|
|
................... |
|
................... |
ABHAZ DİLİ VE
DÜNYA ABHAZ-ABAZA HALKLARI BİRLİĞİNİN MİSYON-VİZYONU |
AÇUŞBA Atay
İstanbul, Eylül 2004 |
|
|
................... |
|
................... |
SUNUM
Son yüzyılda Batı aleminin duyarlı gruplarınca
tüm kültürler; özellikle Kadim kültür-dillere sahip guruplara
ait kültür-dillerin kaybolmaması; korunması-geliştirilmesi
bağlamında gayretlerin bulunduğu bilinmektedir.
19. yy’ın ikinci çeyreğinde yoğunlaşmaya
başlayan bu yaklaşım, insanlığın giderek ağırlaşan ahlaki-ruhi
bunalımının; maddeden ruhsal zenginliğe doğru bir denge
oluşturma ihtiyacından olsa gerektir. Özellikle Batı aleminde,
neredeyse tüm maddesel ihtiyaçların karşılanabilmesine rağmen
yaşanan ahlaki ve ruhsal çöküntünün böyle bir yaklaşımı
tetiklediği; dayattığını söylemek mümkündür. Ancak, zaten
yetersiz olan bu istekler, ülkeler ve bazı grupların kısır
görüş ve değişik menfaat kaygıları sebebiyle gereği kadar
desteklenemeyince her geçen gün, Kadim kültürler-dillerin
kayıpları ölüme doğru seyretmektedir.
Konuda ki ihtiyacı açıklayıcı olması açısından
bilimsel buluşlarının yanında düşün adamı olarak da insanlığın
önde insanlarından olan Albert Einstein’dan bir örnek
verilebilir: “... ödevimiz ulu ve dayanıklı varlıklarımız
arasında hayata değer veren ne varsa onları korumak ve
çocuklarımıza atalarımızdan aldığımız kültür mirasını daha arı
ve daha zengin olarak aktarmaktır...” Albert
Einstein.
İhtiyaç, Einstein’ın söylediği gibi olmakla
birlikte, cılız gayretler maalesef ihtiyaca cevap verememiş
artık günümüzde kadim kültür-diller’in kayıplarının telafi
edilerek yaşatılması ihtiyacı her zaman duyulanın ilerisinde
çok artmıştır. Ancak şartlar o denli aleyhte
gelişmiş-gelişmektedir ki, içinde yaşanılan yıllarda konuda
gerçekçi, akılcı, uygulanabilir bir siyaset, strateji
belirlenemez ve duyarlı bir özveri gösterilemezse kalan kadim
kültür-diller’in çok azı hariç tamamı ölecektir.
Bu bağlamda, kadim bir kültürün
seslendirilişi-sesi olan Abhazca’nın korunması, geliştirilmesi
ihtiyacından kaynaklanan böyle bir toplantının yapılmasını çok
doğru ve anlamlı bulmak ve takdir etmek gerekir.
Ayrıca, DÜNYA ABHAZ-ABAZA HALKLARI BİRLİĞİNİN
gelecekte neler yapabileceği, yapması gerektiğinin
tartışılması da yukarıda ortaya konan düşünceler ışığında, çok
doğru bir yaklaşım olsa gerektir.
Bugünkü toplantının ilk gündem maddesi, “Abhaz
dilinin, Abhazya’da ve diasporada yaygınlaştırılması,
yaşatılması, korunması ve dil sorunlarımızın
irdelenmesi çözüm yollarının aranması” diye belirlendiği
için, doğal olarak Abhazca dili ile ilgili düşünceler dile
getirilecektir. Ancak, belirtilecek tüm düşünceler tüm kadim
kültür-diller için geçerlidir. Özele indirgersek de,
Abhazya’da yaşayan tüm kültür-diller, belirtilecek
düşüncelerin doğrudan muhatabıdır.
ABHAZ-ABAZALAR’IN KADİM KÜLTÜRÜ: AKABZA!
Bilindiği üzere Kafkasya ve Kafkasya’nın
otokton halkları, tüm tarih boyunca insanlığın ilgisini
çekmiş; özellikle Batı Aleminden araştırmacılar bölgeye
sayısız seyahatler-araştırmalar yapmışlardır. Bu bilgin ve
seyyahlar, bölgeyi ve insanını çok gizemli bulmakta ve konuda
yüzlerce cilt eser yazılmış bulunmaktadır. Bu eserlerden,
bölge insanın yaşama geçirdiği ve halen de kayıplarına rağmen
yaşayan-yaşanan, kardeş halkların Khabze, Xhabze, Akabza diye
seslendirdiği ‘doğru yaşamı sağlayan kadim kültürün’, tarihin
bu kadar derin zamanlarında nasıl oluşturulabildiğine akıl
erdirilemediği anlaşılmaktadır.
