BÖLÜM:
II
TANIM
Adige
edebiyatı, Adige dilinde ya da herhangi bir lehçesinde
yazılmış olan ve sanatsal değeri bulunan yazılardan
oluşmuştur.
Bu tanımın
kapsamına Adige/Kabardey, Adige/K’emguy, Adige/Shapsugh vb
gibi lehçelerde yazılmış olan bütün ürünler girer. Ancak
Kafkasya'da, 1945'ten beri Shapsughca, artık bir edebiyat dili
olmaktan çıkartılmıştır.
Uzun bir süre, Rusya Federasyonu (RF) bağımsız bir devlet haline
gelene değin (Aralık 1991), Kafkasya'da yazılı Adige edebiyatı
(edebiyatları), 1917 Ekim Devrimi’nin bir ürünü sayılmak
istenmişti. Bu nedenle de, Adige edebiyatının Sovyet dönemi öncesi
sise gömülerek, bu edebiyat 1920 yılı ile birlikte başlamış gibi
gösterilmek isteniyordu.
1920 sonrasında üç lehçede (Kabardey, Adige/K'emguy ve Shapsugh)
yazılan dört bölgesel edebiyat (Kabardey, Şerces, Adige ve
Shapsugh) doğdu. Bu dört edebiyattan ikisi, yani Kabardey
ve Şerces (Шэрджэс/Çerkes) bölgesel edebiyatları (bazı
önemsiz sözcükler dışında) Kabardey edebiyat dilini
benimsemiştir. Bu dört edebiyat 1945 yılına değin sürmüş, aynı yıl
Shapsughların özerkliğine son verilmesi ile birlikte, Shapsugh
edebiyatı ve yazılı yaşamı da son bulmuş, geriye sadece iki
edebiyat dili (Kabardey ve Adige) ve üç bölgesel edebiyat
kalmıştır: Kabardey, Şerces (Çerkes) ve Adige.
Günümüzde Kabardey edebiyat diline Kabardey-Çerkesce (Къэбэрдэй-Шэрджэсыбзэ)
denildiği gibi, her iki edebiyata da birlikte Kabardey-Çerkes
ya da Kabardey-Şerces edebiyatı da denmektedir. Bu iki
edebiyat kendisi söz konusu olduğunda Adige edebiyatı (ve dili)
adını, Adigey Cumhuriyeti (AC) edebiyatı (ve
dili) terimini kullanmaktadır. Bundan da bölgecilikten bir
uzaklaşma eğilimi bulunduğu anlaşılmaktadır. Nitekim bu son
yıllarda, iletişimin gelişmesiyle birlikte, her üç edebiyat da
kendisini Adige edebiyatı içinde ve onun bir kolu olarak
görmekte, her üç edebiyat, herhangi bir bölge yazarını
dışlamamakta, aksine sahiplenmekte ve hepsine de Adige yazarı
denmektedir. Örneğin, yazar İshak Meşbaş, AC yazarı
olduğu gibi, Kabardey-Balkarya (KBC) ve Karaçay-Çerkesya (KÇC)
bölgeleri yazarı da sayılmaktadır.
Ancak bir karışıklığa yer vermemek için, her biri birer ayrı Adige
bölgesel edebiyatı olan bu edebiyatları bölgelere göre tanıtmanın
daha anlaşılır olacağı düşüncesindeyiz. Her üç bölge edebiyatı,
dahası üstündeki sis perdesi aralanmamış olan Shapsugh edebiyatı
ve diğer lehçelerdeki yazılar da Adigelere aittir ve tüm
Adigelerin bir kültürel birikimi ve zenginliğidir.
Bölgesel anlamda Kabardey edebiyatı adı KBC, Şerces
(Шэрджэс) edebiyatı adı KÇC ve Adige edebiyatı adı
da AC Adigelerinin edebiyatlarını tanıtmak için kullanılmaktadır.
