Anadilimiz üçe ayrılmış durumda:
Adigey, Kabardey ve Şerces yörelerinin alfabeleri birbirinden
ayrı. Halkın başına gelen bu acınacak durumun bilincine
varmayan bugün pek kalmadı. Okuma ve yazması olmayan halkımız
bu olanakları elde ettiğinde üçe bölünmüş durumdaydı ve her
bir yöre, ilerde olacakları düşünmeden, o an için kendilerine
uygun gördükleri bir alfabeyi kabul ettiler.
O sırada mevcut olan
aydınlarımız er geç tek alfabeye gitmemiz gerekeceğini acaba
düşünememişler miydi. Düşünmüş de olabilirler, ancak o sıralar bu
olanaklı değildi: insanlar zorluklar içindeydiler ve çevrelerinde
korku kol geziyordu. Esasen zaman değişikliklerle doluydu.
Bugün ise yaşamımız değişmiştir. Başımıza gelen en önemli
değişikliklerden biri, yabancı ülkelerde yaşayan Adigelerle sık
sık görüşebilme olanağına kavuşmamızdır. Daha çok görüştükçe,
yabancı topraklarda yaşayan Adigelerin sorularını da daha iyi
anlıyoruz. Onların çoğunluğu dillerini iyi konuşuyorlar. Birçoğu
dillerini yazmak, konuşmak ve öğrenmek istiyorlar. Adigece'yi
öğrenmek isteyenler diğer ikisini bir yana bırakıp tek bir
alfabenin kabul edilmesini arzu ediyorlar.
Federal Almanya'da Yayınlanan "Şıble" gazetesinde 1985 yılında
çıkan "Adige Dili" başlıklı makalede şöyle deniyordu: "Adige dili
dünyanın en eski dillerinden biridir. Yumuşak, güzel ve insanın
içine işleyen bir dildir. Geçmişinin çok eski olmasına karşın,
dilimizin yazılıp okunması yenidir. Ancak söylenceler ve halk
şarkıları sayesinde dilimiz ayakta kalmış ve gelişmiştir. Hem
sevinilecek, hem de şaşılacak bir şeydir bu. İnsan, eski "Vored"
ve "ghıbze"leri dinlediğinde, anadilimizin zenginliğini daha iyi
anlayabiliyor.
Ekim devrimi sayesinde dilimizle okuyup yazma olanağını bulduk.
Önemli yazarlarımız yetişti ve onlar da dilimizi daha
zenginleştirdiler. Dilin kökleşmesi Adige kültürünün de
gelişmesinde büyük rol oynadı.
Ancak dil konusunda üzüldüğümüz bir yön var ki, bu da halkımızın
üçe bölünmüş ve üç alfabeli hale gelmiş olmasıdır. Dünyada bizim
gibi parçalanmış ve dağılmış birçok halk yaşıyor, ancak onlar tek
alfabeyle yazıyor ve okuyorlar. Örneğin Alman dilinin durumuna
bakalım. Almanların değişik lehçeleri var ama yazacak ve okuyacak
olunca tek bir alfabe kullanıyorlar. Peki biz Adigeler neden tek
bir alfabemiz olması için çalışmıyoruz. Bunun için ne engel var?
Adigelerin Ürdün'de ve İsrail'de açtıkları, Adigece de öğreten
okullar alfabe farklılıkları nedeniyle hem öğretmenler, hem de
öğrenciler zorluk çekiyorlar. Türkiye'de Adigece eğitim olanağı
yok. Ancak böyle olduğu halde yardımlaşarak ve birbirine
göstererek birçokları ana dillerini öğreniyorlar. Anayurtlarında
yayınlanmakta olan kitaplar da ellerine geçiyor. Ancak Adigey
şivesini öğrenenler Kabardey veya Şerces yöresinde yayınlanan
kitapları gereğince okuyup anlayamıyorlar. Diğer iki alfabeyi
okuyanlar da aynı durumda. Öyle olunca da ulusal edebiyatımızın en
güzel örneklerini okuma olanağı bulamıyorlar.
Allah aşkına, anadille uğraşan bilim adamlarımız, sizlere tek ve
hepimiz için aynı olan bir alfabe oluşturmanız için yalvarıyoruz."
"Şıble"
Şıble’deki bu yazıyı yazan Adigelere ben de katılıyorum. Bu
düşünce bende en çok, Ürdün'deki Adıgece okunan okula gittiğimde
gelişmeye başladı. O okula Adigece'nin çeşitli şivelerini konuşan
ailelerin küçük çocukları devam ediyor. Çoğunluğu dillerini de
bilmiyorlar. Bilenleri de ailelerinin konuştuğu şiveyi biliyorlar.
Öğretmenler de aynı durumdalar. Öyle olunca onlar da tek bir
şivede konuşmak ve çocuklara onu öğretmek olanağını bulamıyorlar.
Okuldaki çocuklar da hiçbirini iyice öğrenmeksizin, üç alfabeyi
birden öğrenmek durumunda kalıyorlar. Öyle olunca da bizim
gönderdiğimiz kitaplar onların pek işine yaramıyor. Bizler de aynı
durumda değil miyiz? Biz Kabardey ve Şerces'tekiler Adigey’de
yayınlanan kitapları okuyamıyoruz. Adigey'dekiler de aynı
durumdalar. Bu durumun kültürümüzün gelişme ve yükselmesine büyük
zararları dokunuyor.
Şıble’deki dileği bazı Adige aydınlarına da ilettim. Örneğin,
Hadeğatle Asker bu konuya daha ihtiyatlı ve iyi düşünerek
yaklaşılması gerektiğini düşünüyor. Çoğunluğu, halen kendi
şivesini konuşanlar bakımından tek bir alfabe kabulünün mahzurlu
olacağını düşünüyorlar. Bunda da belki gerçek payı var. Fakat
bence, bunun halka faydaları mahzurlarından çok daha fazla
olacaktır.
Bahsini ettiğim ve çok aceleye getirilmemesi gerekli olan bu
sorunla ilgili düşüncesi bulunan tüm Adige aydınlarının,
öğretmenlerin, öğrencilerin fikirlerini açıklamalarını istiyorum.
Bir araya gelerek tartışalım, en uygun yolu arayalım ve bir çıkış
yolu bulalım. |