Bu eserlerde, hem bölge hem de otokton halklar
ile ilgili çok gizemli bir tablo sergilenmektedir. Ancak
otokton halklar, örneğin Abhaz-Abazalar, sahip oldukları
‘kadim kültür-dil’in gizemi konusunda çok fazla derin bilgiye
sahip bulunmamakta, samimi olarak dile getirilecek olursa da,
kültürün temel prensipleri merak edilmemekte,
sorgulanmamaktadır: Dinlerden binlerce sene önce, ‘devlet’ ya
da ‘ilahi-dinsel’ bir otoriteye dayandırılmadan ‘doğru-mutlu’
yaşamı sağlamış bir ‘doğru yaşam felsefesinin’ oluşturulmuş
olması ve bu öğretinin tam anlamı ile başarılı olabilmesinin
gizemi, batılılarca hayranlıkla araştırılıp-izlenirken;
mensuplarında merak konusu olmamış, çok doğal bir şeye sahip
olunduğu izlenimine verecek tarzda, felsefenin sadece bir
bölümü olan ‘günlük yaşamı düzenleyen kaideleri’ konuşulan,
yazılan bir husus olmuştur.
Bu konuda bir örnek verilecek olursa, Batılı
bir yazar olan Gilford Polgrave, 1872 yılında
İngiltere/Londra’da yayımlanan “Doğu Araştırmaları” adlı
eserinde, bölge halkları; örneğin Abhazlar ile ilgili şöyle
bir yorumda bulunmaktadır:
“... Bu Abhaz halkının çok eskiye uzanan
geçmişleri hakkında az bilgisi vardır. Fakat eski Yunan
kayıtlarında, çok eskiden beri Karadeniz’in doğu kıyısında
yaşadıkları belirtilir. Bu bölge kesinlikle bugün de
yaşadıkları aynı yerdir. Fakat bu otoktonların nereden
geldikleri hala bir sorudur. Uzun boylu, açık tenli, renkli
gözlü, kumral saçlı insanlardır. Atletik sporlara ve hareketli
hayata olan ilgi ve bağlılıkları, onların kuzey kökenli
olabileceklerini gösteriyor. Karakterleri cesur ve girişken,
ticarette eğilimli olup bir de çocuksu bir kurnazlıkları
vardır. Çıkar elde etmek için örgütlenme yeteneğinden
yoksundurlar. Buraları gezen hiçbir gezgin daha bu
insanların gizemini çözememiştir.”
Kültürün eskiliği, derinliği, önemine birkaç
örnek daha verilecek olursa:
“...
Tarihin sırlarının anahtarlarını arayanlar, bunu bugün
Kafkasya ve Pirenelerde yaşayan dağlı halkları araştırarak
bulabilirler.”
Amerikalı profesör Reginald Aubrey
Fessenden, 1923 yılı’nda Amerika/Boston’da yayımlanan,
“Kafkasya Berzahının Batık Uygarlığı” adlı altı bölümden
oluşan eserinde,
“...Genelde sonuç olarak vardığımız kanıları şöyle
sıralayabiliriz:
- ...Kafkasya, dünyanın sabahının
ülkesidir.
- Kafkasya insanlığın beşiği ve
anavatanıdır.
- Tufan öncesinde ilk insanlık uygarlığı
(Atlantis gibi) Kafkasya’da oluşmuştur.
- Kafkas kavimler bu uygarlığın yanaşması
değil, aslıdır.
- Bugünkü Kafkas kavimleri de onların
ahfadıdır.
- İleride yapılacak kapsamlı
arkeolojik araştırmalar bu tezi daha iyi
kanıtlayacaktır...”
diye yazmışlardır.
Bir başka örnek ise, 1960 yılında iki Fransız
arkeolog tarafından Maykop’a çok yakın bir mesafede bulunan ve
1963 yılında St. Petersburg’da Prof. G.TOURÇANİNOV ve ekibinin
katılımı ile okunabilen, bilimsel yöntemler ile, M.Ö.
1300-1200, başka bir deyişle günümüzden 3300-3200 yıl öncesine
tarihlendiği belirtilen, ‘Maykop Taşı’nda ki dil için, bir
makalesinde TURÇANİNOV şöyle yazmaktadır:
-
“... Birçok okuma girişiminden sonra nihayet
yazıyı okuduk. Bu yazı, Karadeniz Doğu sahillerinin
otantik-yerli halkı olan ve tarihi bağlantısı antik
yazarlarca efsanevi ‘Kolkhi’ye uzanan ABHAZCA idi.
Abhazların Kolhis dışında, yazılı taşın bulunduğu yörede de
yaşadıklarına bu belge tanıklık etmektedir...’
‘...‘Modern Alfabenin atası durumunda olup günümüze dek
bulunmuş en eski kaynak olmaktadır...”
Bugün konumuz olan Abhazca, böylesi önemde
bahsedilen bir kültürün mensubu insanların seslendirdiği kadim
bir dildir. Bu dilin yaşatılması-geliştirilmesi sorumluluğu
insanlığın olmalıdır. Ancak, asıl sorumluluk
mirasçılarınındır.
Abhazca Dilini de kapsayan kültüre verilen ad,
bilindiği üzere ‘AKABZA’ dır. Kuzey Kafkasya’nın uzun
tarihinde, özellikle son iki yüzyıl içinde (savaşlar,
zorunlu göçler, Vb. sebeplerden) ‘Akabza’ çok önemli
kayıplara uğramış; zaman içinde şartların ve çevre
koşullarının getirdiği ‘kültüre ait olmayan öğeler’ kültürün
öğesi sayılır hale gelmiştir. Asıl üzüntü duyulacak husus ise,
kültürün sadece bir bir bölümünü kapsayan ‘günlük yaşam
kaidelerinin’, kültürün bütünü kabul edilir hale gelinmesidir.
