muhafazakarlık,
islamcılık, milli irade dediğiniz?
Durmadan kadın vücudundan ve
seksten bahsetmekten başka ne işe yarıyor ki
ahlakınız?
Yarım akıllı valilerinizin
garip çıkışlarından başka hangi sözünüz bizleri hak
olana yaklaştırmak iddiasını taşıyor artık?
İhaleler, imarlar, inşaatlar,
komisyonlar, torpilli akrabalar, saraylar, makam
uçakarı, makam araçları, deli paralar ile anılmaktan
sıkılmıyor musunuz?
Memlekette masumluğunuzu ispat
edebilecek tek bir kurum kalmadı mı artık?
“Bazı kurumlara güvenmiyoruz”
cümlesi “henüz bizim çocukları oralara atayamadık”
anlamına gelmiyor mu?
Sizin güvenmediğiniz devlete
bizlerin güvenmesini nasıl bekliyorsunuz?
Bu mudur şeffaf, hesap
verebilir, demokratik devlet?
13 yılın sonucunda ortaya
koyduğunuz eseriniz böyle mi?
İçinizde bir kişi bile çıkıp
“yok arkadaş, ben ahiretten korkarım. Bu hale gönlüm
razı gelmiyor” demeyecek mi?
Size yakın gezetelerden “bizim
de içimize sinmedi” başlığını atacak bir tane onurlu
genel yayın yönetmeni yok mu?
Adalete olan inancı da
sıfırladınız işte.
Artık dünyaya değil akla,
vicdana, mantığa ve en önemlisi kendi vatandaşınıza
kafa tutuyorsunuz.
Ortak değerlerimize,
inançlarımıza, kutsallarımıza zarar veriyorsunuz.
Bunu siyasal islam diye
pazarlayarak mütedeyyin insanların hakkını yiyorsunuz.
Oysa en çok siz bilirsiniz.
Gerçekler mutlaka bir gün
ortaya çıkacaktır.
Böyle mi anılmak istiyorsunuz?
Bu toplumun gözünde
aklanmadınız işte.
Hırsızlıkların, cinayetlerin,
zulümlerin adınızla yan yana anılacağı bir tarih
yazıverdiniz.
Yazıklar olsun…
|