|
|
................... |
|
................... |
MİTOLOJİ VE
TARİHİ GERÇEKLER
HİTİT
BAKİYESİ ÇERKESLER VE AKHİNLER |
Derleme:
Soner Daur Kocsav
Kaynak temini ve derleme: YENEMUK Mehmet Mahir |
|
|
................... |
|
................... |
M.Ö.
750 yılları ve sonrasında da Hititlerin bakiyeleri olan
eski Çerkesler Anadolu’dan Kafkasya istikametine doğru
geri dönüş süreci başlattılar.
Bu eski
Çerkeslerin bir kısmı önce şimdiki Sinop, Trabzon ve Rize
dolaylarına yerleştiler.
Buralarda asırlarca kaldıktan sonra,
Karadeniz’in doğusu, Azak Denizi havalisi ve Kuban nehrinin her
iki yanındaki düzlüklerin oluşturduğu Çerkeslerin “Hekuj”
dedikleri eski vatana doğru göç ettiler. Konuyla ilgili olarak
BERKOK İsmail şöyle demektedir.
“(…) Bir kısım Çerkesler Sinop civarında oturuyorlar, Orman İlahı
olan Mezitha ile Demir İlahı olan Lepş’e taabbüt
(İbadet) ediyorlardı. Küçük Asya’da İslam ve Hıristiyan
mücadeleleri başladığı zaman (Müslümanlar ilk olarak Hz. Ömer
devrinde Kuzeydoğu Anadolu bölgesine girmişlerdir) bu Çerkesler
dini hürriyetlerini muhafaza etmek için Küçük Asya’ dan
Kafkasya’ya göçtüler. Bu muhacirler Kafkasya sahilinde ticaretle
meşgul olan, huzur ve sükun içinde yaşayan kabilelere tesadüf
ettiler, bu unsurla anlaşıp karıştılar ve bu karışmadan Adige
milleti vücut buldu. Bu isim Adigeko adından alınmıştır.
Bu hadiseyi başka şekillerde tasvir eden bazı hikayeler daha
vardır. Bunlar arasında dikkate şayan olan bir cihet, bu
muhacirlerin başında “Akhin” adını taşıyan birinin bulunmasıdır ve
bu zat aynı zamanda ruhani reislik de yapmaktadır.
Bu hikayede Akhineg ismi muvacehesinde Akhin ve Akhips kabilesini
hatırlamamak mümkün değildir ve bu itibarla mühimdir.
Bu menkûlatın mevzuunu teşkil eden vakalar doğruya yakın, hatta
doğrudur”.- İsmail BERKOK “Tarihte Kafkas” Sayfa – 179
Akhinler Kimlerdir?
“Akhinler Kerketler’in cenubunda Tuapse’ye doğru uzanan sahillerde
oturuyorlardı.
Akhinler’in menşeleri ve bunların tarihi maceraları hakkında Hitit
ve Yunan bahislerinde izahat verilmiştir. Bu izahata göre
Yunanistan’dan Kafkasya’ya gelen Akhinler olması mümkündür. Fakat
bu gelişin yeni bir hicret (göç) olmaktan ziyade bir avdet (geri
dönüş) olduğunu kabul etmek zaruretindeyiz.
Kafkasya’da ananelere göre Akhin kabilesine atfolunan mitik bir
hadise bu kabilenin Kafkaslılar’ca taziz edildiğini (aziz kabul
edildiği) gösteriyor.” İsmail BERKOK “Tarihte Kafkas” Sayfa –
140-141
Akhin ve Akhalar Aynı Kabile
BERKOK’un Akhin-Akhinej dediği ruhani reis, bizim aile
menkûlatımızda ki kök atamız Ahınej’dir. Akhin-Akhips kabilesi de
Akhalar olup, Kafkasya’dan Anadolu’ya inen ve Batı Anadolu ile Eğe
Adalarında hakim olmuş, eski Çerkesler den olduğu kuvvetle
muhtemeldir.