Abhazya’nın Aşkharua bölgesinden olup 19.
yy.’ın ilk çeyreğinde Türkiye’ye göç eden bir ailenin mensubu
olan ve sonradan dört çocuğu ile Kanada’ya göç eden ve
günümüzde Kanada/Vernon’da yaşayan 89 yaşındaki Murat Yağan,
Akabza’yı mealen şöyle tarif etmektedir:
-
Akabza, doğru-mutlu yaşam felsefesidir.
Doğru yaşam kaideleri, sıfır yaştan-ölüme örnek
olarak-olunarak öğrenilir-öğretilir. Kişi-toplum,
doğru-mutlu yaşamı sağlayan kaideleri, sıfır yaştan
itibaren-doğal ortamı içinde öğrendiği için, bunları hayata
uygularken düşünmeye gerek duymaz; nefes almak(içgüdü) kadar
doğal bir şekilde hayata uygulanır.
-
Akabza üç aşamalı bir doğru bir yaşam
felsefesidir: a) Günlük yaşamı belirleyen kaideler, b)
Entelektüel seviyeyi yükselten eğitim, c) Kişi-toplumun,
ruhsal doygunluğu-bütünlüğünü sağlayan yaklaşım-eğitim.
Özetle, bugün üzerinde çalışma yapılacak
‘Dil-Abhazca’ böylesine önemli-kadim bir kültürün ‘sesi’;
anlaşma aracıdır.
DİL(LER)
Bilindiği üzere dil, “HALKIN VAR OLABİLMESİ”
nin olmazsa olmaz yegane aracıdır. Dil yok olduğu anda bir
halkın var olabilmesi imkanı tamamen tükenmektedir. Geçmiş
tarihi süreçte büyük medeniyetler yaratmış halklar, dilleri
yok olur olmaz tarih sahnesinden silinip gitmişlerdir: ‘Dilin
kaybolduğu-yok olduğu anda, milletin de var olamayacağı’
gerçeği, bilimsel açıdan da kabul görmüştür.
ÖZELDE: ABHAZCA VE ABHAZYA’DA VAR OLAN DİĞER
DİLLER
Abhazya’nın otokton halkının Abhazlar olduğu
bilinmektedir. Ayrıca Abhazya’da yaşayan başka kültür-dil
mensubu gruplar’da vardır. Son yüz elli yılın normal olmayan
gelişmeleri sonucunda Abhazya’da, devlet dili olması gereken
Abhazca'nın yerine Rusça devlet dili haline gelmiştir. Yani,
otokton halk Abhazların kurduğu bir ülkede ve adı Abhazya olan
bir devlette Abhazca, ikincil bir dil haline gelmiş ve bu
anormal durum, Abhazca dilini çok önemli kayıplara
uğratmıştır. Abhazya’da yaşayan (Rusça hariç) diğer diller de
aynı durumdadır; bu diller de önemli kayıplara uğramışlardır.
Rusça hariç, Abhazya’da yaşayan tüm diller için ölümü
getirecek bu durumun normal kabul edilmesi ve devamına müsaade
edilmesi düşünülemez.
Şartlar ve sürecin getirdiği bu normal olmayan
durumun normal duruma döndürülmesi ihtiyacı vardır. Derhal
akılcı, doğru, uygulanabilir bir siyaset ve strateji ile
Abhazya’da yaşayan dillerin ölmesi önlenmeli, ‘dil öldüğü anda
halk da ölmüş olur’ bilimsel gerçeğinin ışığında her dilin tüm
öğeleri ile Abhazya’da yaşayacağı yeni bir evreye
geçilmelidir. Tüm dillerin özgürce
yaşatılıp-geliştirileceği demokratik bir ortam yaratılırken
de, Abhazca’nın ‘resmi devlet dili’ olması, Abhazya’da yaşayan
tüm kültür-diller mensuplarının ortak katkısı ile
sağlanmalıdır.
-
Yukarıya not edildiği üzere, Abhazya’da
yaşayan tüm topluluklara ait kültür-dillerin özgür,
demokratik, eşit bir ortamda korunması-geliştirilmesi
ihtiyacı vardır. Günümüzün konusu Abhazca olduğu için
aşağıda Abhazca ile ilgili görüş-önerilere yer verilecektir.
Ancak, resmi devlet dili olma hariç tüm koruma, geliştirme
önerileri, Abhazya’da yaşayan tüm diğer diller için de aynen
geçerlidir.
Abhazların kültürü Akabza’nın orijininde, dil,
din, ırk, renk gibi ayırıcı etkenlere yer yoktur. Her canlıya;
insana, canlı-insan olduğu için en büyük değerin verildiği
gerçeği-geleneği unutulmadan, yeni hedefin belirlenmesi ve bu
hedefe uygun siyaset ve stratejinin oluşturulup-uygulamasına
geçilmesi ve hedefe ulaşılması gerekmektedir.
