Babam Faik Aksamaz’a…
GİRİŞ
Anadil, siyasi değil insani bir konu. Ancak; bir anadilin
yaşaması veya yok sayılarak yeryüzünden silinmesi siyasi
kadroların sorumluluğundadır. Bugüne kadar birçok anadil
tanımı yapılmıştır; yenileri de yapılabilir.
Ben,
burada, konumuz ile bağlantılı anadil terimini Türkiye’de, Türkçe
dışında konuşulan ve yerel olan diğer anadiller ile ilgili olarak
kullanıyorum. Türkiye’deki anadil konusunu ise, esas olarak iki
dönemde ve yerellik açısından incelemenin doğru olacağını
düşünüyorum. İlk dönem 1920’lerin ikinci yarısından başlar ve
1950’lere kadar devam eder. İkinci dönem ise bu tarihten
DSP-MHP-ANAP Hükümetinin bu anadiller ile ilgili en son
düzenlemeleri yaptığı 25 Ocak 2004 tarihine kadar sürer. Anadili,
bu iki dönem içinde ve yerellik açısından değerlendirmek konuyu
çıplak gözle görmemize, değerlendirmemize ve çözüm yolları
üretmemize yardımcı olacaktır.
Bu ilk dönemde, Türkiye’deki üretim çoğunlukla günlük hayatı
sürdürmeye yöneliktir; nafaka ekonomisi ilişkileri hakimdir. Yine
bu dönem, özelliği gereği içine kapanıktır. Bu durum ise,
yerelliğin sürdürülmesini sağlar. Dolayısıyla da yerellik, o
yerellikteki anadilin konuşulması, kuşaktan kuşağa aktarılması ve
korunmasını sağlamıştır. Bu yerelliğin içine doğan bir çocuk,
meyvelerin adlarını; gökyüzü, güneş, bulut, ay, yıldızlar, toprak,
suyu; “ayıplı- ayıpsız” bütün organlarının adlarını; tohum ve
yenilen yemekleri; üretim ve üretirken kullandıkları aletlerin
adlarını; görülen, kavranan her şeyi; inanç, doğum, ölüm, korku,
sevinç, kavga, aşk ve dostluk, imeceyi anadil ile öğrenir. Çocuk
anadil ile şekillenir. Çevresini tanımaya, anlamaya ve kendisini
ifade etmeye başlar; üretime katkıda bulunur.
1920’li yılların ilk yarısına kadar, anadili olan bir yerelliğe
sahip insanlar doğmuşlar, yaşamışlar ve ölmüşler. Nesiller devam
etmiş. Anadilleri doğum, yaşam ve ölümde kendilerini ifade etmeye
yetmiş. Yerellikte tek dillilik, yerelliğin anadili büyük ölçüde
hakimdir. Ne var ki, 1920’li yılların ikinci yarısından itibaren
her şey değişmeye başlar. Bu değişikliğin en büyük acısını da
çocuklar çeker.
Türkiye’nin taraf olduğu Lozan Antlaşması ile bazı Hıristiyan ve
Musevilerin kültürel hakları güvence altına alınmıştı. Ancak;
Devlet İstatistik Enstitüsünün, İslam Azınlık Dilleri adını
verdiği anadiller sahipsizdi. TKF’nin 1926 Programı anadil
konusuna şöyle yaklaşıyordu: “(...) TKF Halk Fırkasını'n Müslüman
azınlıkları zorla Türkleştirmek, Hıristiyan ve Musevi azınlıkları
da ezmek siyasetine her vasıtayla karşı koyar. TKF, onlar için
hukukta tam bir eşitlik; dillerini kullanmak ve kültürlerini yayma
ve eğitim konularında tam bir serbesti (...) talep eder. (Madde
11)”
TANIKLIKLAR
Burada, o dönemde öğrenci kişilerin tanıklıklarından aktarmalar
yapacağım. Bu tanıklar, o dönemde bir yerellikte yaşamaktaydı ve
anadilleri ise Lazca'ydı. 1924 doğumlu M. Recai Özgün ve 1926
doğumlu Mecit Çakırusta.
Arhavili M. Recai Özgün şunları anlatıyor: “(…) Otuzlu yıllarda
okullarda Temizlik ve İntizam Kolu, Kızılay Kolu... gibi isimlerle
çalışma kolları oluşturulurdu... Bunlar arasında “Lazca
Konuşanlarla Mücadele Kolu” diye bir kol daha vardı. Ben dördüncü
ve beşinci sınıfta iken bir müddet bu kolun başkanlığını yaptığımı
hatırlıyorum... Bu işi... faydalı olduğuna inanarak yapardık.