“Akhalar; Kafkasya’dan çıkan diğer kas gurubu da Kolhidi’den
(Abhazya’dan) kaçarak Anadolu’ya girmişler, batıya doğru yollarına
devam ederek Eğe Bölgesine kadar yayılmışlardı. Bunlardan Akhaloi
aşiretinin M.Ö. 2000 yıllarında AREİYEVA HİTİTLERİ adı altında Eğe
Bölgesinde büyük roller oynadığı dikkate değer.” – Ali ÇUREY
“Sözcüklerin Tanıklığında Çerkes Tarihi” Sayfa 80
Kafkaslarda ve Kuban kıyılarındaki topraklarda yaşayan Çerkesler,
kabileler halinde yeni düzen almaya başladıklarında, Kuzey Batı
Kafkasya’daki kabileler; Wubıh, Shapsugh, Natuhaç ve Abzeghlerde
“Koyunların ve boynuzlu hayvanların koruyucu tanrısı” Axın’ın
bu ulu kişiye bağlantısını da düşünmek gereklidir.
Hattilerin Göçü
Çerkes tarihinde Doğu Karadeniz kıyılarında, Azak Denizi’nin her
iki yanında ve Kuban nehrinin kıyılarında yaşayan Kuzey
Hattilerin torunları olan Adigelerin, (Bu isim miladi 5’inci
asırdan itibaren kullanılır) Güney Hattilerin yüzyıllar
sonrasındaki bakiyelerinin de kendilerine katılıp karışması ve
kalabalıklaşması sonucunda yeni bir göç dalgası oluşturarak
kitleler halinde Kafkas dağlarına doğru yayılmaya başladıkları bir
dönem vardır.
Bu süreçte Ahıneko Yediç Kaj (Yedıcıhıj) bir gurup Adige’ye
mihmandarlık ederek, Wubıh ülkesini kat edip Karadeniz’e dökülen
Şahe ve Sase derelerinin kaynağının bulunduğu vadiye,
Hititlerden gelen soylulukla yerleşirler.
Abzegh Kabilesinin Oluşumu
“Kafkasya Kabilelerinde Arma ve Damgalara İlişkin Hikayeler,
Olaylar”
Mısır- 1865
Bulak Matbaası basımlı Osmanlıca
kitabın yazarı Bjedughlu Tl'ap' El Hac Mustafa Mahir
Efendi, Yedic Kaj’la ilgili şu bilgileri aktarır;
“Yedic Kaj; Bu kabile Abzegh kabilelerinin en
büyüklerindendir. İlk defa olarak Çerkes sahrasına sakin olan
budur. Şhaguaşe adındaki nehrin yanındaki bir vadide otururlar.”
“Mezıtha’nın (Yediç Kaj - Yedıcıhıj) Kusmez ve Vezdemır adında iki
oğlu olur. Kuşmez’ın; Ançok, Beşuk, Janket,
Vezdemır’in; Yediç, Yenemuk, Davur ve Bığadır adında çocukları
olur.
Zamanla bu çocuklardan birer aşiret oluşur ve günümüze kadar
gelirler.
Hititlerden gelen soylulukla daha sonra Abzeh adını alacak
kabileyi thamatelerle birlikte yönetirler” -
Edip CANKAT. “Abzeh Tarihi”
adlı basılma hazır kitap
Semen EBADZE “Çerkesya’nın Rus’lar Tarafından İşgali Kafkas Rus
Savaşlarının Son Dönemi” adlı kitabının 9. sayfasında konuya
ilişkin şu tespiti yapar; “Abzeghlerin kökeni iki aileye Kaçmez
(Kuşmez ‘ormanın beşiği’) ve Vozdemır’e dayanan yedi ana
soya ayrılıyordu. Halkı bu aile temsilcileriyle birlikte, seçilmiş
thamadeler yönetiyordu.”