ABHAZYA’DA YAŞAYAN TÜM DİLLERİN
KORUNMASI-GELİŞTİRİLMESİ VE ABHAZCA’NIN RESMİ DEVLET DİLİ
OLMASI!
Nasıl bir halk, ancak dili ile var olabilirse,
Devletler’de, kurucu halkın dili ile var olabilir. Kurucu
halkın dili var olamadığı anda, suni olarak birincil dil
haline gelen dil hariç tüm diğer diller de yok olmaya mahkum
olmaktadır. Bu sebeple, hem tarihin hem gerçekçiliğin gereğini
Abhazya’da yaşayan tüm topluluklar fark etmeli, doğru
algılayabilmeli ve her dilin muhafazası sağlanarak
Abhazca’nın resmi devlet dili olmasına destek verilmelidir.
Gelecekleri adına bu görev, Abhazya’da yaşayan tüm etnik
toplulukların sorumluluğudur.
OLMAZSA OLMAZLAR!
Hem insanlık anlayışının hem de gerçekçiliğin
gereği, bir devletin vatandaşları arasında ayırım
gözetmemesidir. Salt akılcılık açısından bakıldığında bile
‘vatandaşlar arasında eşitlik sağlamamın’ vazgeçilmez bir şart
olduğu kolaylıkla anlaşılabilir. Tarihsel süreçte ve
günümüzde, bu anlayışın dışındaki uygulamaların devletlere
nelere mal olduğunu tarih sayfalarından ibretle izlemek
mümkündür. Bu bağlamda Abhazya Devlet Yönetimi, Abhazya’da
yaşayan tüm etnik topluluklara eşit mesafede olmalıdır.
Özetle, İnsanlık anlayışı ve gerçekçiliğin gereği olarak
Abhazya Devleti:
-
Her konuda olmak üzere; özelde dil konusunda
da vatandaşlarına eşit davranmalıdır. Kişisel, gurupsal
üstünlük çabalarına hiçbir şart altında izin verilmemelidir.
-
Kanun önünde tüm Abhazya vatandaşları eşit
olmalı; hiçbir etnik gruba ya da kişiye ayrıcalıklı
davranılmamalıdır: Abhazya da hukuksal zemin ve bunun
tatbikatı her bireye eşit olmalıdır.
-
Abhazya Yönetimi ve otokton halk Abhazlar:
Yukarıda açıklanmaya çalışılan yaklaşım-ilkeler
çerçevesinde, diğer Abhazya Vatandaşı topluluklar ile samimi
iletişim-işbirliğine girmeli ve Abhazca’nın resmi devlet
dili olması ihtiyacı konusunda topluluklar ikna edilmelidir.
Bu yaklaşımın, diğer dillerin yaşamasının da
ihtiyacı-garantisi olduğu anlatılabilmelidir.
-
Tüm Abhazya Devleti vatandaşı etnik
topluluklar: Kültür-dilleri’nin muhafazası için bu doğru
yaklaşıma ihtiyaç olduğunu çok iyi algılamalıdırlar.
Aydınlar bu konuda inisiyatifi elde bulundurmalı; dışarıdan
ve içeriden provokasyonlara izin verilmemelidir.
Abhazya’nın, Abhazya’ya vatandaşlık bağı ile bağlı olan tüm
toplulukların ortak vatanı olduğu bilinci korunmalı ve
yaygınlaştırılmalıdır. Abhazca’nın devlet resmi dili
olması önümüzdeki yıllarda sağlanamazsa, tüm etnik
toplulukların kültür-dillerini muhafaza etmesi mümkün
olamayacak ve bunun sorumluluğu, ayırımsız tüm Abhazya
aydınlarına ait olacaktır. (Amerikalılık örneği, tüm
etnik Abhazyalıların iyi inceleyip, örnek alması gereken bir
husustur.)
-
Rusya, tarihsel uygulamalarının muhasebesini
yapmalı, Abhazya halklarına ve kendi vatandaşlarına olan
manevi-maddi sorumluluğunun bilincine en azından bu safhada
varmalıdır: Çarlık Rusya'sı dahil Rusya Yönetimlerinin
uygulamaları, başka halklara onarılamaz zararlar vermiştir.
Ancak, Rusya Yönetimlerinin yanlış tercih-uygulamaları aynı
zamanda Ruslara da onarılamaz maddi-manevi zararlara mal
olmuştur.
-
İnsanların, halkların felaketi üzerine
mutluluk inşa edilemez. Eğer bu mümkün olsaydı, Rusya
Devleti bugün içinde bulunduğu durumda olmaz, Rusya Devleti
halkı, en geri kalmış ülkeler halklarının yaşamına
sahip-layık olmazdı. Bu realiteden hareketle Abhazya
devlet Yönetimi, ‘doğrunun; Abhazca’nın Abhazya
Devletinin Resmi Dili olması’ gerekliliği doğrusunun
tatbikata sokulacağı bu yeni devrenin sorunsuz olması için,
Rusya Devlet Yönetimini ikna etmelidir.
Eğer, bunlar ve benzeri ‘olmazsa olmazlar’
yerine getirilebilirse, Abhazca’nın Resmi Devlet Dili haline
gelmesi; Abhazya’da yaşayan tüm etnik halkların
kültürleri-dillerini muhafaza edip geliştirmeleri mümkün
olabilecektir.
