Genç avcı, avlanmak için dağda gezerken çok güzel
bahçesi olan büyük bir evle karşılaşmış. Kapıyı açıp
bahçeye girdiğinde çok güzel bir kız görmüş. Kız, Dev'in
tutsağı olduğunu ve ona hizmet ettiğini, iki yıl sonra
da serbest bırakılacağını söylemiş.
"Gel, hemen götüreyim seni, iki yıl Dev'e katlanamazsın" demiş
avcı.
"Olmaz" demiş kız. "Dev'in yaman bir atı var. Normal bir atın yedi
günde aldığı yolu bir günde alıyor. Senin atın onunkiyle başa
çıkamaz" diye karşı çıkmış, ama delikanlı diretmiş, kızı terkisine
alıp yola koyulmuş.
Dev
ikindiye doğru uyanmış, kızın gittiğini anlayınca atına binip
kızın peşine düşmüş, çok geçmeden de yetişmiş. Kızı hemen kapmış,
atın göğsüyle çarpıp oğlanla atını birkaç metre ileriye, ormanın
içine fırlatmış.
Bir
süre sonra delikanlı ve atı kedilerine gelmişler. Dev ise, kızı
alıp evine geri dönmüş, kızı bir güzel azarlamış, bir daha böyle
bir işe kalkışacak olursa, tutsaklık süresini uzatacağını da
söylemiş.
Ertesi gün öğleye doğru delikanlı yeniden kızın yanına gitmiş.
Kız, "Bir daha gelme. Dev ikimizi de öldürür. Ben umarsızım ama
sen vaktin varken kendini kurtarmaya bak" demiş.
Delikanlı da, "Baş koydum, seni Dev'in elinden kurtarmadan hiçbir
yere gitmem, öleceğimi bilsem bile" demiş.
"Öyleyse bekle" demiş kız. "Ben önce devin canının nerede
bulunduğunu öğrenip sana söyleyeyim, ondan sonra ne yapacağını sen
bilirsin".
Dev
uyanınca, onu sofraya buyur etmiş, ardından "Dev, seni çok
seviyorum. Beni hiç aç bırakmıyorsun, en iyi, en tatlı yiyecekleri
getiriyorsun, sırf ev işleriyle, sana yemek hazırlamakla sana olan
sevgimi yeterince göstermiş olamam. Canının nerede olduğunu
bilirsem, senin olmadığın zamanlarda ona da saygı gösteririm.
Canın nerede? " diye sormuş kız Dev'e.
Dev,
"Benim canım bu oda kapısında" demiş.
Kız,
Dev ava çıkınca, gün boyu kapıyı değişik renklerle boyamış,
süslemiş. Dev dönünce şaşırmış, "Nedir bu böyle? " diye sormuş.
"Senin yokluğunda, senin canını sevindirmek, ona saygıda bulunmak
için yaptım bunu" demiş kız.
Dev
bir kahkaha patlatmış, "Deli kız, boşuna yorulmuşsun. Benim canım
kapıda değil, kapı önündeki dut ağacında" demiş.
Kız,
ertesi gün, Dev dönene değin, dut ağacının yapraklarını renk renk
boyamış, ağacı ve dallarını kurdelelerle süslemiş. Dev, döndüğünde
gördüklerine şaşırmış mı şaşırmış. "A deli kız, benim canım ağaçta
olur mu hiç? Ben sana bir şaka yaptım. İleride, dağda güzel bir
göl var, her gün bu göle su içmek için üç ceylan gelir, benim
canım bu ceylanların en güzel ve en hızlı olanının sol bacağına
gömülü bir kutunun içinde. Kutunun içinde de üç sinek var, benim
canım işte o sineklerde. Kimse o ceylanı avlayamaz, o denli hızlı
ve çevik bir hayvan. O nedenle, 'canın' diye boşuna yorulma"
demiş Dev.
Kız
bunu delikanlıya söylemiş. Delikanlı ertesi gün ceylanları
beklemiş, en güzel olanını da görmüş. Ama tam emin olmak için
görünmeden ceylanları ürkütmüş, çünkü en hızlı olanını tam
saptamak istemiş. . .
Ertesi gün bekleyip ceylanı vurmuş, delikanlı o denli yaman bir
avcı imiş. Ceylanın bacağındaki kutuyu çıkarmış, ilk sineği almış,
sıkmaya başlamış, uzaktan bir bağırtı sesi duymuş. Birinci sineği
öldürmüş. İkinci sineği alıp ezmeye başlamış, "Yapma!" diyerek,
bağırarak Dev'in kendisine doğru koşmakta olduğunu görmüş.
Sineği sıkarak öldürmüş, üçüncü sineği de almış, Dev yetişmiş, kan
ter içinde delikanlının üzerine bindireceği bir sırada, delikanlı
son sineği ezip öldürmüş. Dev ise, güm diye yere yuvarlanmış,
deprenerek can vermiş.
Delikanlı kızı kurtarıp köyüne götürmüş. Büyük bir düğün yapılmış.
Danalar, kuzular kesilmiş. Kızları kaçıran kötü Dev'den
kurtuldukları için köylüler çok sevinmişler. O nedenle her
taraftan hediyelerle insanlar düğüne gelmişler. Böylece delikanlı
ile kız evlenip mutlu olmuşlar.
Not:
Bu
masalı 1972 yılında yedeksubay olarak İstanbul’da askerliğimi
yaptığım bir sırada, bölük posta erimiz olan Ş. Urfalı ve bir Kürt
olan Emin Bebe'den dinlemiştim. Adige/Çerkes
varyantlarından farklılığı "göl, üç ceylan ve ceylanın budundaki
üç sinek bulunan kutu" kısmıdır. Çerkes varyantları daha geniş,
atların elde edilişi, atlar, Dev ve masal kişileri
isimlendirilmiş durumdadırlar. Bir Çerkes Nart efsanesi varyantı
örneği için Bkz. "Verzemeg ile Yımıs’ın
Doğuşu Öyküsü ", CircassianCenter. com, CC,
Edebiyat/Efsaneler-Mitoloji Bölümü, ayrıca “Nartlar”1-7, CC,
internet. -HCY |