1945 öncesi ürünlerini bilemediğimiz ve bu konuda hiçbir yazıya
ulaşamadığımız Shapsugh edebiyatı ise, Karadeniz
kıyısındaki Shapsugh Ulusal Rayonu (ŞUR; 1924-1945) ya da
şimdiki Kıyıboyu Shapsughya Adigelerinin edebiyatı idi.
Yaşayan bu üç Adige edebiyatını, bilimsel anlamda tanımlamak için,
Adige edebiyat dilleri teriminde olduğu gibi, Adige
edebiyatları terimi kullanılmaktadır. Her üç edebiyatın her
biri kendisi için Adige adını kullanabiliyor, böylesine durumlarda
öteki edebiyatlar bölge adıyla anılıyor. Örneğin AC Adige
edebiyatı kendisi için sadece Adige ya da Adigey adını
kullanıyorsa, diğerlerine de Şerces (Шэрджэс) ve Kabardey (Къэбэртай)
adlarını verebiliyor; Kabardey edebiyatı da, diğerlerini Şerces ve
Adigey diye tanımlayabiliyor.
1917 Ekim devrimi öncesinde Adige edebiyatı bölgesel anlamda
bölünmemiş ya da kollara ayrılmamıştı. Bu bakımdan, o dönemde
yazılmış olan yazılanların tümü Adige edebiyatı tanımı içine
girer.
Adige edebiyatı, daha farklı diller kullanan diğer Kuzey
Kafkasya halkları edebiyatları ya da daha geniş bir çerçevede
de RF halkları edebiyatları içinde yer alır.
Özetlersek, bugün bölgesel anlamda Adige ve Kıyıboyu Shapsughlar
K'emguy (К1эмгуй) lehçesine, Şerces ve Kabardeyler de
Asıl Kabardey lehçesinin Baksan (Бахъсэн) ağzına dayanan
birer edebiyat dilini kullanmaktadırlar. Şu durumda Adigelerin
iki edebiyat dili (Adige, Kabardey) ve üç bölgesel
edebiyatı (Adige, Şerces ve Kabardey) bulunmaktadır. Ancak
Diaspora bu tanımın dışındadır, Diaspora’da Kabardeyce
yanında Shapsughca da halen kullanılmaktadır (*).
Adige edebiyatının beslendiği ana kaynak, başlangıçta Adige
folkloru olmuştur. Bu nedenle Adige edebiyatını (edebiyatlarını)
tanıtma işine Adige folklorunu tanıtmakla başlamak istiyoruz.
ADİGE HALKBİLİMİ VE EDEBİYATLA İLİŞKİSİ
Adigelerin tarihöncesi (prehistorya) ve tarih çağları boyunca
ağızdan ağıza ya da kuşaktan kuşağa aktararak günümüze
getirdikleri maddi ve manevi sanatsal ürünlerin (yaratıların)
toplamı Adige halk biliminin (folklor) oluşturur. Biz ise, burada
edebiyatla ilgili olarak sözlü ürünler üzerinde durmakla
yetineceğiz. Adige sözlü edebiyatı, Adige yaşamının ve bu yaşam
süresince oluşmuş olan Adige kültürünün paha biçilemez değerdeki
ürünlerinden oluşmuştur.
Adige halk bilimi karşılığı olarak, kimi durumlarda sözlü halk
ürünleri, halk geleneği, sözlü ürünler ya da halk yaratısı
gibi terimler de kullanılabilmektedir. Bunların hepsi Adige halk
bilimi karşılığı olarak kullanılmaktadır.
Bugün sözlü ürünlerin en az bir bölümü söz kaydı, film, yazı ve
daha başka yollarla derlenmiş ya da yazıya geçirilmiş ve
yayınlanmıştır. Adige edebiyatlarını bilimsel anlamda inceleyen
akademik kuruluşlar da vardır (Bkz. Adige Dili bölümü).
Biz yukarıda değindiğimiz gibi, halk biliminin edebiyat (sözlü
ürünler) bölümü üzerinde duracağız.
