I.
SETENAY
Bu kadın adı, Adige kadın adları olan “Goşhuray”,
“Vınay”, köy adları olan “Hatiquay”, “Neşükuay”
(Necuıquay/Нэшхукъуай) ve “Cambeçıy” (Djambeçıy/Джамбэчый)
gibi, süjenin (o şeyin) kime ait olduğunu gösteren “-ay”
ve “-ıy” gibi bir sonek almıştır. Bu Nart kadın
adını parçalarına ayırarak inceleyelim:
Se-ten-ay
“Se”
(kılıç) ya da “seşh’o” (seşxo/сэшхо)-kılıç ya da “sejıy”(sezhıy/сэжъый)-
bıçak, satır anlamlarını verir, bir başka anlamda -“aşe/ащэ”
(silah) anlamı içerir.
“Ten” (vermek), “yettın” – veririz gibi bir anlam içerir.
“Ay”,
aidiyet belirten ve belirli bir adın sonuna eklenen bir sonektir.
Böylece “Setenay” adı “Se zıtıre/Сэ зытырэ” (kılıç sunan, kılıç
veren) ya da “Setı/Сэты” (kılıç veren) anlamı içerir. Başka bir
anlatımla “eşetı/1эщэты”, “aşetı/ащэты” (silah veren) anlamındadır
ve özellikle savaşçı biri için aranır bir eş adıdır.
Adigeler bu kadın adını daha çok saygı ifade eden “guaşe/гуащэ”
(hanımefendi) sözcüğünü ekleyerek kullanırlar. Buradaki “guaşe”
sözcüğü “pşı”nın (beyin) eşi anlamı taşımaz, toplumsal bir statü (ünvan)
değildir.
“Setenay” adının Adigece olması, çok eski dönem insanları arasında
“se/сэ” ya da “seşh’o/сэшхо”nun (kılıç) egemenliği temsil
ettiğini, yani “kılıç dönemini” (sem yıtlexhan/сэм илъэхъан)
yansıtmaktadır. Dolayısıyla “silah sahibinin daha güçlü olması” ve
silah sahibinin üstünlük sağlaması çok normaldir. Bu nedenle:“Tınır-tını,
au ser tınıme yatınızh!/Тыныр-тны, ау сэр тынымэ ятыныжъ!”(Hediye-hediyedir,
ama kılıç hediyelerin en eskisidir!) deyimi eski bir Adige Nart
vecizesi olmuştur. Kılıç vermek, insan katında büyük bir
değer taşıyordu.
Düşünce-ide yönünden “Setenay” sözcüğü, destanın içinde farklı bir
anlam da içeriyordu: Setenay, düşünce (mecaz) anlamında,
savaşçılara karşılık ve silah veren biri olduğu gibi, Nart
kahramanlarına yol gösteren, akıl veren ve çözümler getiren
biriydi ayrıca.
Böylesine bir uyum ve birliktelik, Setenay sözcüğünün içerdiği
anlam ile Setenay’ın kendi statüsü arasında da görülmektedir.
Setenay, ayrıca bir güzellik simgesidir de. Adigeler bir güzel kız
gördüklerinde:“Onu Nartların Setenay-guaşe’si yerine koysan olur!”
derlerdi. Bu nedenle, Setenay sözcüğü, Adige Nart destanında
simgesel (mecazi) anlamda, sık sık “güzel kız” karşılığı olarak
da kullanılmaktadır. Bunu destekleyen bir deyiş de
vardır:Setenay’ın Nart destanında bulunuş biçiminde olduğu gibi,
Çerkes adının Kafkasya’daki halkların dillerinde, yani her birinin
dilinde “çerkeşenka-simbol krasotı” (57) (Çerkes güzellik simgesi)
biçiminde yer almış olmasıdır.
Adigelerin bu adı daha sonraları güzel bir kır çiçeğinin adı
olarak da kullandıklarını görürüz. Bu çiçek, hala günümüz
yaşlıları tarafından bilinmektedir.
