-
Wuišeş çç’et xak’or khızeşışım sišıbzewu
mezım xetxem šıç’exer şariğenejığ. Arışş
khısfepşınıj. Armırme wuipşığo zéspxhoşt, yı’ui
khalmekh xhanım Adige pşım txılh khıfariğehığ.
- Senin
(at ahırı)
ahırında duran aygır kişnediğinde benim dişi atım
olarak dağda olanlar taylarını orada bıraktılar.
Odur, bana
(geri)
tazminat öde. Yoksa beyliğini yağma
(talan)
edeceğim, deyip Kalmuk hanı Adige beyine mektup
(onlarla)
gönderdi.
Pşır khalmekh xhanım
yilherıhığe khığaştewu,
amal fimığotewu
guzejoğu xefağewu,
zepımıwowu zı
thamafe fediz ze’uç’e yış’ığ.
Beyi Kalmuk hanının fermanı
korkutarak, çare ona bulamayarak, telaşe
(endişeye)
düşerek, aralıksız olarak bir hafta kadar toplantı
yaptı.
L’ıjh ts’ık’u gore a
ze’uç’em khiç’ıji yadej khek’ojığ. Khızek’ojım
yıkhowu khuyjhıyér
khéwupçç’ığ: Yaşlı adam
küçük biri (küçük
yaşlı bir adam) o
toplantıdan çıkıpta yerine
(evine manasında...)
geri geldi. Geri geldiğinde oğlu olarak küçük kel
olan (ona)
sordu:
- Sıda,
tyat, şuzığeguzajo gore şı’a, yı’ui.
- Nedir, babamız, sizi
telaşlandıran bir şey var mı, dedi.
- A nıbewuzım
yıhın, te xhanım tızeréfeşş tş’eştır tş’erep, yı’uağ
l’ıjhım.
- O karın ağrısı
(onu)
götürsün, biz handan dolayı oraya-buraya sürülüyoruz
yapacağımızı bilmiyoruz, dedi yaşlı adam.
- Se nıbewuzım sıda
sızç’ébğahrer, se amal khezğotıştımi pş’erep nı’a,
yı’uağ ç’alem.
- Beni karın ağrısının
neden altına gönderirsin, ben çare bulacaksam da
bilmiyorsun henüz, dedi oğulda.
L’ıjh ts’ık’ur kheguşı’i
zığegumeç’xerer ri’uağ.
Yaşlı küçük adam konuşup
kaygılarını söyledi.
- Ade aşığum se aş yiamal khezğotın, awu
pşır khısereci saréreğaş, yı’uağ khuyjhıyém.
- Yahu o zaman ben onun çaresini bulurum, ama bey
beni çağırsın onlara beni götüttürsün, dedi küçük
kel.
L’ıjh ts’ık’ur pşım dej
k’ui ri’uağ: Yaşlı
küçük adam beyin yanına gidip söyledi:
- Wo ziwushan, mış fedewu
ze’uç’em sızéç’ıjım siç’ale khısewupçç’ığ ''Sıd,
tyat, şuzığegumeç’ırer?'' yı’ui. Se aş yés’uağ: ''A
nıbewuzım yıhın, wo wui’ofa te khalmekh xhanım
tızerezeriferer!'' Ar zés’om, ''Sıda nıbewuzım
sızç’ébğahırer, se xeç’ıp’e khezğotıştımi pş’erep?''
yı’uağ. Arıti, xet yış’era, yiş’uağe khek’onç’i
mexhu, ofır zıtétır yés’uağ. Arıti ''Ar ofa, aş
yicewuap se yéstıjın, pşır khızdeğeguşı’'' yı’uağ.
- Ey efendim, böylesi bir tıoplantıdan çıktığımda
oğlum bana sordu ''Ne, babamız, sizi
telaşlandıran?'' dedi. Ben ona dedim: ''O karın
ağrısı (onu)
götürsün, senin işin mi bizi Kalmuk hanının
oraya-buraya sürüşü!'' Onu söylediğimde, ''Beni
karın ağrısının neden altına gönderirsin, ben çıkış
yeri bulacaksamd a bilmiyorsun?'' dedi. Öyleydi de,
kim biliyor, yararı
(faydası) gelir
gibi oluyor, işin durumunu söyledim. Öyleydi de ''O
işmi, onun cevabını ben
(geri)
veririm, beyi benimle konuştur'' dedi.
Ar pşım zızexéxım, ''Bowu
değu, ş’exewu ç’aler
khejuğes'' yı’ui, khuyjhıyér khariğeşağ.
Onu bey duyduğunda,
''Çokça iyi, çabucak oğlanı yetiştirin'' deyip,
küçük keli (onlara)
getirtti.
- Cewuap
yéptıjın plheç’ışta, yı’ui pşır yéwupçç’ığ
khuyjhıyém.
- Cevap vermek elinden
gelecek mi, diye bey sordu küçük kele.
- Bowu
yéstıjın, awu
ya’ašeç’e feş’ığexewu
šıwu 40 khıset,
yı’uağ.
- Çokça veririm, ama
silahlarıyla kuşanmış 40 atlı ver bana, dedi.
Šıwu
40 yiğusewu
khuyjhıyér yéjağ. Khalmekh xhanır yixeğegu yihağex.