TATBİKAT; TEORİDEN-FİİLİYATA GEÇİRME!
Doğruları ifade etmek kolaydır. Ancak, ifade
edilen doğrular yönünde ‘hedef, hedefe uygun siyaset ve
strateji’ üretilemediği ya da bunlar için doğru hazırlıklar
yapılabilse bile, uygulama ikliminin oluşturulamadığı durumda,
doğrunun hayata geçirilme şansı olamamaktadır. Doğal olarak
konuda işin teorisi doğru-uygulanabilir bir öngörü ile yazılı
bir kitapçık halinde ortaya konulmalıdır. Ancak, doğru
şeylerin yazılı kitapçık halinde ortaya konulmasının yanında,
tatbikat asıl önemli olan safhadır. Bu bağlamda:
-
MİSYON ve VİZYON ortaya konulmalı; tarif
edilmelidir. Bu misyonun hiçbir sıkıntıya yol açmayacak
tarzda yerine getirilebilmesini sağlayacak ‘siyaset,
strateji, uygulama zemini-iklimini’ belirleyecek-oluşturacak
uzmanlar ve STK; halklar temsilcilerinden oluşan bir
‘çalışma gurubu’ oluşturulmalıdır. Tüm halkları temsil
edecek uzmanlardan oluşan ‘çalışma Gurubundan’, aşağıda
yazılı MİSYON ve VİZYON için
katılımcı-gerçekçi-uygulanabilir bir ‘hukuki zemin’ ve
‘tatbikat projesi’ istenmelidir. Özetle: Abhazya’da
yaşayan her bir kültür-Dil’in, kendini özgürlük içinde
koruyup-geliştireceği bir yaklaşım; hukuksal zemin içinde,
“ABHAZCA’nın RESMİ DEVLET DİLİ olmasını sağlayacak, tüm
detayları ayrıntılı düşünülmüş ‘program-proje’ bu çalışma
gurubu tarafından oluşturulmalıdır.
MİSYON:
Abhazya’da yaşayan tüm etnik kültür mensuplarının
mutabakatı-desteği ile, Abhazya’da Abhazca Dilinin ‘resmi
devlet dili’ olmasını sağlamaktır.
VİZYON:
Abhazya’da, Abhazca'nın Resmi Devlet Dili haline getirilmesi
sağlanırken, Abhazya’da yaşayan tüm etnik toplulukların
kültür-dili’ de korunacak-geliştirilecektir. Bireysel ya da
toplumsal hiçbir ayırım yapılmayacak, her bir Abhazya
vatandaşına eşit davranılacaktır. Abhazya’da yaşayan tüm etnik
grupların kendini birinci sınıf Abhazya Devleti Vatandaşı
sayacağı bir hukuki yapı ve tatbikat ile, ‘Abhazcanın Resmi
Devlet Dili’ olması sağlanacaktır.
Ayrıca, MİSYON VE VİZYON’a uygun tatbikat
projesini hazırlayacak çalışma gurubundan, MİSYON ve VİZYON
çerçevesinde:
-
Her tür hukuki alt yapı ile donatılmış
‘hedefe götürücü YÜRÜTME KURULUNUN (Abhazya’da yaşayan
tüm kültür-Dil temsilcileri bu kurulda temsil edilmelidir)
oluşturulması,
-
Bu projeyi yürütecek YÜRÜTME KURULUNU
koordine edecek, KURULUN tüm diğer kurum ve kuruluşlar ile
koordinasyonunu sağlayıp hedefe sağlıklı bir şekilde
gidebilmelerini sağlayacak her tür imkanı-desteği verecek
bir DEVLET BAKANLIĞI ya da CUMHURBAŞKANI yardımcılığının
ihdas edilmesi,
İle ilgili gerekli her tür detayın projeye
dahil edilmesi istenmelidir.
ÇALIŞMA GURUBUNUN çalışmasını tamamlayıp ortaya
koymasının ardından: Ortaya çıkan yazılı metin-kitapçık,
tarafsız bazı ‘uluslararası kurum-kuruluş uzmanlarına’
incelettirilip-katkıları alınmalı ve,
-
Sonuç metnin gerektirdiği hukuki ortamı
sağlayacak kanunlar, Abhazya Parlamentosu’nca çıkarılmalı
ve,
-
Kurulacak DEVLET BAKANLIĞI ya da
CUMHURBAŞKANI YARDIMCILIĞININ koordinasyonunda YÜRÜTME
KURULU, hedef doğrultusunda çalışmaya başlamalıdır.
NOT: Milli Eğitim Bakanlığının başka konulara
da konsantre olma ihtiyacı sebebiyle, bu projenin bu bakanlığa
bağlanması düşülmemiştir (diğer acil-güncel ihtiyaçlara
ayrılabilecek zorunlu zaman sebebiyle projenin sürüncemede
kalması gibi programı aksatacak-geciktirebilecek mahzurlar
düşünülerek). Bu sebepten, salt bu proje ile ilgilenecek
Devlet Bakanı ya da Cumhurbaşkanı Yardımcısı öngörülmüştür.
ABHAZ DİASPORASI !
