Konu hakkında yazan katılımcılarımız:
(Alfabetik sıra ile)
Abaza Kenan, Abdurrahim Atçı, Abrek-2, Baykaldı A., Baykaldı H., Bir Adige,
Elbruz, Ergün Şahin, Erkan Batır, Fuat Aydemir, Gupse, Gürbüz Yalçınkaya, Hatice
Ünal, Hatko Vural, İron, Kabardey Jcale, Kaya Şenvar, Kayseri'den Bir Adige,
Lezgi Ömer, Mamish, Mecit Tav, Mehmet Can, Metin Çelik, Mırza, Musost, Müzeyyen
Kip, Özgür Albayrak, Qaberdey, Semra Ademey, Shogen Mahmut, Soht Habibe, Soht
Habibe, Şhalaxho, Tsey Volkan, Wıdpane, Xabat, Yegerey, Yılmaz Beştepe, Zeki
Beshnibe.
KAMUOYUNA DUYURU
KABARDEY-BALKAR CUMHURİYETİ’NİN BAŞKENTİ NALÇİK’DE GERÇEKLEŞTİRİLEN TERÖRİST
SALDIRIYI KINIYORUZ.
Rusya Federasyonu'na bağlı Kabardey-Balkar Özerk Cumhuriyetinin
başkenti Nalçik'te son günlerde yaşanan terörist saldırılarla ilgili olarak ,
diaspora Adige-Abhaz toplumunun önemli bir bölümünü ve derneğimizin hedef
kitlesini oluşturan Kayseri Adige-Abhaz toplumu olarak son gelişmeler ışığında
kamuoyunu bilgilendirme ve derneğimizin değerlendirmelerini kamuoyu ile paylaşma
gereği duyduk.
Tarihi Kuzey Kafkasya coğrafyasında yaşanan son olaylar; Rusya Federasyonu'nun
Sovyetler Birliği'nin dağılmasını müteakip ekonomik ve siyasi stabilizasyon
sürecini tamamlayamamasının da etkisiyle ve fakat bu durumun sağladığı
kolaylıklardan istifade edilerek ve bölge dışı siyasi ve ekonomik aktörlerin de
yardımı ile Çeçenistan coğrafyası kaynaklı terörist faaliyetler ile siyasi
istikrarsızlığın tüm bölgeye ihracına dönük faaliyetlerin bir parçası olarak
okunmalıdır. Nalçik saldırılarını müteakip aralarında Çeçenistan Başbakan
Yardımcısı Ahmet Zakayev'in de bulunduğu Çeçen siyasi otoritelerinin bahse konu
saldırıları 'Çeçen yönetiminin başarısı' olarak kabul etmeleri de bu
değerlendirmeyi doğrulamaktadır.
Öncelikle önemle vurgulanması gereken husus şudur ki; yaşanan terörist
saldırılarla ilgili yapılacak değerlendirmede düşülecek en önemli hata, terörist
grupların etnik bileşimi ya da ölü sayılarından hareketle analiz yapmaktır.
Kabardey-Balkar Özerk Cumhuriyeti'nin de içinde bulunduğu Kuzey Kafkasya'da
tarihin hiçbir döneminde din savaşları olmadığı gibi, siyasal İslam referanslı
terörist hareketler dün olduğu gibi bugün de Adige-Abhaz toplumundan destek
görmeyecektir. Hedefi çocuklar, kadınlar ve siviller olan hiçbir hareket hiç
kimse ve özellikle Adige-Abhaz toplumu tarafından herhangi bir gerekçe ile meşru
kabul edilemez.
Nalçik saldırıları, Türkiye'de de yandaşları olan kimi grupların ifade ettiği
gibi bir özgürlük ya da bağımsızlık savaşının parçası olmadığı gibi, ideolojik
referansı İslam olan terörist bir harekettir. Bahse konu hareketin hedefi ve
mağdurları Türkiye'de ve özellikle Kayseri bölgesinde yüz binlerce akrabası olan
Adige-Abhazlardır. Saldırılarda ölen gerek kamu görevlisi gerekse sivil Rusya
Federasyonu vatandaşlarının çoğu da Adige-Abhaz'dır.
Çeçenistan kaynaklı terör hareketi ile bağlantısı olduğu bilinen yayın organları
saldırıları, 'Kafkas cephe birlikleri kafir ve münafık birliklerle çatışmaya
devam etmektedir. Operasyonun başlangıcında kafirler ve münafıkların yerleşim
birimlerine saldırı düzenlenmiştir. Operasyon sırasında 110 kafir ve münafık yok
edilmiştir.' şeklinde kamuoyuna duyurmuştur. Nalçik saldırıları ile karşı
karşıya kaldığımız gerçek; dünyada Adige-Abhazların çoğunlukta olduğu nadir
yerleşim birimlerinden biri olan Nalçik kentini 'kafir ve münafıklarının
yerleşim birimi' olarak, saldırıda öldürülen Adige-Abhaz akrabalarımızı 'kafir
ve münafık' olarak kabul eden bir terör hareketiyle karşı karşıya olduğumuzdur.
Haberin veriliş biçimi terör örgütü mensuplarının Adige-Abhaz kültürüne bakışını
net bir biçimde ortaya koymaktadır.
Siyasal İslam referanslı terörist hareket dünyanın her yerinde olduğu gibi
Nalçik'te de Adige-Abhaz toplumunun yaşam biçimine, kendisini farklı kılan
kültürel simgelere saldırmıştır. Siyasal İslam; birey anlayışını ümmet
anlayışıyla ikame eden ve farklı kültürel kimlikleri yok eden yanını Nalçik
saldırıları ile bir kez daha açığa vurmuştur. Diasporada da durum farklı
değildir. Türkiye Adige-Abhazları da siyasal İslam’ın etkilerine maruz kaldıkça
Adige-Abhaz kültürel kimliği erozyona uğramakta, anayurda dönüş düşüncesi de
dahil olmak üzere anayurt ile aramızdaki güçlü bağlar zayıflamakta ve zarar
görmektedir.
Kayseri Kafkas Derneği olarak, başta Rusya Federasyonu olmak üzere tüm bölge
ülkelerini Çeçenistan kaynaklı terörizme son verme konusunda işbirliğine
çağırıyor ve başta Türkiye olmak üzere tüm bölge ülkelerini siyasal İslam
referanslı terörist hareketlerin Kuzey Kafkasya'ya ihracının önlenmesi konusunda
samimi bir çaba harcamaya davet ediyoruz.
Kayseri Kafkas Derneği olarak; Nalçik saldırılarında ölen kardeşlerimize
Tanrı’dan rahmet diliyor, olaylara karışan bütün teröristlerin en ağır biçimde
cezalandırılacağına olan inancımızla; Kabardey-Balkar Cumhuriyeti'nin yeni
cumhurbaşkanı Arsen Kanokov'un şahsında Kabardey-Balkar Cumhuriyeti'nin acısını
paylaşıyoruz.
Kayseri Kafkas Derneği
Yönetim Kurulu
Abrek-2
19.10.2005
Merhabalar,
Bu kınama metnini kaç kişiyle, kiminle, kimi temsilen aldınız ve yazıyı yazdıran
zat kim? Merak ettim de. Acaba gerçekten Yönetim Kurulu’yla alınmış bir karar mı
yoksa birilerinin tavsiyesi mi? Merak ettim de. Acaba hanginizin orada akrabası
var sorabilir miyim? Merak ettim de. Olay bildiğim kadarıyla Kabardey’de
geçiyor. Siz ikide bir Adige-Abhaz diyorsunuz; kim bu Adige-Abhaz nerde
yaşıyorlar? Onlar sülaleyse neden iki tanesi var. Merak ettim de.
Şey sizi farklı kılan hangi kültüre saldırmışlar anlamadım da ayrıca
saldırganlar Kabardey diyorlar, onlar farklı bir kültürden mi? Merak ettim de.
Şimdi kafam karıştı siyasal İslam deyince Ürdün, Suriye, eski Osmanlı,
Yahudileri de sayarsak İsrail din merkezli sanırım. Onlar niye okullar açtı,
Çerkesce için. Ama Türkiye’ye de laik diyorlar ama okul açmak yasak. Hangi
anlayış kültürel kimlikleri yok ediyor? Merak ettim de.
Şey başka bir soru: 70 yıl boyunca komünizm idaresindeyken kültürlerini çok mu
iyi korumuşlar? O zamanlar insanlar su gibi akıyor muydu oralara? Şey Abhazya
zaten Hıristiyan acaba onlarda siyasi Hıristiyanlığın etkisinde kalırlar mı?
Çünkü Hıristiyan misyonerler cirit atıyormuş. Adigey’ de bir şey yok ki orası
uzak. Kültürel erozyona yabancı evliliklerde giriyor mu? Kayseri’de pek çok ünlü
Çerkes’in çocukları yabancılarla evleniyormuş. Pardon onlarda Müslüman'dı.
Kabardey dedikleri yerde Müslümanmış onlara diyelim de dinlerinden çıksınlar,
yoksa valla hiç birimiz gitmeyiz. Bu böyle biline.
Ya şey hani Rusya Federasyonu’ndan yardım ve işbirliği istiyorsunuz da
Müslümanlara karşı Rus işgalcilerini mi çağırıyorsunuz? Bana kalırsa Amerika’ya
da çağrıda bulunun hemencecik gelirler. Onlar alışkın bir gelirlerse valla
çıkmazlar, sonra radikal İslamcıları da ararlar.
Ya birde ölenlere hangi Tanrı’dan rahmet dilediniz. Merak ettim de. Hem o
teröristler zaten ölmüş gitmişler daha ne cezası vereceksiniz, bırakın rahat
yatsınlar.
Çok sayın Kayseri Kafkas Derneği Yönetim Kurulu gerçekten kim yazdı bu yazıyı?
HİİÇ… MERAK ETTİM DE.
Zeki Beshnibe
19.10.2005
Sayın Abrek kardeşim,
Ağzına sağlık. Çok güzel ifade ettin, sadece adı Müslüman olanların Kafkasya’ya
bakışını.
Tüm dünyadaki Müslümanlara başlatılmış Haçlı seferlerini görmezden gelip
kendilerinin de Müslüman olduğunu iddia ederek Müslümanlığı yok etmeye ant içmiş
insanların oyunlarına sazan gibi atlayan sözde Çerkeslere ne demeli bilemiyorum.
İşte size en güzel örneği:
Önce Çeçenistan,
Sonra Osetya,
Daha sonra Kabardey,
Çerkes’i Çerkes’e düşürme operasyonu.
Tüm bunların Çerkeslerin birleşmesini önlemek adına yapıldığını nasıl göremez
bir Çerkes, doğrusu anlamakta çok zorlanıyorum.
Nerede aydın geçinen Çerkes thamadeleri?
Nerede vatansever Çerkes aydınları?
Nerede vatan diyenler?
Vatan elden gidiyor haberiniz ola.
Hem de Ruslarla işbirliği yapan Çerkesler sayesinde. Tarihte olduğu gibi aynen
devam ediyor. (Kabardey beylerinin Ruslarla işbirliğini Çerkes tarihi yazıyor.)
Ne din devletinden ne de modası geçmiş komünizmden yanayım bu da böyle biline.
Tüm vatan sever hemşerilerime saygılar sunarım.
Sayın CC yöneticileri görüşünüz belli. Sizden ricam eğer Çerkes’seniz lütfen
elinizi vicdanınıza koyunuz ve yazdıklarımı bir düşününüz. Çerkeslerin üzerinde
oynanan oyunları görmeye çalışınız. Dini görüşünüz ne olursa olsun Çerkes’seniz
Çerkes gibi düşününüz.
Mehmet Can
19.10.2005
Sayın Kayseri Kafkas Derneği Yönetim Kurulu ve çok Sayın Üyeleri,
Hepinize merhaba,
Türk siyasetinde bazı partiler için söylenegelen "halktan kopuk" diye bir
söyleyiş vardır. Sık sık vurgulanır. Bu partiler genelde halkın düşündükleriyle
ve ihtiyaçlarıyla pek ilgilenmezler. Sadece kendi ideolojilerini tekrarlayıp
dururlar. Hiç bir zamanda istedikleri oy oranına ulaşamazlar.
Derneğinizin ismini "Kafkas Derneği" olarak adlandırmışsınız. Sizin değiminizle
hedef kitleniz olan Adige-Abhaz olarak adlandırmanız daha isabetli olurdu
kanaatindeyim. Kafkas kelimesi çok geniş bir coğrafyayı akla getiriyor. İsmi
"Kafkas" olan bir derneğin bir kısım insanlarımızı dışlayarak teröristlerle
eşdeğer tutma çağrışımları çok düşündürücü. Sizin bu bakış açınız Kafkas
halklarını birbirinden koparacağı gibi arada düşmanlık tohumları ekecek bir
yaklaşım tarzıdır.
Sadece teröristleri kınama haricindeki diğer yaklaşımınızı da Adige-Abzegh bir
Kuzey Kafkasyalı olarak kınıyorum. Siz Adige-Abhazlar haricindeki kardeş
milletleri dışlayarak hem bu milletlerden olan kardeşlerimizden hem de benim
gibi düşünen diğer Adigelerden kopuyorsunuz. Merak ediyorum sayın üyelerinizden
kaç kişi Çeçenler için sizin gibi düşünüyorlar.
İsminizin çağrıştırdığı gibi tüm Kafkasyalıları kucaklamak yerine neden
ayrımcılık yapıyorsunuz?
Yoksa "dernekçilik" denilen yıllardan beri şikayet edilen din aleyhtarlığı ve
siyasi tercihleriniz mi sizi bir araya getiren etmenler?
Saygılar.
Hatko Vural
19.10.2005
Sayın Mehmet Can;
Bir kısım Çeçenler, komşu ve kardeş Dağıstan Özerk cumhuriyetine saldırıp ikinci
savaşı baştamak için bize mi sordular?
Nalçik'e gelip de bir halkın başkentine saldırmanın çok kardeşçe bir havası mı
vardır?
Beslan'da küçük çocukları katlettirmek kardeşçe bir eylem midir?
İnsanlıkla çürüme arasında gidip gelen bu Çeçen-Rus savaşını, dış destekli
(Arap-Türk-Amerikan) terör olaylarının neresini haklı buluyorsunuz? Söyler
misiniz?
Çeçenistan da savaşlar öncesi sadece 952 bin nüfusa sahip bu halkı yok olmanın
eşiğine getiren, yüz binlerce insanın kaybına rağmen hala savaşı sürdürmeye
"görünüşte" iten sebepler ne acaba?
Savaşı kimler kışkırtıyor ve barış diyenlerin katil emrini "her iki taraftan da"
kimler veriyor?
Saygılarımla.
Mehmet Can
19.10.2005
Sayın Hatko Vural,
Günümüzde savaşlardan belki de daha etkili propaganda olabilmektedir. Irak
savaşından önceki medya haberlerini hatırlayın. Aslı astarı olmayan bir çok
haber vardı. Sonuç bir ülkeyi ele geçirmek için senaryonun nasıl uygulandığını
hep birlikte gördük.
Türk basınının olayları veriş şekline de bakarsanız bakış açımı anlayacaksınız.
Kaldı ki yazdığım yazıda sizin sorularınızın muhatabı olabileceğim konular
olduğunu zannetmiyorum.
Sizin sorularınızdaki konular tartışılabilir. O yazımda terörü kınamalarına
katıldığımı da dikkatli okursanız göreceksiniz. Kafkasya'daki mevcut statükoyu
tasvip etmiyorum. Halkımızın kırılmasına üzülüyorum. Benim eleştirim ismi
"Kafkas" olan derneğin Çeçenleri "halkımız" olarak görmemesi, Rus gözüyle
olaylara bakmaları.
Saygılar.
Abrek-2
19.10.2005
Sayın Hatko Vural,
Merak ettim de acaba Çeçenler, Dağıstan'a saldırırken yanlarında mıydınız, eğer
oradaysanız Rus tarafında mıydınız yoksa Çeçen tarafında mıydınız? Hiiiç merak
ettim de.
Çeçenlerin saldırdı dediğiniz Dağıstan toprağı nere biliyor musunuz? Hasavyurt
diye bir kasaba. Yüzde 99'u Çeçen olan bir kasaba ve eski bir Çeçen toprağı aynı
Mozdok'un Kabardey toprağı olduğu gibi. Şimdi merak ettim de Kabardey savaşsaydı
Mozdok'a saldırır mıydı acaba? Yok o zamanda Asetin kardeşler derdi ki orası
Asetin toprağı neden saldırdılar?
Ayrıca telefon numaranı verirsen bir dahaki saldırıları nere olacağını eminim
size söyleyeceklerdir. En azından danışacaklardır. Ha merak ettim de Nalçik'e
saldırırlarken de orada mıydınız, hangi taraftaydınız? Terörist Kabardey
tarafında mı yoksa Rus tarafında mı?
Ha birde Beslan var. Eminim sizin çocuğunuzda onlar arasındaydı. Ama ya siz
teröristlerin yanında mıydınız yoksa çocuklara bomba atan silah sıkan Rus
askerlerinin tarafında mı? Maşallah her tarafta bulunmuşunuz.
Merak ettim de sizin eve polisten kaçan bir insan girse polis sizin evi sarsa
bana mısın demeden en ağır silahları gönderse evde çoluk çocuk ölse polisimi
yoksa saklanan adamı mı suçlarsınız. Her halde git arkadaş benim evimden başka
bulamadın mı dersiniz yoksa polis bile bile bir kişi için bütün ev halkını
öldürdüğünü ve esir alınabileceğini bildiği halde suçlu suçsuz herkesi
öldürdüğünü kabullenir misiniz?
Merak ettim de hiç düşündünüz mü ya Çeçenleri bu kadar suçladığım yeter biraz da
Rusları suçlayayım darılırlar ama az bir şey eleştireyim. Benimkisi merak işte.
Birazda siz merak edin güzel bir duygu.
Ama sizde anlayın artık başka seçenek bırakmamışlardır. Moskova'da yaprak düşse
Çeçenler düşürdü diyorlar. Hani bu kadarı da olmaz ki.
Merak ediyorum merak edecek misiniz? Ha merak ettiğiniz bir konuya rastladım.
Savaşın hala neden devam ettiği konusu. Gerçekten öğrenmek istiyorsan Rus
komutanlara ve Putin'e sor onlar eminim söyleyeceklerdir.
Selametle ve merakla.
Hatko Vural
19.10.2005
Sayın Can,
Kaldı ki Çerkesler (Adige), açtıkları tüm derneklere Kuzey Kafkasya adını
vererek bir bütünleşme ve toplanma çabası içinde olmuşlardır. Çerkeslerin açtığı
hiç bir derneğin adı Çerkes derneği olmamıştır.
Ama kendilerini ayrı tutanlar kurdukları vakıf ve derneklerle diğer halklar
olmuştur. Alan vakfı, Abhaz dernekleri, Karaçay-Balkar dernekleri, Çeçen
dernekleri ve yardımlaşma komiteleri vb...
Siz önce Türkiye'de çoğunluğu oluşturan ve bir arada olmak için gayret sarf eden
Çerkesleri kınayacağınıza; dönüp sadece kendi halkı adına dernek, vakıf
kuranları kınayın ve ya sorgulayın.
Saygılarımla.
Mehmet Can
20.10.2005
Sayın Hatko Vural,
Son paragrafta dahil söylediğiniz yazınızın altına imzamı atıyorum.
"BİZ"i biz olmaktan çıkarıp daha kolay yutmak için küçük lokmalara ayırmaya
çalışan (maalesef muvaffak olduklarını gördüğüm) tüm güçleri lanetliyorum. Bu
oyunlara gelerek onların amaçlarına hizmet eden tüm ayrılan gurupları ve hepsini
kucaklamaktan vazgeçtiğini gördüğüm marjinal dernek!!! ide kınıyorum.
Saygılarımla.
Shogen Mahmut
20.10.2005
Çok kıymetli arkadaşlar,
Siz zaten savaşa şimdiden kendi aranızda başlamışsınız bir tek elinizde
silahlarınızı göremiyoruz. Hepinizin Kafkasların ve Kafkas insanının iyiliğini
istediğinizden eminim ama bu bizim tarih boyunca yaptığımız ama hiç ders
alamadığımız bir hatadır.
Bir anlık kızgınlıkla pire için yorganı yakma alışkanlığımız, bizden de beklenen
zaten budur, oynanan büyük oyunlarda küçüklerin piyon olması her zaman istenen
ve kaçınılması nerdeyse imkânsız bir durumdur. Şu anda da olan budur, buna engel
olamamışsak ve ya olamayacaksak lütfen herkes bu olaylardan en az yarayla
kurtulmamız için elinden geleni yapsın ve sağduyulu olsun.
Yaşayacağımız bir büyük felaketi daha kaldıracak kadar ne bedenlerimizde güç ne
de gözlerimizde yaş kalmamıştır.
Her ne istiyorsak sabırlı olmayı öğrenmeliyiz.
Saygılarımla.
Qaberdey
20.10.2005
Merhaba,
Kayseri Kafkas derneğinin açıklaması var bu sitede. Açıklamalara katılıyorum.
Ancak bir cümleyi tekrar tekrar kullanmış: "-Öldürülenler Adige ve Abhaz'dır"
diye.
Bu yanlış. Her iki taraftan da, sivilden de, polisten de ölen ve öldürülenlerin
tamamı Kabardey ve Balkar'dır. Ölen ve ya öldürülen Adige ve Abhaz yoktur.
Abrek-2 kardeşim,
Ağzına sağlık.
Saygılarımla.
Wıdpane
20.10.2005
Merhaba,
Çok önemli bir sorunumuza dikkatimizi çektiğiniz için teşekkür ediyorum.
Ne ilginç ki Adige sözcüğünü kullananlar mikro milliyetçilikle, bilmem
ayrımcılıkla suçlanıyorlar. Genelde de Adigeler bu ön yargı suçlamalarından
etkilenerek, susmaktalar ya da Kuzey Kafkasya demektedirler.
Abhaz, Çeçen vs. mikro milliyetçilik değil. Ne tezatlık değil mi?
Dostça selamlarla.
İron
20.10.2005
Sayın Abrek-2
Rusların çıkarı olması durumunda Kafkasya'da tek bir Çerkes'i sağ bırakmayacağı
konusunda sanırım hem fikiriz, bu yüzden Beslan olayında adı geçenlerde Ruslar
kadar suçludur.
Saygılar.
Şhalaxho
20.10.2005
Merhaba,
Çeçen savaşlarının Türkiye diasporasına yansımaları sancılı olmaktadır. Üst yapı
kurumlarımız bir süredir vurgusu yapılan Adige Abhaz birliğini açıkça ilan
etmektedirler. Kayseri derneği hedef kitlesi bölgesinde Çeçenlerde var ama onlar
dikkate nedense alınmıyor. Çeçen savaşındaki en vurucu söylem savaş ateşini
Kafkasya’ya yaymak şeklinde ifade ediliyordu. Bunun denemeleri de malum.
Çeçenlerin büyük çoğunları kendi vatanlarında iken Adige-Abhazlar açısından
durum tam tersinedir. Bu gerçek dikkate alınmadığı için bir ayrışma daha erken
vuku bulmaktadır. Adige-Abhaz derneklerinin yönetici profilleri ve fikriyat
yapısı Çeçen savaşını motive eden etkenlerden çok farklı göstergelere sahiptir.
Sıkıntı bundan da kaynaklanmaktadır.
Adigey’in Krasnodar’a kaynaştırılması gündemde iken Kafkasya dışı tepkilerin
olumsuz etki yapacağı açıkça vurgulanmaktadır. Vatana ilgi duymak kimleri
rahatsız eder? Bunu da okuyucuya bırakıyorum. Dün öyle değildi Abhazya’da Gürcü
eşkıya kuvvetlerine karşı
Çeçen savaşçılar efsane olmuşlardı. Dağ halkları deniyordu. Rusya en zayıf
anındaydı.
HIRİSTİYAN ABHAZYA’YA DESTEĞE GELEN ÇEÇENLER O ZAMAN RADİKAL DEĞİL MİYDİ ki
Gürcü kilisesi dindaşları olan Abhazların katline fetva vermişti. Çeçenler
Gürcülere unutamayacakları bir ders verirken şimdi ne değişti?
Değişen şu; Abhazya başından beri Rusyasız değildir. Çeçenlerin bile gelmesine
Rusya ses çıkarmamıştır. Çeçenlerin 2 savaş öncesi yaptığı hatalar ve Rusya’nın
bilinçli kamuoyu yönlendirmeleri sonun başlangıcı oldu. Rusya artık
güçleniyordu. Arka bahçesini ayıklayacaktı. Çeçenlere karşı her türlü savaş
acımasızca uygulandı.bir ülke açık toplama kampına döndü. Budenovs baskın sonra
dönüşte Kabardey’den geçen Çeçenler sevgi görürken 1. savaşta İnguşetya’da halk
tankların önüne yatarken artık çok şey değişmişti. Rusya bastırıyordu. Savaş
artık bir halkı toptan terörist ilan etme boyutundaydı. Diasporada insanlarımız
çok farklı iki söyleme sıkıştırıldı.
ÇEÇENLERE DESTEK OLMAK DİNCİ ŞERİATÇI VAHHABİST OLMAK DEMEKTİR. DEMOKRAT ADİGE
VE ABHAZ HALKLARI BUNU KABUL ETMEMELİ. Bu birinci yaklaşım ÇEÇENLERE DESTEK
VERMEYEN CUMHURİYETLER RUS İŞBİRLİKÇİSİ YÖNETİCİLERİN ELİNDEDİR. BU
CUMHURİYETLER KAFKASYA’NIN ÖZGÜR VE BİR OLMASININ ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK ENGELDİR.
DOLAYISIYLA BU ANLAMDA DÇB VE Adigey ile diyalog Rusist olmaktır. Bu da
ihanettir. Kısaca böyle iki görüşün arasına sıkışıp kaldık. Türkiye bu bağlamda
da yapılanmalara sahip. Kafkasyalılar Türk, Rus diyalogu ve işbirliği ile de
tarihi yalnızlıklarıyla bir daha yüzleşti. Beslan ve Nalçik daha çok
tartışılacak. farklı bir platformda Basayew bile Rus elemanı diye tartışılıyor.
Savaşın birde rantı var. Artık ne olur bilinmez.
Türkiye’de Adige-Abhaz birliği daha açık dile getirilecektir. Doğu Kafkasya
artık dile gelmeyecek. Zaten sayıca da çok azlar. Bu bazı yapılarca böyle...
Geçmişte yıllarca Adige yokmuş bütün Kafkasyalılar Doğu Kafkasyalı imiş gibi
düşünüldü. İnsanlar dinlenmedi. Bu da bir gerçek.