“Setenay” adlı çalı cinsinden bir ağaççık (гъуй-ğuy) vardır, diyor
ünlü Bjeduğ öykü anlatıcısı Ahmed Lıbzıv (Lvıbzıu/Л1ыбзыу
Ахьмэд). Ona “hırko dikeni” de (хъыркъо пан-xhırqo pan) diyorlar.
Çayırlık alanlarda öbekler halinde bulunur ve her biri çok sayıda
çiçek açar (58).
Tanınmış öykü anlatcısı İsmail K’uay (Klyaй Иcмахьил;Kvuay
İsmahil), Adigelerin “Setenay” adını verdikleri çiçeği (къэгъагъ;qeğağ)
iyi bilmektedir:“Haç görünümlü küçük bir çalıdır, dibinde çok
sayıda sürgün bulunur, çiçekleri savrulmuş görünümlüdür, yani
açılmış süpürge otuna benzer; “Setenay”, bu çalının ve çiçeğinin
adıdır (59).
Adige köylüleri “Setenay” adlı çiçeği tanır, onu çift sürme
mevsiminde bir takvim yerine de kullanırlardı. Örneğin bu ad Adige
deyişlerine şöyle girmişti:
“Setenayer chetlağeu
Zhuoğe ğunem yımıxıj”.
Ya da Kabardeyce olarak:
“Seteneyır chetlaue
Wağe ğunem yomıxıj!”
Bu sözlerin anlamı “Setenay” başak bağladıktan sonra, artık geç
kaldın, ilkbahar çift işlerinde fırsatı kaçırdın, demektir.
Adige arı yetiştiricilerinin eski bir deyişleri de vardır:
“Setenayer chatleme, bjem tyetlhe femıcvıj”, yani “Setenay başak
bağladıktan sonra, kovana üstlük koyma”, yani arı artık bal
yapmaz, demek isterlerdi.
“Setenay” adının içerdiği anlam Adigelerce iyi bilinmekte ve ona
ilişkin öyküler de bulunmaktadır.
Kültürel ilişkilerin bir gereği olarak, Adige destanının şarkı ve
öykülerinin süjeleri (kişileri), Adigelere komşu olan halklar
arasında da giderek yayılıyordu. Buna bağlı olarak Adige
söylentilerindeki kişilerin adları da yayılıyor ve benimseniyordu.
Böylesine öyküleri benimseyen bir halkın söylentileri gibi, o
öykülerdeki Adigece adlar da “benimseniyor” ve sanki girdiği
yerin öz malına dönüşmüş gibi oluyordu. Ancak, böylesine
söylentilerin çıkış yeri ve izlediği yol, süjelerinin
(kişilerinin) özelliklerinden ayrıştırılarak, bu öykülerdeki
adlardan izlenme yolu başlatıldığında, bilimsel yoldan bütün bu
adların (süjelerin) kökenine inilebilmekte ve asıl köken
(kaynak/ad) belirlenebilmektedir.
İncelemeye aldığımız Nart adlarının bulunduğu küçük tablo,
“Setenay” guaşenin izlediği yolu belirlememizi sağlamaktadır (Bkz.
Topluluklara göre Nart adları bölümü).
Örneğin, Kabardeylere komşu olan Osetler, Setenay adını “Ş’etana”
(шъэтана) biçiminde söylüyorlar. Osetçede keskin “S”-“C” sesi
yoktur, sözcükteki “S” sesini Osetler “Ş’”-“шъ” biçiminde
söylüyorlar. Bu kural gereğince, Adigecedeki “Setenay” (Cэтэнай)
adı, Osetçede “шъэтана” (Ş'etana) oluyor. Bu arada şöyle bir soru
da sorulabilir: “Adigelerce kullanılan Setenay adı, Osetlerden
Adigelere geçmiş olamaz mı?” Bu soruya “Hayır, olamaz” karşılığını
verebiliriz. Çünkü Adigecede “Ş’”-“шъ” sesi vardır. Sonuç olarak,
“Ş’etana” sözcüğü Osetçeden gelme bir sözcük olsaydı, Adigeceye de
“Ş’etana” biçiminde geçerdi, ama değil. Bu konuda belirlediğimiz
şey de şudur:Adige Nart kadını “Setenay”ın koordinatları, bu
sözcüğün Adigelerden çıkıp Osetlere doğru gittiği biçimindedir.