Özellikle 1850’li yıllardan sonra Abhazya da
yaşayan otokton halk Abhazların yüzde doksana yaklaşan
bölümünün zorunlu göçe tabi tutulduğu bilinmektedir. Zorunlu
göçe tabi tutulan insanların üçüncü jenerasyon ve sonrası
çocuklarının, çok önemli bir yüzdesi Türkiye’de;
azımsanmayacak sayıda insan da, dünyanın dört bir tarafında
yaşamaktadır.
-
Sadece Türkiye’de, kimliğini unutmamış Abhaz
kökenli insan sayısının 800 binli bir sayıya ulaşabileceği
güvenilir kaynaklarca ifade edilmektedir.
-
Türkiye ve tüm diğer ülkelerde yaşayan
Abhazlar, ‘Ata Vatanları, kültürleri; ana dilleri’ konusunda
çok içten duyarlılık içindedir. Diasporada Yaklaşık 140
sene geçirilmiş olmasına rağmen çok önemli sayıda insan
halen ‘ana dilleri-Abhazca’yı konuşabilmektedir.
-
Ancak, 40’lı yaş altı nesillerin Abhazca
konuşma oranı çok düşmüştür. Şartlar bu yüzdenin daha da
azalmasını dayatmaktadır ve,
-
40 yaş altı genç neslin ‘ata kültürlerine’
ilgisi çok daha bilinçli olmasına rağmen şehirleşme oranının
yüksekliği gibi olumsuz koşullar sebebiyle kültürün en
önemli öğesi olan ‘dil’ konusunda eksikli yetişmektedirler.
Bu durum gençlerin en büyük üzüntü kaynağıdır.
Not edilen ve edilmeyen sebeplerle, Abhaz
diasporası için de ‘özel bir program’ın hazırlanmasına ihtiyaç
vardır. Bu ihtiyaç da, ihmal edilemez ve geciktirilemez. Bu
bağlamda:
-
Ya, yukarıda önerilen ‘çalışma gurubundan’,
yapacakları çalışmanın içine diaspora projesini de koymaları
istenebilir,
-
Ya da, bu çalışma gurubunun Abhazya için
hazırlayacağı programın hemen akabinde, diaspora ile ilgili
proje için çalışma yapmaları istenebilir.
Her iki durumda da ‘çalışma gurubu’, diaspora
temsilcileri ile takviye edilmelidir.
DİASPORA PROJESİ İÇİN MİSYON, VİZYON !
MİSYON:
Abhaz diasporasının Ana Dillerini; kültürlerini muhafaza
etmeleri ve geliştirmeleri sağlanırken, aynı zamanda bu
insanların, Ata Vatanları ile bütünleşme bilinçleri
yükseltilecek ve arzu edenlerin Ata Vatana dönüşleri için
gerekli her tür hukuksal, sosyokültürel ve sosyoekonomik
şartlar sağlanacaktır.
VİZYON: Abhaz diasporası insanlarının yaşadığı ülkelerin hukuki
mevzuatlarına, muhatap kişilerin sosyokültürel ve
sosyoekonomik şartlarına uygun; gerçekçi davranılarak, Abhazya
Devletinin hukuki mevzuatı ve sosyokültürel ve sosyoekonomik
realitelerine uygun hareket edilerek, Abhaz diasporasının
başta ‘Ana Dillerinin’ muhafazası-geliştirilmesi olmak üzere;
kültürel beklentilerinin karşılanması, sosyoekonomik ve
sosyokültürel kalkınmalarının sağlanmasına gayret edilecektir.
ARA NOT:
DİASPORA PROJESİ ORTAYA ÇIKTIĞINDA, BU
PROJENİN HAYATA GEÇİRİLMESİ İÇİN DÜNYA ABHAZ-ABAZA HALKLARI
YÜRÜTME KURULU MUHATAP OLMALIDIR: DÜNYA ABHAZ-ABAZA HALKLARI
YÜRÜTME KURULUNUN AŞAĞIDA AÇIKLANACAK BAŞKA HEDEFLERİ İLE
BİRLİKTE BU PROJEDE GERÇEKLEŞTİRİLMELİDİR (*).
DÜNYA ABHAZ-ABAZA HALKLARI BİRLİĞİNİN
MİSYON-VİZYONU!
Tarihi süreç boyunca bir çok kültür ya iz
bırakmadan ya da bazı izler bırakarak yok olmuştur. Bir
çokları da, değişik etkenlerle çok fazla değer yitirmiş;
kayıplara uğramıştır. Kayıpları ne kadar çok olursa olsun tüm
kültürler; diller bir dünya varlığıdır; çok değerlidir,
korunmaları ve yeniden geliştirilmeleri gerekir: İnsanlığın
tüm kültürleri koruma-geliştirme sorumluluğu vardır.
Ancak,
-
insanlığın çok önemli oranda maddeye tapınır
hale sürüklenmesi; bireyselliğin toplumsallığa tercih edilir
hale gelmesi,
-
kadim kültürlerin kaybedilmesinin ruhsal;
toplumsal çöküntüye sebep olduğunun algılanamaması gibi
sebepler, kültürlerin korunması, özellikle kadim kültürlerin
korunması, geliştirilmesi bağlamında gayretleri yetersiz
kılmaktadır.