Adige-Abhaz birlikteliği sayın Bagapş’ın son temaslarıyla da açıkça ortaya
çıkmıştır. Abhazya cumhurbaşkanlığı seçimlerinde diaspora neyi tartıştı, sonuç
ne oldu hatırlayalım. Türkiye micro-milliyet vurguların yapıldığı dernekler
cennetidir. Üstelik bunlarında haklı gerekçeleri vardı. Artık gerekçe yok ama
dernekler var. Türkiye’de tek bir dernek Adige adını tüzük değişikliği ile aldı.
Onunda başına gelmeyen kalmadı. Kuzey ile başlayana da bölücü ajan
yakıştırmaları yapılmıştı.
Adige-Abhaz birliğinin de sağlıklı yürüyeceği çokta belli değildir. Zaman
gösterecek.
Nalçik’i savunanlar bellidir. Bu saldırıdan sonra Putin merkezi otoritenin
yetkilerini daha da güçlendirmek isteyebilir. Örneği olduğu üzere Adigey’de
Krasnodar’a kaynaştırılabilir. Tarihi topraklardan kalan parçada çok görülüyorsa
ya da Adigey’in feshi çıkarsa o zaman dönüşçüleri göreceğiz.
Türkiye’de üst yapı kurumlarımızın eğilimleri açıktır. Dönelim diyenler olduğu
gibi, Türkiye’deki diğer halklarla beraber daha çok demokrasi ve özgürlük
mücadelesi yapalım diyenler vardır. Bu söylem bu sitede de bazen
vurgulanmaktadır. Önemli olan halkın bakışıdır. Halk ile üst yapı kurumlarımız
adeta alakasız gibidirler.
Önümüzdeki yıllarda Avrupa Birliği boyutu ile olacakları hep beraber göreceğiz.
Mecit Tav
20.10.2005
Merhabalar,
Kayseri Kafkas Derneği Yönetim Kurulu’nu gerçekleri dile getiren bu
bildirisinden dolayı tebrik ediyorum. Yarası olduğu için gocunup bildirinin
sağını solunu eleştirenleri de bir tek kez olsun samimiyetle bu bildiriyi
objektif olarak değerlendirmeye davet ediyorum.
Kayseri Kafkas Derneği'nin de kurucusu olduğu Kafkas Dernekleri Federasyonu
Dünya Çerkes Birliği Üyesidir. DÇB genel kurulunda alınan karar doğrultusunda
Adige-Abhaz Kültürü asıl iştigal konusu olarak belirlendiği için sanırım
bildiride de bu şekilde geçmiştir. Adige ve Abhazların kardeşliği ve iç içe
geçmişliği ve Kabardeylerin Adigeliği sanırım tartışmasızdır.
Bildirgenin kimin elinden çıktığı veya kimlerin katkıda bulunduğu hususundan
çok, bu bildirgenin sorumluluğunu taşıyacak yönetim kurulunun bildirgeyi görüşüp
yayınlayıp yayınlamama konusunda karar alıp almadığı sorgulanmalıdır ki,
bildiğim kadarı ile bu bildirge yönetim kurulunun 18.10.2005 tarihinde yaptığı
olağanüstü toplantıda görülüşüp yayınlanması konusunda karar alınmıştır.
Birilerinin yaşanmış ve yaşanan gerçekleri göz ardı edip "Birleşik Kafkasya"
hayalinin etkisi ile yaptığı eleştirileri ise şahsen hiç ciddiye almıyor, cevap
bile vermeye gerek görmüyorum.
Kayseri Kafkas Derneği Yönetim Kurulu’nun benzeri olaylarda benzeri duyarlılık
göstergelerinin devamını diliyorum.
Saygılarımla...
Kaya Şenvar
20.10.2005
Merhabalar,
Sayın Hatko Vural'ın yazdığı her iki yazıya da katılıyorum.
Özellikle en son yazdığı yazının altına özel olarak okkalı imzamı koyarak bu
konuya ek olarak fikrimi beyan etmek istiyorum.
Acilen özellikle Türkiye'deki derneklerin, yani Adige yoğunluklu Kafkas Kültür
Derneklerinin isimlerinin değiştirilmesini ve hemen Adige Derneği tanımlamasıyla
tabelalarını yenilemelerini öneriyorum. Bu birinci önerimdir.
Eğer bu önerime ek olarak genel teamül kabul ediyorsa ve köken olarak da
Abhazlarla amca çocukları olduğumuzu varsayarak, ikinci önerimde, "Adige-Abhaz
Dernekleri" tanımlamasıdır.
Bu her iki önerimin sonucunu yanlış algılanmamasını diliyorum. Bu fikrimin
sonucunda, "... Siz bizlerden değilsiniz..." mantığı ya da hedefi yoktur. Sadece
son 12-13 yıldır süregelen savaşlarda ve kimin hangi saflarda durduğu ve kardeş
mentalitesi ile kimlerin samimi olduğu ortaya çıksın mantığıdır.
Bu arada, Adige sorunuyla ne zaman ilgileneceğiz? Bu da önemli bir soru
işaretidir. Kısaca fikrimi beyan ediyorum...
Herkese Selamlar...
Şhalaxho
20.10.2005
Sayın Qaberdey
Adige sözcüğü Kabardeyleri kapsamıyor mu? Ne demek ölenlerin içinde Adige yok.
Bunlar farklı mı? Abhaz olmadığı doğrudur. Abhaz; Adige-Abhaz birliğine atfen
kullanılmış olabilir.
Erkan Batır
20.10.2005
Sanırım terminolojik bir problemle karşı karşıyayız, Adige üst başlığı
Kabardeylerin de içinde olduğu bir aidiyeti tanımlar. Sı Adiges denildiği zaman
kastedilen budur. Sı Kabardeys diyen kaç kişi duydunuz?
Saygılarımla...
Dr. Nejdet HATAM'ın da sıkça dillendirdiği, sizin de katıldığınız ve
diasporadaki Kafkas Derneklerinin adlarını biran önce Adige-Abhaz Dernekleri
olarak değiştirmesi hayati bir gerekliliktir. Nalçik saldırıları vesilesiyle
tekrar gündeme gelen ve pek platforma devam eden bu tartışmanın, kolektif aklı
bulmamıza hizmet edecek üslup ve içerikle devam etmesini diliyorum.
Erkan BATIR/Hakaşe
Hatko Vural
20.10.2005
Sayın Abrek-2;
Merakınızı gidermek babında bildiklerimi izninizle arz edeyim: Daha öncede ifade
ettiğim gibi şahsi görüşüm olarak Kafkasya'da kardeşlik falan iddiasında
değilim.
Kabardey’e yapılan kahpece bir saldırıdır. Bu konudaki fikrim bu. Rus
mentalitesini sorgularken; polisten kaçan adam filan derken dikkat edin. Adam
gibi adam olsa o kaçan kişi; gidip de kendi canın derdine masum insanları kalkan
yapmaz. Çıkar meydana çatışır, adam gibi ölmeyi becerir. Adam olmayı
beceremeyenleri adam sıfatıyla burada savunmayın.
‘’Dağıstan neresi biliyor musunuz’’ diye sormuşsunuz evet biliyorum, ancak siz
bilmiyorsunuz galiba! Çünkü Basayev komutasındaki Çeçenlerin Ekim 99' da
saldırarak ikinci Çeçen-Rus savaşını başlattığı Dağıstan yerleşkeleri Hasavyurt
değil, Karamaki, Çobanmaki ve Bothlik adlı kasabalardır. Ayrıca Dağıstan’da bu
çevrelerde 56 bin Çeçen yaşmakta ve buranın bazı gençleri de birinci savaşta
Çeçen ulusal muhafızlarına katılmışlardı. Çeçenlerin amacıda zaten buraları
fiili müdahale ile Çeçenistan’a dahil etmekti. Bu söylemde yeni değil. Bunu
başaramayınca da olayı İslam’i motiflerle süsleyerek -güya- oradaki vatandaşlar
kasabalarında şer-i yönetim kurmak istemişler Ruslar buna izin vermeyince de
aralarında silahlı çatışma çıkmış, Çeçen kardeşleri de onlara yardıma gitmiş
vs..
Çeçen kardeşlerinize bir bakarsanız onların sizin zannettiğiniz gibi Kafkasçı
olmaktan çok Çeçen milliyetçisi olduğunu göreceksiniz.
Mozdok (Mezdegu-Sağırorman) Kabardey bölgesidir. Doğru. Ama vaktiyle kardeşçe
yardım ve genişleme adına Kabardey Milli lideri Betal Kalmık tarafından Osetlere
verilmiştir.
Kabardeyler savaşsaydı Mozdok’a saldırır mıydı bilmiyorum.
Kabardeylerin savaşması, Kabardey etnik coğrafyası ile de sınırlı kalmaz bunu da
belirteyim.Ama orası Mozdok, Adige toprağıdır.
Bu konuda yukarda yazdığıma katılıyorsunuz galiba? Çeçenler sadece Dağıstan
saldırısının amacı ülkenin bu bölümünü Çeçenistan’a katmaktı.
Eğer Müslüman'ım diyorsanız. Allah'ın kitabında ‘’yaptığınız anlaşmalara
titizlikle uyun’’ der. Bununda peygamber tarafından fiili uygulaması mevcuttur.
Ama yapacak daha iyi bir işiniz yoksa ya da ülke yönetmeyi beceremeyip önce
başbakanlıktan istifa edip sonra halkın seçtiği devlet başkanını hainlikle
suçlayıp, iç savaş çıkartırsanız bu da yetmezmiş gibi yaptığınız anlaşmaları
hiçe sayıp dış ülkelere emrinizdeki fedailerle saldırıp savaş çıkarırsanız,
bunun vebalini de üzerinize alırsınız.
Ben savaş meraklısı değilim. Hayatında eline silah alıp da bir canlıya kurşun
sıkmadım.
Mahluklarında savaş merakını anlamakta zorlanıyorum.
Akıllı insanlar sırf kendilerine ‘’korkak’’ denmesin diye aptalların peşinden
gitmemeli, giderlerse sonuç Çeçen felaketi gibi olur. Bunu daha öncede
söylemişiz. Sonuçta ortada Çeçen halkına Allah'tan sabır ve bu cani güruhtan bir
an önce kurtulmayı nasip etmesini diliyorum.
Çeçen halkının daha fazla zayıflatılması önlenmelidir.
Savaşın neden devam ettiğini merak ediyorsanız 4 üncü karısını Ruslardan alan
Şamil Basayev’e sorun o söyler size.
Başka merak ettikleriniz varsa çekinemeyin sorun lütfen.
Saygılarımla.
Abrek-2
20.10.2005
Merhabalar,
Erkan Batır'a Biz aslında terminolojik problemden ziyade zihinsel bir problemle
karşı karşıyayız. Merak ettim de neden Abazaları da Adigelere yakın buluyorsunuz
ki? Eşiniz mi Abaza yoksa? Onlar değil mi?
Adapazarı'nda, İstanbul'da biz ayrıyız diye dernek kuran çatışma içine giren
kim? Merak ettim de, ya hep ben merak ediyorum neden siz merak etmiyorsunuz? Ben
onların dilini de anlamıyorum. Hem Asetinlerle komşuyuz. Neden Adige-Asetin
derneği olmasın? Bunlarda A ile başlıyor nasılsa. Bir şey daha merak edeceğim
Kabardeyler Adige değil ki onlar Kabardey neden Adigelerin ismini çalıyorlar?
Hiç merak etmediniz mi? Adigey bayrağı marşı sınırları başka Kabardeylerin ki
başka. İsmini koyacaksanız Kabardey-Abhaz derneği olsun. Güzel bir düşünce.
Merak edeceğim olup olmayacağını. Meraklısına.
Saygılarımla
Sayın Hatko Vural,
Merakımı bırakın gidermeyi daha da körükledi yazdıklarınız. Nalçik Kahramanları
saldırdığında herhalde ölen onlarca nateröristler oradaki sivil halkla
çatışırken ölmedi. Savunduğunuz Ruslar vurdu.
Onlar kahramanca savaşırken öldüler. Saldırdıkları yerleri hiç mi merak
etmediniz KGB-FSB binası, içişleri binası, çoğunlukla Rusların bulunduğu yerler.
Merak edipte ölenlerin sayısına, ismine baksaydınız, nasıl öldüklerini merak
etseydiniz ADAMLIĞIN tarih sayfasına orada yazıldığını idrak edebilirdiniz.
Tarihi merak etmeniz güzel ama hala eksik. Olay sınırdaki Hasavyurt kasabasında
başlayıp daha sonra Botlik tarafına kaymıştır. Şimdi merak etsem 1. Çeçen-Rus
savaşına gitsem orada bulunsam birkaç yıl yaşasam, halkı anlamaya çalışsam her
şey yolunda giderken Ruslar birkaç hain Çeçen'i kandırsa para verse adı
Rus-Çeçen savaşı değil de, Çeçenlerin kendi iç savaşı dese, yıllarca Rus asker
ve silah destekli savaşsalar, savaş bitse sonra Ruslar yine ortalığı karıştırsa,
oyuna getirse Çeçenistan'a saldırsa ne dersiniz bu hayal gücüne.
Ya merak ettim Mozdok'u Osetinler'e verdik Nalçik'i de Çeçenlere versek ne olur
ki zaten Balkarlarda istiyor verelim onlar paylaşsın toprak çok nasılsa.
Kabardey savaşa girerse Kabardey bölgesiyle kalmaz diyorsunuz merak ettimde siz
mi gideceksiniz yardıma yoksa 100 binlik Adıgey mi?
Kahretsin yine merak ettim bu bilgileri Rus istihbaratından mı aldınız? Onların
söyledikleriyle örtüşüyor da. Bizim milletimizin hepsi akıllıdır, cesurdur,
aptalların değil korkakların peşinden gitmez.
Şamil Basayev'in yerinde olsanız siz değil 4-14 tane Rus kızı alırdınız nüfusu
artırması lazım. Üstelikte gerçekten güzeller boşuna Karadenizli Lazları baştan
çıkarıp evliliklerini bozmadılar.
Hem ben Basayev'e merak edipte sordum zaten. Ya siz merak edipte Putin'e
sordunuz mu?
Şhalaxho
21.10.2005
Adige tek başına yetmez mi? Eksiği mi var?
Erkan Batır
21.10.2005
ABREK-2'ye,
CC sitesi, senin hiçbir tarihi gerçekle örtüşmeyen ve hiçbir bilimsel veriye
dayanmayan çapsızlığının zemini olmuşsa, sana söyleyeceğim tek şey kimliğini
açıklayacak kadar medeni cesaret sahibi ol da istediğin platformda herkes
eteğindeki taşı döksün?
Abaza Kenan
21.10.2005
Sayın Abrek-2
Merak ettim bu konuşma tarzını nerden öğrendiniz. Sadece merak ettim. Siz
milletle dalga geçiyor gibi konuşarak ne yapmaya çalışıyorsunuz? Neden sadece
Çerkes olarak kendi ailenizin kaldığını düşünüyorsunuz? Bir Çerkes toplumunda
hele ki CC gibi çok kalabalık bir platformda böyle konuşma hakkını kimden
alıyorsunuz?
Sadece merak ettim, bu şekilde konuşmayı sadece kendinizin mi bildiğini
sanıyorsunuz? Kimliğinizi açıklayacak mısınız?
Saygılar
Mamish
21.10.2005
Abrek,
Kafkasyalıları kızdırmadan dert anlatmak lazım.
Ayrıca; Birazda RUSLARI KINASAK?
Ayrıca Kayseri Derneği'nde bu bildiriye imza atanların hepsi Ruslar tarafından
topraklarından sürülmüş insanlar değil midir?
Neyse, Kayseri'de, iki sokak ötede de Uygur Türkleri derneği olması lazım.
Hani şu mavi Türk bayrağının bile asılmasının yasak olduğu yer.
Türkçülüğün kalesi, Kayseri’de hem de.
Adigeler farklı mı davranacaktı ki?
Resmi açıklama ile açıklamayı yapanların gönüllerindeki gerçekleri
karıştırmayalım isterseniz.
Biraz RUSLARI KINAYINIZ, sembolik bile olsa yapınız bunu.
Saygılar.
Mehmet Can
21.10.2005
Sayın Mecit Tav,
Kayseri Kafkas Derneğini eleştirmemiz konusunda yazdığınız bizleri
aydınlattığınız için teşekkür ediyorum.
Anlayamadığım bir nokta var ki, sizinle aynı fikirde olmadığımız için bizim bu
konuda ne gibi bir yaramız olsunki "gocunalım".
Lütfen seviyemizi koruyalım."gocunmak" ve yazdığınız yazıda küçümseyici tavır
takınmanız size de saygı duymamıza engel olabilir. Karşınızdakini tanımadan
küçük çocuk muamelesi yapmaktan vazgeçin.
Meşhur "vize alamama'' konusunda belki sizin yaranız vardır kim bilir?
Saygılar.
Gupse
21.10.2005
Sayın Kenan Merhaba,
Çok haklısınız, yazdıklarınıza katılıyorum, dün Abrek-2'nin yazdıklarına yanıt
yazmayı düşünüp vazgeçmiştim; ki yazacaklarım da onun tarzına denk düşecekti.
Fakat sizin eleştirinizle birlikte sağlıklı düşünebilen ve davranabilen
Adigelerin olduğunu hatırlattığınız için teşekkür ederim.
Gelecekte ve umutlarımız da hep bu temelde yaklaşan insanlarımızın çoğunlukta
olması dileğiyle diyorum.
Sorunlara sahip çıkabilen, akıllıca çözümler üretebilen, kendi sorunlarını
çözemediği halde halkının sorunları konusunda ahkam kesmeyip gerçekçi olan
bireylere çok ihtiyaç var. Provakatif söylemler ve yaklaşımlarla değil de
sağlıklı bireylerle olabilmek esas olan.
Özelde Adigelerin, genelde ise Kafkasya, Ortadoğu v.b tüm halkların yaşadığı ve
dünya da savaşların bile duygusuz ve ruhsuzca film izler gibi izlendiği sadece
yaşayanların algılayıp hissedebildiği ki, bizim de yaşadığımız ülkelerdeki
sorunlardan çok bağımsız olmamasına rağmen günlük yaşam ve koşturmaca içerisinde
maalesef çok iyi algılayamadan ya da çözüm üretemeden duyarsız kaldığımız ya da
güç oluşturamadığımız için o sorunlar ile yaşamayı alışkanlık haline
getirdiğimiz, sadece yakınarak ve belki de kendimizi bir şekilde ikna ettiğimiz
bir yaşam periyodu olan bir tarih yaşıyoruz.
Adigelerin geleceğini yaratmak önce Adige olmak ile başlar ve biz ne kadar
Adige'yiz?
Saygı ve sevgi ile başlar diye biliyorum; buna eklemek isteyen varsa buyurun,
fakat karşı çıkan olacağını sanmıyorum. Ne kadar zenginse hayatımız işte bu
çağda Adigelerin varoluşu da o kadar zengin olacaktır.
Tüm Adigelerin; gerçekten saygıyla, kültürel zorunluluktan değil yaşama ve
insanlara bakışından yani gönüllü olarak hep beraber hareket edebilmesi ve
başarması dileğiyle.
Saygılar.
Tsey Volkan
21.10.2005
NE CİHAT NE ÜNİTER DEVLET...
Merhaba,
Nalçik'te ki gelişmelere de dini merkezli bakan bir gazetenin fırsat bu fırsat
diyerek kendi formülasyonlarını güçlendirdikleri yorumundan din eksenli
cümlelerini çıkardım. Geriye kalan cümlelere baktığım da galiba ciddi bir
enformasyonla karşılaştım.
“(...) büyük bir dram yaşandı. Türk basınına göre olay, "Çeçenlerin bir
operasyonu" ve "Rus güvenlik güçlerinin asayişi sağlaması”ndan ibaretti.
Gerçekte ise Rus derin devletinin bir grup Kabardey (Çerkes) ve Balkar (Türk)
genci üzerinden yürüttüğü büyük bir manipülasyon-provokasyon operasyonuyla karşı
karşıyayız. "Terörle mücadele" adı altında daha uzun süre devam edeceğe benzeyen
bu operasyon... bölgedeki özerk cumhuriyetlerin mütemadiyen kargaşa ürettikleri
intibaını uyandırarak Rusya’yı -üniter bir devlete dönüştürme- mücadelesinde
mevzi kazanmaya hizmet ediyor.
Sovyet rejiminin çökmesinden sonra Kabardey-Balkar Cumhuriyeti'nden birçok genç,
İslami ilimler tahsil etmek için Suriye'ye, Ürdün’e, Mısır’a, Suudi Arabistan'a
gitti. Bu gençler ülkelerine geri döndüklerinde halklarını yadırgadılar, "Böyle
Müslümanlık olmaz!" diye haykırdılar. Neticede halkı kendilerinden soğuttular ve
Kafkasyalıları birbirine düşürmek için her daim fırsat kollayan infak ehli Rus
gizli servisinin eline "müthiş bir koz" verdiler.
Putin düğmeye bastı ve FSB (KGB'nin yerini alan gizli servis) beş aşamalı imha
harekatını başlattı.
Birinci aşama: Hiçbir şiddet olayına karışmayan gençler güya ihbar üzerine
"Vahhabi" ve "terörist" diye evlerinden toplanıp polis merkezlerinde işkenceye
alındılar, sonra da "yanlış alarm" diye serbest bırakıldılar. Kabardey-Balkar
kamuoyunun "Vahhabi teröristler" efsanesine "ısınması" ve dindar gençlerin
şiddete yönelerek "meşruiyet zemini" oluşturmaları temin edilmeye çalışılıyordu.
"Vahhabiler"e zaten tepkili olan ortalama vatandasın tezgâha gelmesi içten bile
değildi. Fevri çıkışlarıyla dikkat çeken "Vahhabiler" de tezgâha gelmeye pek
müsait görünüyorlardı.
İkinci aşama: Gizli servis elemanlarına sağda-solda birkaç şiddet eylemi
düzenletildi. Bu eylemlerin faturası, daha önce göz altına alınarak vahhabi /
terörist oldukları yönünde bir intiba uyandırılmış olan gençlerden bazılarına
çıkarıldı. Bunların birçoğu tutuklandı, birçoğu da yer altına inerek kendilerine
tuzak kuran FSB ajanlarına ve peşlerine takılan polislere saldırmaya başladı.
Üçüncü aşama: Nalçik'te sıkı yönetim uygulamasına geçilerek, yer altındaki
gençlerin dağlara sığınması temin edildi. Böylece Moskova’nın çizmeye çalıştığı
resim (yeni bir Çeçenistan resmi) tamamlanmış oldu.
Dördüncü aşama: Aranan gençlerin akrabalarına ve arkadaşlarına rehine muamelesi
yapıldı. Evlere düzenlenen polis baskınlarında ve karakollardaki sorgulamalarda
şiddete başvuruldu, kadınlar taciz edildi. Rus ordusuna bağlı özel birlikler
(Çeçenistan'daki amansız mezalimiyle tanınan "Omon" birlikleri) Nalçik'te
"terörle mücadele" bahanesiyle yapılan bu tahrikler, dağlardaki gençleri şehre
çekmeye matuftu.
Beşinci aşama: Dağlardaki gençler intikam için şehre döndüler. Başkent
Nalçik'teki İçişleri Bakanlığı ve FSB binalarına saldırdılar. Sürpriz bir baskın
düzenlediklerini sanıyorlardı, fakat asil sürprizi Moskova yaptı. Rus birlikleri
teyakkuz halinde onları bekliyordu. Tuzağa düşürülmüşlerdi. Kuşatıldılar ve
katledildiler. Askeri tecrübenin zerresine sahip olmadan muharebe meydanına
girmeye zorlandı ve ortadan kaldırıldı.
Şimdi Moskova, "terörün kökünü kurutmak" için Kabardey-Balkar Cumhuriyeti'nde
"vahhabi kılıklı" kim varsa tepesine binecek ve bu "top yekun savaş”ta
muhtemelen geniş halk kitlelerini de yanında bulacaktır. Komplonun bir parçası
da buydu zaten. Kabardey-Balkarları birbirine düşürmek. “İşkence yapan polis de,
işkence gören genç de” Kabardey-Balkar İçişleri bakanlığı ve FSB binası ile
polis merkezlerine saldıran genç de, bu binaları koruyan polis de
Kabardey-Balkar. “Vuran da, vurulan da Kabardey-Balkar”… Peki Rus neci? Rus,
düzen sağlayıcı! Ordusunu gönderdi ve masum Kabardey-Balkar güvenlik
görevlilerini katleden teröristlere hak ettikleri cezayı verdi! Şimdi
Kabardey-Balkar halkına düşen, kurbanların kanlarını yerde bırakmamak için
Moskova’nın herhangi bir x’e karşı mücadelesini var gücüyle desteklemektir!”
Saygılarımla.
Abrek-2
21.10.2005
Değerli Katılımcılar,
Yazı yazan arkadaşlar, Abrek-2 bu yazıyla uzun bir arayla son veriyor. Ama
ayrılırken de pek çok şeyi hala merak ederek.
Kayseri Kafkas Derneği'nin yayınlamış olduğu bildiriyi gerçekten dernek yönetim
kurulumu yazdı yoksa siz mi yazdınız? Eğer siz yazdıysanız dernek yönetiminde
misiniz, yok değilseniz bunu yazma cüretini(tabi dernek adına)nerden
buluyorsunuz? Yazıyı yazan dernek yönetiminden birilerinin ismini alabilir
miyiz? Bu bildiri yönetimin tamamının ortaklaşa almış olduğu bir bildiri mi?
Yönetimden kaçının haberi var? Bu sorular adı Kafkas olan derneğin yaptığı
açıklama hepimizi ilgilendirdiği için sorulmuştur. Tabi biraz da merak var.
Pek çok kişi yazılarımı eleştirdi üslubumu beğenmedi. Şu açıkça bilinmelidir ki
yazarken kesinlikle hiç bir art niyet taşımadım. Kimseyi kırmak istemedim.
Özellikle bazı konulara MERAK EDİYORUM diye vurgulamamın sebebi bazı şeylerin
ortaya çıkıp bilinmeyenleri ortaya çıkarmak, özellikle haddi olmayan kişilerin
haddini aşan yazılar yazmasındaki amacı sorgulamak, bir tarafın propagandasını
yaparken öteki tarafı sürekli kötü göstermelerinin amacını açıklattırmaktır.
Çünkü günümüzde bir kazı bile güttürmeyeceğiniz insanların çeşitli platformlarda
boy göstererek üç beş yabancı terminoloji kullanarak kendilerini üstün kılan
kişilere biraz bakmak istedim.
Sayın Abaza Kenan, Çerkes kalanlar olarak sadece ailemi saymamın nedeni ise, her
insanın kendi ailesinden sorumlu olduğunu belirtmek istememdir. Yoksa ne
haddimize Çerkeslik kiloya ayarlı değil ki tartasın.
