İnsanlar arasında iletişim ve
anlaşma araçlarından en önemlisi "dil"dir. "Dil"i olmayan bir ulus
düşünülemez. Adigeler "Dilsiz ulus ölüdür.", "Dili olmayanların
ulusu da olmaz." derler. Bir ulus kendine özgü kültürel değerleri,
gelenek ve görenekleri "dil" aracılığıyla yeni kuşaklara aktarır.
"Dil"i yok olan bir halkın tarih sahnesinden silinmesi
kaçınılmazdır. Tarihte dili, kültürü ve vatanıyla bağlantısı yok
edilerek, asimile olup tarih sahnesinden silinen birçok ulus
vardır.
Tarih sahnesinden silinmemek için geçmişte yıllarca mücadele eden
Kuzey Kafkasya halklarının (ki, Türkiye'de Çerkeş genel adıyla
tanınmaktadırlar), anavatan dışında yaşayan kesimlerinde gün
geçtikçe yoğunlaşan "anadilin yok oluşu" sorunu yaşanmaktadır.
Anadilin yok oluşu ile birlikte kültürel değerler, gelenek ve
görenekler yok olmakta, giderek bir halkın tümüyle asimilasyonu
gündeme gelmektedir. Özellikle iletişim teknolojisinin köylere
kadar girmesi, hızlı kentleşme, dağınık yerleşim, eğitim vb. gibi
doğal etmenlerin yanı sıra 2932 sayılı yasayla getirilen engeller,
ülkemizde "anadilin yok oluşu" sürecini hızlandırmıştır. Bu
sorunun diğer önemli bir nedeni de hiç kuşkusuz halkın , özellikle
de aydınların bu konudaki dirençsizliği ve duyarsızlığıdır.
Anavatan dışında çeşitli ülkelerde yaşayan
Adigelerin anadilleri
yok oluş sürecinde iken, K. Kafkasya'da yaşayanların da,
dışarıdakiler kadar olmasa da, "anadil'e ilişkin birtakım
sorunları gözlenmektedir.
Adigelerde dil sorununa girmeden önce, bir dilin varlığını
sürdürebilmesi ve gelişmesi için gerekli olan şartlara değinmek
istiyoruz.
Anadilin Varlığını Sürdürme ve Gelişme Koşulları
Dillerin varlıklarını sürdürebilmeleri, gelişmeleri için gerekli
şartlar bilimsel olarak şu şekilde açıklanmaktadır:
1) Bir dil o dilin konuşulduğu bir dil
bölgesine sahip olmalıdır.
2) Bu dil bölgesi sağlam bir ekonomik temele sahip
olmalıdır.
3) Dil, çalışma gününün ve yaşamın tüm alanlarında
kullanılmalıdır.
4) Yazı dili oluşturulmalıdır.
5) Dil, kitle haberleşme araçlarında kullanılmalıdır.
Bu açıklamaya göre K.Kafkasya ve diğer ülkelerde yaşayan
Adigelerin dil sorunlarını irdeleyecek olursak şunları
söyleyebiliriz:
Adigelerde Anadil Sorunu
1)
K. Kafkasya'da Adige dili (veya dilleri), Adigelerin yoğun olarak
yaşadıkları bölgelerde hem okullarda öğretim dili olarak
okutulmakta, hem de yaşamın tüm alanlarında kullanılmaktadır.
Rusça devletin resmi dilidir ve halk Rus dilini de kullanmaktadır.
Adige özerk yönetim birimlerinde ve çoğunluğunu Adigelerin
oluşturduğu bölgelerde Adigece okutulması ve okunması zorunludur.
Bu nedenle yeni kuşaklar zorunlu olarak kendi anadillerini
öğrenmektedirler. Kendilerine yetebilen bir ekonomik yapıya da
sahiptirler. Fakat gerekli yapı değişikliklerine gitmedikleri
sürece mevcut ekonomik sistem ihtiyaçları karşılamakta
zorlanacaktır.
Şüphesiz ekonomik yapı değişikliği, beraberinde birçok sosyal
değişimi de getirecektir. Nispeten kapalı ve kendine yeten
ekonomik yapının değişmesi, pazar ilişkilerine geçiş, "dil"de de
bazı değişiklikleri getirecektir. İnsanlar kendilerine ekonomik
bir yarar sağlamayan Adigece yerine İngilizce, Rusça v.b dilleri,
öğrenmeye ağırlık verecek, dolayısıyla bugüne kadar ekonomik bir
temel bulan anadil bir-iki kuşak sonra kendiliğinden yok
olacaktır. Çünkü dil'e hayat veren ekonomik yapı ve pazar
ilişkileri egemen dillerin lehine işleyecektir.