Uzun yıllar Kafkasya’da yaşamış ve görevi icabı 1820 yılından
ölümüne kadar geçen 40 yıldan fazla bir süre Adige etnolojisi
hakkında da araştırmalar yapmış Leonti LYULYE (1805 -1862)
“Çerkesya” adlı kitabının 56. Sayfasında bu konuya ilişkin
şöyle demektedir; Abzeghlerde asilzade aileleri günümüzde
şunlardır: 1) Beşok (Beşuk), 2) Yedige (Yediç), 3) İnemok (Yenemuk),
4) Cankiat (Cankat-Janket), 5) Antsüok (Ançok), 6) Bığadır, 7)
Daur (Davur)
Abzeghler arasında bu yedi soyun pışı mertebesinde Vark payesi ile
onurlandırıldıkları bilinmektedir. Yani Abzegh Varkleri
feodalitenin katı olarak yaşandığı Kabardey ve türevi
kabilelerindeki Varklerden ayrı statüde idiler. Bunlar pışıya
bağlı iken Abzegh Varklerinin pışısı yoktu. Ülkeyi diğer
thamadelerle birlikte yönetirlerdi
Tespit ettiğim kadarıyla Kaçmez-Kuşmez ve Vezdemir gerçeğini İzzet
AYDEMİR “Göç” adlı kitabında, Barasbi BAYTUĞAN’da 1964 yılında
yayınlanan Birleşik Kafkasya Dergisi’nin birinci sayısındaki
makalesinde, Dr. Ufuk TAVKUL “Kafkasya Gerçeği” adlı kitabında
beyan etmişlerdir.
Miladi 7 yy.’da Adige ülkesinin coğrafyası yanında, idari
yapısında da yeni oluşumlar meydana gelmiştir. Artık tüm Adige
ülkesinin hakimi Cemguyların pşısı (prensi) Pşımeyapş
(prensler prensi) Bolatuka’dır.
Soyluluk ve Vark Xabze
“Vark: Soylu, asil, nobıl demektir. ‘Vark Xabze’ diye bilinen
Adige töresi aynı zamanda kabilede ahlak ve terbiye sembolü olarak
kabul edilmiştir.
Özellikle Abzeghler arasında varklık öyle bir rütbe, öyle asalet
unvanıdır ki, onlarda pışılık payesi olmadığı için, pışı
mertebesinde kabul edilerek hürmet ve itaat görürlerdi.
Soyluların Karakteri
Bunlar kabilenin büyükleri oldukları halde son derece alçak
gönüllü, nazik, merhametli, şefkatli, cömert, cesur ve sabırlı
olurlar. Büyük bir izzet-i nefis sahibidirler. Çok söylemezler,
her hadiseyi sükun ve dikkatle dinlerler.
Muharebede daima düşmanı ilk göğüsleyenler olmak için ordunun
önünde giderler, muharebe dönüşünde de ordunun güvenliği için
arkadan gelirlerdi.
Bu kadar faziletleri ile beraber bir “varklık imtiyazı” peşinde
koşmazlar. Akıl, tedbir, sadakat ve cesareti göstermeye mecbur
olup, nefsini her şeyden mahrum tutarlar. Zulüm yapmaz ve
yaptırmazlar. Her şeyi sulh ile hallederler ve icabı halinde
kabilenin ilgisine taalluk eden şeyler de, halkın içinde bir köylü
neferi, sade bir adam gibi davranarak, kendi nefsinde hiçbir
imtiyaz görmezler.
Abzeghler de varklık ebedi ve ananevidir. Gerçi belli bir
alametleri resmi bir elbiseleri “giysi” yoktur. Ama herkes onları
soyadlarından ve damgalarından (arma) tanırlar.” - Edip CANKAT.
“Abzegh Tarihi” adlı basıma hazır kitabından.
Adige Xabze’nin Son Hali ve Son Otorite
Osmanlı
Sultanı ikinci Mahmut tarafından gönderilen madalya ve maaş sahibi
Selkerî Muhammed YEDİÇ, Adige milletinin sosyolojik açıdan
geçirdiği inkılapların ve Ruslarla yaşadığı savaşların etkisiyle
tarihinin en zor günlerini yaşadığı dönemde Batı Adigelerine
önderlik yapmış bir zat olarak tarihe geçmiştir. Adigeler arasında
Çaleçeriyeko Degu olarak bilinirdi.
