|
|
................... |
|
................... |
SAVSIRIKO İLE
DEV (САУСЫРЫКЪОРЭ
ИНЫЖЪЫМРЭ) |
Okuma Kitabı 6 (Литэратурэм реджэнхэу тхылъ 6),
Maykop, 1989.
Çeviri:
HAPİ Cevdet Yıldız |
|
|
................... |
|
................... |
1
Savsırıko'nun başka bir yerde, seferde olduğu bir sırada
devler (иныжъ) saldırıya geçip Nartların mallarını
yağmaladılar. "Savsırıko
döndüğünde ne gerekiyorsa onu yaparız" diyerek Nartlar, uzun bir
süre beklediler ama Savsırıko’nun dönüşü gecikince de "Böyle
oturmakla olmaz bu iş" diyerek toplandıar ve yola koyuldular.
Bir
süre sonra da Savsırıko geri döndü.
- Anne, bana yiyecek bir şey hazırla, dedi.
- Sen mide davasındasın, oysa devler bizi basıp her şeyimizi
yağmaladılar. Nartlar da "mallarımı kurtaralım" diyerek yola
çıktılar, kendilerinden hiçbir haber de alamadık.
- Annemiz, o işe bir çözüm bulunabilir, hele sen bana bir şeyler
hazırla da karnımı doyurayım, diye karşılık verdi Savsırıko
annesine.
Bir parça soğuk kaçamağın (п1эстэ чъы1э) üzerine biraz biber sosu
(щыбжьи щыгъу) sürüp Savsırıko'ya verdi.
Savsırıko onunla karnını doyurdu, "Annemiz ömrümce bundan daha
lezzetli birşey yemiş değilim, beni mutlu ettin" diye elini ağzını
temizleyip atı Thoji'ye (Тхъожъый) atlayıp yola koyuldu.
Nartlar Koydana'ya (Къойданэ) (1) henüz ulaşmışken şiddetli bir
tipiye yakalanmışlardı, daha ileriye ya da geriye dönemeyecek bir
biçimde ıssız kırda (ижъыгу) umarsız, sıkışıp kalmışlardı. Uzun
Sakallı Nesren Jak'e (Насрэн Жэк1э К1ыхьэ) de kafilenin başındaydı
ve sordu:
- Yımıs (Имыс), ateşin var mı?
- Yok.
- Sosım, senin ateşin var mı?
- Ateşim yok.
- Ya senin, Hımış (Хъымыщ)?
- Benim de yok.
- Aşemez?
- Yanıma ateş almayı unutmuşum.
Nartların hiçbirinde ateş yoktu. Bunun üzerine "Uğursuz bir
yolculuğa çıkmış olduk" dedi Uzun Sakallı Nesren Jak'e. Gencimiz
de yaşlımız da artık yolun sonuna gelmiş sayılırız, bu ıssız kırda
donup gideceğiz demektir. Aptallığımıza doymayalım, adı duyulunca
düşmanın ödünün patladığı bir atlı olan, sürekli üstün gelen,
kargısı bağışlamaz, yüksek miğferi (тандж) de bir kılavuz
yıldızımız gibi bizim için ışıldayan, yiğitliği bir zırh gibi pek
olan, yayına taktığı okları fırtına ile yarıştıran ve zor duruma
düşenlerin imdadına yetişen yağız delikanlımız Savsırıko yanımızda
olmadan ne diye yola çıktık ki!"
Nartların morali sıfıra inmişti, kendilerini artık kaderin
ellerine terk etmişlerdi.
Thoji rüzgarla yarışacak denli hızlı bir attı, Nartların bir
haftada aldığı yolu, o bir günde alırdı, bu nedenle Savsırıko
Koydana'ya kısa sürede ulaşabilmişti. Nartlar bir baktıklarında,
soğuk kara sisin içinde, karşıdaki tepenin üstünde bir atlının
şahlanmakta olduğunu gördüler.
"Bu gelen kişi, görünümüyle Savsırıko'ya benziyor, bizi
kurtaracak" diye Nartlar sevindiler ve seslendiler.
- Hoş geldin, yaman savaşçımız, ünlü kılavuzumuz, bu karanlık
gecenin soğuğu içinde ölmek üzereyiz, elinden geliyorsa hemen
bizim için kocaman bir ateş yak da iyice bir ısınalım.
- Uğurlu yolculuklar size, Nartlar, Tha (Tanrı) yardımcınız olsun.
