...................
...................
XHANIMRE MEKUMEŞIŞ’EMRE
Yayına Hazırlayan:
Dzıbe Osman
                         
...................
 
...................

Yéwome-yéwome zera’ome zera’otejewu fekhol’ uš gore şı’ağ. A l’ım yipşşaşşere yişuzre yiğusexewu zegorem meşır khaxıjınım zedek’uağex. Şeceğuašxe aş’ınewu zet’ısxem, pşşaşşer psıhe k’uağ. Khemık’ojı zexhum, yane femışı’ewu pşşaşşem
Çala-vura birbirine söylenen birbirine anlatıla gelen akıllı bir çiftçi vardı. O adama kızı ile karısı (ona) arkadaş olarak bir yere ekin biçmeye (ekin biçmek için) beraber gittiler. Öğlen yemeği yapmaya (yapmak için) oturduklarında, kız su getirmeye gitti. Geri gelmeyince, annesi sabredemeyip kızın arkasından gitti. Ötekisi (kız için) tüm gayretini göstererek ağlayıp su kıyısında oturuyor. Kalbinden (bir şey) düşmüşçesine koşarak (onun) yanına geldi.

    -
Sıd guş wuzıfeğırer? Sıd khıwoxhul’ağer, yı’ui gu’eze yéwupçç’ığ.
    - Nedir yahu ağladığın? Nedir başına gelen, deyip endişelenerekten sordu.
    - Sımığı xhuna? Ç’elets’ık’u si’ağeme mı ççıgeyéjhım dek’oyénı kéfexınıyéşş psıxhom yıthaleştığe!
    - Ağlamasam olur mu? Küçük (erkek) çocuğum olsaydı bu yaşlı meşe ağacına çıkıp (üstüne çıkıp, tırmanıp) aşağı düşüp de akarsuda boğulacaktı!

Ar zızexéxım, “Pxhorelhf si’ağeme ççıgeyéjhım khéfexıni psım yıthaleni sıwunexhuştığ” yı’ome ğewu t’ısığe şuzıri. Nebgırit’ur zeralheç’ewu meğışş zegosewu şısıx. L’ır yajjen yı’oze yézeşi khéji psıxhom khek’uağ. Mıdç’e yişuzre yipşşaşşere psıhe khek’oğağexemi aşığupşejığewu meğışş şısıx.
Onu duyduğunda, “Kızımdan torunum olsaydı yaşlı meşe ağacından aşağı düşüp suda boğulup mahvolacaktım” diye ağlayarak oturdu kadında. İkisi de tüm gayretlerini göstererek ağlayıp yan yana oturmuş duruyorlar. Adam (onları) bekleyeyim derken usanıp yola çıkıp (hareketlenip, -e koyulup) akarsuya geldi. Bu tarafta karısı ile kızı su getirmeye geldiyseler de (onlar neye geldiklerini) unutarak ağlayıp oturmuş duruyorlar.

    - Khışoxhul’ağer sıd? Sıd juğayérer, yı’ui yawupçç’ığ.
    - Başınıza gelen nedir? Nedir sizi yüksek sesle ağlatan, deyip onlara sordu.
    - Tipşşaşşe ç’elets’ık’u yi’ağeme, mı ççıgeyéjhım dek’oyéni khéfexınıyéşş, psıxhom khıxefeni yıthaleştığe! Carı tızç’eğırer, yı’uağ şuzım.
    - Kızımızın küçük (erkek) çocuğu olsaydı, bu yaşlı meşe ağacına çıkıp (üstüne çıkıp, tırmanıp) aşağı düşüp, akarsuyun içine düşüp boğulacaktı! İşte bu bizi ağlatan, dedi kadın.

T’uriy nah lhešewu ğı xhuğex.
İkisi de daha güçlü olarak ağlar oldular.