Çünkü talebeler de öğretmenler de Laz kökenli idiler ve Türkçeleri
meramlarını ifade edemeyecek kadar bozuktu...“
“Lazca Konuşanlarla Mücadele Kolu”ndaki faaliyetlerime bir anlam
veremezdim. Çünkü okulda tamam; Lazca konuşanlara ihtarımı
yapardım, ama eve gelince, köye çıkınca hiç Türkçe bilmeyen
babaannem, dedem, komşuma hiç etkili olamıyordum. Hal böyle
olunca, onlarla ben de Lazca konuşuyordum... Bir çocuğun ikiyüzlü
gelişmesinde felaket etkili olacak bir uygulama. Ayrıca onlara,
“Lazca konuşmayın” demek, “Siz hiç konuşmayın” anlamına geliyordu.
Çünkü Lazca'dan başka dil bilmiyorlardı. Böyle bir teklif, onların
aklımızdan şüphelenmelerini gerektiriyor ve şaşkın şaşkın
gülmelerine vesile oluyordu. Bu çok büyük bir çelişki idi. Çocuk
ruhumda oluşan bu çapraşık duygular, beni konunun nedenlerini
anlamaya doğru iterdi ama hiçbir izah tarzını da bulamazdım. Bu
konudaki pozisyonumu iki yüzlülük imiş gibi algılardım ve
hatırladığıma göre utanır ve sıkılırdım.”
Ardeşenli Mecit Çakırusta şunları söylüyor: “(…) 1930’lu yıllarda
ilkokul tahsilimi… yaptım… Okulda Lazca konuşmak yasaktı. Yalnızca
okulda değil, dışarıda da konuşulmayacaktı. Bunun tespiti için de,
talebeler arasında görevliler vardı. Öğretmen, Lazca konuşanları
tespit edip kendisine isimlerini getirenleri ödüllendiriyor ve
talebeleri ispiyonculuğa teşvik ediyordu. Lazca konuşanları da
-yine talebelere yaptırdığı- özel fındık ağacından çubuklarla
avuçlarını kırbaçlıyordu veya parmaklarımızı birleştirip
tırnaklarımıza cetvelle vuruyordu. Bu tutum ve davranışın bana
yaptığı psikolojik tahribatın yaşam boyu uzun zamanımı aldığını,
bu aşağılanma, suçluluk ama bu suç ve yabancılık bende hep var
olacaktı. Üstümden atamayacaktım…”
1939 doğumlu olan Hopalı Yılmaz Avcı’nın da hatırladıkları şöyle:
“(...) Okullar açıldığı gün öğretmenimizin okulda Lazca konuşmayı
yasaklaması ile beraber bizim de en önemli iletişim kaynağımız
kesilmiş oldu. Ancak teneffüslerde, öğretmenden uzak olduğumuz
noktalarda kontrollü olarak Lazca konuşabiliyorduk… Tabi bu arada
yakayı suçüstü ele verenler de mutlaka cezalarını çekiyorlardı.
(...) O büyük mücadele sonunda, öğretmenin galip geldiğini
söylemeye her halde gerek yok !
1944 doğumlu Fındıklılı Nurdoğan Demir’in, o yıllara ilişkin
olarak yazdıkları ise şöyle: “(...) O yaşımda başka bir dilin
varlığını bile bilmiyordum. Lazca konuşmayacaktım da ne
konuşacaktım ki? Yoksa biz, hani şu öğretmenlerimizin konuştuğu
dilden mi konuşacaktık? Öğretmenler Türkçe'yi bana göre çok güzel
konuşuyorlardı. Açıkçası imreniyorduk. Ama o dilden bildiğimiz on
kelimeyi geçmiyordu ki, nasıl olacaktı bu iş? O zamanlar bizim
için “Lazca konuşma” demek, “Hiç konuşma” demekle eşti. İlk
zamanlar adeta ağzımız kilitlenmişti. Dilsiz kalmıştık… “
TEK PARTİ DİKTATÖRLÜĞÜ
Yerellikteki bir anadile karşı işlenen bu ve benzeri insanlık
suçlarını işleyenler bu cesareti, CHP’nin tek parti
diktatörlüğünün yönetim anlayışından almıştır. CHP’nin tek parti
diktatörlüğü, günlük hayatı sürdürmeye yönelik nafaka ekonomisi
ilişkilerinin hakim olduğu ve farklı anadillerin konuşulduğu
yörelerde ulusal sanayinin kapitalist üretim ilişkilerini ve
kurumlarını geliştiremedi. Yerel üretim ilişkilerini tasfiye
edemedi. Bu sebeple de dilsel ve kültürel farklılıkları doğal bir
yok oluş sürecine sürükleyemedi. Bunun yerine dilsel ve kültürel
farklılıkları doğal olmayan bir yol ile yani resmi ideoloji ve
resmi tarih tezleri ile ortadan kaldırmaya çalıştı. Burada iki CHP
milletvekilinin, partilerinin görüşünü yansıtan düşüncelerini
sizin ile paylaşmak istiyorum.