Hangi atlı yanına ateş almadan yola çıkıyor ki? Bende bir kıvılcım
bile yok, yanımda hiç ateş taşımam. Çünkü benim vücudum çelik,
soğuktan hiç etkilenmem. Yine de siz umudunuzu yitirmeyin, her
nerede varsa bulup buluşturup size ateş yakarım, dedi Nartlara
Savsırıko.
Savsırıko okluğundan bir çelik ok aldı, fırlatıp gökyüzündeki bir
yıldızı yere düşürdü. Nartlar sırtlarını yıldıza dönüp ısınmaya
çalıştılar, ama yıldız kıvılcımlar saçarak dağılıp söndü.
2
"Olacak şey değil bu" diyerek Savsırıko atı Thoji'ye binip Haram
Oşha (Хьарам 1уашъхьэ) (2) tepesine çıktığında uzaktaki
bir tavtaş (тауташ) (3) içinde, etrafı sık dikenlerle çevrili bir
saray bulunduğunu ve oradan yükselen zayıf dumanların bulutlara
karışmakta olduğunu gördü. Atını oraya doğrultup gittiğinde tam
yedi sıra sivri dikenlerle çevrili bir bahçenin içinde bir dev
sarayı bulunduğunu anladı. Koca bir ağaç tomruğu ile yarılmış
odunlarla tutuşturulmuş bir ateşin üzerine asılı bir kazanın
içinde bir dananın olduğu gibi pişirmekte olduğunu gördü. Alnı
üstünde tek gözü görünen kocaman bir dev ise başını bir ağaç
kütüğüne dayamış, dizlerini hafifçe göğsüne doğru çekmiş, kendini
ateşin sıcaklığına vermiş uyumaktaydı. Bir ön dişi de eksikti.
"Thoji, bu başımıza geleni görüyorsun, Nartlara ateş gerek. Ne
yapacağız şimdi?" diye sordu Savsırıko, Thoji’ye.
Eğerinin altındaki keçeyi çıkar da bana keçeden ayakkabılar (упк1э
цуакъэ) hazırla. Tilki gibi, sincap gibi ona yaklaşacağım,
dizlerimin üzerine çökeceğim, sen de en küçük odunu al, ardından
hemen uzaklaşalım oradan, diye yanıtladı Thoji.
Thoji'nin dediği gibi yaptı Savsırıko da. Thoji bir toz bulutu
gibi havaya doğru savruldu ve bir rüzgar gibi uçup ateşin yakınına
ulaştı. Thoji dizleri üzerine çöktü. Savsırıko ise, küçüğü alayım
derken yanlışlıkla büyük yarma odunu aldı, odundan saçılan
kıvılcımlar devin kaşlarını yaktı ve onu uyandırdı. Uyandığında
tek gözünü açtı ve ateşe koymuş olduğu odunları bir bir saydı,
içlerinden birinin çalındığını farketti. "Kim miş bu benim ateşimi
çalan köpeğin dölü?" dedi ve kızgınlığından deliye döndü dev.
Yattığı yerden kolunu bahçe dışına uzattı, orayı burayı
karıştırarak yedi yolu araştırdı. Yedi gün ve yedi gece boyu bir
uzaklığa ulaşmış olan Savsırıko’yu bir ırmağın kıyısında yakaladı
ve atı ile birlikte yanına getirdi. Ateşinden çalmaya kalkışan bu
kişiye şaşkın bir biçimde bakarken, onun çelikten olduğunu anladı.
”Küçücük biri de olsa bu kişi çok sağlam birine benziyor,
çelikten, düşmüş ön dişimin yerine koyabilirim” dedi kendi
kendisine, ardından düşmüş dişinin yerine Savsırıko’yu koydu.
Savsırıko da hızla kılıcını çekip devin diş etini kesmeye başladı.
Dev bu acıya dayanamadı, Savsırıko’yu dışarıya tükürerek bağırdı:
- Beni dinle ateş hırsızı küçük Nart, benim ölümüm (ecelim)
Setenay oğlu Savsırıko l’ehus’un (л1эхъус;yiğit) elinden
olacakmış. Nartlar bize karşı hep onu öne çıkarıyorlar, at binen
Nartlar içinde onu geçecek bir yiğidin bulunmadığı söyleniyor.
Onun zayıf yanlarını (ш1эгъо-ш1ап1э) bana açıklarsan seni
bırakırım.