II. “ŞEBATINIKO” (BADINOKO)
Şebatınıko adı değişik Adige topluluklarınca farklı biçimlerde
söylenir. Shapsughca “Şşebatınıko/Щэбатыныкъо”, Bjeduğ-K’emguy
lehçelerinde “Şebatınıko/Шэбатыныкъо”, Kabardey-Besleney
lehçelerinde “Pşı-Badınoko/Пщы-Бадынокъо” ve “Badınoko/Бадынокъо”
biçimlerinde söylenir.
Akademisyen İ. A. Cavahişvili’nin belirlemesine göre,
“Pşı-Badınoko” adı Karadeniz’in kuzey doğusunda bulunan epigrafik
anıtlarda (mezar yazıtlarında) yazılıdır (İ. A. Cavahişvili.
Problemı istorii Gruzii, Kavkaza i Blıjnego vostoka, “Vestnik
drevey istorii”, No. 4, 1939, s. 34). Prof. G. V. Rogava’nın
görüşüne göre, bu çok heceli Adigece sözcük, yani
“Pşı-Badınoko” adı, kuşkuya yer bırakmayacak bir biçimde “Milat
öncesi bir dönemde yazılmıştır”. (G. V. Rogava. K voprosu o
strukture immenix osnov i kategoriyax grammatiçeskix klassov v
adıgeskix (çerkesskix) yazıkax, Tbilisi, 1956, s. 128)
Şebatınıko adı bolluk-bereket içeren bitişken (zexetl; çok
parçalı) adlardan olup Shapsughca söylenişi esasına
dayanmaktadır.
İlk olarak, bir Nart erkek adı olarak “Şebatınıko”, “şe beu
zıtırer/щэ бэу зытырэр” (çok ok veren kişi) anlamını vermektedir.
Dolayısıyla bu ad, silah olarak ok ve yay kullanan bir kahraman
için ideal bir addır.
“Ko” (qo/къо), “yıko” (yıqo/икъо) takıları, burada çok
sayıda ok verenin oğlu anlamında değil, Adigece dil kuralına göre,
sadece bir sonektir. Bu biçim bir kuruluşu bulunan Adige adı
Adigecede çoktur:“K’ışoko” (Kvışoqo/К1ыщокъуэ), “Alegıko” (Aledjıqo/Алэджыкъо),
“Vıtsujıko” (Уцужьыкъо), “Ğubcıko” (Гъубджыкъо) gibi.
Şebatınıko’daki Shapsughca “Şş” (щ), günümüz Adige yazı dilinde
“Ş”(ш) biçimine dönüşmektedir:щы-шы (şı-‘at’);aщэ-aшэ (aşe-‘silah’)
gibi.
Şebatınıko (Şebatın) sözcüğünün etimolojisini incelerken
karşılaştığımız ilginç şey, eski Adigecede bulunan “be/бэ” (çok)
elementinin, artık Kabardiya’daki Adigeler arasında pek
kullanılmamasına karşın (‘be’ yerine ‘kod/код’ kullanılıyor-ç. n.
), Kabardeycedeki söyleniş biçiminde halen yaşıyor olmasıdır. Bu
durum, uzak bir geçmişte Karadeniz, Kerç Boğazı (Xı Tvuale/Хы
Т1уалэ), Kuban (Pşıze/Пщызэ) ve Don (Tyen/Тен) boylarında bir
arada yaşamış olan o zamanki Adigelerin “be/бэ” (çok) sözcüğünü
hep birlikte kullandıkları bir dönemde, “Şebatınıko” adı da doğmuş
olmalıdır.
Yukarıda sunduğumuz küçük tabloya baktığımızda, “Şebatınıko”
adının Hak’uç’ların (Hakvutsu/Хьак1уцу) komşusu olan Abhazlar
arasında fazla bir değişikliğe uğramadığını görürüz:Hak’uç’- “Nat
Şebatıneko”, Abhaz- “Na Şbatakva”.