Önce şu noktayı belirtmek gerekiyor: Adige halk bilimi şu şu Adige
topluluğunun ya da şu şu bölgenin değil, yeryüzüne dağılmış olan
ve bugün sayıları milyonlara ulaşmış bulunan bütün Adigelerin
ortak malıdır. Bu zenginlik, dar anlamda bütün Adigelere, daha
geniş ve kültürel bir anlamda da bütün bir insanlığa aittir. Hangi
lehçe ya da ağızda söylenmiş olursa olsun, bu gerçek değişmez.
ADİGE HALKBİLİMİNİN NİTELİĞİ
Anadilinde okuma yazması olmayan halklar gibi, Adigelerin de 1920
yılı öncesinde oturmuş ve genel bir kabul görmüş bir yazılı
yaşamları yoktu. Gerçi Milat öncesinin Meot (Мыут1)
toplulukları arasında bir Adige yazısı da vardı (Bkz. Adige Dili
bölümü). Ancak dış saldırılar sonucu Meot uygarlığının yıkılması
ve Adigelerin dağlara çekilmeleri nedeniyle, Adige kent uygarlığı
son bulmuş, buna bağlı olarak da Meot (Adige) yazısı unutulmuş,
ekonomik ve toplumsal yaşamda da bir gerileme dönemine girilmiştir
(Gerileme dönemi halen devam etmektedir). Bu nedenle Adigelerin
sanatsal yaratıcılık konusunda ellerinde bulunan biricik olanak
halk bilimiydi. Adige halkının geçmişteki zorlu yaşamı ve
mutluluğa yönelik özlemleri, Adigeler arasında anlatılan masal,
öykü ve türkülerde (vered/орэд) ortaya konuyordu.
1920 yılında Sovyet iktidarı tarafından, ilke gereğince Kuzey
Kafkasya halklarına özerklik verilmesi kabul edildi. Kasım 1920’de
Rusya’ya bağlı Dağıstan ve Dağlı Özerk Cumhuriyeti (DÖC)
kuruldu. DÖC içinde birer okrug (**) birimi olarak
Kabardey, Balkar ve Karaçay yöreleri de yer almıştı.
DÖC’nin bölünme süreci içinde, 1922’de Kabardey-Balkarya ve
Karaçay-Çerkesya özerk oblastları, yine daha batıda
Kuban oblastında 1922’de Adige Özerk Oblastı da (şimdi AC)
kuruldu ve Karadeniz kıyısında (şimdiki Ş’açe/Soçi ve Tuapse
rayonu tamamında) kuruluşu ilan edilmiş olan Shapsugh Özerk
Cumhuriyeti ise, 1924’te statü indirimi biçiminde, en alt
düzeyde bir özerk birim olmak üzere, yani bir ulusal rayon (***)
birimi olarak tanındı: Shapsugh Ulusal Rayonu.
Böylece Adige dilleri de (Adige/Kabardey, Adige/K’emguy ve
Adige/Shapsugh) Sovyet Rusya’nın devlet dilleri arasında yer
almış, dört özerk Adige regionu (bölgesi) doğmuş oldu. Bu
diller kamu yaşamında (devlet dairelerinde), okulda ve basında
kullanılmaya başlandı. 1920’lerde Adigece Arap harfleriyle
yazılmaktaydı. (Alfabeler için Bkz. Adige Dili bölümü)
Bu yeni oluşum içinde, birer ulusal edebiyat yaratma göreviyle
yükümlü olan Adige yazarları, bir yandan yazılı edebiyatları
bulunan komşu ve dünya edebiyatlarının yapıtlarını inceleyerek ve
onlardan örneklenerek yazmaya ve ustalaşmaya çalışırken, öte
yandan da Adige halk biliminden yararlanmaktaydılar. Adigelerin
binlerce yıl öncelerinden başlayan, binlerce yılın birikimiyle
zenginleşmiş ve öylece günümüze gelmiş olan büyük bir folkloru
bulunmaktaydı. Yeni Adige edebiyatlarının gelişmelerinde bu büyük
folklorik zenginliğin payı önemli ve büyük olmuştur. Bu zenginlik
sağlam bir ulusal kök üzerinde hızla gelişme anlamında bir dayanak
olmuştur.