Bunlardan ilki CHP Manisa Milletvekili M. S. Toprak. 1938 yılında
verdiği kanun tasarısı çarpıcı bir örnek oluşturuyor. Bu tasarı,
Türk vatandaşlarının evlerinin dışında umuma açık yerlerde, her
zaman Türkçe konuşmalarını, aksi takdirde 1- 7 gün arasında hapis
ve 10 ile 100 kuruş arasında para cezasını öngörüyordu. Bunların
diplomalarına da el konulacak ve doktorluk, öğretmenlik ya da
gazetecilik yapamayacaklardı. Ceza olarak toplanan paraların bir
bölümü de ihbarcılara ödül olarak dağıtılacaktı. Yine bu tasarıya
göre Türkçe bilmeyen Türk vatandaşları bir yıl içinde Türkçe'yi
öğrenmeye mecburdu. Yoksa onları Türk vatandaşlığından çıkartılmak
bekliyordu.
CHP Antalya Milletvekili R. Kaplan’ın Mecliste yaptığı konuşma ise
şöyle: “(...) Bazı unsurlar pek arsızca hareket ederek Türk
milletinin diline hürmet etmiyorlar. Evlerinde istedikleri dili
konuşabilirler. Fakat umumi yerlerde... bir kısım Türk
vatandaşının konuştuğu Türkçe değildir. Ey vatandaş, eğer Türk
vatandaşı isen Türk diline saygı göster. Karşındaki Türkleri de
rencide etme…”
Siyasi otoriteyi elinde tutan CHP’nin tek parti diktatörlüğü,
Türkiye’nin anadillerini yok saydı ve bunların yok edilmesi için
de elden gelen her şey yapıldı. CHP 9. Bürosu tarafından, 1940’lı
yıllarda hazırlanan bir rapor, bu anadillere yaklaşımı açıkça
gözler önüne sermekle kalmıyor, siyasi otoritenin bu anadillere
karşı olan tavrını da özetliyor. Bu rapor, anadilleri Türkçe'den
başka olan, ancak küçük gruplar halinde yaşayan Müslüman
yurttaşları konu ediyor. Toplu halde yaşadıkları için kendi dil ve
geleneklerini koruyan bu topluluklar potansiyel tehlike olarak
anılıyor. Örneğin Lazların sınır boylarından iç kesimlere
kaydırılması, toplu yaşamalarına engel olunması, bunun mümkün
olmadığı hallerde en zengin ve verimli köylerden başlayarak
buralara yüzde elli oranında Türk yerleştirilmesi ve okullar
açılması öneriliyordu.
Oysa bu yıllarda; Türkçe'yi de kendi anadilini de iyi bilen,
kendisine güvenen, kendisi ile barışık, çevresi ile uyumlu,
üreten, sağlıklı ve mutlu vatandaşlar yetiştirilebilir; bugünküne
benzemeyen bir vatan kurulabilirdi. 1 Ocak 1929 tarihinde
çalışmalara başlayan Millet Mektepleri ile çözüm üretilebilirdi.
Ayrıca; o dönem müttefikimiz olan Sovyet ülkesinin desteği
alınabilirdi. Sovyet ülkesinin yanı sıra ülkemizde de konuşulan
Abazaca, Adigeece, Karaçayca, Osetçe, Çeçence, İnguşça, Avarca,
Lazca vd. Genç Yazılı Diller alanında tecrübesi olan Sovyetlerin
desteği, Türkiye’nin anadil konusunu çözmek için büyük bir
fırsattı.