Sayın Erkan bey, yazdığınız düzeysiz ve seviyesiz yazınız için sizi kınıyor
bende sizin çapınızı öğrenmek için sabırsızlanıyorum.
Sayın Mamish, Abrek derken bana mı hitap ettiğinizi anlayamadım. Benim rumuzum
Abrek-2. Ben olarak algılarsam Rusları kınamaktan bahsediyorsunuz. Bu soru bana
ise çok teessüf ediyorum. Yazılarımı okursanız kimin kimi savunduğunu
anlarsınız. Rusları bırakın kınamayı yerden yere vuran ben o soruyu lütfen
bilgisayarların öteki tarafındakilere sorun.
Gupse hanım, yazılarımı yeterince anlamamışsınız. Siz hiç bir şeyi merak
etmediniz mi hayatınızda? Hep olumlu mu baktınız her şeye? Sizin aradığınız
birey türü yıllardır zaten başımızda. Bir adım yol gidemeden sürekli
gerilememizin sorumlusu onlar değil mi? Halkımızı sağ sol diye derneklerde bölen
dindar dinsiz diye ikilik yaratan onlar değil mi? Tabela dernekçiliği yapan
onlar değil mi?Dernek diye açtıkları binalara siyaset sokup tabanın kaçmasına
sebep olanlar onlar değil mi? Tabana inip bir araştırma yapıldı mı? Dernekler
kapatılıp yerine kumarhaneler açılmadı mı? Kullananlar elit kullanılanlar halk
olmadı mı? Birileri politikaya atılmak için dernekleri kullanmadı mı? Kendileri
derneğe sol yaftası vururken sağ politikasının derneğe girmesi engellenmedi mi?
Bütün bunları farklı bir üslupla öğrenmek istedim. Yani hep MERAK ETTİM. Artık
kullanılmak istemiyorum. Eğer dernekler başarılı olduysa aynı kültürü hatta aynı
dili paylaşan dernekler çoğalmaktadır. Bir araya getirmeye çalıştığınız Abaza
dernekleri bile paramparça. Yarın onların sizi tekrar terk etmeyeceğini nerden
biliyorsunuz? Çıkarlar çatışınca kaçınılmazdır. Onların tabanına sordunuz mu?
Temennileri bırakıp artık gerçeklerle yüz yüze gelme zamanı gelmiş geçiyor.
Aradığınız insan türü çok az biz eldekilerle idare etme yoluna gitmek
zorundayız.
Çok uzun bir süre için hoşça kalın. Umarım bir gün anlaşılırım.
Saygılarımla.
CircassianCanada'nın Notu: Sayın Abrek -2, ne söylenebilir ki, gerçekten
anlamakta zorlanıyoruz. Kayseri Kafkas Kültür Derneği'nin ismini kullanarak yazı
yazacağımızı nasıl söyleyebilirsiniz? Böyle çirkin bir davranışı bizlere
yakıştırdığınız için sizi kınıyoruz.
Bu yazı Kayseri Kafkas Kültür Derneği Başkanı sayın Mehmet Şıklaroğlu ve yönetim
kurulu adı ile gelmiştir. Bizler ana sayfamızda hemşerilerimizin her türlü istek
ve duyurularına zevkle elimizden geldiğince yer veririz. Sabit düşünceler ile
bakmamış olsaydınız böyle olduğunu görürdünüz.
Meraklı olmanız güzel fakat, birazda düşünerek yazmanızı tavsiye ediyoruz.
Yürüttüğünüz mantığa göre, bizler, hakkında yazı yazılan her kurumun veya
kuruluşun içinde aktif olarak yer almalıyız. Pes doğrusu, sizin böyle garip bir
mantık yürütmenize sadece şaşırdık. Başka ne söyleyebiliriz ki.
Mecit Tav
21.10.2005
Sayın Mehmet Can'a yanıtımdır.
Sayın Can, o ana kadar yazı yazanlardan yazımın içeriğini üzerine alınan bir siz
çıktınız. Tebrik ederim. Evet önceki terör olaylarından dolayı vize vs.
sıkıntıları çekildiğini biliyoruz. Bu olaydan sonrada daha sıkı önlemler
alınacağını da tahmin edebilmek için müneccim olmaya gerek yok.
Evet ben belli kaygılara kapıldım; Mesela Kafkasya'da olup, namazında niyazında
kendi halinde bir Müslüman olan kardeşimin bu teröristlerle karıştırılıp eziyet
görme ihtimalinden dolayı paniklediğini gördüm.
O'nu ve ailesini oradan buraya getirme kaygılarına kapıldım. Haklısınız ben
gocundum. Ancak oraya halen terör ve terörist ihraç edenler gocunmuyor.
Kabardey'de ki ortamın bozulmasından rahatsız olması gerekenler bir sitede ki
"(...) tane kafir ve münafık öldürdük" türü haberleri okuyup böbürleniyor,
seviniyor.
Pes yani bu ne pişkinlik yahu... Aklımızı başımıza devşirmemiz için gerçekten
dünyanın başımıza yıkılması mı gerekiyor.
Baykaldı H.
21.10.2005
Sayın Tsey Volkan,
Olayları gerçekten o kadar iyi süzmüşünüz ki. Gerçekten Rusların bu oyununu
anlamadan alel acele bir kınama yazısı yazan Kayseri Kafkas Derneği'ne bu yazıyı
okuyup daha sağlıklı düşünerek yeniden bir tekzip yazısı çıkarmalarını
arzuluyorum.
Saldırganlar Kabardey dedikçe hala bazı çevreler şeriatçı suçlaması yapıyor.
Öyle sayalım. Kandırılmışlar varsayalım. Acaba Türkiye'de 80 öncesi pek çok
gencimiz kandırılarak sağ sol fraksiyonlarına katılmadılar mı?
Yıllarca peşinden koştuktan sonra pardon demediler mi? Hatta pek çoğu 180 derece
dönerek namaza başlamadı mı Yalnız son cümlelerinize katılmıyorum. Dünyanın her
yerinde çok iyi örgütlenmeden böyle bir eylem Kafkasya'nın sonunu getirir. Her
şeyin zamanını iyi ayarlamak lazım.
Selametle.
Kabardey Jcale
21.10.2005
Merhaba,
Sayın Hatko Vural'ın dediği gibi Kabardey’e yapılan çirkin bir saldırıdır. Bunun
hiç bir mazereti ve gerekçesi olamaz.
Kabardey, hiç bir ülkenin ve örgütün güç gösterisi yapacağı ve şiddet
uygulayacağı bir mekan değildir. Bu böyle biline bu olaydan sonra kesinlikle
ibre dönmüştür.
Saygılar.
Erkan Batır
21.10.2005
Merhaba,
Kayseri Kafkas Derneği'nin de üyesi olduğu Kafkas Dernekleri Federasyonu DÇB
üyesidir. DÇB 'nin asli çalışma alanı Adige-Abhaz kültür havzasıdır ve bu benim
değil DÇB'nin kabulüdür.
Adige ve Abhazların bir elmanın iki yarısı oldukları ve Adige olmak denilen
olgunun içinde Kabardeylerin de yer aldığı bir üst başlığa tekabül ettiğini
izaha dahi gerek duymuyorum.
Adige-Abhaz kavramının birlikte kullanılışının tarihi bazı çok bilen
katılımcıların zannettiği gibi Kayseri Kafkas Derneği'nin bildirisiyle
başlamamış olup, tarihi sanıldığından çok eskidir.
Adige-Abhaz kavramı diaspora için anavatan için olduğundan daha önemlidir. Bu
kavram ve bu kavramın tarihsel arka planını unutturmak konusundaki bilinçli
çaba, Adigelerin öz kardeşi olan Abhazya'nın yıllardır yaşadığı ve hiç de
Çeçenistan'da yaşananlardan aşağı kalmayan yokluk ve acının kolektif
hafızamızdan silinmesine neden olmuştur.
Öyle ya: Abhazların önemli bir bölümü de Hıristiyan! İşte o Kayseri Kafkas
derneğinin bildirisinde ısrarla anlatılan ve ısrarla anlaşılmayan siyasal İslam
bu.
Biraz samimiyet lütfen...
Saygılar.
Erkan Batır
21.10.2005
Merhaba,
Çeçenistan başbakan yardımcısından sonra, Çeçenistan başbakanı ve Basayev'in de
üstlendiği bir terörist eylemi savunmak neden?
Sözde, Allah için Kabardey-Balkar parlamentosuna, havaalanına, karakollara, son
anda önlenen Beslan kopyası bir okul baskınına teşekkür mü etmeliyiz?
Teröristlerin içinde Kabardeylerin de olması neyi değiştirir?
Bahse konu teröristlerin kendisi de Basayev'de saldırının ortaklaşa
düzenlendiğini itiraf etmesine rağmen Basayev avukatlığı neden? Yoksa Müslüman
oldukları ve kafirleri öldürdükleri için mi?
İşte siyasal İslam denen şey bu?
Çeçenistan coğrafyasında yaşanan şeyin insanlık dramı olduğu doğrudur. Ama bir
insanlık dramıdır, Irak gibi, Filistin gibi, Kosova gibi...
Irak, Filistin, Kosova ne kadar ilgilendiriyorsa o kadar, haydi coğrafi komşuluk
nedeniyle birazcık daha fazla acıtır içimi... İnsan olarak acıtır... Benim içimi
acıttığı kadar, kendi insanını yokluğa, savaşa mahkum eden Çeçen militanların
içini acıtmadığı için içimi acıtır.
Çeçenistan'ı terörizmin geçim kaynağı haline geldiği bir coğrafyaya çevirdikleri
için acıtır. Ama daha fazla değil...
Hele hele Adige-Abhaz kültürünün mabedi Nalçik kadar mümkün değil acıtmaz.
Çeçenlere reva görülmeyen Çeçen terörünü Adige-Abhazlar'a reva görmek trajik...
Hem de tanrı adına... Vay benim güzel insanlarım, nerede unuttunuz kalbinizi?
Vay Sosrukue nerdesin?
Saygılar.
Baykaldı H.
21.10.2005
Değerli site yazarları ve okurları,
İçimizde hala olayları iyi süzemeyen arkadaşlar var. Halk ayaklanması olana
kadar ne gibi süreçlerin yaşandığını inkar ederek ve ya görmezlikten gelerek
değerlendirirsek olayları, sağlıklı bir sonuç elde edemeden bir kısır döngü
içinde buluruz kendimizi.
Ayaklanmayı başlatanların Çeçen destekli de olsa Kabardey-Balkar olmaması çok
şey değiştirir. Anavatan dışında yaşayan Çerkeslerin orada yaşayanlardan daha
iyi bilemez orada yaşananları; oranın psikolojisini, ekonomisini, hayat
şartlarını, sıkıntılarını acılarını kim anlayabilir anavatan dışında.
Hala haksız kıyaslamalar yapılıyor. Elbette silahlı Çeçen kuvvetlerin Nalçik'e
saldırması ile kendi insanının sadece ve sadece Rusların bulunduğu bölgeye
saldırması arasında fark vardır. Bu farkı anlamayan insanların ya da anlamak
istemeyen insanların Çerkesliğe verebilecekleri katkıyı siz hesaplayın.
18-20 yaşında ölen o gencecik Kabardey çocukları, Rus kurşunuyla delik deşik
edilmişse içiniz cız etmedi mi? Ölen dinci de olsa, ateist de olsa, sarhoşta
olsa, ayık ta olsa, ilgisiz de olsa, bilgisizde olsa bizim insanımız. Eğer bir
şeyleri başka bir şeylerden ayıracaksak eleme yapalım eleğin altında kalanları
atalım. Ama kıstası kim belirleyecek?
Lütfen olayları bir de ora gözüyle değerlendirelim. Bende dahil uzaktan kimse
gazel okumasın.
Saygılar.
Erkan Batır
21.10.2005
Bu arada merak güdüsü hayli gelişmiş arkadaşlar Nalçik'te yaşanan
terörist saldırı üzerinden Ruslara kurşun atarken, dünyada Abhazya'ya ambargo
uygulamayan neredeyse tek ülkenin de Rusya Federasyonu olduğunu da zaman zaman
merak ediyorlar mı acaba?
Saygılar.
Baykaldı H.
21.10.2005
Sayın CC Yöneticileri,
Eğer aranızda bir siyaset bilimci var ise lütfen bir açıklama getirsin. Rusya
Federasyonu'nun Abhazya'ya neden kapılarını açtığını bir yanıtlasın. Abaza
kardeşlerimizi çok sevdiğinden değil herhalde. Ki o Ruslar, Abazalarla kedinin
fareyle oynadığı gibi oynamakta, istedikleri zaman kapıları açıp istedikleri
zamanda kapamakta.
Abhazya, Ruslar için bir toptur, an gelir Gürcülere çekerler, an gelir Gürcüler
Ruslara çekerler. Ama öyle bir zaman gelecek ki Ruslar çok büyük bir gol atacak.
Ruslar Abazaların kara kaşına hasret değil elbet.
Ayrıca Abhazya'nın bağımsızlığının %50 sinin Çeçenlere ait olduğunu unutmayalım.
Abazaların bunu göz ardı edeceğini sanmıyorum. Abhazya, Rusya'ya katılma
konusunda politik olarak sıcak bakıyor. Normal ama unutmasın ki Rusya'ya elini
veren değil kolunu, vücudunu kaptırır. Rus taraftarlarına duyurulur.
Saygılar.
CircassianCanada Notu: Sayın Baykaldı, maalesef aramızda Siyaset Bilimci
yok. Saygılarımızla
Xabat
21.10.2005
Merhabalar,
Tarihi, kültürel, felsefi demagojiye gerek yok arkadaşlar...
Canlı güncel yaşanan bir terör olayı var ortada... Kimin yaptığı, kime karşı
yapıldığı, sebep, gerekçe, amaç ne olursa olsun bunun adı terör... O nedenle
kınıyorum, lanetliyorum...
Saygılarımla.
Abaza Kenan
sayın Abrek-2,
Son yazınızda pek çok kişinin üslubunuzu beğenmediğini yazmışsınız sizce
neden beğenmiyorlar? Sizinle şahsi problemleri olduğu için mi? Tabi ki hayır.
Sayın Abrek-2 istediğiniz zaman kelimeleri nasıl kullanacağınızı görüyorum ki
çok iyi biliyorsunuz. Lütfen biraz daha dikkat. Ayrıca size çok teşekkür ederim
bizlere sadece ailemizden sorumlu olduğumuzu hatırlattığınız için.
Ayrıca sadece sizin merak edip başkalarının merak etmediğini sandığınız şeyleri,
inanın bana sandığınızdan çok daha fazla kişi merak ediyor.
Selametle.
Wıdpane
22.10.2005
Sayın Batır,
Elinize dilinize sağlık.
Rusya Federasyonu yardım etmeseydi günümüzdeki Abhazya Cumhuriyeti olmayacaktı.
Geleneksel ve ilkel, hatta bilinçlice yaratılan Rus düşmanlığı beyinlerden
silinmedikçe bir adım ileriye gidilemez.
Dostane sevgiler ve saygılar
Şhalaxho
22.10.2005
Çeçenler bağımsızlık isterse Vehabist, şeriatçı, katil oluyor. Abhazlar
bağımsızlık isterse oo harika deniyor.
Bağımsızlığın istendiği yer mi önemli?
Ruslardan istemek külliyen olmaz ama Gürcülerden istemek farz. Hatta o kadar ki
buna Rusya bile destek oluyor.
Abhaz emeklileri emekli maaşlarını Rusya ödüyor. Rus pasaportu olmayanların
maaşları ödenmeyecek denilince izdiham oluşuyor. Rusya Abhazları çok sevdiği
için mi bunu yapıyor?
Rusya, Gürcistan’ı Güney Osetya ve Abhazya yoluyla dize getirmeye çabalıyor ve
getiriyor. Bu arada Gürcüler, Amerika Birleşik Devletleri ve NATO kartına
oynamaya çalışıyor. Gürcistan’daki Rus üsleri yakın gelecekte çekilecek. Gürcü
ordusu Türkiye ve Amerika tarafından eğitiliyor.
RUSYA’NIN ÖNEMLİ BİR TAVİZ KARŞILIĞI ABHAZLARI GÖZDEN ÇIKARMAYACAĞININ
GARANTİSİDE YOK. ADİGE-ABHAZ BİRLİĞİ TÜRKİYE’DE büyük çoğunluğa tekabül eder.
Çeçenleri ayrı tutmak anlaşılır. Karaçayları da anlarız ama OSETLERİN suçu ne
anlamadım?
GARİPLİĞE BAKIN ADİGEY KRASNODAR’A KAYNAŞTIRILMAK İSTENİRKEN ABHAZYA RUSYA
FEDARASYONU’NA DAHİL OLMAK İSTİYOR...
Sayın Bekaldı, Nart dergisinin geçmiş sayılarında bir siyaset bilimcisi uzmanı
bu konuda hiç hoşa gitmez şeyleri yazdı ve tepki aldı. Rus düşmanlığından söz
ediliyor. Çeçenlerden Rus sempatizanı olmalarını da herhalde kimse
beklemiyordur. Tarihe bakarsak daha iyi anlarız. Muridizm savaşı lideri İmam
Şamil’de en son yanında 400 kişi ile teslim olmak zorunda kalmıştı. En güvendiği
naipler kendini bir bir terk etmişti. 25 yıl Ruslara savaşan naipler imamı
yalnız bırakmıştı ama Çeçenler sadece sükunet dönemine girdi ilk fırsatta
defalarca yine ayaklandılar...
Bir büyük sürgün yediler ama vatanlarında yine çoğunluk olacak kadar geri
döndüler. İlginç olanı İnguşetya savaş alanı olmasına rağmen Rusya
Fedarasyonu’na katıldı. İçkerya, Çeçen Cumhuriyeti’nden ayrıldı.
Anlamadığım şu; bağımsızlık istemek kendi kaderini istemek mi suç, yoksa savaş
suçu işlemek mi? Rus sempatizanı ya da düşmanı olmak bir zorunlu kategori mi?
Bizler burada yazarken bazıları Çeçenya’da savaşıyor. ARAMIZDA BÖYLE DE UFAK BİR
FARK VAR.
Adigey konum olarak politik olmak zorundadır. Reel gerçekleri Adigey’i sadece
barışçıl bir tutuma zorlar. Kabardey daha güçlü konumda olmasına rağmen o da
dikkatli olmalıdır.
YARIN RUSYA ALEYHİNE GELİŞEBİLECEK OLAYLARDA RUSLARIN DESTEKLEYECEĞİ BALKARLARCA
TEDİP (*) EDİLEBİLİRLER.
İnguşlar ağır silahlı Rus destekli Osetlere nazikçe tedip edilmedi mi? Sonuçta
bu ortamda insanın hiç bir şeye taraf olası gelmiyor. Aydınlatılması gereken çok
nokta var.
(*) Tedip: Uslandırma, yola getirme, terbiye etme. (CC)
Sayın Bekaldı,
Rusya Federasyonu kapılarını Abhazya’ya neden açtı diye haklı bir sual tevcih
buyurmuşsunuz. Bunun yanıtını bir siyaset bilimcisinden istemişsiniz. Ben size
bazı siyasi bilimcilerin yazılarından ya da genele bakarak edinebildiğim
bilgileri arz edeyim.
Öncelikle AGİT kararlarından sonra Gürcistan’ın sınırlarının değişmesi ve bunun
dünyaca kabul görmesi mümkün değildir. Abhazya’da referandum yapılıp yüzde yüz
Rusya Federasyonu’na bağlanma çıksa da bu bir şey ifade etmez. Ancak de facto
durum diye de bir kavram var. Yani fiili olarak da Abhazya Gürcü otoritelerinin
kontrolünde değildir. Uluslararası hukukta buz bölgeler denilen Güney Osetya ve
Abhazya tipi bölgeleri niteleyen bir kavram var. Bu buz bölgelerin hukuki
dayanağı ve yapısı da oluşmamış ancak oluşmak üzeredir denilebilir.
Gürcistan Abhazya’ya geniş özerklik verebileceğinden söz etmektedir. Abhazya’nın
da de-facto olarak hakimiyeti vardır ya bu de-facto hukuku netleşinceye kadar
direnmek lazım ya da güçlü bir müttefik bulmak lazım.
Rusya’da bu müttefiktir. Rusya AGİT’ten sonra Abhazya’yı çok önemsemesine rağmen
ilhak edemeyecektir. Bölgede söz sahibi olmanın bir yolu da bol bol Rus
pasaportu dağıtıp bölgede kendi vatandaşlarının olduğundan bahisle Gürcistan’a
baskı yapmaktır.
Gürcistan’daki Rus üsleri de dikkate alınırsa bir taktik savaş yaşanıyor.
Gürcistan, Acaristan’da Abaşidze’yi devirdi ama statüsü hala mevcut. Bunu da
yarın dünya kamuoyuna örnek gösterecektir.
Ssonuçta Kafkasya daima olduğu gibi KÜÇÜK HALKLARIN GURURU, BÜYÜK DEVLETLERİN
OYUN ALANI OLMAYA DEVAM EDECEKTİR...
Erkan Batır
22.10.2005
Sayın Baykaldı H.
Abhazya-Rus Federasyonu ilişkilerinin niteliğini bilmek için siyaset bilimci
olmaya gerek yok BU BİR...
Biraz okumak, biraz düşünmek, biraz da Abhazya'da yaşayan insanların
düşüncelerine saygı yeterli BU İKİ...
Abhazya Güvenlik Konseyi Başkanı ve Abhaz yetkililer Abhazya'nın Rusya
Federasyonu'na entegre olmaya hazır olduğunu RESMİ olarak açıkladılar sayın
Baykaldı BU ÜÇ...
Abhazya'yı yönetenler de anlamıyor sanırım siyaset biliminden. Rusya
Federasyonu'nun içinde bir yaşamı kendilerine uygun gören Kabardey-Balkar
yöneticileri ve halkı da mı anlamıyor yoksa? Adigey yöneticileri ve halkı da mı
anlamıyor? Bir tek siz biliyorsunuz bu siyaset bilimi işini sanırım.
Bu arada Çeçenler değil Abhaz savaşının kazanılmasının yarısının sahibi, 24 saat
içinde Abhazya'yı terk etmeleri kendilerine bildirilerek Abhazya'dan kovulan bir
topluluk, bilginize sunulur...
Kafkas Dağlı Halkları Birliği mi demek istediniz yoksa? Onların da çoğu Adige,
yöneticilerinin neredeyse tamamı Adige... Biraz çalışmanızı öneririm Sayın
Baykaldı..
Saygıyla
Erkan Batır
22.10.2005
Nalçik saldırıları üzerine söylenecek çok sözüm kalmadı... Ben bakış
açımın merkezine Adige-Abhaz kardeşliğini koyuyorum... Adige-Abhaz kardeşliğinin
menfaatinin de Rusya Federasyonu ve Türkiye siyasi otoriteleriyle çok iyi
ilişkileri olan, dünyaya entegre olmuş Adige-Abhaz toplumundan geçtiğini
düşünüyorum.
1990 öncesi politik dengelerin ürettiği jargonla 2005 yılı siyasi ve sosyal
koşullarının anlaşılamayacağı ve kavranamayacağı kanaatindeyim. 2005 yılı
koşullarında Rusya Federasyonu ve Türkiye savaşılacak değil işbirliği yapılacak
devletlerdir Adige-Abhaz toplumu açısından. Zaten Kabardey-Balkar Cumhuriyeti,
Adigey ve Abhazya’daki gerek siyasi otoritenin gerekse halkın ezici çoğunluğunun
paylaştığı eğilim de budur. Türkiye ve Rusya Federasyonu’nun kurumsallaştırdığı
sistemlerin insan hakları ve demokrasi alanında eksiklikleri olduğu doğrudur, bu
eksiklikleri aynı masada çözebiliriz savaşarak değil...
Bu arada son notum; Nalçik de aralarında Adige Xase'nin de bulunduğu, pek çok
sivil toplum kuruluşunun ve halkın şehir merkezinde düzenlediği, Çeçenistan ve
Basayev orijinli terörün protesto edildiği mitingler yapılıyor. Bilgilerinize
sunulur..
Saygılar...
Şhalaxho
22.10.2005
Sayın Erkan Batır merhaba,
Abhazya’nın Rusya Federasyonu’na katılma isteği ve beyanı buna yeterse sorun ne?
Hemen katılsın o zaman. AMA AGİT’TEN SONRA BU MÜMKÜN DEĞİL. Yazınızın üstündeki
yazıma bakarsanız daha iyi anlaşılır konu. De-facto durumun hukuki konumu
sıkıntılıdır. İhtilaf normalde Rusya Gürcistan ihtilafıdır. Abhazların bu
ihtilafın sadece bir parçasıdır tıpkı Güney Osetya gibi.
Abhazya’yı yönetenlerin tümü Rusya federasyonuna katılma düşüncesi ifadenizde
yanlış. Rusya’ya katılım şartları ötesinde başka ihtimaller olabilir diyende
var.
Rusya Federasyonu’na katılmak kadar, katılmamakta saygın bir irade beyanıdır.
KİM ARKASINDA DURABİLECEĞİ BEYAN YAPARSA SONUCUNA KATLANIR. Çeçenler zoru seçti.
Bırakın Adigey ve Kabardey Balkar statüsünü, onlara Tataristan statüsü verildiği
halde tam bağımsızlık diye ret ettiler ve sonuçlarına da ödenebilecek en yüksek
maliyetle katlanıyorlar. Onlar iyi teşkilatlandıklarına ve Rusya’nın çok zayıf
olduğuna inanmışlardı.
Adigey’de bu durumdan istifade özerklikten cumhuriyet statüsüne yükseldi.
Çeçenlerin Abhazya’dan kovulması yakışıksız bir tabirdir. RUSYA BASKISIYLA
ARDZIMBA RİCA ETMİŞTİR. Onlarda durumun nezaketini anlayarak gitmişlerdir. Şu an
Abhazya’da mülteci Çeçenlerde vardır.
ENTEGRE KOLAYSA BUYURSUN RUSYA İLAN ETSİN ABHAZYA ENTEGRASYONUNU AMA BU O KADAR
KOLAY DEĞİL.
İŞTE BU NOKTADA BİR SİYASET BİLİMCİYE SORMAK GEREKİYORDU. BEN ÖYLE YAPTIM VE
ALDIĞIM YANITI DA YUKARIDA YAZDIM.
Saygılarımla.
Erkan Batır
22.10.2005
Abhazya'nın Rusya Federasyonu ile olası bütünleşme ya da ilişki biçiminin
ne olacağı konusunda aralarında uluslararası hukuk birlikleri, AGİT ve BM'nin
hazırladığı raporlar mevcuttur ve farklı alternatifler olduğu da doğrudur.