Çerkes adetlerine göre, hemen hemen her üç senede bir, gereğinde
ise daha evvelde Çerkesya’nın ileri gelenleri toplanarak toplumsal
konularda, örf adetlerde değişiklikler yani reformlar yaparlardı.
19 yy da savaşlar dolayısıyla Adige toplumu için geçerli olan
töreler her 25 yılda bir toplanan kurultaylarda gözden geçirilir,
zamana uydurularak yeniden kabul edilir olmuştu.
Son kurultayı toplama başarısı Çaleceriyeko’ya aitti. 1828 yılında
ki bu toplantıda adet ve geleneklere son sekli verildi. O zamandan
beri bir daha bu amaçla bir toplantı yapılmadığından
günümüzdeki adet ve gelenekler Çaleceriyeko Degu’nun
başkanlığını yaptığı kurultaydan kalmıştır.
Şimdilerde Adige xabze olarak bilinen Adige töresi önceleri vark
xabze olarak bilinir ve söylenirdi. Törenin koyucusu, koruyucusu
ve lağvedicisi bunlardı. Bunu yaparken diğer Adige thamadelerinin
de katkısını ve desteğini alırlardı. Ancak, Çaleçeriyeko Degu ve
emsali büyüklerin 1850'li yıllarda artık yok olmasıyla ülkenin
genel yönetimindeki etkileri kırılan Adige asilzadelerinin yinede
her türlü toplantıda başköşeye geçme, sağda yer alma ve sofra
thamadeliği gibi imtiyazları kalmıştır. Bu ayrıcalıklarda genç
varklar nezdinde neredeyse sona erdirilmiş ve bu uygulamalar
sonucu meydana gelen keyfi uygulamalara karşı halkta tepkiler
oluşmuştur.
Varklar ile Pşilerin Tavır Farkı
Bu gibi batıl düşünce ve davranışlar mağrur Abzeghleri incitmeye
başlayınca, Lışe Pağkopal namındaki bir Abzegh’in “Benden yaşlı
Varklara sağım açık, küçüklere asla” diyerek ilk isyan bayrağını
açmış. Bundan sonra Abzegh thamadeleri toplanarak Varklar
hakkında, ellerinde ki bütün malların ve imtiyazların
kaldırılmasına karar vermişlerdir. Buna mukabil varklar bu
isyankar davranışlara güler yüzle ve tatlı sözle karşı gelmişler
ve kaynaşmışlardır.
Varklar bütün bu davranışlara aldırmadan, Tfekoltler ile birlikte
yaşamışlardır. Hiçbir zaman diğer kabile “pşileri” gibi Ruslara
sığınmak tenezzülünde bulunup kendi halkına savaş açmamış ve daima
xabzenin inceliklerine sarılarak kendilerini saydırmışlardır.”
Evlilik ve Demokrasi
Bu karışıklıklar sırasında hiçbir asilzade halkın düşmanlığının
kurbanı olmamıştır. Hatta asilzade erkeklerin halktan insanlarla
evlilik birliği yaptığı olmuştur; ancak yine de hiçbir asilzade
kızı halktan bir erkekle evlenmemiştir.
Batı Adigelerinde demokratik toplumun oluşumu yavaş yavaş ve
hissedilir sarsıntılar olmadan gerçekleşti.” Leonti Yakovleviç
LYULYE ‘Çerkesya’ (Sayfa 57-58)
Kaynaklar:
- İsmail BERKOK “Tarihte Kafkasya”
- Ali ÇUREY “Sözcüklerin Tanıklığında Çerkes Tarihi” Sayfa 80
- “Kafkasya Kabilelerinde Arma ve Damgalara İlişkin Hikayeler,
Olaylar” Mısır- 1865 Bulak Matbaası
basımlı Osmanlıca kitabın yazarı Bjedughlu Tl'ap' El Hac
Mustafa Mahir Efendi
-
Edip CANKAT. “Abzeh Tarihi” adlı basılma hazır kitap
- Leonti LYULYE (1805 -1862) “Çerkesya” sayfa 56
- “Adige Aile Damgaları”
Prof. Pşıbıy İnal, Çev: Ergün Yıldız,
Karaçaevsk -1996 |
|
|
|
|
|
|
|