1950: YENİ BİR DÖNEM
CHP’nin tek parti diktatörlüğü, toplumsal hayatın hemen her
alanında derin yaralar açtı. Öyle ki, 1950’de iktidarını kaybeden
CHP, toplum ruhunda açtığı yaralar ile sonraki dönemlerde de
etkisini sürdürdü. CHP sonrası dönemde, bu yaraların bazıları
sarılmaya çalışılsa da, anadil konusu hiç gündeme gelmedi; akla
gelmedi; sahiplenilmedi. İkinci Dünya Savaşı sonrasında başlayan
yeni saflaşma ve ardından gelen Soğuk Savaş dönemi toplumsal
dokuda meydana gelmiş olan yaraları gizlemek ile kalmadı; bu
yaraları derinleştirdi; yeni yaralar açtı.
Gelişmeye başlayan kısmi sanayileşme ve taşımaya çalıştığı arabesk
kapitalist hayat tarzı ile birlikte; üretimsel, kültürel ve dilsel
içine kapanıklıkları koruyan ve onlarla devamlılığını sağlayan
yerellikler de bulundukları yörelerin özelliklerine göre, hızlı
veya daha yavaş bir çözülme sürecine girdi. Bu yerelliklerden iş,
sağlık ve tedavi için büyük şehirlere gidiş ve gelişler
fazlaştıkça; bu yerelliklerde Türkçe okuma-yazma oranı
yükseldikçe, gazete, radyo ve televizyon yaygınlaştıkça,
yerelliğin çözülme süreci daha da hızlandı. Bu çözülmeler ise,
anadillerden uzaklaşmayı, anadillerin çözülme sürecini getirdi.
Bir anadilin konuşanlarının sayısı ve konuşulduğu yörenin
sanayileşme bölgesine uzaklık veya yakınlığı o dilden uzaklaşma ve
çözülmenin derecesini belirledi. Daha az yorucu, daha fazla
kazançlı ve sosyal haklar sağlayan modern hayat ile tanışma,
yerellikten hızla kurtulup büyük kentlere göç etmeyi
hızlandırmakla kalmadı, yerellikte de yerellikten kurtulma gibi
bir paradoksal durumu yarattı. Kişi; doğduğu, ürettiği, karnını
doyurduğu, doğa ile bütünleştiği, algıladığı ve düşündüğü gibi
değil, ışıltılarına özendiği, ama ne olduğunu bilmediği bir hayata
kavuşmak için çabalıyordu. Kapitalizm bunu dayatıyordu; kişi buna
eklemlenecekti. Modern hayata ulaşma duygusu, kişide bir an önce
yerellikten kurtulmayı tetikledi. Fakirliğinin sebebi olarak da,
yaşanılan yörenin geri kalmışlığının sebebi olarak da, İstanbul’a
ulaşamayıp hemencecik “büyük adam” olamamasının sebebi olarak da
belki kişi anadilini görüyordu. Oysa İstanbul’da mezarı bile
olmayacaktı.
Böyle bir süreçten geçilerek Soğuk Savaş döneminin sonuna, 1991
sonlarına ulaşıldı. Bu, yeni bir dönemin başlangıcıydı. Hala
ayakta kalmayı başarabilmiş anadiller bulunuyorsa; hala
konuşanları varsa ve tutarlı savunuculara sahiplerse, korunabilir,
geliştirilebilir ve geleceğe taşınabilirdiler.
TÜRKİYE’NİN ANADİLLERİ
Türkçe, gündelik hayatta ortak anlaşma dilimizdir. Türkçe, Osmanlı
ülkesinin de ortak anlaşma diliydi; Hıristiyan, Musevi veya
Müslüman vatandaşlar Türkçe'nin yanı sıra kendi anadillerini de
konuşuyordular; kullanıyordular. Çok dillilik, Osmanlı ülkesinden
Türkiye Cumhuriyeti’ne intikal etmiştir.
Günümüzde çok kesin sayılarını bilemiyoruz. Ancak, ülkemizde
onlarca anadilin konuşulduğunu söylemek yanlış olmaz. Bunca
anadilin konuşulduğu bir ülkede, resmi kurumlar, bu dillerle
ilgili özgün dilsel materyal derleme çalışması yapmadı; yapmıyor.
Bunu bırakalım; Türkiye’de konuşulan anadillerin envanter
çalışmasını yapan resmi bir kurum bile bulunmuyor. Siyasi
otoritenin konuya yaklaşımı böyle olunca, iyi niyetli bazı
kişilerin bu konuda yaptığı çalışmalar fanteziden öteye geçemiyor,
ilgi görmüyor ve katkı sağlayamıyor. Bu çalışmaların, reaksiyoner
güçler tarafından düşmanca karşılandığını da unutmamalıyız.