Bunları daha geniş bir platformda arzu ederseniz konuşur, tartışırız. Benim
işaret ettiğim husus, uluslararası hukuk ya da konjonktürde Abhazya'nın işgal
ettiği alanın tanımlanmasından çok, Abhazya-Kabardey Balkar ve özellikle
Adigey'de, kategorik olarak Rus kimliği ya da Rusya Federasyonu ile ne
bireylerin ne de siyasi otoritelerin bir alıp veremediği hususu olmadığı gibi
Rusya Federasyonu ile birlikte barış içinde yaşamaya dönük iradenin hakim
olduğuna işaret etmektir.
Abhazya'nın fiili statüsü bir şekilde hukukileşecektir. Bahsettiğiniz
siyaset bilimci kimdir bilmiyorum ama sizin işaret ettiğiniz görüşe yakın
görüşlerin de aralarında olduğu pek çok hukuki görüşü içeren uluslararası
kurum/kuruluş ya da hukukçular tarafından hazırlanmış raporlar mevcut. Sorun
nihayetinde Rusya Federasyonu/Abhazya ve uluslararası toplumun mutabakatı ile
çözülecek ve bu süreçte hukuk en zayıf parametre. Çözüm formülü her ne olursa
olsun Abhazya-Rusya Federasyonu savaştan beri her geçen gün daha iyiye gidiyor.
Fiili entegrasyon tamamlandıktan sonra hukuki formülün bulunacağından,
aralarında dünya Abhaz-Abazin halkları birliği yönetim kurulu üyeleriyle
birlikte sürecin diğer aktörleri neredeyse emin... Ve emin olun hiçbiri
siyasetten bihaber mujik değil...
Saygılarımla
Şhalaxho
22.10.2005
Konu anlaşılmıştır. İlginize ve üslubunuzun nezaketine teşekkür ederim.
Saygılarımla sayın Batır.
Bu günden sonra Gürcistan sınırları değiştirilemez. Yukarıda belirttiğim
gibi.Abhazya buz bölgeler diye nitelendirilen bir tanıma girer. Bununda uluslar
arası hukuku henüz oluşmamıştır.
Hukuki bir sorun olduğunu sizde kabul ediyorsunuz. Burada sadece Rusya ve
Gürcistan aktörleri yok. Olay toprak kazanımı olursa aktörler değişir. Hiç
kimsenin siyasetten bihaber mujik olduğuna dair bir ifadem yok. Sahalarında
yetkin olduklarına da eminim ama eğer çok basitse buyurun entegrasyon ilan
edilsin. BU O KADAR KOLAY DEĞİL. DE-FACTO DURUM KARABAĞ’DA DA VAR.
Ermenistan orasının ayrı bir yönetimi olduğunu iddia ediyor.
Abhazya’nın Rusya’ya entegrasyonu konuşulurken Adigey’in fesh edilerek
Krasnodar’a kaynaştırılması gündemini hiç ama hiç açıklayamayız. Anayasal olarak
böyle bir kaynaştırma mümkündür.
Uzatmayalım. Zaman hepimiz için en iyi hakim olacaktır.
Bekaldı (Baykaldı A. )
22.10.2005
Sayın C.C. yöneticilerine,
Bu konu başlığı altında yazdığım yazıların yayınlanmamasının nedenini açıklar
mısınız ama lütfen prensip demeyin.
Zira yazdıklarımın sansürlü de olsa yayınlanmasını istemiştim. Sayın C.C.
katılımcıları size gerektiği şekilde cevap yazmak isterdim ama maalesef
yazılarıma uygulanan ambargo sebebiyle mümkün olmuyor.
Sayın Tav, sizin şahsınız da Kayseri Derneğini esefle KINIYORUM. Böyle bir
bildiri nasıl olurda Kayseri Derneği'nden gönderilir anlamadım.
Ama düşündükçe buldum cevabı, Kayseri Derneği artık o duruma gelmiş ki, taban
diye bir şey yok sadece isim kalmış. Üyeleriniz ve yönetim sadece siz
kalmışsınız. Siz çizmiş ve de çıkmış olduğunuz bu yolda yalnız kalacak ve
hatanızı anlayacaksınız ama nafile.
Çeçenlere karşı Rusları dost gören bir zihniyet, Umarım hatanızı çok geçmeden
anlarsınız. Rusya ancak sizi kullanmak için muhatap alır. Tarih sayfalarına
bakınız.
Sayın Baykaldı H.,
Allah aşkına yorumlarınızı biraz daha seviyeli yazınız! Zira çizgi altın da
kalan arkadaşlar görüyorum. Sizi anlayamıyorlar. Tabi ki bu sizin suçunuz değil
ama herkes sizin gibi “Arif değil Onlara Tarif “gerekiyor.
Not: sayın C.C. yöneticileri bu yazımı da yayınlamazsanız bana gerekçe gösterin.
ESENKALIN.
CircassianCanada’nın Notu: Sayın Bekaldı nasıl düşünürsünüz bilemiyoruz
ama biz yinede prensip diyoruz. Yazınızı yazın kimse sizin yazmanıza karşı değil
ama hiç kimseye hakaret etmeden. Bakın sayın Baykaldı H. Bey’e cevaben
yazdığınız yazıya dönüp bir daha bakın ve okuyun size söylenmiş kabul ederek.
Evet bu tip yazılarınızı yayına girmeyince anlarsınız diye umuyorduk. Bu
yazınızda yayına vermeyeceğimiz noktalar vardı fakat çok ısrar ettiniz ve
özellikle tekrar bakmanız için yayına verdik. Bu şekilde ki (katılımcılar ile
dalga geçen yada dernek yöneticilerimize had bildirmek gibi) yazılarınız
yayınlanmayacak. Bu durum sizin değil sizin gibi hareket eden herkes için
geçerlidir.
Düşünceler tartışılır, beğenirsiniz yada beğenmezsiniz fakat sizin gibi
düşünmeyen hemşerilerimize alaycı davranamazsınız. Bir grubu, bir çoğunluğu
aşağılamaya kalkamazsınız.
Her ne olursa olsun derneklerimiz bizim toplumumuzu yıllarca ayakta tuttu,
hizmet verdi. İnanan 1000 kişide olur 3 kişide. Ne olursa olsun derneklerimizde
yürekten emek veren insanlarımız var ve hiç değilse emeğe saygı duyulur. Abhaz
annelerimizi getiren, festivaller yapan, öğrenci bursları ayarlayanlarda yine
aynı derneklerimiz.
Sizin düşündüğünüz gibi düşünmüyorlar diye topluma açık bir alanda hakaret
edemezsiniz. Çok ciddi bir şikayetiniz varsa kendi mail adreslerinden
sıkıntınızı dile getirirsiniz. Çerkeslik sadece sizden ibaret değildir.
Bu konuda yazılarınıza çok daha özen göstererek Çerkes kültürüne yakışır şekilde
büyüklerimize davranmanızı bekliyoruz. Aksi takdir de bu şekildeki yazılarınız
hiçbir zaman tarafımızdan yayına verilmeyecek. Umarız gerekçemizi
anlatabilmişizdir. Esenkalın.
Baykaldı.H
23.10.2005
Sevgili Bekaldı Kardeşim,
Yazılarını gençliğinin heyecanına bağlayarak yazdığını düşünüyorum. CC
yöneticilerinin dediği gibi üslubunu biraz daha yumuşat. Bizce, yapılan
yanlışların başka platformlarda hesabı sorulur. Bize düşen görev medeni şekilde
doğruları tartışmak olmalı. Bu yüzden gençliğinin getirdiği enerjiyi yanlış
kullanma.
Sayın Erkan Batır,
Abhazya'nın statüsünün diğer Kafkas cumhuriyetlerinden farklı olduğunu sizde
biliyorsunuz. Rusya federasyonuna bağlanmak istiyorum deyince hop hemen olmuyor.
Uluslararası teşkilatların onayı olmaksızın hala Gürcistan'ın bir toprağı olarak
görülen Abhazya'nın Rusya'ya bağlanması görüldüğü kadar kolay değil. Temenniden
öteye gitmeyecek bir düşünce. Abhazya Rusya'nın Gürcülere karşı sürekli
kullanacağı bir koz olacaktır. Eğitim sosyolojisinde 3 tür hedef vardır. Yakın
hedef, orta hedef ve uzak hedef. Türkiye'deki Çerkesler olsun Kafkasya'dakiler
olsun hep yakın hedeflerle avunmuşlardır. Kısmen de olsa orta hedefi
tutturmuşlardır. Ama hiç bir zaman uzak hedefler konusunda bir planları
olmamıştır. Her şey günü birlik yapılmıştır. Zaten büyük devlet büyük millet
olmanın yolu buradan geçer. Elbetteki herkesin uzmanlık alanı vardır. Ben sizin
avukatlık mesleğini yapmaya kalkışsam masum birini idama götürebilirim yada siz
benim eğitmenlik mesleğimi yapmaya kalkışsanız milliyetçi birini devlet düşmanı
yapabilirsiniz. Siyaset bilimci derken konusunda Özellikle Kafkasya konusunda
araştırmalar yapmış makaleler yayınlamış uluslararası konferanslar vermiş
profesyonel, uzman kişilerden bahsediyorum. Yoksa gerçekten bu konuda kendini
uzman zanneden o kadar çok bilmiş var ki içimizde uzmanlık alanı olmadığı halde
o işin profesörlüğüne soyunur. Adigey için bir şey diyemem bana göre en güzel
siyaseti onlar yapmaktadır. Kabardey kadar nüfusları olsaydı eminim Kafkasya'nın
durumu daha farklı olurdu.
Çeçenleri Abhazya'dan Abazaların kovduğuna dair en ufak bir ipucu verin
ispatlayın aksi takdirde bu çirkin yakıştırmanız yüzünden özür dilemek zorunda
kalacaksınız. Kayseri Kafkas derneğine Abhazya'dan pek çok misafir gelmektedir.
Yaptıkları bir ziyarette hep beraber oturup bu soruyu onlara soracağız oda
olmazsa Abhazya'nın İstanbul temsilcisine bir şekilde ulaşıp iddianızı
soracağız. Burada hem Abhazları hem de Çeçenleri büyük bir töhmet altında
bıraktınız. Eğer iddianızı ispatlama gibi bir durum olmazsa kendi milletinize
ihanet etmiş olacaksınız. Çünkü aslı olmayan bir konuda her iki kesimi birbirine
düşman etme durumuyla karşı karşıyasınız ve bu konunun peşinde olacağımı da
unutmayın. Kafkas dağlı halkları birliğinde sadece Kabardey yok içlerinde
Asetin, Çeçen, Balkar, Karaçay dağlı hepsi var. Basayev'in Abhazya'da yaptığı
kahramanlıkları hala bütün Kafkasya'nın dilinde. Bu birliğin başkanı Şenibov
Musa'nın başına gelenleri de unutmayın. Çeçen düşmanlığını bırakın onların
yeterince düşmanları(Ruslar)var zaten. Son olarak sayın Şhalaxo'nun yazılarını
bir daha okumanızı salık veririm.
Saygılar.
CircassianCanada'nın Notu: Sayın Baykaldı H. teşekkür ederiz. Tüm
katılımcılarımız bizim için, toplum için değerlidir. Karşılıklı fikir
alış-verişleri her zaman en güzel şekli ile olmalıdır. Bu konuda ki
hassasiyetlerinden dolayı bütün katılımcılarımıza teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Saygılarımızla.
Yegerey
23.10.2005
Değerli Katılımcılar,
Meraklılara duyurulur. Ana sayfada "önerdiğimiz siteler" var. Orada Kayseri
Kafkas Kültür Derneği'nin sitesi yer alıyor. Siteye giriş yaptığınızda, ana
sayfada derneğin yapmış olduğu "Kınama" yazısı var. Sanırım oraya da CC
yazmamıştır.
Şiddeti, ölümü, nefreti, acıyı kim düşünürde kim veya kimler var ederse
kınanmalı. Sivil öldürülmüyor vs gibi sözler söyleniyor bazen. Lütfen ölen her
askerin bir annesi, bir kardeşi kısaca sevenleri var. Evladı ölen anne sizce
yaşıyor mu? Görüntü olarak yaşar, aramızdadır ama aslında ölmüştür. O yüzden
sivil olsun olmasın ölüm her zaman uzak olsun. Nefretten sıyrılmak lazım. Artık
şiddet uygulayanların değil akıllı politikalar üretenlerin kazandığını öğrenmek
lazım.
Kafkasya için, barış için, tüm dünya insanlarına barış için, tüm kalbim ile
Allah'a yalvaracağım.
Saygılarımla.
Mecit Tav
23.10.2005
Sayın Bekaldı (Artık hakketmediğini düşünüyorum ve Abdullah'cığım demiyorum),
Ben Mayıs ayından bu yana yönetimi devretmiş bulunuyorum. Bu nedenle protestonu
iade ediyorum. Yayınlanan şeklini dernek sitesinde görüp desteklemek dışında
metne bir katkım yok.
Ancak ben de DÜNYANIN NERESİNDE, HANGİ AMAÇLA OLURSA OLSUN TERÖR SALDIRILARI İLE
İNSANLARIN CANINA VE MALINA ZARAR VERENLERİ, ONLARIN YÖNLENDİRİCİLERİNİ VE
DESTEKÇİLERİNİ KINIYORUM. BU PROTESTONUN SAĞCISI İÇİNDE, SOLCUSU İÇİNDE,
MÜSLÜMAN'I İÇİNDE, HIRİSTİYAN'I İÇİNDE, YAHUDİ'Sİ İÇİNDE, DİNSİZİ İÇİNDE...
GEÇERLİ OLDUĞUNU İLAN EDİYORUM.
Bilgilerinize...
Erkan Batır
23.10.2005
Sayın Baykaldı H.
Abhaz-Gürcü savaşı sırasında yaşananların bir konuşulan; bir de konuşulmayan
tarafı var. Abhaz halkına sorun bakalım; savaşta yağma ve diğer can sıkıcı
olaylar yaşanmış mı yaşanmamış mı? Yaşanmışsa müsebbibi kim? Sorun bakalım, emin
olun cevabınızı alacaksınız...
Saygılar...
Baykaldı.H
23.10.2005
Sayın Erkan Batır,
Dışardan yazılarınızı okuyan kişiler sizin Abhaz Parlamentosu’nun bir üyesi
olduğunu düşünür. Sanki biz başka gezegende veya şehirde yaşıyoruz. Şunu bilin
ki Kayseri’de Çerkeslik konusunda bir yaprak düşse bizim haberimiz olur. Acaba
bu Abhazya savaşının konuşulmayan yönü nedir pek merak ettim doğrusu. Onlar bu
önemli kararları alırken veya kendi aralarında konuşurken her halde sizi
Abhazya’ya çağırmıyorlardır. Tekrar ediyorum bu dedikoduları bana ispat edin,
her gün bu sitede büyük harflerle benim yanıldığımı deklare edip sürekli özür
dileyeceğim. Aksi takdirde okurları yanıltıp sizler yapıyorsanız bu dedikoduları
aynı özrü sizden beklememin bir sakıncası yoktur herhalde?
Şunu bir daha vurguluyorum. İki yıl Çeçenistan, Dağıstan ve Kabardey’de kalmama
rağmen bunların hiç birinden yağma olayları ile ilgili herhangi bir şey
duymadım. Hatta Nalçik’te bulunduğum bir gün Abhaz savaşı esnasında 62 çocuğun
Gürcüler tarafından helikoptere ateş edilmesiyle öldürülmüştü. Bunların içinde
Nalçik’ten Kabardey komutanlarından benim wunekoşum BEKALDIYEV Felix’te şehit
olmuştu. Onun kızının evine gittiğimde savaş esnasında çektirdiği bir kaseti
seyrettim. Bekaldiyev Felix maalesef Nalçik’teki Kabardeylerin sürekli
kendilerine vatanperverlik için değil vurgun ve talan için gittiklerini
söylediklerinden yakınıyordu. Ayrıca Felix in kardeşi T.Bekaldievin’de savaştığı
ve kendisinin bir Gürcüyle çarpışarak öldürdüğü ve ödül olarak da Abhazların o
Gürcünün otobüsünü ona verdiğini söyledi. Ben kendim bizzat konuştum ve gördüm.
Aynı şeyler Nalçikli diğer Kabardeyler içinde geçerli onlara da şahit oldum.
Bizzat.savaştan sonrada biraderim de Abhazya’da bir yıl kalmış o da Çeçenlerin
kahramanlıklarından başka herhangi bir şey duymamıştır. Talansa işte talan yok,
kahramanlık olarak algılıyorsanız işte kahramanlık. Türkçe’de birkaç atasözü
vardır ‘’Yiğidi öldür hakkını inkar etme’’, ‘’Bükemediğin bileği öp’’ diye.
Abhazlar savaş çıkana kadar Gürcülerle etle tırnak gibi olduğunu çok yakın
akrabalıkları olduğunu hatta folklor olarak onların Gürcülere daha yakın
olduğunu da unutmayın. Oyunlara ve giysilere bakarsanız anlarsınız. Eminim ki,
Abhazlar sizin düşündüğünüz gibi kendilerine en zor dönemlerinde yardıma koşan
onların vatanı için ölen Çeçenler için aynı şeyleri düşünmüyorlar. Her şeyin
kanıtlarıyla ispatıdır sayın Batır ezbere, kulaktan duyma sözlere itibar etmeyip
varın yerinde görün insanlarla konuşun. Olayları öyle analiz edin. Eğer yine
inandıramadıysam sizi cümleler beyhude dizilecek sayfalara. Sizinle kısır döngü
bir fikir yarışına da girmek istemiyorum. Çünkü olayları Mars’tan ben ise bizzat
yanı başında yaşadım. Yine ikna olmazsanız daha kanıt çok bende.
Qaberdey
23.10.2005
Sayın Erkan Batır ve Wıdpane,
Yazdıklarınıza bakılırsa, sanki Abhazya Ruslar sayesinde kurtulmuş, tek
destekleyen Rusya vs,vs. Ruslar o kadar bizleri düşünüyor da, ne diye Adige
Cumhuriyetini Krasnador eyaletine bağlayıp Adigey'i yok etmeye çalışıyor. Aynı
şeyi Karaçay-Çerkessk için ve Kabardey-Balkar içinde düşünüyor.
Karaçay-Çerkessk'i Stavropol'a, Kabardey Balkar'ı da Stavropol veya Krasnodar'a
bağlamak istiyor. Yasa taslağı hazır. Bu durumda Adige, Kabardey isimleri
cumhuriyet isimlerinde yaşamayacağı gibi pek çok haktan da mahrum kalacaklar.
Gereksiz ve ekonomik olarak zararda diye geçen yıl Kabardey yerel TV kanalının 1
ay süreyle yine Rusya tarafından kapatıldığını da hatırlatayım sizlere. Rusya'da
ki partilerin neredeyse tamamı Türkiye'de ki gibi bir üniter devlet oluşturma
düşünce ve planı içindedirler. Özerk Cumhuriyet olayına karşıdırlar ve bunu da
en kısa zamanda gerçekleştirmeyi planlamaktadırlar. Bu planın önünde ki en büyük
engel 2 Türki özerk cumhuriyet olan Tataristan ve Başkordistan'dır. Bunlar nasıl
yapıyor bilemiyorum ama uluslararası kamuoyunu da arkasına alarak olağanüstü
özerk haklar almayı da becerdiler. Aslında sadece Abhazya değil, tüm Kuzey
Kafkasya Gürcistan'a bağlı olsaymışız keşke. Tamamı aynı anda hareket edip
başkaldırıp bağımsız olabilirlerdi. Gürcistan'ın nüfusu ne ki, üstelik hem
ekonomik hem de askeri olarak dışa bağımlı. Oysa Rusya 140 milyon. Kendi
ekonomik ve askeri gücünü de siz biliyorsunuz.
Bence bugün Abhazya tanınmasa da zaten bağımsız. Hiç Rusya'ya falan bağlanmaya
kalkmasın. Bir gün bir şekilde tanınır.
Saygılarımla.
Şhalaxho
23.10.2005
Sayın Tav merhaba,
Uluslar arası camia hala genel kabul görmüş bir terör tanımı üzerine uzlaşmış
değil. Türkiye’nin şikayetlerini bir hatırlayın lütfen. Amerika’ya göre de ırak
direnişi bir terörist hareket. Arz ederim...
Sayın Batır merhaba,
Abhaz-Gürcü savaşında yaşananlar Çeçen-Rus savaşında misliyle yaşanmıştır ve
yaşanmaktadır...
Sayın Kabardey tespitleriniz yerinde. Size müteşekkirim.
Abhazya pek çok farklı eksenlere taraf olabilecek gücü gösterebilir ya da
göstermelidir diyelim...
Abhazya bugün tanınmasa da bazı şeyler zaman meselesi. De-fakto durum hukukunun
uluslararası hukukta oluşması kaçınılmazdır.
Saygılarımla...
Erkan Batır
24.10.2005
Merhabalar,
Bu konuda birileriyle konuşan, Abhazya'da yakınları bulunmuş yada yakınları
savaşa katılan tek insan siz değilsiniz bu bir... Size şahsen hiçbir şey ispat
etmek zorunda değilim bu iki... O savaşta neler olduğunu herkes adı gibi
biliyor...
Benim Nalçik saldırıları üzerine konuşacak başka sözüm olmadığını, söylemeye
gerek duyduğum şeyleri yazdığımı söylemiştim daha evvel... Kafkasya'da yaşanan
her olayın kategorik Rus düşmanlığı psikozuyla okunduğu, her olayı düşünce
sahiplerinin kendi ideolojilerine tahvil etmeye yeltendiği bir tartışmaya
girmeye gerek dahi duymuyorum. Gerçek ışıldar Sayın Baykaldı H.
Saygılar...
Hatice Unal
24.10.2005
Merhaba;
Sayın Şhalaxho;
Irak olaylarına ufakta olsa bir gönderme yapmışsınız. ABD' nin Irak'a girmesine
en çok karşı olanlardan biriyim. Orda ABD ye karşı vatanını savunanları da
sonuna kadar desteklerim. Ancak; orada başka olaylar yok mu? Ailesinin rızkı
için, onca yolu kat eden Türk şoförlerinin boynu neden kesildi? Bombalı
saldırılar da en çok Irak halkı ölmüyor mu?
Bunları nasıl tanımlamalıyız sizce?
Saygıyla.
Baykaldı.H
24.10.2005
Satın Batır,
Abhazya’da akrabalarımın savaştığını yazarken onları insanların duygularını
sömürmek için -hoş öyle bir durum da yok zaten- yazmadım. Sadece olayların
içinde bulunduğumu belirtmek istedim bu bir.
Elbette bana bir şeyler ispatlamak zorunda değilsiniz. Ama konu bütün toplumu
hele hele milletleri ilgilendiriyorsa insanlara yanlış bilgiler vermek o
toplumun günahını almak bir Çerkes gencine yakışmasa gerek bu iki.
Abhaz savaşında herkesin bilip de benim bilmediğim şey ne olabilir. Pek merak
ettim doğrusu muhakkak her şeyi bilmek zorunda değilim. Ama o konudaki
bilgilerinizle aydınlatırsan seviniriz. Ha birde ışıldayan gerçeklerin bir gün
pili biter, çünkü kanımca onlar sahte gerçekler bu üç.
Bu konuda artık sizinle bir kısırdöngüye girmek istemediğimi yazmıştım. Sizi
gerçeklerle yüz yüze bırakıyorum hesaplaşmanız için.
Erkan Batır
25.10.2005
Baykaldı H.'ye
Benim ileri sürdüğüm hususların doğruluğu yada yanlışlığının ölçüsü sizin
çerçevesi belirsiz ölçüleriniz olmasa gerek... Bir Çerkes gencinin ne yapıp ne
yapmayacağının dersini, kendini Çerkes olarak tanımlayan birinden almaya
ihtiyacım olduğunu sanmam... Sorun şu galiba? Siz Çerkessiniz ben Adige... Ben
kendi adıma verimlilik ve nezaketin kaybolacağına inanmaya başladığım bu kısır
iletişime, sizin şahsınızda son veriyorum .
Sağlıcakla kalın.
Şhalaxho
26.10.2005
Bir konuda sayın Batır’a haksızlık
yapmayalım. Abhazya’daki de-facto durumunun mimarı Rusya’dır. Bu anlamda
Rusya’nın tavrı olmazsa Abhazlardan bu şekliyle bahsedemeyebilirdik.
Arkadaşlarımız Krasnodar’ın Adigey’i ilhakı ya da statünün kaldırılmasını
gündemi iyi takip etmedikleri için suskunlukla karşıladılar.
Olayın özünde Putin’in merkezi otoriteyi güçlendirme amacı var. Adigey’i
kaynaştırmadan da bunun yapılabileceği konu iyi izlenirse bellidir.
Bir diğer tartışma özerk cumhuriyet başkanların seçimle değil Moskova’dan
atanması düşüncesidir. Rusya seçimleri zaten maniple ediyordu. Hatırlayın
Kabardey’de Koko anayasaya rağmen nasıl defaatle başkan seçilmişti. Adigey
aydınları da başkanın atamasına sıcak bakmaktadırlar. Kazak muhalefeti Adigey’in
Krasnodar’a bağlanmasının Adigelerin haklarının ellerinden alınacağı anlamına
gelmeyeceğini de iddia etmektedir. Başkanın kimliği ileride farklı sorunlar
yaratabilecek olsa da zaten vurgu Adige olmaya değil Adigeyli olmaya
yapılmaktadır.
Saygılarımla...
Merhaba sayın Ünal,
Bazen beni çok şaşırtıyorsunuz.
Sadece Türk şoförlere mi yönelik saldırı var? Ürdün güzergahında da aynı sorun
azda olsa var. Şoförlerin rızk uğruna ne taşıdıklarını dikkate almıyorsunuz
galiba. Amerika kendi askerlerine taşıtsa ya da koruma sağlasa ya; ama maliyet
yükselir olur mu?
Birde Türkiye’yi düşünün öldürülen şoförlerin ailelerine 40 bin YTL tazminat
ödüyor. Yani ölmek lazım.
Sayın Ünal evet Irak’ta çok başka şeyler oluyor. Ebu Guraybe cezaevine düşen
oradan çıktığında çevresinin yüzüne onurla bakamadığı için intihar saldırısı
eylemcisi oluyor. Hem de tereddütsüz.
Eşler birbirine bakamaz hale getiriliyor. Baba evlatlarına onursuz bir ad yerine
canı kanı ile şeref ve haysiyet dersi veriyor.