- Ben karşı dağın eteğinde yaşayan Nartların basit bir at ve sığır
çobanıyım, dediğin kişiyi görmedim, ama ona ilişkin anlatılan bazı
şeyleri duydum, Savsırıko’nun nerede yaşadığını da bilmiyorum ama
ona ilişkin olarak duyduklarımı sana anlatabilirim, diye karşılık
verdi tek gözlü deve, Savsırıko.
3
- Küçük Nart, Savsırıko’nun nerede olduğunu bilmiyorsan da, bana
onun oyunlarını (hilelerini) göster.
Bu sözler Savsırıko’yu rahatlattı ve gülümseyerek onu yanıtladı.
- Savsırıko’nun oyunlarını oynayabilecek başka bir Nart olmadığı,
onu bir devin bile alt edemeyeceği söyleniyor.
- Lafı geveleyip durma, seni gibi tipsiz bücür çoban seni, sen
bana Savsırıko’nun nasıl oynadığını bir anlat da, onu alt edip
edemeyeceğimi bana bırak, o iş senin işin değil! diyerek çok
kızmış bir halde Savsırıko’ya bağırdı.
- Nartların Savsırıko dedikleri kişinin en sevdiği oyunlardan biri
saban demirini ocakta iyice ısıtıp ağzının içine alıp soğutmakmış
diyorlar, dedi Savsırıko.
- Ağzımın içi zaten tutuşmak istiyordu, iyi ki bunu bana
anımsattın, dedi dev.
- Daha başka keskin dişli canşarah’ı (4) (Джанщэрэхъ) dağ
doruğundan attırıyor, alnıyla vurup geldiği tepeye geri
gönderiyor.
- Göster de göreyim, dedi dev.
Savsırıko canşarahı tepeden yuvarladı ama dev daha hızlı biçimde
tepeye geri sürdü.
- Gerçekten güzel bir oyun biçimi bu. İştahımı daha da arttırdı,
alnımı da biraz rahatlattı. Beğendim bu oyunu, ama daha zor bir
oyunu yok muymuş behey bücür çoban?
- Nartların söylediklerine göre, Savsırıko denen kişi ağzını
açıyor ve ağzını atılan oklarla dolduruyormuş. Savsırıko bana
mısın denmeden bütün bu okları çiğneyip ağzından dışarı
tükürüyormuş.
- Bir yap da deneyeyim, diyerek dev kocaman ağzını açıyor.
Savsırıko devin ağzını ok ile dolduruyor. Dev bütün okları ağzında
ezip dışarıya tükürüyor. Alaylı biçimde konuşuyor:
- Nartların bücür çobanı! Doğru, bu da güzel bir oyunmuş. Diş
etlerim biraz gıdıklanmış, dişlerim de temizlenmiş oldu. Bunu da
beğendim, ama daha zor bir oyun bilmiyor musun?
- Nartların Savsırıko’su büyük bir leğup (kazan) dolusu kurşunu
yedi gün yedi gece boyunca ateşte ısıtıp kaynatıyor. Erimiş kızgın
kurşunun içine Savsırıko, sanki eğer üzerinde gibi gibi girip
oturuyor, kurşun katılaşana dek de orada kalıyor, ardından hiçbir
şey olmamış gibi gerinip katılaşmış kurşunu çatırdatarak
parçalıyor ve içinden çıkıyor.
- Ben mi başaramayacak mışım o işi sanki? Erimiş kurşun içine
oturmaya hazırım, diyor dev, ağzını açarak Savsırıko’ya bakıyor.
Nart genci kazanı asıyor, yedi gün yedi gece kurşunu kaynatıyor,
dev kurşunun içinde oturarak kurşunu kaynatıp içindeyken
soğutuyor, ardından bana mısın demeden kalkıp kurşunun içinden
çıkıyor.
- Bu işten kazançlı çıktım, vücudum yüz kez daha katılaşmış,
iştahım da iyice açılmış oldu. Bu oyunu da sevdim, peki daha zor
bir oyunu yok mu Savsırıko’nun? Yoksa hazırlan, seni bir lokmada
yutayım, dedi dev.
- Sen çok büyük ve çok güçlü bir devsin, hiç acele etme,
Savsırıko’nun son bir oyunu daha kaldı, onu göstermeme izin ver.
Yedi denizin birleşip birbirine karıştığı, dalgaların köpürdediği
bir yerde, Savsırıko denen o kişi denize giriyor, ayakları deniz
dibine değmeden, ağzına da deniz suyu değdirmden dikiliyor.