    - Arme, şoş nah déle sı’oç’efe khezğezenep, yı’ui l’ır yéjağ.
    - Öyleyse, sizden daha deli (ben ona) rastlayana kadar dönmem, deyip adam yola çıktı. (hareketlendi, -e koyuldu.)

Yéjağewu k’oze bere k’uağa maç’ere k’uağa zı çılağo gorem dehağ. Khelapççe gorem zı’ohem wunem khiç’xi rağeblağ. Zerıhağeme yanısit’u zék’o zepıtxewu yélheğu. P’este ulhha zırız a’ığewu zı wunem yéç’ıxeşş adrem mak’ox, zi amı’ığewu khağezejışş yét’ani ulhha zırız ahı.
Yola koyularak giderken çok mu gitti az mı gitti köyün birine girdi. Avlu kapısının birine uğradığında evden (onlar içinden) çıkıp (onu) buyur (davet) ettiler. İçine girdiği yerin (onların) iki gelinini dolaşırken gördü. Pasta lokması birer tane ellerinde olarak (bulunarak) bir odadan çıkıp ötekine gidiyorlar, hiç (bir şey) ellerinde olmayarak (bulunmayarak) geri dönüp sonrasında lokma birer tane götürüyorlar.

    - Sıd şuş’erer, yı’ui yawupçç’ığ.
    - Ne yapıyorsunuz, deyip onlara sordu.
    - P’este şatere tešxı, a’uağ.
    - Pasta(yı) kaymakla yiyoruz, dediler.
    - Ade sıd payé zı wunem şuiç’me adrem şuk’oze şuş’ıre?
    - Madem ne için (neden) bir odadan (siz) çıkıp ötekine giderekten (bunu) yapıyorsunuz?
    - Areştewu tımış’ı xhuna, ağeş’eğuağ adreme, şater zı wunem şı’, p’aster adre wunem çç’et, p’aster thıze tımış’ıme sıdewuştewu (sıdeştewu) tıšxen tılheç’ışta?

    - Öyle olarak yapmasak olur mu,  şaşırdılar (hayret ettiler) ötekilerde,  kaymak bir odada (var), pasta öteki (diğer) odada duruyor, pastayı götürerekten yapmazsak nasıl olarak (biz) yemeye imkan bulabilir miyiz?
    - Şete khošınımre p’este şıwuanımre zejuğewuçual’exewu şut’ısewu şušxeme xhuğe nı’a, ari’uağ.
    - Kaymak küpü ile pasta tenceresini beraber (sizler beraber, birlikte) yanı başında (tencereler) duracak şekilde getirerek (sizler de) oturarak yeseniz oldu o kadar değil mi,  onlara bunu dedi.
    - Téplhın zerexhurem, a’ui şete khošınır khahiy p’este şıwuanım rağewuçol’ağ, yét’ısıl’exi rehatewu šxağex. Agu lhešewu rihığ.
    - Bakalım olana (karşılıklı, birbirine olana),  onlar deyip kaymak küpünü getirip pasta tenceresinin yanı başına (onu) koydular, yanı başına (onlar) oturup rahatça (rahat olarak) yediler. Kalplerini kuvvetlice dışarı çıkardı (çok hoşlarına gitti...).
    - Değowu tebğeş’ağe, a’ui guş’uağex.
    - İyi olarak sen bize yaptırdın, --- onlar deyip sevindiler.

Yéjıri khaheç’ağ, khağetxhağ.
Kendiside onlara misafir oldu,
(onlar tarafından) mutlu edildi (iyi ağırlandı).

    - Mıxeme anah déle sı’oç’efe sık’on, yı’ui l’ır yiğogu téhajığ.
    - Bunlardan daha deli (ben ona) rastlayana kadar gideyim, deyip adam yoluna geri koyuldu.