Evet Amerikan uşağı polis olma kuyrukları bombalanıyor. SİZ OLSAYDINIZ BİLDİRİ
Mİ DAĞITIRDINIZ SAYIN ÜNAL?
IRAK’I ANLAMAK İÇİN FİLİSTİN’İ ANLAMAK ORTADOĞU’YU TARTIŞMAK LAZIM. Müsait bir
zamanda o da olur.
EVET Irak’ta gelecekte çok şey olacak. Kürtleri 100 milyonluk Arapların
intikamından koruma hesapları yapılıyor. Hedef Suriye göreceğiz.
Türkiye, Avrupa Birliği hikayesi ile zaten Kürtleri azınlık kabul edecek.
Irak’ın Kuzey’i ile de Amerika’ya rağmen ilgilenemez.karışık ama amacı belli
şeyler var Irak’ta sayın Ünal.
SAYIN ÜNAL, IRAK AMERİKA VE MÜTTEFİKLERCE BOMBALANIRKEN SİVİLLER ÖNEMSENİYOR
MUYDU Kİ, IRAKLI DİRENİŞÇİLERİN İŞBİRLİKÇİLERE YAPTIĞI SALDIRILARI
ÖNEMSİYORSUNUZ.
Irak şiası iktidarı gümüş tepsi ile kabul buyuracak. Sonrasını hep beraber
göreceğiz. Irak dengeleri ise farklı bir konudur.
Saygılarımla...
Özgür Albayrak
26.10.2005
Kınıyorum bu eşkıyaların saldırılarını...
Orda fakir halkı terörize etmek çok kolay. Zaten iki iman lafı bir salavat,
kendi ırkının üzerine ya Allah. Bu mu şimdi?
Şhalaxho
26.10.2005
Sayın Özgür Albayrak,
Canınız sıkılıyor galiba ama sizi tebrik ederim. YAPABİLECEĞİNİZİN AZAMİSİNİ
YAPARAK OLAYLARI KINIYORSUNUZ. ZATEN YAPABİLECEĞİNİZ BAŞKA BİR ŞEYDE YOK.
Irak direnişini de tamamen dinsel motifli algılamayın. Olayın Arap
milliyetçiliği kısmı şu bağlamda dinden fazladır. Zira Irak şiası Arap’tır ve
aşırı dincidir. Dini kullanarak bunlar müdafi yapılamıyorsa diğer yön Arap
milliyetçiliği olarak değerlendirilmelidir.
Bende her şeyi kınıyorum... Ne olacaksa?
Fuat Aydemir
26.10.2005
Merhabalar,
Bugün Marje de Av.Hulusi Üstün'ün bir yazısını okumuştum. Kaybeden Kafkasya
diye. Herkese tavsiye ediyorum. Sayın Yusuf Taymaz yollamış. İsteyenlere
yollayabilirim.
Nalçik saldırılarını kınamayı eleştiren arkadaşlar sizde açıkça alternatif yazar
mısınız? Mesela yaşasın Kabardey hareketimiz falan... Eleştirirken düşünce
yazarsak daha iyi olur bence.
Saldırıyı gerçekleştirenlerin milliyetleri ne olursa olsun benimde inandığım şey
Vahhabi olduklarıdır ve Vahhabizm terörist bir harekettir. Dün Beslan'a saldırıp
çocuk kanı ile Çeçen Ulusal Kurtuluş savaşına kir atanlarda bu Vahhabilerdir.
El-Kaida uzantısı dini sömürücü aşiret Çeçenistan'da da yuva kurmuş ve ortam
şartlarından da yararlanarak taraftar peşindedir... Şimdi gözleri Kabardey
Balkar'da... Devam edeceğim...
Saygılar...
Soht Habibe
26.10.2005
Merhabalar,
Nalçik'te olup bitenler sürpriz mi sizler için? Gündemi takip etmeye
elvermeyecek kadar meşgul olsam da benim için sürpriz değildi. Rusya'yla sorunu
olan sadece Çeçenler değil, benzeri bir eylemin Tataristan'da olması da sürpriz
olmaz. Bence tartışılması gereken şey adı Çeçen direnişiyle birlikte anılan bir
komutanın ve Avrupa'daki Çeçen siyasilerin bunu neden üstlendikleri olmalı! Bu
adamlar dünyanın bir ucunda karaya vuran Balinaların intihar eylemini neden
üstlenmiyorlar? Birileri bunlara politik olmanın ne anlama geldiğini
söylemeyecek mi? Nerede Çeçenlerin akıl hocaları?
Eylemi kınamak konusunda batının en hızlı kovboyundan daha hızlı davranmak adına
tebliğ yayınlayanlara da şunu söylemek gerek. Şimdiye dek anavatanlarında kötüye
giden gelişmeler için neden bu kadar hızlı davranmadılar. İnsanlar ölmemeli.
Kabardeylerin kaybettiği insan sayısı nüfusla oranlandığında Türkiye de
yirmi-otuz bin kişinin ölmesine eş olduğu görülür. Böylesi bir kayba uğramak bu
halk için felakettir.
Saygıyla.
Gürbüz Yalçınkaya
27.10.2005
Sayın Mecit Tav ;
Öğrenmek adına soruyorum ;
Bu bildiri Kayseri’de yaşayan insanlarımızın ortak duygu ve düşüncelerine hitap
etmiş midir?
Nalçik’te yapılan bu saldırı ile ilgili olarak edindiğiniz bilgilerde, saldırıda
sivil insanlar saldırganlar tarafından bilinçli olarak hedef seçilmiş midir?
Yoksa Rusların, Çerkeslerin hayatını hiçe sayma adına yaptıkları plansız bir
operasyon sonucumu bu tablo ortaya çıkmıştır?
Saldırı ile ilgili olarak oradaki insanların (resmi otorite dışında) olaya ve
Çeçen mücadelesine bakış açıları nedir ?
Bu konularda sanırım siz daha çok bilgiye sahipsiniz, aydınlatırsanız sevinirim.
Katılımcı arkadaşlara,
Edindiğim izlenim, Çeçenlerce yürütülen mücadele halkımızın sessiz çoğunluğu
tarafından benimseniyor ama forum sayfalarında yaklaşımlar çok farklı, acaba bu
tezatlık nereden kaynaklanıyor? Katkı yapacak arkadaşlara şimdiden teşekkürler.
Herkese saygılarımı sunarım.
Shogen Mahmut
27.10.2005
Merhabalar,
Terör, savaş, baskın adına ne denirse densin sonuçta masum insanlar ve gelecek
nesiller; ya yok olmakta ya da telafisi imkansız yaralar almaktadır.
Dün dündür bu gün bugündür felsefesi sanırım bizim toplumumuzun büyük
çoğunluğunun felsefesi haline gelmiş durumda. Hani o özgür Kafkasya’dan başka
kelime kullanmayan insanlar? Hani hürriyet cengaverleri, insan hakları, yaşam
hakkı, kendi geleceğini tayin etme hakkı gibi şeyleri söylemeye bile gerek
görmüyorum. Bunlar bizim insanlarımıza hiç bir zaman ulaşamayan değerlerdir.
Burada oturup uzaklarda yaşayan insanların kaderlerini tayin etme gibi bir
derdimiz tabi ki yok, nasıl bir gelecek istediklerine tabi ki onlar karar
vereceklerdir. Yalnız kendimize eski düşmanlarımızı dost edinip, eski
dostlarımızı kendimizden uzaklaştırmamalıyız. Eski düşman bize gerçekten dost
olmaz ama eski dostların bize gerçekten düşman olmasını sağlayabiliriz ve bu
geleceğimizin sonsuz karanlığa sürüklenmesine neden olabilir. Bir gün Çeçenleri
bir gün Balkarları ve bir gün yıllardır beraber nefes alıp hayatı paylaştığımız
dostları düşman gibi görüp atalarımızı katledenleri dostmuş gibi göstermek
yapılacak en büyük hatadır. Şamil Basayev’i ve Çeçenleri düşman ilan etmek en
kolay yoldur ama kimse Abhaz-Gürcü savaşındaki kahraman Çeçenlerden artık
bahsetmiyor. Tankların önüne kahramanca atılıp hayatlarını ABHAZ toplumu ve
ABHAZYA için feda eden Çeçenlere ne cevap verilir, hiç bilmiyorum ama ‘’dün
dündür bu gün bu gündür’’ dersek herhalde bizler için yeterli olur mu, bundan
fazla emin değilim.
Şu anda Kafkasya felakete sürüklenmektedir. Peki bu gün karşımıza aldığımız
guruplar yönetime gelirse o zaman da onlara artık biz değiştik eski gömleğimizi
çıkardık diye mi ziyaret edeceğiz? Bedeli ne olursa olsun haklı olanın ve
ezilenin yanında olmalıyız. Her ne kadar bizi bu konuda şaşırtmaya çalışanlar
olsa da akan kanı durdurmaya kardeş kavgasına son vermeliyiz. Tarihteki Çerkes
sürgünü ve soykırımının sorumlusu ne Çeçenler ne Balkarlar ne de başka Kafkas
halkıdır. Tarihi Kafkas mücadelesini veren atalarımıza da teröristti onlar
deyiverelim olsun bitsin
Buna benim cesaretim yok. Olan varsa şans diliyorum. Onların ruhunu incitsin.
Saygılarımla.
Mecit Tav
27.10.2005
Sayın Gürbüz Yalçınkaya'ya yanıtlarımdır...
Öncelikle Kayseri Derneği'nde yönetim kurulu başkanlığı görevimi Mayıs/2005'te
bıraktığımdan, bu soruların muhatabının yeni yönetim kurulu olması gerekirken
benim salt bildiriyi genel olarak desteklememden dolayı sorulara muhatap
kılındığım anlaşılmaktadır. Bu nedenle soru sahibine saygısızlık etmemek için
soruları yine de yanıtlıyorum.
1) Maalesef ne ben, ne de dernek yönetimi böyle bir anket yaptırmadık. Ancak
bildirinin dernek çevresinde sürekli görev alan kişilerce oluşturulan bir
komisyon eliyle hazırlanıp yönetim kurulunda "tek bir kelimesine bile itiraz
varsa ayrıntısı ile görüşüleceği" belirtilerek görüşülüp tartışıldığını
biliyorum. Ancak Kayseri'deki hemşerilerimin büyük çoğunluğunun da böyle bir
terör hareketini desteklemeyecek kadar sağduyulu olduğunu biliyorum.
2) Sivillerin zarar görmesinde kimlerin ne derecede kusurlu olduklarının tespiti
benim işim değil, böyle bir tespit yapıldığının haberini de almadım. Değerli
kardeşim bilirsiniz ki, "kurşun adres sormaz". Birileri ellerinde uzun namlulu
silahlarla bir yerlere saldırırken sivillerin de zarar göreceğini öngörmüş
olmalılar. Benim karşı olduğum şey, demokratik yol ve yöntemler terk edilerek
terörle sonuç almaya çalışan her türlü harekettir.
Yukarıdaki kınama yazımda bunu dünyanın herhangi bir yöresiyle kısıtlamadan
yazdığımı göreceksiniz. Ha birileri Irak direnişi vs. dedi. Elbette Irak
direnişi de terörün daniskası. Her gün bomba yüklü araçlarla sivillerin de çokça
bulunduğu yerlere dalıp onlarca insanı öldürenler neyle övünüyor? Kendilerini
savunmak için birde fetva almışlar, "böyle bir mücadele sırasında siviller de
öldürülebilir" diye. (Kurunun yanında yaş da yanar misali.) Afferim devam
etsinler bakalım nereye varacaklar?
3) Nalçik'te yaşayanların Çeçen Mücadelesine ve Çeçenlere bakış açısı konusunda
ben kulaktan dolma bilgilerimle buraya yazarsam yanlış olur. Ancak yine
yukarılar da yazan "Bir Dönüşcü"nün yazılarını birkaç kez dikkatle okursanız
sanırım sizi bu konuda aydınlatacaktır.
Ben dönem dönem bizim bakış açımızı anlatayım: 1994-1996 dönemindeki savaş
sırasında Kayseri'de dernek yönetimindeydim. Öyle bir tanıtım ve propaganda
yaptık ki, siyasi yelpazenin her yerindeki insanlardan ciddi yardım aldık dersem
inanınız. Çünkü insanların Çeçen mücadelesine ne taraftan bakarlarsa baksınlar
hak verecekleri tarzda bir propaganda yaptık. Hatta Kayseri'de neredeyse tüm
sivil toplum kuruluşlarının katıldığı, Çeçen Bayrağı dışında amblem ve flama
bulundurulmasına izin vermediğimiz güzel bir mitingde yapmıştık. Tüm Türkiye'de
sanırım en çok yardım gönderen ilde Kayseri idi.
Biliyorsunuz hükümetimiz dahi olaya destek verip 2860 Sayılı Yardım Toplama
Kanunu'da göre izin vermişti. Nitekim bu topyekun destek ve özellikle tüm
dünyanın da baskısıyla Ruslar da barış masasına oturmak zorunda kaldılar. Taa
ki, Şamil Basayev'in 1999'da "Başka bir ülke toprağı statüsündeki Dağıstan'a"
girişine kadar. Ondan sonra tekrar alevlenen ateş Çeçenistan'ı ve Çeçenleri
maalesef yaktı, şimdi neredeyse Çeçensiz bir Çeçenistan var. Çeçenistan'ın
durumu bizleri elbette üzüyor, ancak yapılabilecek bir şeyimiz yok. Birileri
tercihlerini yaptılar, Vahhabist kardeşleriyle şeriat devleti kuracaklar. Tanrı
yollarını açık etsin, ne diyelim...
Benim buradan gördüklerime göre bakış açım bu, bilgilerinize sunarım.
Saygılarımla...
Fuat Aydemir
27.10.2005
Merhabalar,
"13 Ekim’de Nalçik’e yapılan saldırıdan Rusların haberi vardı ve 1500 kişilik
tim ve ağır silahlarla bekliyorlardı. Ona rağmen saldırı hareketi değişmedi."
Yok, bunları ben söylemiyorum, Şamil Basayev sitesinde açıklamıştır. Ölen
insanlar 20 ile 34 yaş arası Kabardey gençler ve tutuklamalar devam ediyormuş.
Bu da Nalçik’ten aldığım haberler.
"Eylem Çeçenlerin bir başarısıdır" deniyor Zakayev tarafından ve saldırıyı
kınayanları, kınayanlarımız çıkıyor burada ama neden kınadıklarını yuvarlak
sözlerle geçiştiriyorlar.
Kınamıyorsan savunacaksın, güçlü tezlerinle. Yerinde ve zamanında yapılmış eylem
diyebileceksin. Diyemiyorsan çamur atıp iz bırakmayacaksın. ‘’Merak ettim de’’
safsataları ile Vahhabicilik oynayacak ise kimliğini saklamamalı. Biz yıllardır
Rus saldırılarına maruz kalarak bugünlere gelen halklarız, bir de içimize girip
kelle avcılığı yapan Vahhabi aşiretiyle mi savaşacağız? Beslan’a saldıranlar
Çeçenlerin temsilcisi olamazlar ama hala kendini temsilcisi sanan bu adamı
savunanlarımız var.
Kirli oyunlar oynanıyor ama kültürümüz, geleneğimiz ve bilincimiz bu tehlikeyi
en az kayıpla atlatacak yapıdadır diyorum. Bu Vahhabi aşiretinin bölgede
başarılı olamaması için güçlü bir ekonomik yapılanma gerekiyor Kabardey’de.
Umarım yeni yönetimle gerekli adımlar atılır ve böyle senaryolar uygulanmaz
Kabardey’de ya da diğer bölgelerde.
Saygılar, sevgiler...
Bekaldı
27.10.2005
C.C. Yöneticilerine;
İnsanların karşılarındaki muhatapları ile diyalog şekilleri değişkendir. Ben,
fikirlerimi başlangıçta Genç Forum da yazarken eleştirici bir üslup kullandım.
Ama gördüm ki arkadaşlar gerçekler gösterilince bana kızdılar.(Canları sağolsun)
Burada üslup değiştirdim ve fikirlerimi mizah yollu (alaycı) bir tarzda yazdım
ama bilinmesini isterim ki; hiç kimsenin ya da kurumun şahsiyeti ile alay etmek
ya da dalga geçmek istemedim. Sadece fikirlerimi bu tarzda yazdım.
Yine de insan kusursuz değildir. Bilerek yada bilmeden sizin yada bir başkasının
şahsiyetine böyle bir yazım oldu ise özrü borç bilirim...
Sayın TAV, Mecit ağabey;
Size sevgim ve de saygım azalmaz, çünkü biz sizlerin önderliğinde dernekçiliği
öğrendik. Sizin Şahsınıza daha önceden de söylediğim gibi laf söylemek benim
haddime değil. Ben, fikirleri tartışmak için varım burada, kimsenin hele ki
sizin kalbinizi kırmak aklımdan bile geçmez. Büyüğümsünüz, size karşı bir
hakaretim olmadı ama siz yinede kimin neyi hakettiğini benden daha iyi
bilirsiniz! Ben sizin ve de Kayseri Derneğinin fikirlerine katılmıyorum. Kınamak
çözüm değil, denize düşen Yılana sarılır. Eğer siz el vermezseniz uzatılan ele
uzanırlar.
Sevgili büyüğüm BAYKALDI H.;
Haklısın başka platformlarda hak sahibine verilir. Ama gel gör ki; oturduğu
yerden bir kaç kulaktan duyma laf ile bu sayfalarda yazan arkadaşlara gönderme
yapmadan duramayacağım. Sözlerim ortayadır. Nasibi olan kendine pay biçer.
1) Çizgiye ulaşmadan çizgi üstünde bulunan insanlar hakkında konuşmamak gerek.
2) Abhazya da Çeçenlerin yardımı inkar edilemez.
3) Savaştan sonra değil Çeçenler yerli Abhazlar ve diasporadan gelenler dahi
TRAFEYN yapmışlardır. İlgili arkadaşıma duyurulur. Ama bunun adı yağma değildir.
4) Rusya'nın tarih boyu oynadığı oyunları görmeyecek kadar kör bir toplum muyuz?
Sorarım!
5) Çeçenya da ki savaş sona erse de Kabardey ya a Adigey gibi bir özerk devlet
olsa. Yeter artık akan kan dursun diyorum ben...
6) Küçük düşündüğün sürece büyük düşünenlerin uşağı olursun. Abhazya Çeçenya ve
diğer topraklar üzerinde kurulan planlar durmadı durmayacak.
7) Gürbüz; yazılarında çok güzel noktalara temas ediyorsun ancak anlaşılamamak
var ya işte insanı bitiren budur. Allah' a emanet olun.
NOT: Ben Kayseri Derneği adına bu bildiriyi yazanları ve bu bildiriyi
destekleyenleri KINIYORUM... KINAYACAĞIM...Çünkü; kınamak çözüm yolu değil siz
sorunu çözme yolu gösterin. O zaman en büyük destekçiniz olamaya çalışırım...
ESENKALIN...
Baykaldı-H
27.10.2005
Sayın Bekaldı-H,
Sonuçta Kayseri Kafkas Kültür Derneği'nin adı ile yayınlanan bir metin var. Bu
konuda tahminler ile hareket etmek "çok sağlıklı olmasa gerek" diye düşünüyoruz.
O yüzden öncelikli olarak derneğimizden bilgi edinmenizin daha yerinde olacağına
inanıyor, anlayışınız için teşekkür ediyoruz.
Saygılarımızla.
CircassianCanada
Lezgi Ömer
28.10.2005
Sayın katılımcılarımız,
Sayın Lezgi Ömer beyin yazısı, sayın Baykaldı .H beyefendiye yanıt
niteliğindeydi. Yalnız ''Adana Derneği'' başlığındaki yazıyı içeriği nedeniyle
buraya alıyoruz.
Saygılarımızla.
CircassianCanada
Baykaldı.H
28.10.2005
Sayın Lezgi Ömer,
Olayların gelişim sürecini, tarihi akışını iyi süzemediğiniz anlaşılıyor. Lezgi
olduğunuza göre Kayserili değilsiniz. Kayseri’ye pek uğradığınızı da sanmıyorum.
Dernek hakkında pek bir bilginizin olduğunu da düşünmüyorum. Yaşadığım yeri
içinde bulunduğum toplumu ne kadar iyi yorumluyorsunuz hayret ettim doğrusu.
Ayrıca Çerkesliğin neresindesiniz onu da sorgulamak lazım. Birkaç kişinin
paylaştığı Kayseri derneğinin bildirisini tüm halk paylaşıyormuş gibi
algılamanızda talihsizlik. Kendinizi aydın mı sanıyorsunuz yoksa ayaydın mı? Her
düşünceye saygı gösterilir ama bu düşünce değil yuvarlama. Kafkas derneği
yönetiminden bir isim verebilir misiniz?
Lezgi Ömer
28.10.2005
Sayın Baykaldı .H
Bu forum başlığında bir derneğimizin yönetim değişikliğini kutlama mesajları
yazılıyordu. Sayın Karakuyu bırakın kutlamayı, bir de konuyu Kayseri Derneği'nin
bildirisini gündeme taşıdı.
Bu bildiriyi; demokratım diyen, barışçıyım diyen, din değil insan diyen, masum
insanlara saldıranlara katil diyen her aklı selim insan imza atar.
Yine aklı selim bir insan kendine ''aydın'' demez sayın Baykaldı. Siz aydınsanız
insanlar zaten aydın olduğunuzu çeşitli yollarla size hissettirirler.
Kayserili olmamam, halkın tepkisini dile getiren bir bildirinin altına imza
atmamı engeller mi? Bu ne biçim mantık?
Birkaç kişinin paylaştığı dediniz bildiri tüm Çerkes sayfalarında asıldı. Tepki
gösteren bir elin parmakları kadar. Onların da tıyniyetleri belli. Bu
tıyniyettekiler tam manasıyla dinciliği Çerkesliğin önüne geçirenlerdir.
Bunların her ortamda olduğu gibi bu derneklerde de mescit açmak için ellerinden
geleni artlarına koymadıklarını görmemize mani değil. Dernek ibadet mekanı mıdır
da mescit istenir? Sayın Baykaldı insanları saf sanmayın. Herkes her şeyi
görüyor. Dinciler her şartta ve ortamda yuvalanmak istiyorlar.
Birde en önemli mesele, sizin kendinizi o toplumda olmanızı sanmanız. Sayın
Baykaldı siz o toplumda değilsiniz. Öyle olsanız, ellerine silah alıp cihat diye
yola düşenleri savunmak yerine, gerçek Çerkeslerin yanında olurdunuz.
Kafkas derneğinden isim istemenizde ayrıca çok komik. Ben sizin gibi insanlara
değil fikirlere bakıyorum sayın Baykaldı. Dernek yönetiminde kimin olduğunun ne
önemi var? Böyle halkın duygularını dile getiren bir bildiriye imza attılar mı?
Attılar. İşte bu nedenle onlara sevgi ve saygılarımı sunuyor ve tüm kalbimle
destekliyorum.
Gelelim Nalçik'e saldıranlara:
Hiç mi dikkatinizi çekmedi? Bu saldırıyı yakından takip eden iki site oldu. Biri
Karaçay sitesi biri Fetullahçıların sözüm ona Kafkas sitesi. Eğer kendinizi
aydın olarak görüyorsanız haberleri bir de aydın kimliğinizle okuyun.
Belki haberiniz yoktur, bu dinci sitelerden öğrenebilirsiniz. ABU İDRİS kimmiş
biliyor musunuz? Bilmiyorsanız bir araştırın. Çok şaşıracaksınız.
Saygılar.
Musost
28.10.2005
Sayın Baykaldı-H.
Sayın Lezgi Ömer beye vermiş olduğunuz cevaba açıkçası çok şaşırdım. Siz Lezgi
Ömer beyi tanıyor musunuz? Aydın olmanın sınırı nedir, sizce kim aydın, sizin
düşüncenizde olanlar mı? Sanırım burada kim aydın-kim ayaydın onun muhasebesi
yapılmıyor, fikirler ortaya konuyor. Bu konuda biraz daha objektif olmanız
gerekiyor.
Ayrıca madem Kayserilisiniz, madem Kayseri'desiniz bir zahmet gidin dernek
yetkililerinden yüz yüze cevabınızı alın. Derneğinizle bu kadar kopuk bir
şekilde aynı ilde olmanız neden?
Kayseri derneği son derece yerinde bir açıklama yaptı, bu yüzden de bu
cesaretleri için kendilerini kutluyorum. Yapan kim olursa olsun, amaç ne olursa
olsun bu şekildeki iğrenç bir saldırı haklı olamaz. Yanlışları düzeltmenin yolu
da bahaneler bulmaktan değil adam akıllı politika üretmekten geçer.
Saygılar.
Baykaldı.H
28.10.2005
Sayın Lezgi Ömer,
Yazınızı eleştirirken sizin şahsınıza veya kimliğinize herhangi bir dokundurma
olmamıştır. Sadece insanların kendi görüşleri doğrultusunda yapılan açıklamalar
karşısında hemen şakşakçılığa soyunmasını eleştiriyorum. Dini tam olarak
yorumlayabilseydiniz dinin merkezinin insan olduğunu anlardınız. Dinimiz elbette
masum insanların öldürülmesine karşıdır. Bir insan öldüren, bütün alemi
öldürmüştür. Demekte yüce dinimiz. Siz nasıl olaylara tepkinizi koyuyorsanız
Nalçik’teki bu eylemi yapan Kabardey gençleri de kendilerine yapılan zulümlere
(yapılan zulümleri bilmiyorum demeyin) tepki göstermişlerdir. Yaşanan süreci
lütfen iyi değerlendirelim.
Dinciliği Çerkesliğin önüne geçirme mantığını pek anlamış değilim. Ayrı bir
kainatta mı yaşıyorsunuz? Okyanustaki bir damlayı okyanusun önüne nasıl
geçirebiliyorsunuz? O damlacık okyanusa dahil değil mi? Zamanında sizin
derneklerinizde Lenin posterleri asılırken neden tepki vermediniz acaba? Nesli
tükenmekte olan böyle düşüncelerin varolduğuna hala şaşmamak elde değil.
Derneklerde kılınan namazın açılan mescidin sizin zihniyetinize ne zararı var
acaba? Yıllardır dinsizliğin, sosyalizmin propagandasını yapan dernekler bu
düşünceyle tabanını kaybetti. Ama görüyorum ki bu karanlık düşünceler hala var.
Birkaç kişinin paylaştığı bildirinin eleştirisini ulusal gazetelerde yayınlatsam
herkes benim fikrimde mi olacak sayın Lezgi Ömer (Ha isminizi değiştirmeyi
düşünmediniz mi hiç? Baksanıza buram buram İslam kokuyor)?