Adige ülkelerinde emekten yana yönetimlerin iktidara gelmiş
olmaları, yeni bir sanatsal anlayışla yaşamın ele alınması ve
Adige halk biliminden de o çerçevede yararlanılması kuşkusuz
gelişime bir canlılık katmıştı. Bu nedenle, en ileri ve en
uluslararası nitelikli özellikleri içeren yeni Adige edebiyat
ürünleri, aynı zamanda bir ulusallığı da yansıtmaktaydılar.
Adige halkının yüzyıllar, binlerce yıl boyu süren yaşamı süresince
yaratıp biriktirmiş olduğu Adige sözlü ürünlerinde, Adige
emekçilerinin gerçek özlemlerini sergileyen özellikler ve Adige
emekçi insanına özgü söz ustalığının parıldadığı üstün sanatsal
öğeler vardı. Ayrıca Adige sözlü ürünleri toplumsal ve siyasal
yönlerden de açık (anlaşılması kolay), anlamlı ve çarpıcı
kuruluşlara sahiptiler. İşin burasında Adige yazarlarına düşen
görev, bitmez tükenmez bir hazine konumundaki bu sözlü kültürde
bulunan demokratik ve toplumcu öğeleri bulup almak (devşirmek) ve
bunları toplumun hizmetinde olacak bir biçimde yeniden yoğurmak ve
sanatsal anlamda düzenleyip geliştirmekti. Bu çalışmalar
sırasında, yeni edebiyatı, geçmişin gerici feodal ve burjuva
kültürlerinin karşısında emekçilerin hizmetinde bir ideolojik
silah haline getirmek de gerekiyordu, yani edebiyat politik
görevler de üstlenmek durumundaydı.
Toparlarsak yeni Adige edebiyatı emekçi sınıfların çıkarlarını
savunmayı görev edinmiş bir politik edebiyattı ve başka türlüsü de
olamazdı. Bu yeni edebiyat anlayışı, en başarılı örneğini büyük
Adige yazarı Tembot K’eraş’ın (К1эрэщэ Тембот) Mutluluk
Yolu (Насыпым игъогу) romanında vermiştir. (Romanın çevirisi
için Bkz. CircassianCanada, internet) Yazar, romanını, basit bir
övgü kolaycılığına kaçmadan, karakterleri yaşamdan almış, öğeleri
ve bağlantıları gerçekçi bir biçimde ortaya koymayı başarmıştır.
Adige edebiyatları ve bu edebiyatların yaratıcıları (yazarları),
Sovyetler Birliği’nde yeni yaşam içinde oluşmakta olan toplumsal
ve bireysel görevleri üstlenmişlerdi. Amaç kitleleri devrim
yönünde eğitmek ve bilinçlendirmek idi. İlk yazılı yapıtlarda
politik bir tutarlılık olmasına karşın, sanatsal anlamda başarı
düzeyleri fazla gelişmemişti. Bu noktada Adige yazarlarının
yardımına, yabancı edebiyat örnekleri yanında, Adige folkloru
yetişti. Tembot K’eraş’ın ve İbrahim Tsey’in
yazdıkları bu başarılı örnekler arasındadır. (Her iki yazarın
biyografisi için Bkz., internet)
Adige folklorik yapıtları, şarkılardan (vered) hayvan masallarına
değin toplumsal konuları işlemekteydiler. Bu da Adige halkının
temelde bir demokratik bir toplumsal yapısı bulunduğunu
gösteriyordu. Nitekim Adige folkloru, üst sınıf çıkarlarını
yansıtan bir kuruluşta değildi, tam aksine emekçi halktan
(фэкъол1/лъхукъол1) yana bir özle donanmıştı. Adige emekçileri,
sık sık düşman güçlerden (Tatar, Rus, vb) destek alabilen sömürücü
(derebeyi/пщы-оркъ) sınıflarla savaşmış, sonunda onları
geriletmeyi ve yer yer yenmeyi de başarmışlardı. Örneğin, Adige
Spartakus’u sayılan Dameley ve başka önderler öncülüğünde
Kabardey emekçileri sert direnişlerde bulunmuş, sonunda, 1767’de
Malka (Balk) ırmağı boylarında özgür topluluklar oluşturmayı,
1797’de de Shapsugh ve Abadzehlerden (Абдзах) destek gören Bjedugh
emekçileri, Ruslardan destek alan kendi köy derebeylerini
topraklarından kovmuşlardı. Bu olayların anıları tazeliğini
korumaktaydı. (Bu konuda Tsığo Tevçoj’un “Pşı-verk zav”
adlı destanı ve İshak Meşbaş’ın Türkçeye de çevrilen “Bzıyko-zav”
adlı romanı vardır.)