Kuşkusuz burada nüfus çok önemli bir etmendir. Pazarda arz ve
talebi belirleyen nüfus oram, konuşulan ve gerekli olan dili de
belirleyecektir. Sovyetlerde meydana gelen ekonomik yapı
değişikliklerine kadar devletin ekonomik destekleriyle gelişen
dil ve kültüre ilişkin çalışmalar, bundan böyle pazar kurallarına
göre şekillenecektir. Kuşkusuz bu durum, bugünkü nüfus yapısı
dikkate alındığında Adigelerin oldukça aleyhinedir. Yakın bir
gelecekte anadilin yok oluş sorunu yaşanmasa dahi, uzak bir
gelecekte "yok oluş sorunu" ciddi olarak gündeme gelebilecektir.
2) K. Kafkasya dışında Adigelerin yaşadıkları diğer
ülkelerde dilin konuşulduğu toplu bölgeler yok denecek kadar
azdır. Örneğin Türkiye'de Uzunyayla, bir ölçüde Düzce dışında
toplu yaşanılan ve dilin tam olarak konuşulduğu bir bölgeye
rastlamak mümkün değildir. Bu bölgelerde de sağlam bir ekonomik
yapı olmadığından, kentlere hızlı göçler olmakta, bölge nüfusu
sürekli azalmaktadır. Ayrıca yazılı eğitime dönüştürme olanağı
bulunmayan Adige dilleri, yoğun yaşanılan bu bölgelerde dahi
hızlı bir şekilde asimile olmaktadır. K.Kafkasya dışında hiç bir
ülkede Adige dili bir bölgeye ve sağlam ekonomik temele sahip
değildir.
3) Adigece K.Kafkasya'da köy tipi yerleşim birimlerinde
(ki köyler 500-1500 hanelidir) çalışma gününün, yaşamın tüm
alanlarında sürekli, kentlerde ise kısmen kullanılmasına karşın,
diğer ülkelerde yaşamın ancak çok az bir kesiminde ve birçok
yabancı kelime karıştırılarak kullanılmaktadır. Genellikle
günlük yaşamda Arapça, Türkçe vb. kullanılmaktadır. Çünkü
ihtiyaçlar ancak böyle karşılanabilmektedir. Bu dillerin bir
ekonomik temeli vardır ve egemen dil olarak varlıklarını
hissettirmektedirler. Kuşkusuz sürekli kullanılmayan bir dil de
zaman içinde yok olacaktır.
4) 80 yılı geçkin bir süredir yazılı hale getirilerek
yaşamın her alanında kullanılan Adige dili K.Kafkasya'da
"edebiyat, tiyatro, müzik ve okul eğitiminde" kullanılarak
kurumlaşmıştır. Kendi diliyle eğitimin ve kendi devletine sahip
çıkmanın bir sonucu olarak Adige dilleriyle yapıtlar veren birçok
sanatçı yetişmiştir. Dilin yazılı hale getirilme sinden bu yana
yığınla sözlü kültür ürünleri derlenmiş ve yeni kuşaklara
aktarılmıştır.
5) K. Kafkasya dışında anadiliyle okuma-yazma bilenlerin
sayısı nüfusa oranla çok azdır. Özellikle ülkemizde anadil
konusunda getirilen yasaklar okuma-yazma olanaklarını yok
etmiştir. Örneğin Kafkas kültürünü yaşatmak amacıyla kurulan
derneklerde Adigece okuma-yazma kursları açmak, yasal olarak,
mümkün değildir. Yazıya dökülmeyen bir dilin sadece evde
konuşulmasıyla (ki bir çok nedenler yüzünden bu da, ancak kısmi
olarak yapılabilmektedir) varlığını sürdürebilmesi ve gelişmesi
mümkün olabilir mi?
K. Kafkasya dışında sadece Ürdün ve İsrail'de
Adigeler kendi
anadilleriyle öğrenim görebilmektedirler. Öğrenim hakları olmasına
karşın oralarda da dilin konuşulma oranı düşüktür. Çünkü o
ülkelerde de dilin ekonomik bir temeli yoktur. Dilin günlük
ekonomik yaşamda bir işlevi yoktur. Okuma-yazmayı bilmesine karşın
konuşamayan insanlara rastlamak mümkündür.