Yıpe riğexhume k’oze xhulhfıği bzılhfıği, jhi ç’i bowu zexetxewu khak’oxewu a’uç’ağ. Ğırer meğı, kuworer mekuwo, bemi zaçuntxhejı. Bzılhfığe nıbjıç’e gorem yıblıpkhxer a’ığewu “Mıpsawu mıhader hadrıxe teşe” a’oze khaşe. Bzılhfığeriy zerilheç’ewu meğı. Aş yı’e lhenıkho khošınjhıyé gore pılh.
Önünü (yolunu...) arttırarak giderken erkek olup kadın olup, yaşlı olup genç olup çokça birlikte
(beraberce) geliyor olaraktan (onlara) rastladı. Ağlayan ağlıyor, bağıran bağırıyor, çoğu da kendilerini parça-parça ediyorlar. Genç kadın birinin omuzları (onların) ellerinde olarak “Yaşamamış ceset olmamışı öbür dünyaya götürüyoruz” onlar diyerekten getiriyorlar. Kadın olanlarda tüm gayretini göstererek ağlıyor. Onun tek eline de bir küçük testi (ucuna) asılı.

Khızınesxem, l’ır axahi yawupçç’ığ:
Yetiştiklerinde adam içlerine katılıp (girip) onlara sordu:


    - Sıd şşıwu khexhuğer? Sıd  mışş fedizewu şuzğegumeç’ırer?

    - Nedir yahu olan? Ne bu kadar sizin canınızı sıkan?
    - Yé-wo-woy, tımıgumeç’ı xhuna, tinıseç’e dexešxo Ther khécejığeşş, hadrıxe teşejı, a’uağ. Thamıç’er khošınjhıyém zé’abem yı’e khıwubıtığ. Cı ar Them fetımışejme xhuştepışş teşejı.
    - Yé-wo-woy, sıkılmamamız olur mu, çok güzel gelinimizi Allah çağırdı da öbür dünyaya götürüyoruz, dediler. Zavallı küçük testiye (küpe) ellediğinde elini tuttu. Şimdi onu Allah’a götürmezsek olmayacaktı da götürüyoruz.

L’ır yé’ebexi mıjo khıštağ, bzılhfığe nısaç’em ç’elhırıhi khošınım mıjoç’e yéwui yıwubetağ. Bzılhfığem yı’e şşhafit xhujığe. Ar zalheğum, tithe nahi wo wunah lheşışş the khıtfexhu, pş’oyiğor zeç’e khıpfetş’eşt a’ui l’ım khıpıhağex. L’ım khewuçun yıdağep.

Adam aşağı uzanıp taş aldı, yeni gelin kadının yanına yaklaşıp testiye taşla vurup patlattı. Kadının eli yine özgür oldu. Onu gördüklerinde, Allah'ımızdan sen daha da güçlüsün Allah ol bize, istediğin her şeyi sana yaparız deyipte
(ler) adama asıldılar. Adam durmayı kabul etmedi.

    - Mış anah déle seğotıfe sık’on, yı’ui yiğogu téhajığ.
    - Bunlardan daha deli bulana kadar gideyim, deyip adam yoluna geri koyuldu.

K’ome k’oze cıri zı çılağo gorem dehağ. Şagu gorem bırsır mekhešxo khıde’uç’ewu zexixığ. A lhenıkhomç’e k’uağe. Yılheğurer ğeş’eğonı: nebgıre zawule wunaşşham tétxewu khé’ebexıxeşş çemır yıbjhexemç’e dakudayé, çç’ım tétxeriy  a çemır kha’etınım pılhıx şşhayém, khafe’etırep.
Gitse de giderken şimdi de köyün birisine girdi. Avlunun birisinden gürültü patırtı seslice (yüksek seste) duydu. O yöne doğru gitti. Gördüğü hayret verici: birkaç kişi çatı üzerinde durarak ellerini aşağıya uzatıp ineği boynuzlarından yukarı çekmeye, yerde duranlarda o ineği yukarı kaldırmaya çalışıyorlar ama (yukarıdakiler için) kaldıramıyorlar.

