Ben okuduğumda, siyah pelerinini giymiş, karanlık
maskesini takmış Darth Vader’in o boğuk, mekanik
sesiyle yok edilecek bir gezegenle ilgili verdiği emri
duymuş gibi oldum.
“Yok edin” diyordu. “Yok edin.”
Sadece, verdiği emrin kendi gezegeniyle ilgili
olduğunu, kendisinin de yok edileceğini bilmiyordu.
Levent Gültekin’in Özgür Düşünce Gazetesi’nde Hüseyin
Keleş’e söylediklerini okudunuz mu?
Aynen şöyle diyordu:
“Adını vermeyeyim, çok üst düzey bir bürokrat,
emekliye ayrılma aşamasında Tayyip Bey’le vedalaşmaya
gidiyor. Tayyip Bey, o bürokrata yapacakları ile
ilgili bazı şeyler anlatınca bürokrat diyor ki ‘bu
dediklerinin yarısını yap, iç savaş çıkar bu ülkede.’
Tayyip Bey de ‘çıksın, ezer geçeriz’ diye karşılık
veriyor. Bu diyalogu bürokratın kendisinden dinledim.
Yani iç savaşı göze almış bir lider var. Ne için?
Kişisel hırs.”
Türkiye’yi yöneten adam, yönettiği ülkede içsavaş
çıkmasını göze alıyor, “ezer geçeriz” diyor.
Ülkenin “anayasayı dinlemeyen” yöneticisi, iç savaş
için “çıksın” diyorsa, o ülkede iç savaş çıkar.
Zaten hızla oraya doğru gidiyoruz.
Kendi gezegeni için “yok edin” emri verdiğini bilmeyen
bir Darth Vader gibi Erdoğan da kendi ülkesini ve
üstelik kendi hayatını yok edecek bir iç savaşa
“çıksın” dediğini bilmiyor.
Amerika’ya Muhammed Ali’nin cenazesine gittiğinde
kendisini büyük bir çoşkuyla karşılayıp “işte
Müslümanların lideri geldi” diye selamlayacaklarını
sanıp hem kendini hem de Türkiye’yi nasıl rezil
ettiyse, “ezip gececeğini” sandığı için “çıksın”
dediği iç savaşla da hem kendini hem Türkiye’yi
mahvedecek.
Gerçeklerle bağını koparmış Erdoğan.
Hukukun denetiminden kaçabilmek için “iç savaşı” göze
aldığı, dahası “ezer geçeriz” diyerek iç savaşı
arzuladığı anlaşılıyor.
İç savaşla ilgili en küçük bir bilgisi yok.
Sarayının duvarları top mermileriyle çöktüğünde, eli
silahlı insanlar koridorlarda birbirlerini
öldürdüğünde iç savaşın ne olduğunu anlar ama geç
kalmış olur.
İç savaş, bir toplumun başına gelebilecek en büyük
felakettir, kimse onun yarattığı facianın kurbanı
olmaktan kurtulamaz.
Savaştan çok daha korkunçtur.
Düşmanının nerede olduğunu bilmezsin, düşmanının kim
olduğunu bilmezsin, korkunç bir nefret herkesi
canavara çevirir, birbirlerini öldürmekle yetinmez
insanlar, birbirlerinin cesetlerini bile parçalarlar,
çocuklarının, eşlerinin, sevgililerinin, kardeşlerinin
ırzına geçerler, evlerini yakarlar.
“İç savaş çıksın” diyen bir lideri destekleyen “havuz
medyası”, o medyanın yöneticileri, sahipleri,
yakınları kendilerini güvende sanıyorlar galiba.
İç savaşta kimse güvende değildir.
Kaçıp gitseler de yakınları burada kurban olarak
kalır.
Sadece sevdiklerini, yakınlarını değil komşularını
bile öldürürler.
“İç savaş çıksın” diyen bir adama oy veren AKP’liler,
bu iç savaşta “ezip geçeceklerini” düşünüyorlar
herhalde.
İç savaşı, Kürt mahallerinde hendek kazan çocukları
tanklarla, toplarla öldürmek sanıyorlar.
İç savaş, sabah selamlaştığın adamın akşam evine girip
senin gırtlağını kesmesidir.
Gözünün önünde karına tecavüz etmesidir.
Çocuğun kapının önüne çıktığında, etrafta saklı bir
nişancının onu kafasından vurup öldürmesidir.
Bu ülkede iç savaş çıktığında, AKP’liler sadece
başkalarının “kurban” olacağını mı sanıyor?
Galiba öyle sanıyorlar ama yanılıyorlar.