6) Radyo-TV., gazete vb. gibi kitle haberleşme araçlarında
Adige dillerini kullanma olanakları K.Kafkasya'da belirli
sistemlere ve yasal güvencelere bağlanmıştır. Her gün belirlenen
sürelerde TV. ve radyolardan anadille programlar yayınlanmakta,
günlük gazeteler çıkarılmaktadır, Diğer ülkelerde ise anadili
kitle haberleşme araçlarında kullanma olanağı yoktur.
Yaptığımız bu değerlendirmeden Adige halkının K.Kafkasya'da
anadilinin yok oluş sorunu olmayacağı gibi bir izlenim
çıkmaktadır. Kuşkusuz bir-iki kuşak için bu söz konusu
olmayabilir. Fakat uzun vadede bu nüfus yapısı değişmediği, yeni
bir siyasal yapılanmaya gidilmediği takdirde orada da ciddi bir
asimilasyon sorunu yaşanabilecektir. Özellikle, uygulanmaya
konulan ekonomik ve siyasal sistem dilde ve kültürel yapıda ciddi
asimilasyon sorunlarını gündeme getirebilir. Şu anda dahi
Adige
dilinin varlığını sürdürebilmesi ve gelişmesi için her türlü
eğitim olanakları olmasına karşın yazışma ve konuşmalarda oldukça
sık Rusça, Balkarca kelimelere Taşlanmaktadır. Yabancı kelime
kullanma oranı Radyo, TV., ve gazetelerde daha da çoktur.
Adige
dili alanında eğitim veren kurumların ve dilbilimcilerin olduğu
bir ülkede yabancı kelimeler yerine Adigece kelimeler üretilmesi
çok zor olmasa gerektir.
Ayrıca aralarında çok az şive farklılıkları olan dillerin
birleştirilmemesi de bir sorundur. Örneğin; (Abazin-Abhaz), (Abzegh-Bjedugh-Kabardey-Shapsugh),
(Çeçen-İnguş), (Diguron-Yiron) ve bazı Dağıstan şiveleri
arasındaki farklılıkların giderilmemesi nedeniyle ileride bu
dillerin hemen her birinin, özellikle de nispeten daha az nüfus
tarafından konuşulan dillerin, yok oluş sorunları ortaya
çıkabilecektir.
Özellikle her şeyin parayla ölçüldüğü serbest piyasa sistemine
geçildiği bir ortamda, dil} ve kültürün gelişmesi de bir ekonomik
pazar' sorunuyla birlikte ele alınacaktır. Yukarıda sözü edilen
şive farklılıklarının ortadan kaldırılmasıyla anadille yazılan
eserler daha çok alıcı-pazar bulacak, dolayısıyla satış olduğu
sürece de o alanda yapıtlar çoğalacaktır.
Adigelerde anadil sorunu konusunda sonuç olarak şunları
söyleyebiliriz:
1) K. Kafkasya'da anadilin yaşaması ve gelişmesi için var
olan tüm eğitsel, yasal imkanlar yeterince kullanılamamaktadır.
Anadili Adigece olan bir kimse "etki alanını" kendi ekonomik ve
manevi çıkarlarına zararlı olacak şekilde sınırlandırmamak için (Adigece-Rusça
olmak üzere) çift dilliliğe muhtaçtır. Şayet genelde devletin
resmi dili olan Rusça’nın etki alanı büyür, Adigece'nin geçerlilik
ve etki alanı bilinçli ve sistemli bir şekilde geliştirilmezse
toplum giderek tek dile kayacaktır. Bu nedenle aydınlara,
politikacılara, eğitimcilere, yazar ve yayıncılara çok görevler
düşmektedir. Eldeki tüm olanaklar sonuna kadar kullanılmalı,
Adigece'nin önündeki engeller kaldırıl-malıdır. Örneğin şive
farklılıkları kaldırılarak tek dilli bir toplum oluşturma çabaları
yoğunlaştırılmalıdır. K.Kafkasya'da
Adige diline ilişkin
sorunları çözebilecek güçte bir ulusal bilinç ve potansiyelin
olduğuna inanıyoruz.