Bu durumda, her kültürün mensuplarının
sorumluluğu daha da artmaktadır. Özellikle, başarılı olmuş
kadim kültürlerin mensuplarının hem kendileri hem de insanlık
adına sorumlulukları çok ağırdır; çok akılcı bir fedakarlığa
ihtiyaç duyulmaktadır.
Bu bağlamda, özele indirgenirse Akabza kültürü
mensuplarının hem kendileri hem de insanlık adına ağır, ihmal
edilemez ve geciktirilemez sorumlulukları olmalıdır-vardır.
Çünkü, Akabza kültürünün ataları ‘ayıp’ özelinde bir
yaptırımla, devlet gücü ya da ilahi bir güce dayanmadan;
kullanmadan ‘mutlu bir toplum yaşamı sağlama’ başarısını
göstermişlerdir. Devlet ya da ilahi bir güce dayandırılmadan
bu tür başarı günümüze kadar olmamıştır denebilir. Olmuşsa
bile, kalıntılarına ancak toprak altında ulaşılabilmektedir.
-
Önemli ölçüde kayıplara uğramasına rağmen
Akabza kültürü ve mirasçıları halen hayattadır. Özverili bir
gayret ile, bu kültürün temel prensiplerinden hareketle yeni
bir yorum yapılarak ‘yeni bir doğru yaşam felsefesi’ ortaya
çıkarılabilir: Akabzanın temel prensiplerinden hareketle
güne ve yarınlara uygulanabilecek bu yeni yaşam felsefesi
de, insanlığın mutlu yaşam yolunda arayışına yeni bir
alternatif olarak sunulabilir.
Üst bölümlerde Akabza Kültürü’nün de dahil
olduğu Kuzey Kafkasya Kültürünün/Khabze, Xhabze, Akabza’nın
başarısı-önemi vurgulanmaya çalışıldı. Konuda bir örnek daha
verilecek olursa: Bilindiği üzere Milattan Önce den günümüze
Abhazların da dahil olduğu Çerkesler ve bunların gizemli
olarak ifade edilen kültürü ile ilgili yüzlerce cilt eser
yazılmıştır. Batı Aleminden Bilim adamı, seyyah, arkeolog gibi
şahıslara ait eserlerden 250’ye yakın bir bölümünü kapsayan
bir bibliyografya yayımlanmıştır Türkiye/İstanbul’da (1).
Anılan bibliyografya’da, Milattan önceden 19
yy’a kadar; Heredot dahil çok önemli kimseler ve eserleri
tanıtılmakta ve bu kişilerin çok övücü söylemlerinden
alıntılara da yer verilmektedir. Bu alıntılarda yer alan
söylemlerde, ‘doğru-mutlu bir yaşamı sağlayan öğretinin ‘temel
prensiplerinin ipuçlarını’ da bulmak mümkün olmaktadır.
Batılı araştırmacıların Kuzey Kafkasya’da
yaşayan kardeş halklar ile ilgili kullandıkları bu
değer-kavramlar, son yüzyılda ‘evrensel insanlık değeri’
olarak belirlenen değer-kavramların tümünü kapsamaktadır. Bu
kavramlarla ‘doğru-mutlu bir yaşamı’ sağlayacak kültürü,
anılan kardeş halkların dinlerden binlerce sene önce
oluşturduğu düşünülürse, Akabza kültürünün önemini algılamak
hiç de zor olmayacaktır.
İşte bu sebeple Akabza kültürü, hem
mensuplarına hem de insanlığa gerekli-yol gösterici
olabilecektir. Bu bağlamda,
Dünya Abhaz-Abaza Halkları Birliği’nin üç
yönlü bir misyonu olduğu düşünülebilir:
-
Birincisi:
Abhazya dahil tüm dünyada yaşayan Abhaz-Abazaların
sosyokültürel (**)
ve sosyoekonomik konumlarını geliştirmek. Akabza adlı
doğru-mutlu yaşam felsefesinin temel prensiplerinden
hareketle, güne ve yarınlara cevap verecek yeni yorumunu
‘uluslararası uzmanların’ katılımı-katkıları ile oluşturup,
tüm dünya Abhaz-Abazalarına sunmak ve bu yaşam tarzının
benimsenerek yaşanılmasını sağlayacak bilinç ortamını
yaratmak. Ve bu yolla, hem Abhaz-Abazaların daha mutlu
yaşamasını sağlamak hem de çevrelerinde yaşayanların örnek
alması konusunda gayret sarf edilerek, ‘çevreden
başlayıp-yaygınlaşan bir doğru yaşam anlayışının’
yaygınlaşmasına gayret etmek.
-
İkincisi :
İnsanlığın içinde bulunduğu bunalımlara yeni bir alternatif
anlayış-yaşam tarzı sunmak bağlamında, Akabza kültürünün
güne ve yarınlara cevap verebilecek yeni yorumunu insanlığın
hizmetine sunmak,
-
Üçüncüsü:
Abhazya’nın, evrensel kabul görmüş anlayışa uygun demokratik
bir yapıya ulaşmasına katkı sağlarken, aynı zamanda
Abhazya’nın kalıcı bir statüye kavuşması çalışmalarına en
üst düzeyde; hatta en önde gayret göstermek ve sağlamak.