    - Mı çemıjh thamıç’em sıd payé şuşıhağ, yı’ui yawupçç’ığ.
    - Bu zavallı ineğe ne için sataştınız, diye onlara sordu.
    - Aşşıwu mı wunaşşham wuts ş’ağowu khıtéç’ağer yédğešxın te’o şşhayé, detşeyén tlheç’ırep, a’uağ.
    - Yahuu bu çatıdaki harika ot olarak (üzerinde) bitenleri yedirelim diyoruz ama, yukarıya çıkarmak elimizden gelmiyor, dediler.
    - Aş fediz of şuxetıfe şudek’uayéwu wutsır khişuwupç’ewu khéşuhıxme xhuğe nı’a! Çemım ar yıpaşşhe yişulhheme  yışxıni peç’ıjışt.
    - O kadar işe duracağınıza yukarı çıkaraktan otu bir şeyin içine keserek aşağı indirseniz olduydu işte! İneğin de başına bir şeyin içinde koysanız yiyip de önünden tekrar çekilecek.

Dek’uayéxi wutsır khırahıxığ. Çemım yıpaşşha ralhhağ, yıšxı zexhum, dunayir afemıxhowu guş’uağex. L’ır rağeblaği khaheç’ağ, khağetxhağ. Khızxağenejme aş’oyiğowu lhešewu khélhe’uğex, afidağep.
Yukarı çıkıpta(lar) otu aşağı indirdiler. İneğinde önüne koydular, yiyince, dünyaya yetmeyecek kadar mutlu oldular (sevindiler). Adamı davet edipte misafir ettiler, iyi ağırladılar. Aralarında kalırsa zannederek çok fazla rica ettiler, onları kabul etmedi.

    - Mıxeme anah déli şı’enç’iy mexhu, kheseğotıfe khezğezenep, yı’ui, l’ır yéjejığ.
    - Bunlardan daha delisi vardır, bulana kadar dönmem, deyip, adam tekrar koyuldu.

Yéwome yıpeç’e riğexhuze bere k’uağa maç’ere k’uağa, cıri çılağo gorem dehağ. Khelapççe gorem uhi beç’ayére cağe. Zi khimıç’ıze zexhum, wunapççer uxiğeti mış zıgore khyaxhul’ağemi sş’erep yı’ui yihağ. Wunewu zerıhağem l’ış rilheğuağ: t’ume ğonçec gorem yışşha’u a’ığewu ç’eşo ğuanem peçç’ınat’ewu şıtıx, yaşenerer ç’eşo ğuanem khépç’exınewu zéğehazırışş ut.
Vurup önünü (yolunu...) arttırırken çok mu gitti az mı gitti, yine köyün birisine girdi. Avlu kapısının birine uğrayıp çok zaman çağırdı. Kimse çıkmaz(ken) olduğunda, ev kapısı açıktı bunların bir şey başlarına geldiyse de bilmem deyip içeri girdi. Eve girdiğinde üç adam içerde gördü: ikisi bir pantolonun koncu ellerinde olarak tavan deliğinin karşısında olarak duruyorlar, üçüncüsü tavan deliğinden aşağı atlamaya kendini hazırlıyor da (deliğin) ağzında duruyor.