Bu Adige sözcüğünün elementlerinin Na-ş-ba-ta-kva biçiminde,
Abhazca'da da aynen korunmuş olduğunu görürüz. Adige söylenişine
uygun bir biçimde Abhazlar da bu adı kullanmayı sürdürüyorlar.
Bugünkü Adigey (AC) ve Kıyıboyu Shapsughya (Karadeniz kıyısı)
yörelerinde “Şebatın”-“Şebatınıko” denirken, Şerces (KÇC) ve
Kabardey (KBC) yörelerinde “Şebadıneko”-“Badınoko” denmektedir.
Sözcükte bulunan “t” ünsüzü, Adigece (Kabardeyce) ses değişim
kuralına göre, Kabardeyce’de “d” oluyor. Bu düzenleniş kuralını
daha iyi anlatmak için birkaç örnek gösterelim: tiğuse-diğuse
(yanımızdaki, arkadaşımız);uıbıt-uıbıd-убыд (tut); thamate-thamade
(yaşlı, başkan). Bu kuruluş ve düzenlenişe, bu analojiye
(benzeşmeye) uygun olarak, bu adların ve terimlerin anlamı
düşünülmeden, bu sözcükler kullanılmaya başlandığında, bu
sözcüklerde bulunan bazı seslerde değişiklikler
gerçekleşebilmektedir. Böylece Kabardeyce söylenişiyle “Badınoko”,
onların komşusu Osetlere Kabardeyce söylenişiyle geçiyor:Kabardey-
“Badınoko”;Oset-“Badan”-“Badan”(-ag).
Yazıya geçirilmediği, kulaktan duyma, bellekte “taşıma” ve
birbirine anlatılma gibi nedenlerle, bu adların büyük
değişiklikler geçirmiş olmaları, fazlaca yadırganması gereken bir
şey değildir. Durum buysa da, belli olan şey, bu Nart yiğidinin
adı Adigey ve Kıyıboyu Shapsughya (Ş’açe/Soçi ve Tuapse) yöreleri
ile Abhazya’daki söyleniş (telaffuz) biçiminden farklı olarak,
Adige-Kabardeylerin söyleyişi biçiminde, Kabardeylerin komşuları
olan Osetler tarafından da söylendiği, Osetçe soneki ile sözcüğün
“Badanag”-“Badzanag” şeklini aldığıdır. Böylece sözcüğün
Adigece'den Osetçe'ye doğru izlediği yol ortaya çıkmaktadır:
Adigece -“Şebatınıko”-“Pşı Badınoko”; Osetçe’de -“Badan (ag)”,
“Badzanag” olmaktadır.
Sonuç olarak “Şebat”-“Şebatınıko”-“Badınoko” sözcüğünün anlamı
Adige dili yoluyla kolayca anlaşılmaktadır. Milat öncesine ait
eski Grek yazılarında bu Adige adına rastlanmaktadır. Bu arada
Adigece'nin sözünü ettiğimiz değişik linguistik karakteristik
özellikleri de bu yazılarda görülmektedir. Bu nedenle bu Nart adı,
kuşkuya yer bırakmayacak bir biçimde, sıradan bir eski Adige
adıdır.
DİPNOTLAR:
54) G. V. Rogava. “K voprosu o strukture imennıx osnov
i kategoriyax grammatiçeskix klassov v adıgeyskix (çerkesskix)
yazıkax”, İzd. AN Gruzin SSR, Tbilisi, 1956, s. 127.
55) İ. A. Cavaxişvili. Problemı istorii Gruzii, Kavkaza i
blijnego Vostoka, Vestnik istorii, 1939, No. 4, s. 34.
56) S. N. Canaşiya. Svansko-adıgeyskie (çerkesskie) vstreçi.
Gruzino-adıgeyskie parallelı. İzvestiya İnsti- tuta yazıka,
istorii i mat. kulturı, XII, s. 256.
57) Prof. K. A. Sixarulidze. Gruzinı o çerksax, ANİİ
fondu, No. 1, ed. xr. 51
58) ANİİ fondunda, NO. 1, T. 51.
59) anii, No. 1, ed. xr. 51, ”Setenay” adlısı. |