Ayrıca toplumdaki yerimi hatırlattığınız için teşekkür ederim. Benim sizin
yerinizi hatırlattığım içinde bir teşekkürde ben bekliyorum. Kendimi aydın
olarak görmek ne haddime. Bütün dünya kendini aydın olarak görenlerden çekti.
Kitap yazmakla, şiir yazmakla, makale yazmakla aydın olunmaz. Büyük bir kitleyi
bir cümlenizle harekete geçirebiliyorsanız, onları doğru yönde
yönlendirebiliyorsanız, anında doğru kararlar verebiliyorsanız, kendi
insanlarınızı bölmek yerine onları birleştirebiliyorsanız, geleceği iyi
görebiliyorsanız aydınsınız. Varsa böyle bir tanıdığınız hep beraber gidelim
peşinden. Ama yok, sizin zihniyetinizle insanlarımızı sağcı solcu,
dindar-dinsiz, Çeçen-Abaza,Hatukuay-Kabardey, Work-kajer, vs. diye bölen
insanlar hiç Çerkes bulamayacaklar sonunda.
Haber kaynaklarım sadece dinci siteler değil mesleğim gereği bütün İngilizce
gazeteler, siteler, makaleler, hatta Rus gazeteleri. Taraflı tarafsız bütün
yayınlar. Dün gönderdiğim çevrilmiş bir yazıyı sanırım site yayınlamadı. Radikal
gazetesinin bir haberi.
Sayın Lezgi Ömer ben dinci değilim, din satmıyorum. Ben Müslüman, Çerkesliğini
dili-kültürüyle, oyunlarıyla, ruhuyla yaşayan sıradan bir Kabardey’im. Siz
diyebilir misiniz bende dili ve kültürünü yaşayan, ateist bir Lezgi’yim diye?
Sayın Musost insanları tanımak için yüzlerine bakmak gerekmez, bir cümlesi ele
verir insanı. Dernekle kopuk olan birisi bu yazıları yazamaz diye düşünüyorum.
15 yıldır içindeyim. Neyin ne olduğunu gayet iyi biliyorum. Doğru adamakıllı
politika üretemediğimiz için bu sıkıntıları yaşıyoruz. Peki ama kim üretecek?
Ben değil kendini aydın zannedenler herhalde.
Benden de size saygılar...
Musost
28.10.2005
Sayın Bekaldı.H,
Bende Lezgi Ömer beye de size de katılıyorum. Ne mescidin ne de Lenin'in
posterlerinin yeri dernekler değildir. Derneklerde neden mescid ya da Lenin
posteri olsun ki? Mescide karşı çıkılıyor çünkü Türkiye'de adım başı cami var.
Kimse dine karşı değil fakat bu şekilde din siyaset olarak karşımıza çıkınca
olmuyor.
Dernekler kültürel etkinliklerin yeri yurdu olmalı. Dinlinin-dinsizin,
sağcının-solcunun hep beraber gidebileceği bir yer olmalı ve amacı sadece Kafkas
kültürünü yaşatmak olmalı. Haksız mıyım?
Ayrıca bu çirkin saldırıyı kınayanlar neden karanlık düşünceler oluyor onu da
anlamış değilim. Burada bu şekilde sonuça ulaşmamız sanırım mümkün görünmüyor. O
yüzden uzatmaktan yana da değilim. Görülen o ki siz Kayseri derneğini kınamaya,
bizlerde saygı duymaya devam edeceğiz.
Evet bu toplum birleşmeli, ortak politikalar üretebilmeli tek çıkar yolumuz bu.
Bunu bilerek hareket etmek zorundayız. Gubsege Grubu bunu başardı, tüm Kafkas
halklarından arkadaşlarımızı bir araya getirdi, ortak heyecanı yarattı. Bu neden
genişlemesin ki, neden olmasın ki neden? Sadece bizler inanalım yeter.
Saygılarımla.
Gürbüz Yalçınkaya
28.10.2005
Sayın Mecit Tav ;
Verdiğiniz cevaplar için teşekkür ederim.
Saygılar...
Lezgi Ömer
28.10.2005
Sayın Baykaldı,
Şakşakçılık yakıştırmanızı kendi adıma aynen size iade ediyorum.
Dinin merkezinde insan olsaydı, bu katiller çoluk çocuğa, masum halka saldırıp
ellerini kana bularlar mıydı? Dininiz masum insanların öldürülmesine karşıysa
öldürülen çocuklar masum değil miydi?
‘’Siz nasıl olaylara tepkinizi koyuyorsanız Nalçik’teki bu eylemi yapan Kabardey
gençleri de kendilerine yapılan zulümlere (yapılan zulümleri bilmiyorum demeyin)
tepki göstermişlerdir.’’
Yukarıdaki sözlerinize kendiniz de inanmıyorsunuz ama ben bir daha açıklayayım.
Orada Kabardey genç falan yok. ABU İDRİS yönetiminde değişik halklardan katiller
var. Eğer bu katliam girişimi başarılı olsaydı şu anda o Kabardey gençlerinin
yerini Çeçenler alacaktı. O kadar farklı gazete okuyorsunuz, mesleğiniz icabı
Rusça bile haberleri takip ediyorsunuz ama bunu göremiyorsunuz. Şaşırtıcı.
Gelelim derneklere açmak istediğiniz mescitlere. Namazını kılacaksan gider
camide kılarsın. Sana kim ne diyebilir veya şimdiye kadar camiye gidiyorum
deyince dernek başkanı seni göndermiyor mu? Dernek cami mi? Dincilerin temel
yöntemidir bu. Yavaş yavaş girerler her yere. İnanç özgürlüğü derler arkasından
hadi namaza.
Sizin yazılarından sanki siz başka kainatta yaşıyorsunuz. Yarın bu site
sahipleri bizde derneklere kilise kuracağız derse ne yapacaksınız? Yok… O zaman
onlar misyonerlik yapıyor olurlar değil mi?
İsmimi ve nüfus cüzdanımdaki din kısmını ben doldurmadım. Hemen hemen her
Çerkes’in başına gelen bizim de başımıza gelmiş. Adımı nüfus memuru koyarken
dinimi de devlet belirlemiş.
Aydın kavramını bilmiyorsunuz o nedenle bence o konuyu hiç yorumlamaya
kalkmayın. Yok ama aydın nedir ciddi olarak öğrenmek istiyorsanız, size ayrıca
memnuniyetle yazarım.
Bu zamana kadar -takip ettiğim kadarıyla- en doğru yazınız bölücülük konusu.
Fakat onu da ters yerden almışsınız. Bölücülüğü, kendi halkına ‘’kafir’’ diyen,
onları çoluk çocuk demeden kurşun yağmuruna tutan, bunu da derneklere mescit
açarak alt yapısını oluşturan zihniyet yapıyor.
Sizin dinci olup olmadığınız bilemem. Fakat, dinci katillere arka çıkan,
derneklere mescit açmak için çabalayan yazılarınız sizi öyle gösteriyor. Siz
sıradan bir Kabardey olabilirsiniz, en azından öyle gösterme gayreti içinde
olabilirsiniz. Ben sıradan bir Lezgi değilim. Ben her şeyimle Lezgi’yim.
Saygılarımla...
Baykaldı.H
28.10.2005
Sayın Lezgi Ömer,
İslam dinine bu kadar kin nefret niye, insanlar yaptıklarının bedelini kendileri
öderler. Kişilerin yaptıklarından dolayı başka kişi veya kurumlar asla
suçlanamaz. Nasıl ki, sizin bu miadı bitmiş düşüncelerinizden dolayı benim bütün
Lezgileri suçlayamayacağım gibi. Derneklere ille de mescit açılsın diye bir
iddiam da yok. Sadece oraya gelen dini bütün insanlar o anda bir namaz kılma
zorunluluğu duyduğunda temiz bir odanın bulunmasını istemek normal olsa
gerek.Ayrıca derneklerimizde kilisenin olmasının, hatta havraların olmasının
bile bence bir sakıncası yok. Mozdok’ta ki Kabardeylerin Hıristiyan olması bile
bana hoş geliyor. Demokratlığımızı gösterir. Dinle benim sorunum yok. Sorunu
olan sizsiniz.
ABU İDRİS’İN adını ağzınıza alırken de besmele çekin diyemeyeceğim eminim onu da
bilmiyorsunuz. Abu İdris’in bir sözünü de size hatırlatayım ; Erkek, savaşabilen
değildir, düşmanının nerde olduğunu bilendir; Sizinde en azından Türkçe siteleri
gezip daha detaylı bilgiler edinmeniz gerekir. İsterseniz size göre bir aydın
tanımlaması yapayım. Devletini milletini satan, insanlar arasında ayrımcılık
yapan, bölücülük yapan, insanların hassasiyetleriyle oynayan, insanları
birbirine düşüren, din düşmanı ateistlerdir desem kabul buyurur musunuz? Tabi
günümüzün modası aydın sayılmak için saldır Müslümanlara, dine en büyük aydın
sizsiniz.
Bizim milletimiz bunu asla yemez sayın Lezgi Ömer bey. Sizi bu milletin bir
ferdi olarak görmediğim için, buyurun saldırıya devam edin. Ki, bizim Adige
insanı ne olursa olsun haddini her zaman bilir. Bir Çerkes atasözünü
hatırlatayım; GUPŞISEW PSATLE, ZIPTLIHİ TTIS.
Rusya’nın sizin gibi dostları olduğu sürece daha çok Çerkes kanı içer. Tekrar
ediyorum ben geleneklerini, kültürünü, dilini kalbinden hissederek yaşayan
sıradan bir Kabardey’im. Keşke her şeyinizle tam bir Lezgi olabilseniz, çünkü
düşüncelerinize ters, milliyet ayrımı yapmak, insanları Lezgi, Kabardey, Çeçen
vs. diye ayırmak evrensel düşünceye ters. Başka bir kulvarda yarışmayı
düşündünüz mü?
Şhalaxhue
30.10.2005
Kim ne derse desin, derneklerde bir temsil
sorunu var. Tartışmalarda bunu açıkça gösteriyor...
Kayseri'den Bir Adige
30.10.2005
Saygıdeğer Mecit Tav,
Başkanlığınız döneminde de yönetim kurullarını toplayarak kararlar alırdınız. Bu
kararlar neticesinde nerede ise tek gözle bir yazıhaneye kalacaktık. Acaba siz
bazı yönetimleri savunana kadar şapkanızı önünüze koyarak bazı şeylerin
eleştirisini kendi kendinize bir yapın.
Şimdi savunduğunuz yönetime bırakmış olduğunuz mirası bir değerlendirin. Acaba
bu savunmalarla günah mı çıkartıyorsunuz? Kendime sormadan edemedim.
Saygılar.
Erkan Batır
31.10.2005
Sayın Abrek 2
Kayseri Derneği'nin yayınladığı bildiri dernek başkanı sayın Mehmet Mırza
Şıklaroğlu tarafından oluşturulmuş ve başkanlığını da kendisinin yaptığı bir
çalışma grubunun yaptığı teknik çalışmayı müteakip ortaya çıkan metnin dernek
yönetim kurulunda müzakere edilmesini ve yayınlanması yönünde yönetim kurulunun
aldığı kararı müteakip yayınlanmıştır. Arzu eden bu bilgiyi dernek başkanı
Mehmet Mırza Şıklaroğlu'ndan teyid edebilir. Derneğin kendi web sayfasında dahi
yayınlanan bir bildiri ile ilgili olarak ileri sürülen bu iddialar edepsizlik
boyutunu aşmış durumdadır.
Saygılarımla...
Mecit TAV paylaşmadığım düşünceleri de
olmakla birlikte samimiyetinden asla kuşku duymadığım, bu derneğe 10 yılın
üzerinde emeği geçmiş, dernek her ihtiyaç duyduğunda maddi-manevi derneğin
yanında/içinde/arkasında olmuş bir figürdür... Bu gerçekleri yok sayarak Mecit
TAV ismi üzerinde yapılacak bir tartışma anlamsızdır. Derneğe bıraktığı ya da
bırakmadığı mirasın muhatabı ismini dahi açıklamayan bir figürden çok yönetim
kurulu olup, emin olun hepsi de kırıp dökmeden bunu konuşan/paylaşan olgunluğa
sahip insanlar...
İsmini açıklarsın ve istediğin mekanda Mecit TAV'ın da bulunduğu bir ortamda
Mecit TAV ile ilgili konuşmak istediğin herşey konuşulur. Gerisi dedikodu
biçimini alır... Ben Mecit TAV 'ın bu derneğin en önemli figürlerinden biri
olduğunu düşünüyorum , Mecit TAV'dan ricam bu tartışmaya taraf olmamasıdır. Biz
gereken her şeyi yaparız ahte vefa gereği...
Saygılarımla...
Mecit Tav
31.10.2005
Erkan Batır'a gecikmiş bir temsil yetkisi
vermiş oluyorum.
Yazdığı yazının içeriğindeki düşüncelerini benimsiyorum. Bu tartışmaya taraf
olmamaya çalışmakla birlikte, kimliğini tahmin ettiğim bu zat-ı muhteremin
açıkça karşımıza çıkıp şu işi şu şekilde yanlış yaptınız diyebilme olgunluğu
göstermesini bekliyorum. Yahu kimseyle dernekle ilgili veya şahsımızla ilgili
eleştirisi yüzünden bugüne kadar kavga etmedik. Bu ne çekingenliktir?
Samimiyetle şunu söylemek istiyorum; Açıkça karşımıza gelinip veya biz münasip
mekana davet edilip yapılacak tartışma ve konuşmalardan kötü sonuç
çıkmayacaktır. İkna olmaya da ikna etmeye de hazırız ve gerçekten samimiyiz.
Saygılarımla...
Semra Ademey
31.10.2005
Değerli Katılımcılar,
Çok değerli Mecit bey, hepinizin affına sığınarak sadece rumuz ile Mecit beyi
burada sorgulamaya kalkacak birisini şiddetle kınıyorum.
Sayın ''Kayseri'den Bir Adige'', ben yıllarca Kayseri'de değilim ama sizlere
neler yapıldığını anlatabilirim. Sizde görmek isterseniz görürsünüz. Yaptığınız
hiç hoş olmadı.
Sayın Tav, asla cevap dahi vermenizi istemem. Lütfen. Kimin ne olduğunu, ne
yaptığını az çok herkes bilir. Beğenmeyen rumuzla değil ismi ile buyursun görev
başına.
Bizlerde elimizden gelen desteği veririz.
Saygılarımla.
Abdurrahim Atçı
31.10.2005
Sayın Kayseri'den bir Adige, olduğunu iddia
eden arkadaş!
Ben şahsen Kayserili değilim. Sayın Mecit Tav beyefendiyi de bu sene GUBSEGE
grubu sayesinde tanıdım. Kendilerinin sadece Kayseri için değil bütün Çerkes
ailesi için değerli bir zat olduğunu düşünüyorum. Gubsege grubunun yapmış olduğu
etkinliğe verdiği destek böyle düşünmem için yeterlidir sanırım.
Kendilerini böyle isminizi dahi yazmadan eleştirmenizi kınıyor, sayın Mecit Tav
beyefendiye saygılarımı sunuyorum.
Saygılarımla.
Abrek-2
31.10.2005
Değerli katılımcılar, Sayın Abrek-2
Kayseri Derneği’nin yayınladığı bildiriye ilişkin eleştirilerde bulunmanız son
derece doğal. Ancak konu bildiri eleştirisinden çıkıp kişisel suçlamalara
dönüştürülmemelidir.
Sayın Abrek-2, eğer Kayseri Derneği’mizin önceki yönetimi ile ilgili
değerlendirmelerde bulunacaksanız, bunu kişiselleştirmeden yapınız. Bize
gönderdiğiniz yazının yayınlanmasını istiyorsanız prensiplerimize uygun
yazmalısınız.
Saygılarımızla.
CircassianCanada
Abrek-2
01.11.2005
Sayın CC yöneticileri,
Prensiplerinize kesinlikle saygı duyuyorum. Öyle de olması gerekir. Ancak şunu
belirtmek isterim ki yazılarımda kesinlikle, kimseye karşı hakaret etme ve ya
kişiselleştirme gibi bir niyet yoktur.
Elbette yazlarımızı yayınlama mecburiyetiniz yoktur. Hakaret olmadığı sürece
yayınlanmasında herhangi bir sakınca görmüyorum. Yazılarımda biraz ağır
eleştiriler olabilir. Ama insanların gözümüzün içine baka baka yalan söylemeleri
bizi üzüyor.
Kayseri'nin yayınladığı bildiri aslında bir kişisel düşüncedir. Dernek
başkanının yayınlamadığı ve ya yönetimden pek çoğunun haberi olmadığı halde, bu
bildirinin alel acele, pek çok yanlışlarla kaleme alınması sanki Kayseri
kamuoyunun böyle bir düşünceyi paylaştığı gibi bir izlenim vermesi elbette bizi
derinden yaralamıştır.
Ki bu bildiriyi yayınlayanlar dernek yönetiminde bile değiller. Bu bildirinin
kesinlikle silinmemesini istiyorum zira zamanı gelince bir tokat gibi yüzlerine
vurulacaktır.
Sayın CC yöneticileri yazıyı yayınlamanız konusunda ısrar etmiyorum, bahaneniz
kişiselleştirme konusu ise diğer yazılara bir daha göz atmanızı istiyorum.
Kiminkinde kişisellik yok. Birbirini kınayanlar, öpücük gönderenler, iltifatlar
vs.
Sizi asla kınamıyorum prensiplerinizden dolayı ama benimkisi yalanı dolanı
ortaya çıkarmak.
Teşekkürler.
Elbruz
01.11.2005
Merhaba,
Kimse kimseye yardım etmiyor diye başkaları tarafından yargılanamaz. Şamil
Basayev ve adamları gerekli yardımı zaten Amerika'dan alıyorlar. Amaç belli.
Yorulmayın.
Saygılar
Erkan Batır
01.11.2005
Sayın Abrek 2
Kayseri Derneği'nin yayınladığı bildiri dernek başkanı sayın Mehmet Mırza
Şıklaroğlu tarafından oluşturulmuş ve başkanlığını da kendisinin yaptığı bir
çalışma grubunun yaptığı teknik çalışmayı müteakip ortaya çıkan metnin dernek
yönetim kurulunda müzakere edilmesini ve yayınlanması yönünde yönetim kurulunun
aldığı kararı müteakip yayınlanmıştır. Arzu eden bu bilgiyi dernek başkanı
Mehmet Mırza Şıklaroğlu'ndan teyid edebilir.Derneğin kendi web sayfasında dahi
yayınlanan bir bildiri ile ilgili olarak ileri sürülen bu iddialar edepsizlik
boyutunu aşmış durumdadır.
Saygılarımla...
Erkan Batır
01.11.2005
Kayseri Kafkas Derneği’nin yayınladığı
bildiride yazılan hiçbir şey Kafkas Dernekleri Federasyonu, Duneypso ADİGE-ABAZE
XASE ve diğer Kafkas dernekleri tarafından aksi düşünülen hususlar değildir.
Üstelik bildiride yazan hususlar bahse konu derneği kuran ve bugünlere getiren
insanların düşüncelerine de aykırı değildir. Sorun şu sanırım: İnsanlar Kayseri
Derneği'nin kendileri gibi düşünmek zorunda olduğu gibi hastalıklı bir inanca
sahipler. Dernekler belirli bir amaç için kurulan ve amaçlarını, faaliyet
biçimini kurucularının belirlediği, aynı amaç ve düşünceyi paylaşan insanların
katıldığı organizasyonlar. Yani zannedildiği gibi derneklerin her arzu edenin
düşüncelerine uymak gibi bir zarureti yoktur.
Kendini Çerkes kabul eden her birey , derneklerin kendi düşüncesine uymak
zorunda olduğunu düşünüyorsa çok büyük yanılgı içindedir. Yani konunun özü,
dernekle aynı perspektifi paylaşmıyor iseniz; ya kendi derneğinizi kurarsınız ya
da bulursanız size uygun bir derneğe katılırsınız. Aksi durum, anlamsız.
Kayseri Kafkas Derneği, Kafkas Dernekleri Federasyonu ve DÇB'nin kuruluş
tartışmaları, genel kurul tutanakları ve bildirileri incelendiği zaman
görüleceği üzere o bildiride yazan hiçbir şey yeni değildir. Bahse konu
örgütlerin düşüncesi ve felsefesi budur. Beğenmeyen kendine yeni bir örgüt
kurar...
Saygılarımla...
Mecit Tav
01.11.2005
Sayın ABREK 2'YE AÇIK ÇAĞRIDIR.
Tüm sorularınız ve aklınıza takılanlar için yüz yüze, telefon veya e-mail
yoluyla bana ulaşırsanız, sorununuzu çözmek konusunda samimi çaba göstereceğimin
sözünü veriyorum. Yok derneğimizle, kültürümüzle ilgili konularda hata yaptığını
düşündüğünüz insanları açıkça ve gerçek kimliğinizle eleştirecek medeni
cesaretiniz yoksa (bu korkak ve çekingen tavra hiç yakışmayan bir şekilde Abrek
nick'i kullanarak) ortalığı karıştırmayınız, suyu bulandırmayınız. Yok yazınızda
iddia ettiğiniz gibi kamuoyunun bilgilenmesi zorunluluğu duyduğunuz bir gerçek
var ise hodri meydan, biraz medeni cesaret. (Buraya kadar şahsi hitaptı.)
Genele hitaplarım:
Değerli hemşerilerim,
Günlük yaşam kaygılarından fırsat bulup örgütlerimiz, kültürümüz ve geleceğimiz
için biraz zaman, para, emek harcayan bir kimsenin tabiri caizse niteliği
belirsiz çamurlar atılarak yıpratılması gayretlerinin somut bir örneğini
görüyorsunuz. Bu demek değildir ki, hiç kadir kıymet bilen insanımız yoktur.
Elbette vardır, yukarıda gördüğünüz üzere bu sitedeki yazıları sayesinde
tanıdığım Semra Ademey bacım ve kendisiyle henüz tanışamadığım Abdurrahim Atçı
kardeşim gibi emek veren insanlara değer veren hatırı sayılır sayıda hemşerimiz
de elbette var. Ancak örgütlenme ve örgütlerde özellikle amatörce hizmet verecek
o kadar çok insana ihtiyaç var ki, özveriyle bir şeyler yapmaya çalışan hiç bir
kimseyi yıldırmaya uzaklaştırmaya kaybetmeye hakkımız yok. Eğer bilinen ve gerek
dernek çevresinde, gerekse yasal merciler önünde sorgulanması gerekli bir şey
varsa elbette usulünce ve zamanında bunların dile getirilmesine engel de yoktur.
Hatta yeri geldiğinde medeni şekilde ilgilisinden bizzat hesap da sorulabilir.
Ancak çamur at, izi kalsın tarzı bizlere yakışmıyor.
Saygılarımla...
Erkan Batır
01.11.2005
Kaldı ki, diasporadaki derneklerin kuruluş
çalışmaları ve federasyonun kuruluş döneminde tartışılarak tasfiye edilen
konular, bir eleştiri olarak Kayseri Kafkas Derneği'ne yöneltilmektedir.
Dikkatini çekerim ki, bu konular tartışılarak tasfiye edilmiştir. Diyeceksiniz
ki, kim ile tartışıldı? Tabii ki, kurucuları ve dernekleri yetkili organları ile
tartışıldı. Artık şunu lütfen anlayın. Sadece Adige anne babadan doğmak dışında
bu örgütlerle hiçbir ortak paydası olmayan insanların ne düşündüğünün; ne
Kayseri Kafkas Derneği, ne federasyon ne de DÇB açısından bir anlamı yok. Her
örgütü kendi amaçları bağlar...
Saygılarımla...
Abrek-2
01.11.2005
Sayın Erkan Batır,
Dernekleri yıllarca kendi düşünceleri doğrultusunda -siyasal olarak- yöneten,
dediğiniz gibi sadece Adige bir ana babadan doğmak dışında hiç bir paydası
bulunmayan zihniyete yıllarca neden tahammül edildi acaba? Eğer Kayseri derneği
işlevini gerçekten yerine getirebiliyorsa yıllardır neden bir milletvekili bile
çıkaramadınız? Yanlış siyaset, yanlış zihniyet. Tabanı suçlarsanız eğer,
demektir ki tabanın yeterince desteğini alamamışınız. Eğer sizin zihniyetiniz
tabanı bölmeseydi bir değil en az iki milletvekilimiz vardı. Aynı hataları
yapmaya devam ediyorsunuz. Ayrıca sizin görüşleriniz derneğin görüşleriyle
örtüşüyor mu? Dernek yönetiminde misiniz yoksa dışardan mı destekliyorsunuz? Son
bir merak, dernekçilikte yeni misiniz?
Abrek-2
01.11.2005
Her şeyin bir sırası var. ABREK isminin ne anlama geldiğini bilenler lütfen izah
etsin. Bu nicki kullananlar asla korkak olamazlar. Karşılıklı kişiselleşmeler
olduğu için tekrar özür diliyorum CC yöneticilerinden. Amacım kimseyi suçlamak,
bulanık suda balık avlamak değil biraz merak. Siz hiçbir şeyi merak etmiyor
musunuz?
Ergün Şahin
01.11.2005
Abreg ismini kullanmak, bir insanın korkak
olmadığını göstermez.
Sanal provokasyonların tümünü kınıyorum.
Hatko Vural
01.11.2005
Selamlar
Sayın Abrek merak ettim de daha iyisini yapacaksanız neden çıka gelmiyorsunuz
derneklere ve yönetimi ele almıyorsunuz acaba?
Ve merak ettim Abrek'in anlamı ne ola ki?
Şahsi cesaretiniz hakkındaki methiyelerinizi de takdire şayan doğrusu. Kendin
söyle kendin inan misali...
Nasıl görünürsen öyle bilinirsin, nasıl bilinirsen de öyle anılırsın diye bir
Adige ata sözü var bilmem merak edipte okudunuz mu hiç?
Saygılar.
Abrek-2
01.11.2005
Provokasyonun sanalı da gerçeği de çok tehlikelidir.
Hala anlaşılamıyorum amacım insanları karalamak değil elbette. Sadece
yapılanları ve yapılmayanları bir merak dürtüsü içinde ortaya koymak. Eleştiri
sadece yüz yüze olmaz. Zira yazılan yazılarla, hep sanal ortamda yapılmakta bu
tartışmalar. Gerçek bir Çerkes ‘’abrek’’in anlamını bilerek o isme halel
getirmez.
Sayın Hatko Vural, sizi de meraklılar tarafına çektiğim için sevindim.
Biliyorsunuz ki, büyük buluşlar hep bir merakın sonucunda ortaya çıkmıştır.
Dernek içinde bulunduysanız bilirsiniz satranç misali üyeler Şah’ın
piyonlarıdır. Hatta zaman zaman piyonların Şah niyetine konduğu da görülmüştür.