    -
Sıd şuş’erer, yı’ui yawupçç’ığ.
    - Ne yapıyorsunuz, diye onlara sordu.
    - Tişşewoğu zéteğefepejı, a’uağ.
    - Arkadaşımızı yine giydiriyoruz, dediler.
    - Ade sıd payé şo ğonçecır şu’ığewu şuşıt, modreriy sıda ç’aşom zıç’ıdek’oyağer? (zıfidek’oyağer).
    - Öyleyse ne için siz pontolonu elinizde tutup duruyorsunuz, bunu da tavana (çatıya) ne(dir) çıkartan?
    - Mıreştewu te ğonçecır t’ığewu modrer khépç’exışş ğonçecır carewuştewu tefape, khıra’uağ.
    -
Böylecene biz pantolonu elimizde bulundurarak öteki aşağı atlayaraktan pantolonu böylece giyiyoruz, ona dediler.
    - Khéxıj, yı’ui l’ewu ç’aşom tétır khırişexığ. Riğelheğuze ğonçecır zışıriğelhağ, adrexemi ğonçec zışılhaç’e ariğeş’ağ. Axemi l’ır khağeş’uağ, khağetxhağ, “Moş fediz gulhıtešxo wui’ewu wuzxedğeç’ıjıştep, te wukıtxenejışt” a’ui şşhaç’em afidağep.
    - İn, deyip adam tavanda duranı aşağı indirdi. Onu (pantolonu) göstererekten pantolonu (ona) giydirdi, ötekilerine de pantolon giymesini öğretti. Onlarda adamı hoşnut ettiler, iyi ağırladılar, “Bu kadar iyi anlama kabiliyetin olarak seni aramızdan geri çıkarmayacağız, bizim (sen) aramızda kalacaksın” dediler de ama onları kabul etmedi.
    - Mıxeme anah déle seğotıfe khezğezenep, --- yı’ui l’ır yéjağ. Bere k’uağa maç’ere k’uağa, wuk’o zepıtme wu’umıç’e xhuna, cıri zı çıle gorem uç’ağ. Şagu xhowo-pşawu gorem tét’ıshap’e utewu zélheğum k’ui tét’ıshağ. Şagu yiğek’otığewu zı’ut’ıshağer xhanım yişagowu khıçç’eç’ığ. Wune’ut pşşeşşejhıyér khızeplhem, l’ewu khelapççem dejı şısır khılheğuğ. Wunem yihaji guaşem ri’uağ:

    - Bunlardan daha fazla deli bulana kadar dönmem,  deyip adam koyuldu. Çok mu gitti az mı gitti, gidersen hep karşılaşmasan olur mu, yine köyün birisine rastladı. İtibarlı (yüksek mevkiden) avlunun birisinde oturma yeri (önünde) görünce (gördüğünde) gidip üzerine oturdu. Yanaşarak ağzına (kapı önüne) oturduğu avlu hanın avlusu çıktı. Hizmetçi küçük kız bakınca, adam olarak avlu kapısının yanında oturanı gördü. Eve geri girip hanıma (onu) dedi:
    - Khelapççem dej şıt tét’ıshap’em l’ı ğogurık’o gore tés.
    - Avlu kapısının yanında duran oturma yerinde yolcu adamın birisi (üzerinde) oturuyor.
    - K’o, zışışımre khızdiç’remre khéwupçç’, yı’uağ guaşem.
    - Git, aidiyeti (nereye ait olduğunu) ve nereden çıktığını (geldiğini) sor, dedi hanımda.

Pşşeşşejhıyér l’ım dej khek’uağ.
Küçük kız adamın yanına geldi.

    - Mo şısır khızdiç’rer khızeğaş’ yı’ui guaşem sıkhığek’uağ, yı’uağ.
    - Şurda oturanı geldiği yeri öğren deyip hanım beni gönderdi, dedi.
    - Se çıje dede sıkhiç’rep, hadrıx nı’ep sıkhızdiç’rer, ri’ojığ l’ım.
    - Ben uzak yerden gelmiyorum, öbür dünyadan başka değil geldiğim yer, (cevap olarak onu) dedi adam.

Pşşeşşejıyér dehaji l’ı ğogurık’om hadrıxe sıkhéç’ı yı’uağ yı’ui guaşem ri’uağ. Adrem “Mo psınç’ewu aş khéceriy, sişşewo zakhowu ğerék’o l’ağem yikhaberç’e séğewupçç’” yı’ui pşşeşşejhıyér cıri khıdiğeç’ığ. “Guaşer khıwoce” yı’ui dişağ. Gua
Küçük kız geri girip yolcu adam öbür dünyadan geliyorum dedi deyip hanıma
(onu) söyledi. Öteki “Buraya çabuk olarak onu çağır da, tek oğlum olarak geçen sene ölenin haberini sordur” deyip küçük kızı yine çıkardı. “Hanım seni çağırıyor” deyip yanında götürdü. Hanımın bulunduğu büyük evin içine götürdü.