2) Diğer ülkelerde anadili sorunu çok ciddi boyutlardadır.
Özellikle Türkiye'de anadil hızlı bir şekilde yok olmaktadır.
Gerekli tedbirler alınmadığı takdirde 50 yılda anadilini
konuşabilen çok kişi kalmayacaktır. Evet acı gerçek budur. Her
türlü yasal engel kaldırılsa dahi dilin ve dolayısıyla halkın yok
oluşunu kimse önleyemez. Çünkü Adige dilinin varlığını
sürdürebilmesi ve gelişmesi için gerekli olan şartlar yoktur.
Anayurt K.Kafkasya dışında Adigece, bir dil bölgesine, sağlam bir
ekonomik temele sahip değildir. Peki bu şartlarda bu dil nasıl
varlığını sürdürebilir ? Bu konuda neler yapılmalıdır ? Anadilin
yaşatılması için bir umut ışığı var mıdır?
Anadilin Varlığını Sürdürebilmesi İçin Öneriler
Anadilin yaşatılması, kültürel varlığın sürdürülmesi her şeyden
önce bir ulusal bilinç sorunudur. Sağlam bilince sahip olmayan bir
kişi için bunların bir değeri yoktur. Bu bilince sahip olup da
şartlar nedeniyle anadilini öğrenememiş, istekli insanlar da
vardır. Gerek "kişi gerekse toplumsal düzeyde, bu sorunun
çözümü konusunda yapabileceğimiz bazı şeylerin olduğu
kanısındayım.
1) Anayurt K.Kafkasya dışında Adige halkının varlığını
sürdürebilmesi uzak bir gelecekte kesinlikle söz konusu değildir.
Sorunun radikal ulusal çözümü Anavatana dönmektir. Orada kendi
topraklarında egemenliğini ilan etmiş, Birleşik K.Kafkasya
Halkları Federasyonu şeklindeki bir devlet örgütlenmesi içerisinde
varlığını sürdürmesi siyasal bir çözümdür.
2) Siyasal çözümlere uzun bir gelecekte ulaşabileceğimiz
düşünülürse, o zamana kadar dilin yok olmaması için gerekli
çabalar da sarf edilmelidir. Örneğin evlerde Adigece okuma-yazma
öğrenebiliriz. Dili bilen büyüklerimizi zorlayarak sürekli
anadille konuşmalarını sağlayabiliriz. İmkanlar ölçüsünde yaz
aylarında çocuklarımızı Kafkasya'ya göndererek orada dil
kurslarından geçirebiliriz.
3) Bütün Kafkas Kültür Dernekleri dil öğrenme kampanyası
açabilir, dil yasağının kaldırılması konusunda girişimlerde
bulunabilirler.
4) Türkçe - Adigece bir sözlük hazırlanıp yayınlanabilir.
5) K.Kafkasya'daki dilbilimcileri davet edilerek seri
konferanslar verdirilebilinir.
6) Gençlik gruplarının turistik gezileri sağlanabilir. Bu
gezilerde dil öğrenmeye ağırlık verilebilir.
7) K.Kafkasya ile mektuplaşmalar yoğunlaştırılabilir.
8) Sadece dil öğrenmeye yönelik geziler ter tip edilebilir.
K.Kafkasya'daki yatılı okullardan, yaz aylarında yararlanmak
suretiyle bu gezilerin ekonomik maliyeti ve külfeti azaltılabilir.
Adige dilinin yok olmaması için K. Kafkasya'da ve dışında yaşayan
halka büyük görevler düşmektedir. Her iki kesimin yapabilecekleri
katkılar vardır. Sorun bir halkın yok oluş sorunudur, tarih
sahnesinden silinmesi sorunudur. Dolayısıyla her iki kesimi de
ilgilendirmektedir. Adige dil ve kültürü evrensel dünya
kültürünün bir parçası olması nedeniyle, "dilin yok oluş= sorunu"
tüm uluslararası kültür kurumlarını da ilgilendirmektedir.
Adige dilinin yok olmasını istemeyen duyarlı insanlar, bir araya
gelerek, bu ciddi sorunun çözümü konusunda kısa ve uzun vadeli
planlar yapmalı, güçlerini birleştirmelidirler. Gerekli tedbirler
alınmadığı takdirde, Adige halkı bir tarih olmaya, kazılarda
anılmaya mahkûmdur. |