Türkiye’nin anadillerine karşı büyük bir umursamazlık ve iki
yüzlülüklere tanık oluyoruz.
Bugün gelinen noktada, Türkiye’nin anadilleri çeşitli yönleri ile
tam bir bilinmezlik içindedir. Bu bilinmezliğin esas sebebi, hiç
kuşku yok, siyasi otoritenin konuya baştan beri yanlış yaklaşmış
olmasıdır. Öte yandan, çeşitli sivil girişimciler ise, anadil
konusuna sağlıklı yaklaşamamış ve uygun çözüm yolları
bulamamıştır. Çünkü konu çeşitli yönleriyle tartışılamamıştır;
tartışılamamaktadır. Bu tartışmaların önündeki en önemli engel
artık siyasi otoritenin olumsuz tavrı veya yasal engeller değil.
Sıkıntı büyük ölçüde anadil konusunun tartışılmaya çalışıldığı
terimlerden kaynaklanmaktadır. Bir yandan siyasi iradenin uzun
süreli olumsuz tavrı ve bu tavrın hala devam eden etkileri, bir
yandan bu sebeple anadil konusunda kurumsal kültürel bir
yaklaşımın oluşamaması, bir yandan sorunun doğru terimlerle
tartışılamaması Türkiye’nin anadilleri konusuna çözüm üretilememiş
olmasının başlıca sebepleridir. Bu çözümsüzlüğün bir diğer sebebi
ise, Türkçe dışındaki bir anadilin savunuculuğuna soyunan bazı
sivil girişimcilerin, her anadilin aynı değerde olduğunu kabul
etmeme ile bir anadilin şovenizmine saplanmalarıdır. Bir anadili
bildiği iddiası ile o anadilin hamisi kesilen bazı kimseler ise,
Türkiye’nin anadil zenginliğinin önündeki en ciddi engellerden bir
tanesini oluşturuyor. Bunların; anadilleri korumak, geliştirmek ve
gelecek kuşaklara kurumsal olarak aktarmak gibi bir vizyon ve
misyonları bulunmamaktadır; bütün yaptıkları bu anadiller
üzerinden çeşitli şekillerde nemalanmaktır. Öte yandan, anadil
konusu söz konusu olduğu zaman, bu çeşit toplantılara konuşmacı
olarak çağrılan, siyasi otoriteye karşı duruşlarıyla da tanınan,
konu kıdemlisi bazı akademisyenler, ithal terimleri kullanmaları,
çeviri metinlerden yaptıkları uzun aktarma ve uygunsuz örnek
göstermeleri ile anadil konusunun etrafında dönüp dolanmakta;
konunun tartışılmasına ve çözüm yollarının bulunmasına katkıda
bulunmak şöyle dursun, kafaları daha da karıştırmaktadırlar. Bir
türlü sahaya inmek akıllarına gelmemektedir.
Devlet İstatistik Enstitüsü’nün, anadil sonuçlarını açıkladığı son
nüfus sayımı 1965’de yapılandır. Türkiye’de konuşulan diller şöyle
sınıflandırıyordu:
a) Türkçe
b) “İslam Azınlık Dilleri”: Abazaca, Acemce, Arapça,
Arnavutça, Boşnakça, Çerkesce, Gürcüce, Kürtçe, Kırmanca, Kırdaşça,
Lazca, Pomakça, Zazaca
c) “Diğer Azınlık Dilleri”: Ermenice, Yahudice, Rumca
d) “Anglo Sakson Dilleri”: Almanca, Flamanca, İngilizce
e) “Latin Dilleri”: Fransızca, İspanyolca, İtalyanca
f) “Slav Dilleri”: Bulgarca, Çekçe, Hırvatça, İsveççe,
Lehçe, Romence, Rusça, Sırpça
g) “Diğer Diller”: Bilinmeyen
DİE’nin “İslam Azınlık Dilleri” olarak adlandırdığı anadillerin
dışında da anadillerin bulunduğunu belirtmeliyim. Türkiye’deki
nüfus sayımlarında hiçbir zaman dikkate alınmayan benim şimdi
adlarını hatırlayabildiğim anadilleri şöyle: Pontusça, Hemşince,
Ubıkhça, Vaynakhça (Çeçen-İnguşça), Asetince (Osetçe), Avarca,
Lezgice, Kumukça, Gazi Kumukça (Lakça), Dargice, Karaçay(lı)-Balkarya(lı)ca,
Uygurca, Tatarca, Kırgızca, Kazakça, Özbekçe, Nogayca. Ayrıca aynı
kaderi paylaşan Süryanice de unutulmamalı.