Xhanır zıdes çılem zınesıxem, khuyjhıyém kupır šıwu
pş’ırıpş’ewu
yıgoşığex. Šıwuipş’ pepçç paşe afiş’ığ. Šıwuxer
khopipl’ewu çılem
digoşağ. Axeme pşşerılh afiş’ığ hewu
khapeç’afexerer awuç’ınxewu.
Šıwuxer çılem dahexi
hewu khapeç’afexerer
awuç’ewu
awublağ, helebalıkhıšxo çılem dexhuhağ.
40 atlı arkadaşı olarak
küçük kel yola koyuldu. Kalmuk hanının vatanına
(ülkesine)
girdiler. Hanın ikamet ettiği köye yetiştiklerinde,
küçük kel grubu (topluluğu) atlı onar-onar
bölüştürdü (taksim
etti, dağıttı). Her
on atlıya paşa
(onları) yaptı.
Atlıları dört köşesinden köye dağıttı. Onlara emir
verdi köpek olarak önlerine düşüp-çıkanları
öldürmeleri (bir şey
ile vurup öldürmeleri)
için. Atlılar köye girip köpek olarak
düşüp-çıkanları öldürmeye başladılar, çok büyük
kalabalık köyde olay çıktı.
- Sıd khexhurer,
yı’ui xhanır ts’ıfme yawupçç’ığ.
- Ne olan, diye han
adamlara sordu.
- Šıwu
kup khıdehağewu
çılem hewu delhır awuç’ı
khıra’uağ.
- Atlı grup girerek köye köpekleri
öldürüyorlar
(ona)
söylediler.
Šıwuxer
xhanım khariğeşağex.
Atlıları hana getirdiler
(onlar ona
getirdiler onları).
- Sıd payé tihexer şuwuç’ıre,
yı’ui yawupçç’ığ.
- Ne için
(neden)
köpeklerimi öldürüyorsunuz?
- Tipaşe hexer şuwuç’ı
yı’ui wunaşo khıtfiş’ığ, a’uağ.
- Paşamız köpekleri öldürün deyip tembih
(bize)
etti, dediler.
- Wunaşo
khışufezış’ığer tıde şı’a, yı’ui xhanır yawupçç’ığ.
- Tembih size eden nerede,
diye han onlara sordu.
- Mowu
of yi’ewu
khuşşhexhum ççağeşş cıdedem khek’ojışt, a’uağ.
- Şurada işi var, yaylaya
(otlağa, meraya)
koştu da hemen şimdi geri gelecek, dediler.
- Khuşşhexhum k’uağer cı khesıjına. Xhanım
yığeş’eğuağ.
- Yaylaya giden şimdi
yetişir mi? Handa şaşırdı.
- Arı, cıdedem
khesıjışt, khıra’uağ cıri.
- Evet, hemen şimdi yetişecek, ona dediler yine.
Aş xetxewu
hapşeze khuyjhıyér khesıjığ.
Orda dururlarken
nefes-nefese küçük kel yetişti.
- Sıda sihexer zıç’yabğewuç’ırer,
yı’ui xhanır khuyjhıyém yéwupçç’ığ.
- Nedir köpeklerimi onlara
öldürtme sebebin, diye han küçük kele sordu.
- Simelxer arı hexer zıç’yazğewuç’ırer.
- Koyunlarım evet köpekleri onlara öldürtme sebebim.
- Sıda siheme wo wuimelme ofewu
adırya’er?
- Nedir köpeklerimin senin
koyunlarına iş olarak
(zorluk olarak)
içine soktukları? -
Wuihexer hakhuxe zıxhuç’e simelme şşınexer
aş’ok’odıjıx.
-
Senin köpeklerin havladıkları zaman
koyunlarım kuzularını düşürüyorlar
(düşük
yapıyorlar).
- Wuyateps ar, se sihexer hakhume wo wuimelewu
khuşşhexhum şı’eme şşınexer aş’omık’odı-jınme,
yı’uağ khuyjhıyém.
- Senin uydurman
(bahanen) o, benim
köpeklerim senin koyunun olarak yaylada duranlara
kuzularını düşürmemeleri için, dedi küçük kele.
- Ade mı lhenıkhomç’e tıde wukhızdiç’ıjığer,
khewupçç’ağ cıri xhanır.
- Öyleyse bu taraftan nere
senin çıktığın yer, sordu yine han.
- Khuşşhexhum
yéğaş’em télhığe wosıjhır stı zexhum yilhesişıre
ğuğe hewuarzer téstakhui zğe-k’osejığe, yı’uağ.
- Yaylada evvelden beri
(üzerinde)
duran buzul yanarken
(ısınırken)
üç yılda kuruyan köpek pisliğini
(leşini)
üzerine döküp söndürdüm, dedi.
-
Aşığum wukhısték’uağ,
yı’uağ khalmekh xhanım.
- O zaman sen bana üstün geldin, dedi Kalmuk hanı
da.
Cawuştewu
khuyjhıyém khalmekh xhanır yıwumısi
yakhuace zeramıpxhowu
khığenejığ. Öylece
küçük kel Kalmuk hanını suçlayıp
(kabahati ona atıp)
köylerini talan
(yağma) olmadan alı
koydular.
|