    - Tıde wukhiç’ıre, yı’ui khéwupçç’ığ
    - Nereden geliyorsun, diyep sordu
    - Hadrıxe sıkhéç’ı, --- ri’ojığ.
    - Öbür dünyadan geliyorum, (cevap olarak onu) dedi.
    - Tha khısatiy aşığum, sişşewo zakhowu ğerék’o l’ağem yikhebar khısep’on, --- yı’uağ guaşem guş’oze.

    - Allah verdi öyleyse, tek oğlum olarak geçen sene ölenin haberini bana söylersin, dedi hanım sevinerekten.
    - Bouw khıwos’on. Wuişşawo yi’ofxer deyixep. Cenetım rağehaşt, awu dışşe some şşiş yımığotı xhuştep. “Tyane khı’ıxriy axhşe khısfızdah” yı’ui khıselhe’uğeşş arı mış sıkhızç’ek’uağer. Khıseptıme fızdeshışt.
    - Fazlaca sana söylerim. Oğlunun işleri kötü değil. Cennete sokacaklar, ama üçyüz altın lira bulmasa olmayacak. “Annemden alıp para benim için yanında getir” deyip bana rica ettiydi de ondan gelişimin sebebi. Bana verirsen onun için yanımda götürüceğim.
    - Aş payé khezğenena, awu axhşe khodıyé fewohıç’e xhuna! Şığın t’ek’uiy khezğehazırınışş, Them payé, zış’omığehılhewu sişşawo fahba!

    - Onun için bırakır mıyım seni, ama yalnız para (onun için) götürmekle olur mu! Birazda elbise hazırlayayım da, Allah için, (kendine) yük saymayarak oğluma götürür müsün!
    - Çıjeç’ay sızdek’ojıştır, awu wolhe’uapeşş wugu xezğeç’ışunep. Khašte wuişşawo fesebğahı pş’oyiğor zeç’e.
    -
Berbat uzak gideceğim yer, ama sen daha önce rica ettin de kalbini kıramam senin. Ver (bakalım) ona benim götürmemi istediğin her şeyi.

Guaşem dışşe some şşişıri khıritığ, yişşawo fıriğahışt şığınxeriy khığehazırığex. Hadrıxe k’ojışt l’ım nahıbe dıriğehıme ş’oyiğowu çukur zeç’ariğeş’ağ, mılhkur yizı khariğeş’ığ.
Hanım üç yüz altın lirayı da ona verdi, oğluna
(onun için onunla, oğlu için adamla) göndereceği elbiseleri de hazırladılar. Öbür dünyaya geri gidecek adama daha fazlasını yanında götürmesine inanarak (zannederek) öküz arabasını koştular, mülkü dolu (onlara, hizmetçilere) yaptırdı.

Mış nah déle tıde sık’omi zğotınep. Arewu zıxhuç’e zğezejın, --- yı’ui khığezejığ.
Bundan başka deli nere gitsemde bulamam. Öyle olunca döneyim, --- deyip geri döndü.

Xhanır desığepti khızıdehajım, guaşer guş’oze khebarır ri’otağ.
Han evde bulunmuyordu da geri deldiğinde, hanım sevinerekten haberi
(olanı) anlattı.

    - Tıde şı’a a l’ır, yı’uiy xhanır yéwupçç’ığ.
    - Nerede bulunuyor o adam, deyip han sordu.
    - Mışç’e deç’ıjığ, --- khırığelheğuğ guaşem.
    - Buradan geri (yola) çıktı (gitti), (onu, yolu) gösterdi hanımda.