Rusça’sından bir Adige masal kitabını okuyup değerlendiren büyük
Rus Sovyet demokrat yazarlarından Maksim Gorki şöyle
yazmıştı: “Bu okuduklarımdan anladığım kadarıyla, Adige
masallarını ilginç ve değerli kılan şey, bu masalların başka
halkların masallarında bulunan motifleri (örgeleri) taşımakta
olmalarıdır… Tavşan, tilki ve başkan yardımcısı kurt üzerine olan
masal gerçekten ilginç, hayvanlar üzerine olan masallarda
bulunmayıp da onda bulunmakta olan özellik, hayvanların insanlara
özgü toplumsal işleri yapmakta olmalarıdır… Adige masallarının
değerini artıran bir başka nokta da, iyinin daima kötüye üstün
gelmekte olmasıdır. Bu özellik halkın umutlu ve sağlıklı olduğunun
bir kanıtıdır”. (Адыгэ таурыхъхэр/Adıghe taurıxhxer, Maykop,
1947, A. M. Gorki’nin mektubu)
Adige folkloru alınteri karşılığı helal yaşamlarını sürdüren Adige
köy emekçilerinin (фэкъол1, пщыл1ы) sürekli bir düşünsel ve
ideolojik silahı olma durumundaydı. Bu silah, artık, yazılı Adige
edebiyatlarının doğuşu ile birlikte daha etkili ve bilinçli bir
konuma ulaşmış oldu.
Adigeler arasında özerklik öncesinde de, bir yazı dili yaratmak
için uğraş veren kişiler çıkmıştır. Bu yurtseverler, Adige
halkının bu çok değerli evlatları, Adige halkı tarafından her
zaman için büyük bir saygıyla anılmaktadırlar: Bırsey Vımar,
Şor Negume, vb. Ancak bu aydınlar, diaspora dışında, yüce
özlemlerinin hiçbirini gerçekleştiremediler. Bu arada bazı Adige
aydınları da Adigeler üzerine Rusça, Türkçe ve daha başka dillerde
yazılar yazdılar, kitaplar bastırdılar: Kafkasya’da Hangerıy,
Sultan Kaz-Bek, diasporada da Hağur Ahmet Mithat Efendi,
Baj Jebağı, Çunatıko Met İzzet, vb.
Bu aydınlardan Hangerıy’ın, 1840’larda Adigelerin yaşamı,
gelenekleri ve toplumsal ilişkileri üzerine yazdığı yazılar büyük
bir ilgi uyandırmıştı. Ayrıca Sultan Kaz-Bek’in yazdıkları
da yayınlanmış, dönemin şairi Puşkin ve eleştirmeni
Belinski, kendisinden övgüyle söz etmişlerdi. Kuşkusuz benzeri
başka yazarlar da vardır ama bütün bunlar oturmuş bir yazılı Adige
edebiyatının oluşması için yeterli değildi. Çünkü Adige halkı
tutsaklık prangaları ile bağlıydı ve kımıldama olanağından
yoksundu. Sadece diasporada Shapsughca yazılmış olan,
okullarda okunan ve halk arasında okutulan Adigece Mevlit’ten
söz edilebilir. Bu ve Shapsughca’nın bir İslami ibadet dili
olması da kuşkusuz büyük bir kazanımdı. Bu sayede diasporada
Shapsughca lehinde bir dil arınması, tek bir lehçede bütünleşme
olayı yaşandı.