Eğer ‘misyon’ konusunda ki tespit doğru ise o
zaman,
-
‘VİZYON’ tarif edilmeli,
-
Yönetim Kurulu görev bölümü ve görev
tarifleri yapılmalı,
-
Misyon ve vizyona uygun ‘organizasyon’
ihtiyacı belirlenmeli,
-
Organizasyonda görev alacak profesyonel
kadronun nitelik tarifleri yapılmalı,
-
Tüm yıllık faaliyetler ve organizasyona
gerekli mali ihtiyaç/bütçe hesaplanmalı,
-
Bütçenin gerektirdiği mali ihtiyacın
kaynağı, gerçekçi olarak belirlenmeli-temin edilmeli,
-
Belirlenen niteliklere uygun profesyonel
kadro oluşturulmalı ve bu kadronun çalışacağı merkez,
yeterli donanımla hazırlanmalı,
-
Ve hedef doğrultusunda çalışmaya başlanmalı.
(*)(**):
Üst bölüme not edildiği üzere, ‘Diaspora için kültür; dil
projesi’de, konuda görevli Bakanlık ya da Cumhurbaşkanı
Yardımcısı ve Yürütme Kurulu ile koordinasyon içinde: ‘Dünya
Abhaz-Abaza Halkları Birliği Yürütme Kurulunun’
sahiplenip-gerçekleştirmesi gereken bir proje olmalıdır.
SONUÇ
Emperyalist yaklaşımlar ve kültürleri; dilleri
yok etmeye yönelik milliyetçilik akımları, asırlardır tüm
taraflara kan, gözyaşı, sefaletin ilerisinde bir şey
kazandırmamıştır. Örnekleri pek çoktur ama Avrupa örneği çok
çarpıcı bir örnektir:
İRONİK AVRUPA ÖRNEĞİ...!
Belirli devre-süreler ‘birbirlerine’
üstünlükler sağlayıp; geçici başarıları olan Avrupalıların,
asırlarca süren berbat-kirli savaşlar sonucunda, “kan, göz
yaşı ve sefaletten’ öte bir sonuç elde edemedikleri; birçok
kültür-dillin kaybolmasına sebep olunduğu ve yaşanan toplumsal
bunalımların önemli oranda bu akılsız ve insafsız zihniyetten
kaynaklandığı(çok geçte olsa) görülüp-algılanınca,
“olabildiğince adaletli ortak paylaşım ve kültür; dillere
saygı çerçevesinde; huzura, mutluluğa” doğru ilerlemekten
başka seçenekleri kalmadığını fark etmeleri, çok ‘ironik’
değil midir...!
Ancak, bu gayretin başarılı olabilmesinin birinci şartı,
Abhazya’da yaşayan tüm halkların ‘ortak menfaatleri’ iyi
algılamaları ve konuda gerçek bir dayanışma içinde hareket
etmeleridir.
Rusya ve Gürcistan da, hem bölge ülkelerine
hem de kendi halklarına yüzlerce yıldır anılan anlamda kötülük
yapmaktadırlar. Yaptıkları kötülük kendilerine de bir şey
kazandırmamıştır: Yüzlerce yıl sonra bu ülkelerin durumuna
bakıldığında, ellerinde var olan; kendi insanlarının da ölümü,
açlık, sefalet; her yönden gelişmemişliktir.
Ayrıca, Rusya’nın Abhazlara ve Abhazya’da
yaşayan diğer halklara tarihsel manevi ve maddi çok büyük
borçları vardır. En azından bu defa Rusya, Abhazya’da
Abhazca'nın Resmi Dil olmasına engel olmayıp-yardımcı olarak,
Abhazya’da yaşayan tüm kültür; dillerin kendilerini
koruma-geliştirmelerine katkı sağlayarak borcunun bir bölümünü
ödemelidir.
-
Abhazya Devleti Yönetimi, Abhazya’da yaşayan
tüm halkların desteğini sağlayarak, konuda Rusya Yönetimini
ikna edebilmeli,
-
Diaspora Abhazları da, güçlerini birleştirip
Batı Aleminin konuda desteğini elde etmeli ve Rusya devleti
nezdinde demokratik baskı sağlayabilmelidir.
Abhazlar dahil Abhazya da yaşayan tüm halklar
da bilinçli ve sorumlu davranmalı, hem kendi
kültürleri;dillerini yaşatacak hem de Abhazya’nın gerçek bir
devlet olmasını sağlayacak anılan projeye; Abhazca’nın Resmi
Dil olması projesine destek vermelidirler. Dışarıdan ve
içeriden provokasyonlara akıllıca karşı konulmalı; değişik
menfaat kaygıları ile küçük guruplar-ajanların kullanılması
yolu ile engellenmeye çalışılacak bu projenin heba olmasına
kesinlikle izin verilmemelidir.
Bugün yapılacak çalışmanın, anılan konuda,
başarıya yol açacak doğru bir adıma vesile olmasını içten
dilemekteyiz.
DİPNOT:
(1)
Aydın
O.Erkan “Tarih Boyunca Kafkasya” -Çivi Yazıları-1999” |
|
|
|
|
|
|
|