Nartlar da büyülü nefeslerini (шхъуабз/ушхъухьабз) üfleyip denizi
ve içindeki Savsırıko’yu donduruyorlar, yedi gün yedi gece boyunca
onu öyle bekletiyorlar, ardından Savsırıko sırtını ve göğsünü
gerip sallıyor ve buzları parçalayıp denizin içinden çıkıyor.
- Onu beceremeyecek biri miyim sanki, diyerek dev kızıyor.
Savsırıko yedi denizin karıştığı o yere devi götürüyor. Savsırıko
büyülü nefesiyle (шхъуабзэ) üfleyerek devi denizin içinde
donduruyor.
- Yüklen buzlara, Yınıj! diye seslendi deve.
Dev çok güçlü idi, sırt ve göğsünü gerince buzu çı-çıç ettirerek
çatlattı. Savsırıko bunu üzerine ürktü:”Hele bir bekle, acele
etme, bir noktayı unutmuşum, suyun üzerine saman döküp
donduruyordu, onun üzerine de kar yağdırıyorlardı” deyince, dev de
“Mademki öyle, sen de öyle yap” dedi. Savsırıko suyun üzerine
saman döktü, üfürünce de büyük bir fırtına oluştu ve dondurucu
bir soğuk ortalığı kapladı, yedi denizi buzla kaplandı, soğuk devi
daha da dondurmuş ve karın altına gömmüş oldu.
- Haydi yüklen bakalım, Yınıj, çıkabilecek misin görelim’ diye
deve seslendi. Dev kızmış, alnındaki damarlara kan yürümüş
damarları çatlayacakmış gibi bir bastırmayla buzları yarmaya
çalıştı ama başaramadı, tek gözünü açıp kapayarak buzun içinde
çakılı kaldı.
Savsırıko kılıcını çekip başını boynundan kesip uçurmak için devin
üzerine doğru yürüdü, ama dev öyle bir üfleyip üfürdü ki
Savsırıko’yu iki at günü yolu uzaklığına değin fırlattı.
Savsırıko arkadan yanaşıp kılıcıyla deve vurdu, ama bir şey
yapamadı, bir kılını olsun kesemedi.
- Ben aptalın teki olmasaydım esmer ve eğri bacaklı oluşundan,
kendine özgü davranışlarından ve kurnazca hareketlerinden senin
Savsırıko olduğunu anlamam gerekirdi. Olan oldu artık, sen yendin
beni, yapacağım bir şey kalmadı artık. Kılıcını boşuna köreltme,
onunla bani öldüremezsin. Evime git, giriş kapısında asılı olan
kılıcımı getir, işte onunla başımı kesebilirsin, dedi dev.
Savsırıko yola düştüğünde atı Thoji (Тхъожъый) sordu:”Nereye
gidiyorsun böyle” diyerek. ”Devi öldürmek için kılıcını almaya
gidiyorum”, diye yanıt verdi Savsırıko. ”Onu öyle kolayca
getiremezsin. O kılıç vurmaya ayarlıdır, sana zarar verir. İçeri
girmeden önce içeriye bir odun parçası atıp bir dene. Ardından
Tlepş’in (Лъэпшъ;Demirciler Piri) maşası ile o kılıcı al,
sapından tut, öyle yapman gerekir” dedi Thoji.
Savsırıko Thoji’ye atlayıp Tlepş’in yanına gidip maşasını aldı.
Kapıyı açıp içeriye bir iri odun parçası attığında, devin kılıcı
asılı olduğu yerden fırlayıp oduna vurdu. Savsırıko kılıcı tutmak
istediğinde kılıç saldırıya hazırlandı. Maşanın yardımıyla kılıcı
hemen sapından yakaladı.
Savsırıko’nun kılıcı getirip döndüğünü gören devin tüm umudu yok
oldu:”Kılıcımın seni öldürmesini, bu yolla kurtulabilmeyi
ummuştum, ama artık sonum (хьадэгъу) geldi” diyerek dev
alabildiğine bir bağırdı.
- Başımı kestiğinde gırtlak borumdan (къурбэчый) üç iri bağırsak
çıkacak, üçünü sarıp bir kemer yaparsan benim gücüm seninkine
eklenmiş olur, artık seni hiçbir Nart ve dev alt edemez, dedi.
- Senin anlatacağın masalları dinlemeye gelmedim buraya, seni
öldürmeye ve arkadaşlarıma da ateşi yetiştirmeye geldim, diyerek
devin başını uçurdu. Üç bağırsağı kılıcının ucuyla çıkarıp yanına
aldı. Sırtı aşacaklarında, ”Ne yapacaksın bu bağırsakları?” diye
sordu Thoji. ”Onlarla güzel bir kemer yapmayı düşünüyorum, başka
şeyler de yapabilirim” diye yanıtladı Savsırıko Thoji’yi.