Ama Şah’ın yapabileceğini elbette piyonlar yapamaz.
Tekrar ediyorum amacım kimseyi rencide etmek ya da bir şeyleri provoke etmek
değil. Derneklerde yapılan yanlışları sanal da olsa eleştirmek. İnsanların merak
duygusu bebeklikten başlar. Eğer merak etmezseniz hiç bir şeyi öğrenemezsiniz.
Fazlası zarar mı bilmiyorum. Onu da merak ediyorum.
Bol meraklı günler.
Müzeyyen Kip
02.11.2005
Sayın Abrek 2,
Biz bilmiyoruz kabul edelim de size soralım, Abreklere yakışıyor mu Abrek
nick'nin arkasına sığınıp da geçmişin hesabını en son görev yapan bir dernek
başkanına sanal saldırı yapmak?
Selamlar.
Yegerey
02.11.2005
Sayın Abrek-2
''Hiç bir şeyi merak etmiyor musunuz'' diye soruyorsunuz. Açıkçası sizi merak
ettim. Kim olduğunuzu yazma cesareti gösterip "sonra hesap soruyor akıllı adam
tripleri yapabilecek misiniz" sadece merak ettim.
Bakın bazı meraklar giderilemiyor gördünüz mü? Yok merak ettim de, bu kadar
merak sizi dert sahibi edecek.
Mecit bey'in karşısına diğer 2-3 arkadaşınızı da alıp gidin merakınızı iyice
yeneceğinizden emin olabilirsiniz.
Saygılar.
Erkan Batır
02.11.2005
Sayın Abrek-2
İsminizi açıklamanızı müteakip her şeyi konuşabiliriz.
Dernek yönetimlerinin görüşü olmaz, derneğin politikası olur ve bu politikayı
benimseyen yöneticiler nöbeti devralır ve sırası gelince devrederler. Kayseri
Kafkas Derneği ve Federasyonun politikasını benimsediğimi söyleyebilirim.
Kayseri Kafkas Derneği'nin de Federasyonunda çalışma alanları ve amaçları
arasında milletvekili çıkarmak yoktur. Milletvekili olmayı düşünen bir Adige’yi
desteklemek ya da desteklememek seçmenlerin kendi bilecekleri iştir. Tabi bir
derneği milletvekili çıkarmak ya da çıkartmamakla değerlendiren kısır bir
düşünceye anlatılması güç bir konu bu...
Saygılarımla...
Abrek-2
02.11.2005
Sayın Erkan Batır,
Madem derneklerin görevi milletvekili çıkartmak değil de geçen seçimde CHP'den
aday olan sayın Seyfettin Diyner lehine aylarca propaganda yapılıp ev ev
gezildi. Kazanamayacağı belli olduğu halde dernek neden belli bir siyasi
partinin propaganda sahası oldu. Başka bir parti adayı olsaydı aynı
hassasiyetleri gösterir miydiniz? Bunları merak etmiyorum sayın Batır, çünkü
bunları zaten biliyorum.
Şunu samimiyetle belirtmeliyim ki, bunda herhangi bir sakınca görmüyorum.
Elbette siyasete girmesi gerekir. Son seçimlerdeki gibi kullandırılmamak
kaydıyla. Sizinde bu konudaki görşünüzü de merak ediyorum tabi. Şahsım adına
herhangi bir partinin benim için önemi yok, bizden olsun yeter. Ama ayrım
yapmaksızın.
Mecit Tav
02.11.2005
Meraklı Abrek 2'nin sorusuna ben yanıt vereyim.
Derneğin eski başkanı milletvekili adayı oldu ise bunun o dernek üyeleri ve
çevresi tarafından desteklenmesinden doğal bir şey yoktur. Ancak hiçbir zaman
dernek şu adayı destekliyor diye başka partilerdeki hemşehri adayların aleyhinde
bir çalışmaya girişilmemiştir. Aksine bende başka bir olay hatırlıyorum:
Derneğin gecesine gelip propaganda yapmak isteyen CHP'li adaylara da dernek
çalışanları ve yöneticileri açıkça tarafsızlığımıza zarar verir diye engel
oldular. Bu ve benzeri olaylar nedense meraklı Abrek 2'nin dikkatinden kaçar.
Çünkü objektifliği akıllarına bir türlü getirmezler.
Başka bir partiden de olsa bir hemşehrimin seçimlerde başarılı olmasından
gerçekten büyük gurur duyarım. Çünkü O'nun bana başkalarından çok çok daha yakın
olduğunu biliyorum. Kaldı ki, son yerel seçimlerde Birleşik Kafkasya Derneği ve
Dostluk Kulübü'ne de çağrı yaparak AK Parti'den aday adayı bir hemşehrimizi de
ciddi şekilde desteklediğimizi umarım biliyorsunuzdur.
Sizin sayın Seyfettin Diyner'le ilgili sorunuza da ben değil, seçim çalışmaları
sırasında bir diğer arkadaşını ikna etmeye çalışan yaşlı amcamızın
söyledikleriyle cevap vereyim. O yaşlı amca arkadaşına diyordu ki; "-Filanca
seçilirse gidip odasında bir çay içebilir misin?İçemezsin, fakat Seyfettin bey
seçilirse içersin". Olay bu kadar basit...
Herkese saygılar...
Abrek-2
02.11.2005
Sayın Mecit Tav bey,
Sizinle tartışılacak o kadar konu var ki, ancak Batı’dan dönüşümde
gerçekleşebilir. Tabi o zamana kadar ebedi istirahatgahımıza gitmezsek.
Bazı konularda hemfikir gibiyiz. Yani hangi partiden olursa olsun bizden olsun.
Ama yinede hemen ayrımcılık yapıp ‘’falancanın yanına çay içmeye gidebilir
misiniz’’ diye bir soru sordunuz? Savunduğunuz adayın iyi bir tercih olduğunu da
düşünmüyorum. Bende aynı şeyleri onun için düşünüyorum. İnanın ben sizi tercih
ederim.
Esenlikle kalın.
Bugün fazla meraklı değilim.
Erkan Batır
02.11.2005
Abrek 2'ye;
Kafkas Dernekleri Federasyonu ya da Kayseri Derneği'nin yanlışları/eksiklikleri
yok mu? Bunun aksini iddia etmekten daha büyük komiklik tabii ki olamaz. Ancak
bunlar içerden konuşarak tartışılarak mesafe katedilebilecek konular. Ben kendi
şahsi görüşü mü söyleyeyim izin verirseniz. Mevzu her kim olursa olsun,
derneklerin örgüt politikası olarak siyasete soyunan kişinin arkasında ya da
yanında olmaması gerektiğini düşünüyorum. Desteklemek isteyen her seçmenin
şahsen desteklemek ya da seçim kampanyasında görev almak kendi bileceği iştir,
kimse tabii ki bunu sorgulayamaz.
Size şu kadarını söyleyebilirim ki; örnek verdiğiniz seçim sürecinde
bahsettiğiniz olumsuzluklar öngörülerek, pek çok insanın derneğin örgüt olarak
bu işin dışında olması gerektiğine dönük düşüncesini açıkça deklare ettiğini
şahsen biliyorum. Kampanyada görev alanlar da dernek görevlisi olarak değil
gönüllü olarak görev almışlardır ve seçim çalışmaları da özel bir seçim
bürosunda yürütülmüştür. Örgütlerin eksik ya da hatalarını 'içeriden' ve
muhataplarıyla konuşarak çözüme olumlu katkı yapılabileceğini düşünüyorum.
Saygılarımla...
Abrek-2
02.11.2005
Sayın Erkan Batır,
Ben hala derneklerin resmi ideolojisini benimsemeden seçimlerde destek
vermesinde herhangi bir olumsuz tarafının olabileceğini düşünmüyorum.
İnsanlarımız gittikçe daha bilinçlenmekte, bu konulara daha duyarlı olmaktadır.
Hatta çok iyi bir organizeyle -ki bu anketlerle de sağlanabilir- hem sağdan hem
de soldan pekala iki milletvekili seçtirilebilir. Ama her iki siyasi partinin
başındakiler nasıl olsa oylarını bize verecekler düşüncesiyle bizleri pek kayda
değer görmüyorlar. Kayseri’deki bütün şehir dernekleri dahil, diğer sivil toplum
kuruluşları bile siyasetin içindeyken neden derneklerimiz açıktan, hangi
partinin destekleneceği vurgulanmaz? Dernek üyeleri olsun olmasın, makul bir
açıklama getirildiği sürece bir tepki olacağı kanısında değilim. Ama maalesef
derneklerimiz belli bir siyasi partinin adamı gibi el altından ona
çalışmaktadır.
Şu merakımı da giderebilirseniz sevinirim. Dernek çevresindeki kişiler neden,
yönetimden veya dışı, tek bir partinin temsilcisi? Derneğin her görüşten insanı
temsil ettiğine inanıyor musunuz? Farklı görüşlerin dışlandığını düşünüyor
musunuz? Sizin görüşünüz konusunda samimiyetle ufak bir ipucu verebilir misiniz?
Samimiyetinize güvenmek istiyor, cevabınızı MERAKla bekliyorum.
Erkan Batır
04.11.2005
Ben derneklerin kendi örgüt politikaları çerçevesinde, siyaset
kurumlarıyla ilişki biçimlerini belirlemesi gerektiğine inanıyorum. Kendi örgüt
politikası olmaksızın ya da varolan örgüt politikasına uygunluğu
değerlendirilmeksizin salt ‘’milletvekili hemşeri sahibi olmak’’ adına siyaset
kurumlarıyla ilişki içinde olmanın dejenerasyona neden olmak ve kullanılmak
dışında bir şeye hizmet etmeyeceğine de inanıyorum.
Ayrıca kentlilik siyasal ve kültürel çeşitlilik demektir bana kalırsa. Birey
kavramı etrafında daha fazla yoğunlaşılırsa daha hızlı mesafe katedeceğiz
sanırım. Sorun 2005 yılının kentli bireyinin yaşayacağı kamusal alanın
içerisinde kendi kültürümüzün işgal edeceği gerçekçi alanlar yaratmak bence. Ben
sorunun derneklerimizin köklü bir örgütsel geleneğe sahip olamaması olduğunu
düşünüyorum. Bu sorunları aşmanın tek yolu da/en azından ön koşulu, finansman
konusunda problemlerini kalıcı olarak çözmüş ve kurumsallaşma konusunda mesafe
katetmiş örgütlerden geçtiğini düşünüyorum. Diğer sorunların tamamı
kurumsallaşma sürecinin tamamlanmamasından kaynaklanan sonuçlar fikrimce...
Sebep ortadan kalkarsa, sonuçları konuşmaya gerek kalmaz sanırım.
Ben kötümser değilim. Kentlilik süreci problemsiz devam ettiği sürece
kurumsallaşmanın gerçekçi bir hedef olduğunu düşünüyorum.
Benim siyasi görüşüme gelince: Kamusal bir alanın şahsıma özel konularla işgal
edilmesini prensip olarak doğru bulmadığımı belirteyim öncelikle... Hayat
görüşümü mevcut siyasi partilerden birinin adıyla ifade etmem pratik olarak
mümkün değil. Kabaca liberal/sol diyebiliriz.
Saygılarımla...
Erkan BATIR
04.11.2005
Kayseri Derneği çevresi ya da yönetiminin tek bir partiden ya da daha
açık söyleyeyim CHP’den olduğuna dönük iddia bir varsayımdan ibaret. Örneğin şu
an ki yönetimde pek çok siyasi eğilime mensup üye var. Öncesi için de aynı şeyi
rahatlıkla söyleyebilirim. Bu inanç sanırım milletvekili adayı olmuş bir isimden
kaynaklanıyor. Ben kendi adıma CHP'li değilim. Ama CHP’li olmak sanırım suç
değil. Ancak derneğin temel örgütsel çıkarlarıyla çatışan siyasi eğilimlerin,
örneğin MHP/BBP dernek çevrelerinde tasvip görmemesinden daha doğal da bir şey
olamaz.
Saygılarımla...
Mırza
05.11.2005
Merhabalar,
Önce tüm yazanlara saygı ve sevgimi gönderiyorum. Sayın Kayseri dernek
yöneticileri, yazdıklarınıza yorum yazmak bugüne nasipmiş. Umarım bunları okur
ve bilgilenirsiniz.
Yazılanların tümünü okudum. Kardeşlerimiz olumlu veya olumsuz görüşlerini
bildirmişler. Ben 2 yıldır Moskova'da iş yaşantımı sürdürüyorum. Sık sık gidip
geliyorum.Türkiye'de ticaret hayatımın bir takım sebeplerden dolayı sona
ermesinden dolayı, burada üniversite öğrenimi yapmış, bir kaç Balkar ve Kabardey
asıllı arkadaşlar yardımıyla bir takım işler yapıyoruz. Bu bilgiyi vermem
gerekiyordu olayı anlamanız için! Bu arkadaşlar kendi yaşadıkları ülke
olan(Kabardey Balkar Cumhuriyeti)Türkiye ve Rusya (Moskova)gidip geliyorlar.
Onlardan direk aldığım ve bana göre yüzde yüz doğru olan bilgileri aktarıyorum.
İlk olaylar onları yaşadıkları köyün çok yakınında başlıyor. Kesinlikle bu
olayda Çeçenlerin ne aktif ne pasif müdahaleleri olmamış. Sizler Terörist
dediğiniz o kahraman gençler tamamı kendi cumhuriyetlerinden olan Kabardey ve
Balkar gençlerdir. Cumhuriyeti yöneten başkan Kokovun nasıl baskıcı, halkına
zulmeden bir insan olduğunu sağır sultan biliyor. Ancak sizler ne yazık ki
bilginiz olmadan böyle kınama yapıp Kayseri'de Çerkes kardeşlerimizi küçük
düşürüyor ve onları zor durumda bırakıyorsunuz. Sizlere asla hakaret
etmeyeceğim. Çünkü bize verilen o güzel adetlerimizde saygısızlık en büyük ayıp.
Keşke Kayseri Derneği adına değil de kendi adınıza yorum yapsaydınız. Nalçik'te
olaylar başladığında Türkiye de bulunuyordum. Türk televizyonlarının verdiği
haberde de saldırının Çeçenler tarafından yapıldığı söylendi! Haberciliğe bakın.
Aynı sizler gibi bilmeden kulaktan dolma haberlerle haberler verdiniz yorumlar
yaptınız. Keşke o cumhuriyette yaşayan insanlardan bilgi alsaydınız. Bunlardan
bihaber olduğunuz ne kadar belli. Cumhuriyette iki kardeş halk açıkça birbirine
düşürülmeye çalışılıyor. Kimse savaş istemez. Ancak vatan ve dini inançlar için
insanlar ölür. Bunları lütfen bilin. Çok insan sizden çok şey biliyor. Ruslar
asla ve asla Kafkasya'daki kardeşlerimize rahat vermeyecek. Tarih tekerrürden
ibarettir. Bu sözü aklınızdan çıkarmayın. Biz kahraman bir milletin
evlatlarıyız. Bizi birbirimize düşürecek olaylardan süratle kaçınmamız lazım.
Türk ve Bütün Kafkasya halkları kardeştir. Lütfen ama lütfen bunu unutmayalım!
Büyüklerimi ve küçüklerimi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Semra Ademey
05.11.2005
Sayın Mırza,
Öncelikli olarak düşüncelerinizi aktardığınız için saygılar sunuyorum. Lütfen
yazdıklarımı sizin yazınıza tepki olarak almayın sadece bende kendi düşünce mi
söylemek istedim.
Kusura bakmayın ama kulaktan dolma haberler ile yorum yapıyorsunuz derken
sanırım sizde bir kaç arkadaşınızdan aldığınız haberler ile yorum yapıyorsunuz.
Sizin bilgilerinizde bana göre sağlıklı değil.
Yine Çeçen lider olayı üstleniyor ve "kafirler ile münafıkları öldürdük" diyor.
Bunu alenen söylüyor. Sizce hangisi kulaktan dolma haber?
Bu başlık bize şunu gösterdi ki ciddi şekilde iletişim sorunumuz var. Hepimizin
bir şekilde bağlı olduğu haber kaynakları var ve o kaynaklar olaya nasıl
bakıyorsa bizde o şekilde bakıyoruz. Sizler ne düşünürsünüz bilmiyorum ama bu
şekilde ki bir iletişim ve bilgi edinme bizleri çok ciddi ve tehlikeli noktalara
götürecek.
Olaylardan ders alıp yeni bir yapılanmaya gitmemiz lazım. Gelin öncelikli olarak
bu sorunu yok etme yolları bulalım. Yoksa kimine göre Ruslar, kimine göre
Araplar, kimine göre Amerikalılar o topraklarda ne huzur nede barışa izin
vermeyecek. Nedenlerimiz farklı da olsa hepimizin ortak kanısı bizi birbirine
düşman halk etmek istemeleridir.
Peki bizler niye bu kadar saf ve çaresiz bir milletiz. Bile bile oyuna gelmek
niye?
Saygılar.
Baykaldı.H
06.11.2005
Sayın Mirza bey,
Önce şunu söylemeliyim ki, sayın CC yöneticileri böyle bir yazıyı nasıl
sansürlemedi, çok şaşırdım. Buradan onlara, şükranlarımı sunuyorum, az da olsa
tarafsızlıkları konusunda ikna oldum. Çünkü buna benzer bir yazım maalesef bir
ismin veya cemaatin propagandası yapılıyor diye sansürlenmişti. Keşke o yazı
yayınlansa da okurlar karar verseydi, propaganda var mı yok mu? Yinede sizin
tarafsız, yerinden haberleriniz için çok teşekkür ederiz. Maalesef insanlarımız
gitmediği, görmediği yerler konusunda o kadar ilginç yorumlar yapıyorlar ki
şaşarsınız. Dernekler olsun siteler olsun, eğer bir şeyler yazacaksanız,
yorumlayacaksanız, lütfedip de buyurun Kafkasya’ya hemen tarafsız birini
gönderin, yapsın araştırmasını, analizini, belgelerini koysun ortaya, ona göre
yorumlar yazılsın. Eğer Kafkasya’ya, insanına değer veriyorsak başka ağızlarla
değil, bizzat kendimiz araştırıp değerlendirmeyi öyle yapmalıyız. Çünkü oranın,
psikolojisini, sosyal yapısını, siyasal yapısını, her şeyiyle anlayacak kişiler
sadece bizleriz. Ama uzaktan atıp tutmasını o kadar seviyoruz ki, neyin ne
olduğunu bilmeden, Rus ağzıyla hemen etiketi yapıştırıveriyoruz. Kayseri’ye
gelip doğruları, olumlu olsun olumsuz olsun kesinlikle, özellikle dernekleri
bilgilendirmeniz dileğiyle.
Saygılar
Baykaldı.H
06.11.2005
Sayın Semra Ademey,
Lütfen sizin kulaktan dolma olmayan haber kaynağınızı söyleyebilir misiniz? Eğer
Itar-tass ise gerçekten doğru haber kaynağınız var demektir. Sayın Mırza'ın
dediği gibi cumhuriyette yaşayan bizzat Kabardeylerden aldıysanız haberi
diyebileceğim bir şey yok. Yalnız devlet görevlilerinin verdiği haberinde
sağlıklı olduğunu düşünmüyorum. Bizzat halkın kendisine sorulmalı. Dikkat
ederseniz Avrupalı gazeteciler gittikleri zaman halkın arasına girip asıl haberi
onlardan alıp, değerlendirmeyi ona göre yapmaktadırlar.
Saygılar.
Bir Adige
06.11.2005
Selam dostlar,
Gene yazmayayım dedim ama olmadı. Üstadım, KAYSERİ DERNEĞİ’nde Mecit bey ve
Erkan beyden başka kimse yok mu? Yeter artık. Hep böyle yapa yapa milleti
soğuttunuz. Zarar veriyorsunuz Çerkeslere ve Çerkesliğe. Buna kimsenin hakkı
yok.
Lütfen.
Semra Ademey
06.11.2005
Sayın Bekaldı-H,
Yine Çeçen lider Basayev olayı üstleniyor ve "kafirler ile münafıkları öldürdük"
diyor. Bunu alenen söylüyor. Sizin doğru ve tarafsız haber olarak kabul
edeceğiniz noktalarda bu açıklama yer aldı, buna ne burursunuz?
Sayfalar dolusu yazılar yer aldı burada ve kimse ikna olamadı. Kısaca kim olursa
olsun, ne için yaparsa yapsın, ben böyle bir şiddeti onaylamıyorum.
Saygılar,
Semra Ademey
06.11.2005
Sayın Bekaldı-H,
Sizde, bende bir yüzyıl daha bu konuyu burada yazsak, konuşsak durum aynen devam
edecek. O yüzden ben bu başlıkta daha fazla konuşmak istemiyorum. İlk düşüncemde
Kayseri Derneği’ne saygılarımı sundum aynen devam ediyor, saygılarımı sunuyorum.
Değerli Katılımcılar,
Sizleri bilmiyorum ama bende ciddi derecede sıkıntı yaratan bir konuyu sizler
ile paylaşmak istiyorum. İLETİŞİM VE DOĞRU HABER ALMA SORUNU.
Bizler her defasında dilimiz döndüğünce söylüyoruz ve büyük çoğunluğumuzun
korkusu diaspora da eriyip gideceğimiz, anavatanda da ciddi bir kaos ortamının
yaratılmak istenmesi. Olaylar, düşünceler ortaya atılıyor tartışıyoruz günlerce
ama net olarak “işte sebep bu” diyemiyoruz. Bizler neden bu kadar karşıt
fikirler ile doluyuz acaba?
Bence temel sebep iletişim ve haber alma sorunu yaşamamız. Haberi hangi
kaynaklardan alıyor isek bizim için doğru olan orası. Haber kanalının etkisi
kesin. Mesela, iki farklı kanaldan Ahmet bey nasıl bir insan bakalım.
Ahmet bey son derece sakin, sabah evinden işine giden akşam direk evine dönen
kimseye karışmayan son derece beyefendi biri. Yada Ahmet bey son derece sakin,
sabah evinden işine giden akşam direk evine dönen son derece pasif, kendine
güveni olmayan silik biri. Aynı eylemleri yapan Ahmet bey’e iki farklı bakış
şekli.
Doğal olarak bizler yaşadığımız ülkelerde ve anavatanda neler oluyor, neler
yapılıyor merak ediyoruz ve haber kaynaklarımızı sonuna kadar zorluyoruz. Fakat
maalesef sorun haber kaynaklarımızın ta kendisinde. Dergiler, gazeteler,
internet siteleri ve dernekler bizim kitlesel iletişim noktalarımız. Doğal
olarak bunlardan hangisi bizlere düşünce olarak daha yakın geliyor ise o kanalın
penceresinden olaylara bakıyoruz. Bunun en canlı örneğini Nalçik'teki terör
olayında yaşadık. Sayfalarca yazdık, okuduk. Sonuçta kimsenin düşüncesinde en
ufak bir değişiklik olmadı
Dergi, gazete ve internet sayılı derece de evlerimize giriyor ve sadece okuyan
kişi bilgi sahibi oluyor. Ev halkının tümüme ulaşamıyor. Yine derneklerimiz
maalesef grupçuluklar vs gibi sebeplerden her kesime ve her yaşa hitap edemiyor.
Sonuçta bizler bir aileyi aynı anda bilgilendirecek, dikkatini çekebilecek bir
iletişim ve haber mekanizmasından yoksunuz.
Ben normalde 1 saati bile televizyona ayırmayı sevmeyen biri olarak (magazin
haberlerden dolayı) ciddi şekilde Kafkasya’nın birliği ve beraberliği üzerine
inşa edilmiş bir televizyona şiddetle ihtiyacımız olduğuna inanıyorum. Dünyanın
her köşesine yayın yapabilecek bir TV. Bu TV hangi ülkenin yasal prosedürleri
içerisinde bizlere hizmet verebilecek ise o ülkede olsun. Siyaset, güncel haber,
ekonomi, dil, sanat, turizm, spor vs vs konularında Kafkasya ile bizim aramızda
bir köprü olsun. Hiçbir ülkenin yada grupların çıkarlarına hizmet etmeden sadece
KAFKASYA’nın BİRLİK VE BERABERLİĞİ için yayın yapsın. Bizler din, dil, siyasi
görüş vs vs konularında taraf tutmayan objektif bir TV’na bir şekilde sahip
olmalıyız.
Saygılarımla.
Şeref Digerş
06.11.2005
Sayın Semra hanım,
Tek kelimeyle teşekkürler.
Metin Çelik
06.11.2005
Sayın Bekaldı,
Yazılarınızı okuyorum ve gerçekten şaşırıyorum. Bir gün yaptığınız bir tahlil
ertesi gün tümüyle farklı. Bu da olayları, size verildiği haliyle
yorumlamanızdan kaynaklanıyor. Çünkü verilen haberle, yüreğinizin tahlili sık
sık karşı karşıya geliyor.
Yukarıdaki yazınızda bir cümle dikkatimi çekti. Size bir tek sorum olacak.
Sadece bu soruma cevap bekliyorum.
Diyorsunuz ki, ‘’Yalnız devlet görevlilerinin verdiği haberinde sağlıklı
olduğunu düşünmüyorum.’’ Ben de size şimdi soruyorum. Doğu Anadolu'daki
olayları; oranın halkıyla, devletimizin görevlilileri farklı haberleştiriyorlar.
Şimdi sizin mantığınızdan yola çıkarsak: Biz PKK’nın mı, devletimizin
görevlilerinin mi verdiği habere inanacağız? Detaya girmeme herhalde gerek
yoktur.
Cevabınızı bekliyorum.
Saygılar.
Baykaldı.H
06.11.2005
Sayın Semra Ademey,
Tespitleriniz çok doğru ama değerlendirmeleriniz bana göre çok yanlış.
Yakındığınız noktalara bakacak olursak; iletişim ve haber alma sorununun olduğu
konusunda sanırım hemfikiriz. Analizi doğru yapıp neden değerlendirme kısmında
hata yapıyorsunuz, anlamış değilim. Farklı kanalların farklı haber sunumu konusu
ise, herkesin, kendi anlamak istediği gibi yorumlamalarından kaynaklanmaktadır.
Sorarım size, Ahmet beyin Çerkes olmasından dolayı, yine onu en iyi tanıyan,
huyunu bilen, konuştuğu insanları bilen, dostunu-düşmanını bilen yine biz
olacağımıza göre, en sağlıklı değerlendirme bizimki olsa gerek. TV konusunda da
ayrıca hemfikiriz.
Metin Çelik'e
Yazdığınız benzetmenin çok kötü olduğunu belirtmekle başlıyorum ilk olarak.