Kafkasya’daki ezilen Adige halkları ise okumasız, yazmasız, modern
eğitimden uzak, sömürgeci Rusların ve gerici sınıfların
boyunduruğu altında soluyamaz durumdayken, böylesine bireysel
uğraşlardan kalıcı bir sonuç elde edilemiyordu. Halk kendi
karanlık durumu içinde yaşayıp gidiyordu.
Ancak Adigelerin özerklik kazanması üzerine, Adige dilleri devlet
tarafından okullarda okutulmaya, bu dillerde kitaplar, dergi ve
gazeteler yayınlanmaya başladı. Böylece, giderek, özüyle
(içeriğiyle) toplumcu (sosyalist), biçimiyle de ulusal olan yeni
bir kültür anlayışı oluştu ve bu anlayış çerçevesinde yeni Adige
edebiyatları da doğmuş oldular.
NOTLAR
(*) Shapsughca, Türkiye’de, Kabardeyce dışındaki Adige
lehçelerini şu ya da bu ölçüde etkilemiş ya da eritmiştir. Bu da
şimdiki Adigey dili (K’emguy) ile Diaspora arasındaki kopukluğu
daha da derinleştirmiştir. Örneğin Kafkasya’da ikişer adet ç (ч,
чъ), ç’ (ч1, к1), j (ж, жь), ş (ш, щ) sesi, vb vardır. Bu sesler
Türkiye’de tek sese inmiştir, bu nedenle Kafkasya’da kullanılan,
ama Türkiye’de kullanılmayan bu farklı sesler Diaspora’da
anlaşılamamakta ve sorun oluşturmaktadır. Bu arada Kafkasya’da
bulunmayan “ge”, ”ke” ve “k’e” (к1ьэ) gibi sesler Türkiye’de
vardır ve halen kullanılmaktadır. Örneğin Türkiye “Kabe”,
“kitap”, “Kemal” derken, Kafkasya “Çabe”, “Çıtap” ve “Çemal”
demektedir.
Kafkasya’ya yerleşmiş dostlardan Dr. Necdet Hatam, Türkiye’de
kullanılan, ama Kafkasya’da kullanılmayan sesler üzerine
Kafkasya’da akademik düzeyde bir çalışma yapıldığını, Türkiye’de
olan, ama Kafkasya’da bulunmayan bu tür sesler için yeni işaretler
konarak yeni harfler önerildiğini 26. 07. 2007’deki CC Yazarları
toplantısında açıklamış ve bu konuda bir yazı göndermeye
çalışacağını da söylemiştir. Yazı ulaştığında gerekli
bilgilendirmeyi sizlere sunmaya çalışacağız. -HCY
(**) Okrug, Rusya’da değişik dönemlerde değişik biçimlerde
algılanan bir bölge birimi. Çarlık döneminde ilçe karşılığı
kullanılıyordu. Şimdi bir özerk birim olarak okrug, oblast’dan
küçük, rayon’dan büyük özerk bir idari birimi gösterir. Daha büyük
idari ve askeri okruglar da vardır. Örneğin 13 regionu (bölgeyi)
içeren bir Güney Rusya Okrugu da vardır, Kuzey Kafkasya
cumhuriyetleri de bu okrug içindedir. Okrug adı, ayrıca AC’nde
bucak birimi karşılığı olarak da kullanılmaktadır (Bkz. Adigey
Cumhuriyeti, internet).
(***) Rayon, Rusya’da bulunan ve ilçe karşılığı olarak Batı
dillerine çevrilen bir yönetsel birim. Örneğin, kray (büyük il),
oblast (il), özerk oblast ve cumhuriyetler alt birimler olarak
rayonlara bölünürler. Sözgelişi, Adigey Cumhuriyeti 7 rayon ve iki
kentsel alana ayrılır. Maykop kentsel alanı da kendi içinde
kentsel rayonlara bölünür. |