- Öyleyse, önce bu bağırsakları şu öndeki ağaca sar da bir görelim
ne olup olmadığını, dedi Thoji.
Bağırsaklar ağacı ikiye ayırdı.
4
Nartların mallarını yağmalatan devin işini bitirdikten sonra
Savsırıko, ateşi getirip döndü. Döndüğü sıralarda Nartları
umutsuzluğa kapılıp ısınmak amacıyla üst üste yığılmış halde
buldu. Üsttekiler soğuktan donmuşlar, alttakiler de ezilmişlerdi,
sadece ara yerdekiler canlı kalmışlardı.
Savsırıko büyük bir ateş yaktı:”Isının, herkes bir yerini
ısıtabilir” dedi. Biri “ayak parmaklarım”, bir diğeri “ellerim”
diyerek bütün Nartlar sonunda ısındılar.
- Nartlar, şimdi gidelim, hayvanlarınızı kurtaralım, diyerek yola
koyuldular. Devler ülkesine varınca, Savsırıko bir elçi gönderdi.
- Beni Nart Savsırıko gönderdi, Nartlardan yağmaladığınız
hayvanların ve her şeyi eksiksiz geri istiyor, devlerin kolenıj’ı
(къолэныжъ) (5) ile su üzerinde yüzen ayakkabıyı (псыщык1о цуакъ)
ve deri yemek sofrasını (шъо 1энэжъ) da ek olarak istiyor, dedi
elçi.
- Tavtaş’da (Тауташ) oturan devlerin güçlü pehlivanını Savsırıko
bir gidip görüversin, sonra da ona yalvarsın, diye karşılık
verdiler devler.
Bu yanıt üzerine Savsırıko:”Sizin pehlivanınızın yedi canını biraz
önce çıkarmış bulunuyorum, sıra şimdi sizde” diye haber gönderdi.
- Sen öyle san, Nart Savsırıko, bizim pehlivanımız seni bir
üfürmesi ile öte dünyaya yolcu eder, diye yanıt verdiler devler.
Savsırıko öldürdüğü devin kılıcı elde devlere saldırdı. Üç gün üç
gece boyunca devlerle çarpıştı. Kan buharı içinde akıttığı dev
kanından ırmaklar içinde uçurduğu dev kelleleri yüzüyordu.
Böylesine büyük bir savaş verdi. Yiğitlik ve zafer Savsırıko’nun
oldu. Devler umutsuzluğa kapılıp yola geldiler. Nartlardan
yağmalanan mallar geri verdiler, kolenıj, su geçme çizmesi ve deri
sofrayı da çaldıklarına eklediler.
- Nartları yağmayanlara yapacağım şey budur, diyerek Savsırıko
Nartların mallarını topladı ve Nartlarla birlikte geri getirdi.
- Savsırıko günün yiğidi sensin, bizi kurtardın, bizi evlerimize
kavuşturdun, bu getirdiklerimizin içinden beğendiklerini al,
dediler Nartlar.
- Kolenıj, su üzerinde yürüyen ayakkabı ve deri sofrayı verirseniz
alırım, diye yanıtladı Nartları Savsırıko.
- Daha başka bir şey istemiyorsan çok iyi, diyerek istediklerini
Savsırıko’ya verdiler.
İçlerinden biri devlerden alınan şeylerin yararlarını bildiğinden
“Bu uğursuz (мыгъо) getirdiklerimizin en iyilerini kaptı” dedi.
Savsırıko beğendiklerini aldı ve onları evine götürdü.
Dipnotlar:
1) Koydana (Къойданэ)-Nart
destanında adı geçen bir yer.
2) Haram Oşha (Хьарам 1уашъхь)-Nart öykülerinde adı
geçen bir tepe. ”Yasak Dağ” anlamında.
3) Tavtaş (Тауташ)-Dar ve derin dağ vadisi.
4) Canşarah (Джанщэрэхъ)-Nartların oyun oynadığı keskin
dişleri olan büyük tekerlek.
5) Kolenıj (Къолэныжъ)- Devlere ait alacalı bir eşya
olmalı.
Kaynak: Okuma Kitabı 6 (Литэратурэм реджэнхэу тхылъ 6),
Maykop, 1989. |
|
|
|
|
|
|
|