Aslında bu kadar kötü cümleler kullanan birine verilecek cevap yoktur ama
okurlara saygımdan cevaplama gereği duydum. İlk yazdığımdan itibaren çizgimde,
düşüncelerimde, ifadelerimde herhangi bir değişiklik olmamasına rağmen böyle bir
kanıya nerden vardınız? Duygusal olmama rağmen, verdiğim bütün kararları
mantığımla, kendime olan güvenimle vermişimdir. PKK ile Kafkasya’da ki olayları
birbirine karıştıracak kadar bilgi yoksunu birine nasıl bir cevap verilebilir
ki? Olsa olsa vatan haini denilir herhalde. Burada bütün okurların sizi kınayan
yazılarını bekliyorum. Tam cevap istiyorsanız, yazdığınız cümlelerden kolayca
çıkarabilirsiniz. Kafkasyalılardan özür dileyin lütfen....
Metin Çelik
06.11.2005
Sayın Baykaldı,
İşte sonuç bu. Siz hiçbir zaman anavatanı düşünmediniz. Düşünüyor görünüp
düşünmediniz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti devlet oluyor kendi anavatanın devleti
Rusların işbirlikçisi oluyor. Açıkça diyemiyorsunuz fakat kafanızdan geçen bu.
PKK ile Kafkasya olayı aynıdır. İkisi de terör eylemi yapmıştır. Ama sizin
yandaşlarınıza terörist deyince biz vatan haini oluyoruz siz kahraman.
İşte daha evvel de yazdığım gibi hayatınız çelişkilerle dolu. Sayın Baykaldı,
terörün dini, imanı, milliyeti olmaz. PKK Türkiye için neyse senin yandaşlarında
Kabardey Balkar’da o dur. Bire bir aynı ne eksik ne fazla.
Kafkasyalılardan özür dileyecek biri varsa, kendi insanına ‘’KAFİRLER,
MÜNAFIKLAR’’ deyip masum insanları katleden teröristlere sahip çıkan SİZ ve
yandaşlarınızdır.
Saygılar
CircassianCanada
06.11.2005
Değerli Katılımcılarımız,
Sayın Baykaldı.H,
Sayın Çelik,
Bizler site yönetimi olarak mümkün olduğunca katılımcılarımızın yazılarını
yayınlamaya çalışıyoruz. Buna karşın, siz değerli Baykaldı.H ve siz değerli
Çelik tartışmanın dozunu ne yazık ki son yazılarınızda tutturamadınız. Ki, sayın
Baykaldı.H farkında olmuş olmalısınız, sayın Çelik'e gönderdiğiniz yazıda birçok
sözcüğü değiştirdik. Buna rağmen kullandığınız üslup nedeniyle forum konusu
kişisel suçlamalara dönüştü. Sizler eğer bize yardımcı olmayacaksanız, biz daha
ne yapabiliriz?
Forumlarımızdaki yazıları yalnız siz sayın Baykaldı.H ve siz sayın Çelik
tarafından okunmuyor. Binlerce okuyucu da sizin yazılarınızı okuyor. Daha da
önemlisi gençlerimiz okuyor.
Sayın Baykaldı.H, sayın Çelik; sizlerden ricamız bu konuda artık bir şey
yazmayınız. Forumlarımızın düzeyinin yukarda kalmasına lütfen siz de katkıda
bulununuz.
Saygılarımızla.
Metin Çelik
06.11.2005
Sayın site yöneticileri,
Kendi adıma özür diliyorum. Bundan sonra daha dikkatli yazacağım. İkazınızda
haklısınız.
Saygılarımla.
Yılmaz Beştepe
07.11.2005
NALÇİK OLAYLARIN ARDINDAN
13 Ekim 2005 tarihin ide Nalçik’te gerçekleştirilen terör saldırırsının
ardından, güvenlik görevlileri, saldırıyı gerçekleştirenler ve sivil vatandaşlar
olmak üzere toplan 140 insanımızın teröre kurban gittiği açıklanmıştır.
Meydana gelen olaylar üzerine Kayseri Kafkas Derneği Yönetim Kurulu olağan üstü
toplanarak; gerekli değerlendirme ve müzakereleri yaparak, kamu oyuna bir
bildiri yayınlama gereğini duymuştur. Bildiri, hangi amaçla ve nedenle olursa
olsun, terör kendi içimizden çıkmış olsa bile, insanların canına kastedip terörü
gerçekleştirenleri, yönlendirenleri ve alkış tutanları kınama bildirisidir.
Olay toplumsal, ulusal bir konudur. Dünyanın neresinde yaşıyorsa yaşasın her
Çerkes için kara bir gündür. Yayınlanan bildiri oy birliği ile alınmış kurumsal,
örgütsel bir bildiridir.
Durum böyle iken; bulanık havayı seven, bulanık suda balık avlamak isteyen ,
kimliğini açıklama cesaretini bile gösteremeyen, kişilerce olay saptırılmıştır.
Bildiriyi eleştirme adına; olayların sebebi, gerekçeleri hatta haber kaynağı
ileri sürülerek bu kadar insanımızın can verdiği bir terör olayını gizliden
Çerkeslik adına alkışlayabilmekteler.
Olayla hiç ilgisi olmayan konularda kişisel tartışmalara taşınmıştır. Eski
dernek yönetimlerinde görev alan kişilere ve derneklere haksız eleştiriler
getirilmiştir.
Olaya aktif veya pasif olarak müdahaleleri olmamış olsa bile; “şu kadar kafirler
ile münafıkları öldürdük" diye olayı üstlenen bir zihniyet alkışlanmalı mı
kınanmalı mı?
Bilinmelidir ki, bu tür yaklaşımlar ve davranışlar kimseye bir yarar
getirmeyeceği gibi toplumumuzun bulunduğu uçurumu daha da da derinleştirecektir.
Saygılar…
Baykaldı.H
07.11.2005
Sayın CC yöneticileri,
Yazılarımın bir kısmı dozajını aşmış olabilir. Bu yüzden okurlardan ve site
yöneticilerinden özür diliyorum.
Yeryüzünde, mantıklı düşünen bir insanın terör eylemlerine lanet okuması
insanlığın gereğidir. Çünkü her terör bir gün gelir sizi de vurur. Benim en
büyük eleştirim Nalçik’teki olaylara alel acele tepki koymadan, önce bizim kendi
anavatanımızdan sağlıklı haberler alalım, amaç ne, gerçekleştirenler kim, sebep
ne, bunların cevaplarını bulalım. Daha sonra gerçekten terör ise her kesimden
kınama mesajları gelsin. Hangi amaçtan, hangi görüşten, hangi yaştan bir Çerkes
ebediyete giderse en çok üzüleni ben olurum. Çünkü yeryüzündeki sayımız belli.
Ölenler daima bizdendir, kim olursa olsun.
Sayın Yılmaz Beştepe, Nalçik olaylarının kınama bildirisinin yönetim tarafından
alınan ortak karar denmesine rağmen, neden bir yönetici çıkıp da sahiplenmiyor.
Bütün yük eski yönetimden sadece Sn Mecit Tav bey ile Erkan Batır beye biniyor.
Soru işaretlerinden biri de budur sanırım.
Haddimi aşan cümleler varsa okurlardan ve CC’den özür diliyorum.
Baykaldı.H
07.11.2005
Sayın CC yöneticileri,
Eğer yazılarımı sürekli bu şekilde kırparak yayınlayacaksanız, yorumlarımızı
yazmanın hiçbir anlamı kalmıyor. Eğer biraz önceki yazımda yine size göre
dozajını aşmışsa sanırım bana karşı yazılan diğer yazıyı da makaslamanız
gerekiyordu. Yazdığım yazı tamamen birbiriyle bağlantılı olduğu için
makasladığınız kısmın dışındakiler pek anlamlı olmasa gerek.Yukarıda sayın
Çetin’in yazmış olduğu yazıdan daha kırıcı bir yazı olmasa gerek. Silinecekse o
da silinsin yoksa tek taraflı makaslama uluslararası internet yazı hukukuna
uymasa gerek.
Ben yazılarımın tamamının yayınlanmasını isterken siz ha bire ya makaslıyorsunuz
ya da yayınlamıyorsunuz. Sizin yayın ilkelerinizden çıkardığım bir cümleyi
yazmak istiyorum: İnsanlar hangi politik görüş ve dini inançta olursa olsun
düşüncelerini açıklamakta özgür olmalı, BU YÜZDEN KAFKASYA VEYA ÇERKEZLER İLE
İLGİLİ HER TÜRLÜ OLUMLU YA DA OLUMSUZ DÜŞÜNCEDE YAZILMIŞ OLAN DOKÜMANLARA
MÜDAHALE ETMEDEN SAYFALARINA YER VERİLECEKTİR.
Saygılar.
Mecit Tav
07.11.2005
Merhabalar,
Sayın Yılmaz Beştepe halihazırda Kayseri Kafkas Derneği yönetim kurulu muhasip
üyesidir. Bu bilgiyi kendi yazısında eksik gördüğüm için buraya yazmak gereği
duydum. Özellikle sayın başkanında "kimliğini açıklamaya cesareti olmayan
adamları muhatap alıyorsunuz" diyerek yazmama sebebini açıkladığını da bildirmek
istiyorum. Ancak birileri açıkça bu bildirinin hazırlanmasında, içeriğinin
tespitinde katkın oldu mu deseydi, vallahi de olmadı, billahi de olmadı derdim."
Birileri neden açıkça sormak yerine, kendi yanlış öngörülerini, tahminlerini
doğrulatmaya çalışır anlamadım. Diyorlar ki, bunu hazırlasa hazırlasa Mecit Tav
hazırlamış, yönetime yayınlatmıştır. Pes, breh breh ne maharetli adammışım
ben... Bir kere bildiriyi ben hazırlasam inanınki daha zehir zemberek olurdu. Bu
başlığın hemen altlarındaki yazıma ve oradan anlaşılabilecek haleti ruhiyeme bir
baksanıza,ben böyle diplomatik lisan filan kullanamazdım. Duygularımı olduğu
gibi aktarırdım. Bildirinin metin yazarını arayanlara duyurulur.
Saygılarımla...
Ademey Semra
07.11.2005
Maf Bakaldı.H,
Sanırım bu konu oldukça fazla uzadı ve defalarca aynı şeyler söylendi. Başta
Kayseri Derneği sitesinde olmak üzere CC'de de Kayseri Derneği Yönetim Kurulu
tarafından hazırlandığı ve sunulduğu söylendi. Bunun bir anlamı olur. Bu tür
mekanizmalarda bir bildiri yayınlanır ise zaten o kurumu kapsar, çıkıp tek tek
veya birisinin konuyu tekrar üstlenmesi kadar saçma bir şey olabilir mi? O zaman
neden Yönetim Kurulu densin ki?
Mecit Tav bey'e de sayın Erkan Batır bey'e de bu konuda ki hassasiyetleri ve
sergiledikleri engin sabırlarından dolayı şahsım adına saygılarımı sunuyorum.
Kendilerini muhatap kabul edip cevap vermeleri bana göre çok büyük meziyet.
Keşke hepimiz bu sorumluluğu taşıyabilsek.
Size ve bütün katılımcılara bu konudaki düşüncelerini paylaştıkları için
teşekkür ediyor ve ben kendi adıma bu konuyu noktalıyorum.
Hepinize saygılarımı sunuyorum.
Sayın Bekaldı.H
Bu sayfaya yazmayacaktım fakat CC'nin prensiplerinde yer alıyor dediğiniz kısım
dikkatimi çekti. Sanırım siz yanlış anlamışsınız. Yazı aynen şu şekilde,
"Kuruluşundan bu güne yayın prensipleri içerisinde kendisini dünyadan ayrı
görmemiştir. "İnsanlar hangi politik görüş ve dini inançta olursa olsun
düşüncelerini açıklamakta özgür olmalıdır" fikrini benimsemiştir. Bu yüzden
Kafkasya veya Çerkesler ile ilgili her türlü olumlu ya da olumsuz düşüncede
yazılmış olan dokümanlara müdahale etmeden sayfalarında yer vermektedir."
Yani yazının tüm geneli okunduğunda bu notu CC'de yer alan (araştırma, haber vs
sayfalarında) başka halkların, "Çerkesleri konu alan makalelerinden" bahsettiği
çok rahat anlaşılıyor. Söz konusu açıklama forum sayfasına giren yazılar için
değil. Daha dikkatli okursanız forum sayfası için "Çerkes gibi" dediklerini
göreceksiniz.
Baykaldı-H
07.11.2005
Sayın Semra Ademey,
Sataşma olmadığı sürece bu konudaki yazılarıma son veriyorum. Gerçektende bir
kısır çekişmedir gidiyor. Karşılıklı birbirimizi ikna edemeyeceğimize göre daha
fazla uzatmanın anlamı yok.
Ancak yazınızdaki ;Çerkez gibi; yakıştırmasını da hoş karşılamadığımı da
söylemeliyim. Yazılarımda Çerkesliğe abes herhangi bir tutumum olduğunu
düşünmüyorum, bilakis Çerkesliğimi iliklerine kadar hissederek yazılmış bir
yazıdır. Ölçüsünü de kimse belirleyemez zira başkalarının Çerkeslik ölçüsü de
bana göre değişebilir. Hala ilkelerinize uymadığınızı söyleyebilirim. Benzer
yazılar yazan kişiler içinde aynı hassasiyeti göstermeniz dileğiyle.
Saygılarımla.
Baykaldı.H
07.11.2005
Sayın CC Yöneticileri,
Yinede, sizi de sayın Çetin'i de seviyoruz, kıymetlisiniz. Çünkü her şeyden önce
insansınız ve de ÇERKES'siniz.
Saygılar ve sevgiler.
Hatice Ünal
08.11.2005
Maf (Umarım doğru hitaptır.)
Sayın Baykaldı, aslında size hitap etmiş olsam da bu konunun genel olarak ele
alındığından lütfen emin olunuz.
Ama bu yazıya başlamadan önce kendi özelimden söz etmem gerekecek.
Annem, bütün hayatı boyunca başını bir gün olsun açmamış, teheccüt ve diğer
nafile namazlar da dahil hepsini hayatı boyunca kılmış, oruçlarını üç aylar
şeklinde tutmuş, hacı ve annesinden kalma bir tarikata da mensup olarak yaşamını
sürdüren bir kişidir.
Bundan 15 yıl kadar önce Bursa'ya akraba ziyaretine gittiğinde, tesadüfen bir
camiye gitmişler. Orada düğün yapılıyormuş. Yanımıza geldiklerinde ilk sözü
'Aman Allah korusunda, bu kişiler bu ülkede yönetime falan gelmesin, yoksa ilk
önce bizi keserler' dedi. Bunu söyleyen kişinin tüm yaşamını düşündüğümde
kulaklarıma inanamamıştım.
Bizler İslam dendiğinde, bizlere öğretilen bir İslami anlayışı düşünüyoruz. Bu
nedenle hassasiyetimiz farklı ve İslam’la yan yana getirilen her kelimede başka
bir niyet arar olduk, bu hiç hoş değil. Bakınız ben Irak'ta ülkesi için
savaşanlara saygım var ama başka olaylar yok mu orada diye yazdığımda, ilk
cümlem göz önüne alınmadı, hemen tüm olaylar bütün olarak değerlendirildi ve
eleştirildim.
Yine bu sütunlarda, sayın Tav'ın bir cümlesi –ki, bence çok önemliydi- 'Kardeşim
için ürktüm, o da camiye namazını kılmaya giden birisi, Vahhabilerle
karıştırılıp canını yakarlar diye korktum' gibi bir ifadeleri oldu. Ama bu
cümlede nazari itibara alınmadı.
Neden?
Nedenini ben size söyleyeyim, karar veremiyoruz.yapılan olaylar gerçekten cihad
mıdır, cihadı gerektiren durum var mıdır, varsa biz bunu yok sayarak günaha mi
gireriz düşüncesi bizi objektif bakmaktan uzaklaştırıyor.
Dünya dinler arası bir çatışmaya sürükleniyor. Maalesef bugün geçmişte tüm
dinlere eşit mesafede olmaya çalışan laik Avrupa ülkeleri bile Müslüman
kelimesine tahammül edemez olmaya başladı. Çünkü bu tarz eylemler tek işe
yarıyor: İslam’ı lekelemek!
Tüm olayların gerçekleştirildiği bölgelere bakınız, iki unsur göz önünde petrol
ve İslamiyet. O bölgede barış isteyenler yok edildi. Çünkü orada savaşan
kişilere ihtiyaç var. Yarın Türkiye’de sizin bulunduğunuz bölgeye gelip, olay
çıkartıp münafık ve kafirleri öldürdük demeyeceklerinden emin olabilir misiniz?
Unutmayınız ki, Türkiye’de Hizbullah tarafından öldürülenler hep dindar
kişilerdi. Şu anda hedefin Kafkasya olduğunu artık sağır sultan bile biliyor.
Biz gerçekten Müslümanlarsak, bize düşen bu tuzağı iyi görmek ve kendimizi
kullandırtmamaktır. İslamiyet’in kan ve barutla yaygınlaştırılamayacağı, tersine
'İslam' kelimesinin giderek terör ve bombalarla anılmasına neden olacağı bir
vakıadır.
Diğer kardeşlerimize düşen görevde, olaylarda kullanılanların gerçekten masum
inananlar olduğunu ama tuzağa düştüklerini görebilmektir.
Bu nedenle orada yaşanan olaylar alkışlanmamalı, tersine eleştirerek doğruyu
bulmaları sağlanmalıdır. Kafkasya'da yaşayan insanlarımıza gerekirse sadece
evlerinde ibadetlerini yapmaları önerilmeli, bölge tümüyle ateş çemberine
döndürülmemelidir. Olayları şu aşamada durdurmanın başka bir yolu yoktur.
Bir kaç kişinin şehit olması olayları durdurmayacak, sadece bölgenin daha fazla
ateşe bulanmasına sebebiyet verecektir. Bunun da bizlere ne katabileceği veya
neler kaybettireceği ayrı bir tartışma konusudur.
İslamiyet’te 'cihad' emri kadar, 'sabır' emri de vardır.
Saygıyla.
Baykaldı.H
09.11.2005
Sayın Hatice Ünal,
Şimdi, yazılanların noktasına virgülüne imza atmak çok moda oldu. Eğer kendi
görüşlerini destekliyorsa, kendi gibi düşünüyorsa, yazıların altın hep imza
atılır, sırf karşı görüşteki kişilere cevap olsun diye. Aslında içerikte önemli
değildir, tarafsızlıkta.Yazınızı birkaç kez okudum ki, acaba yazısının altına
moda olan imzayı atmadan önce katılmadığım nokta var mı diye. Ama bulamadım.
Aynen o moda imzayı atıyorum. Görüşünüzü bilmiyorum, ilgilendirmiyor da ama çok
güzel tahlil etmişiniz olayları. Ancak biraz da kendi fikrimi ilave etmek
istiyorum. Sizin verdiğiniz örnekteki gibi insanlarla zaten Çerkeslerin bir bağı
olamaz.çok münferittir. Bizim bahsettiklerimiz Hizbullahçı, şucu, bucu da değil.
Konuyu sadece din açısından da ele almamak gerekir. Başka ideolojilere saplanıp
kalmış pek çok Çerkes gencimiz var. Mesela Adana’da kendini aşağıya atan
satanist genç Çerkes kızımız, DHKPC üyesi pek çok gencimiz, PKK’nın yanında
çatışan gencimiz, hatta ırkını inkar edip MHP saflarında olan gençlerimiz,
hepside farklı amaçlar peşinde değil mi?
Kafkasya’daki olayların cihad veya bağımsızlık amaçlı yapıldığını zannetmiyorum
ben. Fransa’daki yaşanan son olaylara bakacak olursak, Kafkasya’dakilere ne
kadar benzediğini anlayabiliriz. Tabi objektif düşünmek kaydıyla. Fransa’da da
olayları başlatan, ayaklanan, polisle çatışan Müslümanlar. Şimdi onlarda mı
cihad peşinde. Müslümanlara ve diğer azınlıklara yapılan baskılar ülkeyi bu hale
getirdi. Tabi yoksulluk, işsizlik te diğer sebepler. Kafkasya’da fakir, işsiz
insanlar çok ama varoş kültürü olmadığı için geniş çaplı bir ayaklanma
olmamıştır. Zaten olması da mümkün değil çünkü Fransa ile Rusya F. arasında çok
fark var. Kafkasya’daki tek fark eylemin silahlı olması. Ama coğrafi konum ve
politik konum farklılığı da etkilemiştir. Talihsiz olan, alakası olmadığı halde
(bana göre) Şamil Basayev’in olayı üstlenmesi. Ki, o Kursk denizatlısını da
üstlenmişti. Reklamın iyisi kötüsü olmaz düşüncesi herhalde. Orada terör eylemi
varsa kesinlikle kınanmalı, bu ister cihad adına ister milliyetçilik adına ister
Rusya adına olsun. Benim tek isteğim Rus’un oyununa gelmeyelim. Onlar çok iyi
bilir bölmeyi, parçalamayı ve yönetmeyi. Aynı senaryo Adigey’de ve
Karaçay-Çerkessk’te de oynanmakta. Kafkasya’da görülen özellikle Abhaz-Gürcü
savaşından sonra milliyetçilik akımları Rusya’da tedirginlik yaratmıştır.
Günümüzün modası Vahhabicilik olduğuna göre ona tutunmuşlardır. Yarın nedir
biliyor musunuz, daha tehlikelisi, Kabardey-Balkar, Karaçay-Çerkes çatışması.
Allah korusun en tehlikelisi de budur. Böyle bir durumda Türkiye’deki Türkler ve
Çerkeslerin ne derecede etkileneceklerini tahmin bile etmek istemiyorum.
Olayları sadece tek yönüyle düşünmeyelim. Akıllı olalım, birlik olalım aksi
takdirde her zaman herkese kolayca yem oluruz.
Saygılar.
Shogen Mahmut
12.11.2005
Değerli arkadaşlar,
Burada yazan katılımcıların iyi niyetli olduğundan, toplumlarının gelecekleriyle
ilgili güzel hayalleri olduğuna şüphem asla yok ama tam olarak ne istediğimizi
bilmemiz lazım.
Yıllardır bize öğretilen bağımsız Kafkasya, Çerkes soykırımı unutulmuş çok
barışçı toplum olmuşuz ne mutlu bize ama sanıyor musunuz ki, katledilen
dedelerimiz eli kanlı katillerdi. Hayır bizden daha barışçı olduklarına emin
olabilirsiniz ama bir kere kanınız akıtılır eviniz yakılır çocuğunuzun cansız
bedeni elinize verilirse barışçıl sözlerinizin hiçbir anlam ifade etmediğini o
zaman anlayabiliriz. Bu gün ABHAZYA için ayrılıkçı teröristlerin yuvası diyen
bir GÜRCİSTAN yok mudur?
Rusya’nın hakimiyetinde kalmak doğruda Gürcistan’ın hakimiyetinde kalmak mı
yanlış yoksa şu anda şartlar bunumu gerektiriyor, politika yapılabilir ama
insanlar doğru bildikleri yoldan da sapmamalıdır. Bu gün bağımsız olan toplumlar
bunu geçmişteki kavgacı ve aykırı insanlarına borçludur. Toplumlarına hürriyeti
çok gören mandacılar dün vardılar, bu günde ve yarında olacaklar ama onların
refahını yine o aykırı kavgacılar sağlayacaktır.
Saygılarımla
Baykaldı.H
13.11.2005
Sayın Mahmut bey,
Tespitleriniz çok doğru,mandacılık geçmişte de vardı, her zamanda olacaktır.
Tarihe bakarsanız; Atatürk, Amerikan mandasını kabul etmeyip Kurtuluş Savaşı’nı
başlattıysa, Cezayir, Fransızlara karşı, Pakistan ve Hindistan, İngilizlere
karşı, mandacılığı kabul etmemiş bağımsızlık için savaşmışlardır, üstelik
silahsız. Tabi Kanada’nınkini de unutmamak lazım.
Saygılar.
Shogen Mahmut
14.11.2005
Değerli arkadaşım Baykaldı,
Teşekkür ederim ama fikirlerime katıldığınızdan çok ne olursa olsun doğru
bildiklerinizi savunduğunuz ve soykırıma uğrayan atalarımızın hayatlarını feda
ettiği hürriyet aşkını hala kaybetmeyen torunlarından olduğun için ve herkes
gibi politika yapmadığınız için, günü birlik politikalar içinde olmadığınız ve
tarihi gerçekleri unutmadığınız için, pireye kızıp yorgan yakmadığınız için,
Kafkasyalı kardeşlerimizi düşman ilan etmediğiniz için.
Bizler her şeye rağmen 21 Mayısı soykırım günü olarak kutlayan dün soyumuzu
kurutmaya çalışan bu gün ise Kafkasya’daki diğer kardeşlerimizi toptan yok
etmeyi çıkarları için hiçe sayan büyük kuzeyliye temkinli yaklaşan, küçük
çıkarlarımız ve günlük politikalarla halkımızın geleceğinin karanlık olduğunu
unutmayan insanlar olarak kalalım.
Kavga edelim demiyorum ama lütfen bu defa yanlış ata binmeyelim çünkü at uçuruma
atladığında üstünde halkımız olacak.
Tekrar teşekkür ederim dönmediğiniz için, gömleğinizi çıkarmadığınız için, dün
dündür bugün bu gündür demediğiniz için.
Saygılarımla.
Baykaldı H.
15.11.2005
Sayın Kafkas Dernekleri Federasyonu,
Yaptığınız değerlendirmeler, sezinlemeler, düşünceler, araştırmalar o kadar
mükemmel ki inanın son günlerde kaybettiğim umutlarıma, hayal kırıklarına su
serptiniz.
Büyük derneklere yakışan gibi yaptınız. Sizler gibi yöneticilerin başımızda
olduğu için ayrıca da gurur duyuyorum. Hiç kimsenin yazdıklarınıza,
değerlendirmelerinize bir kelime bile diyeceği olamaz. İnanın yazılan yazılar
yüzünden kaybettiğim umutlarımı yeniden yeşerttiniz.
Öyle ki; Kafkasya üzerine oynanan oyunları o kadar güzel ortaya çıkarmışınız ki
hiç bir farklı düşünce itiraz edemez. Umarım bütün Kafkas derneklerinin başına
sizler gibi aklı başında yöneticiler geçer. Birliğimiz ancak bu şekilde
sağlanır.
Hangi taraf olursa olsun kendi ideolojisini benimsetmekten, kavgadan başka bir
şey bilmeyen dernek yöneticilerinin sizlerden öğreneceği çok şey var.
Teşekkürler.
Not: Arkadaşlar CC forum sayfasından önceki KAF-FED'in yazdığı Nalçik
saldırısıyla ilgili duyarlı açıklamasını okumanızı istiyorum.
Saygılarımızla.