İç savaş herkesi, bütün ülkeyi kanlı bir girdabın
içine çeker. Üstelik, şu anda topluma yüklenen nefret ve öfke
patlama noktasına çok yakın.
Yalnızca şehirleri, köyleri, mahalleleri yok edilen
Kürtlerle Türkler arasında değil bu nefret…
“Namaz kılmayanlar hayvandır” diyenlerle, namaz
kılmayanları “telef” edilecek yaratıklar gibi
görenlerle, “hayvan” denilenler arasında da korkunç
bir nefret birikiyor.
Öfke liselere kadar yayıldı.
Erdoğan ve AKP’liler, iç savaş çıkınca “ordu” kendi
emirlerinde kalacak sanıyorlar.
“Bol para verdikleri” söylenen komutanların bir
kısmını belki yanlarında tutarlar ama iç savaşlarda
ordular da bölünür, bir ordunun içinden birbirine
düşman ordular çıkar.
Katliamlar olur.
Bosna’da yaşananlara bir bakın.
Ruanda’da yaşananlara bir bakın.
Suriye’de yaşananlara bir bakın.
Kitap okumaya üşeniyorsanız, bu konudaki filmlere bir
göz atın.
“İç savaş çıksın, ezer geçeriz” diyerek gözünü
karartmış bir adam sizi nereye sürüklüyor bir görün.
Yıllar önce gene yazmıştım, ortaokulda bize
okuttukları “Nişancı” diye bir İrlanda hikayesi vardı.
İç savaş sırasında, damlara saklanan bir nişancıyı
anlatır.
Damların üstünde başka bir nişancıyı fark eder.
İkisi de çok usta nişancıdır, çok maharetlidir.
Saatlerce çatışırlar.
Sonunda hikayenin kahramanı, diğer nişancıyı vurmayı
başarır.
Diğer adam vurulup sokağa düşer.
Nişancı da işini yapmış olmanın rahatlığıyla damdan
iner, tam sokaktan çıkacakken, “vurduğum adam çok iyi
bir nişancıydı, kimdi acaba” diye merak eder.
Dönüp, vurduğu adamın yanına gider, yüzüstü yatan ölü
bedeni çevirip yüzüne bakar.
Kardeşinin yüzüyle karşılaşır.
Vurduğu adam kardeşidir.
İç savaş budur işte… Kardeşin kardeşi vurmasıdır.
Olmaz mı sanıyorsunuz?
Daha dün IŞİD’li bir celladın kendi kardeşinin
kafasına kurşun sıkarken çekilmiş resimleri
yayınlandı.
Erdoğan’ın “çıksın” dediği iç savaşta yaşanacak
olanlar bunlardır, bu facialardır.
Ateşe konmuş bir suyun kaynamaya yaklaştığının
işaretini veren küçük kabarcıklar gittikçe hızlanarak
görünür oluyor, muhalefet liderinin üstüne “kurşun”
atılıyor, bir başka muhalefet liderini hapsetmek için
hazırlıklar yapılıyor, toplumu güvencede tutacak hukuk
ortadan kaldırılıyor, “din” adına, “milliyetçilik”
adına müthiş bir öfke ve nefret sağanağı yaratılıyor.
Ve ülkenin cumhurbaşkanı “iç savaş çıksın” diyor.
Ülkeyi yöneten adam “iç savaş çıksın” derse, iç savaş
çıkar.
Ülke parçalanır, milyonlarca insan ölür, açlık,
sefalet kol gezer, insanlar ülkeden kaçabilmek için
birbirini paralar.
Sonunda da Erdoğan’ın sarayını yerle bir ederler.
Geriye paramparça kanlı bir çöl kalır.
Kimse de kendini kurtaramaz.
Bu anlattıklarım bir “korku masalı” değil, birçok ülke
yaşadı bunları, onların da başlarındaki adamlar
“çıksın” dedi iç savaş için, oralarda da adım adım
yüründü iç savaşa.
Bütün muhalefet partilerinin, Türkiye’ye neyin
yaklaştığını, Erdoğan’ın neyi göze aldığını görerek
politikalarını belirlemeleri gerekiyor, bir iki
demeçle geçiştirilecek bir sorun yok karşımızda.
Ciddi bir felaketin ülkeye yaklaştığını görüyoruz.
AKP’liler de iyi düşünsün.
İç savaş çıktığında herkesle birlikte onlar da
yaşayacak bunları…
Kaçmaları da bir işe yaramayacak, “savaş suçlusu”
olarak yargılanacaklar.
Darth Vader’in “gezegeni yok edin” emrini duyduk.
“Yok edilecek” gezegenin sizin ülkeniz olduğunu bilin.
Darth Vader bilmese de siz bilin bunu
Ona göre davranın.
|