Pşı xhanır khešesiy l’ım yıwujj khihağ. Mıdrem xeğuaşşhar khızerineç’i ş’uç’ayére khek’uağewu xhanır šıwowu khılhık’owu yılheğuğ. Psınç’ewu çukur mez blağem xiğewuçuağ. Yéj l’ı khuy gore jowu hasem xetıti yıdej uhağ.
Bey Han atına binip adamın arkasından
(yola) girdi. Bu ötekide (adam) köyü boşaltıp çok hızlı geldiği yerden hanı atlı olarak arkasından gelmekte olduğunu gördü. Aceleyle öküz arabasını yakındaki ormanın (ağaçların arasına ve içine) içine koydu. Kendisi kel olan bir adam tarla sürerek uğraşıyordu da yanına uğradı.


    - Mo šıwowu khak’orer wolheğua, yı’ui yéwupçç’ığ.
    -
Şu atlı olarak geleni görüyor musun, diye sordu.
    - Selheğu. Te tixhan arı. Sıda khexhuğer. Kheguzejuağ l’ı khuyir.
    - Görüyorum. Bizim hanımız o. Ne oldu? Telaşlandı kel adam.
    - Khexhuğe ş’ağuiy şı’ep. Mı şuixhan khuyéwu şı’er yıuwç’ınewu khéjağ nı’ep.
    - Olan mükemmel bir şey yok. Bu sizin han kel olanları öldürmeye başladı başka değil.
    - Aş yış’eştım ş’ağo yi’ep. Tıde cı sık’on, yı’ojığ yıgumeç’ığewu l’ı khuyir.
    -
Onun yapacağının mükemmel bir tarafı yok. Nereye şimdi ben gideyim, geri dedi canı sıkılarak kel adam.
    - Mode mo ççıgeyéjhım psınç’ewu dek’uay!
    - Aha şu yaşlı meşeye çabucak tırman!

L’ı jonak’or ççıgeyéjhım dek’uayiy tét’ıshağ, mıdrem pxhe’ešeç’ır yıwubıti jowu xewuçuağ. Pşır kesığ. L’ewu jorem ç’elhırıhi yéwupçç’ığ:
Tarla süren adam yaşlı meşeye tırmanıp üzerine oturdu, öteki sabanı tutup sürmeye durdu. Bey yetişti. Adam olarak tarla sürene yanaşıp sordu:


    - L’ı gore mış bleç’ewu plheğuğa, yı’uiy.
    -
Bir adamı buradan geçerken gördün mü, dedi.
    - Zıgore bleç’ıti, wukhızélheğum mo ççıgeyéjhım dek’oyağ.
    - Birisi geçtiydi, seni gördüğünde şu yaşlı meşeye tırmandı.

Xhanır ççıgım çç’ahi, khéx yı’ui ççıgım tésım yécağ. Adrem “Sıkhuyép se, sıkhéxıştep” khıri’ojığ. Yét’ani “Khéx s’uağe khéx!” yı’ui yécağ. “Sıkhuyép se, sıkhéxıştep” khıri’ojığ ççıgım tésım. “Sıd khuy mış xiğezıhağer? Khéx s’uağe khéx!”. L’ır khıfémıxıxe zexhum, xhanır ççıgıyéjhım dek’oyağ. Mıdre l’ı uşır pşım yiš khıtét’ıshi khéjejığ. Çukum šır khıguyipxi  (kıguipxi) khıfi khek’ojığ.
Han ağacın altına girip in deyip ağacın üzerinde oturanı çağırdı. Öteki “Kel değilim ben, inmeyeceğim” geri dedi. Sonra “İn dedim in!” deyip çağırdı. “Kel değilim ben, inmeyeceğim” geri dedi ağaç üzerinde oturan. “Ne keli bunun karıştırdığı? İn dedim in!”. Adam
(onun için) inmeyince, han yaşlı meşeye tırmandı. Öteki akıllı adam beyin atı üzerine oturup hareket etti. Öküz arabasına atı (yanına) bağlayıp sürüp geri (çıktığı yere, evine) geldi.