VE GÜNÜMÜZ
Soğuk Savaş sonrası dönemde, ülkemizin anadil konusunun
tartışılması ve çözümüne katkı sağlayabileceği düşüncesi ile Batı
dillerinden birçok makale ve kitap Türkçe'ye tercüme edildi. Ancak
ne yazık ki, kaş yapayım derken göz çıkarıldı; çok kötü çeviriler
ile birlikte bir sürü uygun olmayan terim ya aynen ya da tercüme
olarak Türkçe'ye girdi.
Anadil tartışmalarında karşımıza birçok terim çıkıyor. Bir
terimler kargaşası görülüyor. “Eğitim” mi? “Öğretim” mi? “Öğrenim”
mi? “Eğitim- öğretim” mi? “Ana dil” mi? “Anadil” mi? “Anadilde
öğretim” mi? “Anadil öğretimi” mi? “Anadilde eğitim-öğretim” mi?
“Anadil eğitim-öğretimi” mi? “Yerel dil mi”? “Konuşanları sayıca
(daha) az diller” mi? “Etnik dil” mi? “Türk vatandaşlarının günlük
yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve
lehçeler” mi? “Kavim dili” mi? “Azınlık dili” mi? “Yöresel dil”
mi? “Diğer halkların kendi dilleri” mi? “Yörenin dili” mi,
“Yöredeki nüfus çoğunluğunun dili” mi? “Yörenin anadili” mi? “Yok
sayılan anadiller” mi? “Yasaklanan anadiller” mi?
Konumuz olan dilleri belirtmek için “Türkçe Dışındaki Anadiller”,
bu dillerin desteklenmesi çalışmalarında ise “Anadil Öğretimi”,
“Anadil Öğrenimi Hakkı” ifadelerini kullanmanın doğru olduğuna
inanıyor; böyle kullanılmasını öneriyorum.
Avrupa Birliği’ne uyum sürecinde DSP-MHP-ANAP Hükümetinin
hazırladığı “Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanun”un (Kanun no: 4771; Kabul tarihi: 03.08.2002- Resmi Gazete:
09.08.2002- 24841) yürürlüğe girmesinin ardından, “Türk
Vatandaşlarının Günlük Yaşamlarında Geleneksel Olarak
Kullandıkları Farklı Dil ve Lehçelerin Öğrenilmesi Hakkındaki
Yönetmelik” (Resmi Gazete: 20.09.2002- 24882) ve “Türk
Vatandaşlarının Günlük Yaşamlarında Geleneksel Olarak
Kullandıkları Farklı Dil ve Lehçelerde Yapılacak Radyo ve
Televizyon Yayınları Hakkındaki Yönetmelik” (25.01.2004 -25357) de
yürürlüğe girdi.
Kuşkusuz bu önemli bir gelişmeydi. Ancak; yasak savma kabilinden
bir uygulama olduğu hemen anlaşıldı. “Türkçe Dışındaki Anadiller”
değil de “Türk Vatandaşlarının Günlük Yaşamlarında Geleneksel
Olarak Kullandıkları Farklı Dil ve Lehçeler” gibi bir ifadenin
kullanılması konuya nasıl bakıldığının ipuçlarını veriyor. Dikkat
edilirse, “Öğretilmesi” değil “Öğrenilmesi” ifadesi kullanılmış.
Örneklerini verdiğim uygulama ve yok saymalardan sonra bu
“öğrenilme” nasıl olacak? Bu vb. sorular cevapsız bırakılıyor. Bu
anadiller ile bağlantılı olarak kullanılan “dil” ve “lehçe” nedir?
Bir anadilin, dil mi lehçe mi olduğuna kim karar verir?
DSP-MHP-ANAP Hükümetinin ilgili yasa ve yönetmeliklerde yaptığı
değişikliklerin ardından, yapılan resmi açıklama ile TRT’nin
yalnızca Boşnakça, Arapça, Kırmançi, Çerkezce ve Zazaca radyo ve
televizyon yayını yapacağı duyuruldu. Beş anadildeki radyo ve
televizyon yayınları, 7 Haziran 2004 Pazartesi günü Boşnakça ile
başladı. Yapılan resmi açıklamaya göre, Boşnakça, Arapça, Kırmançi,
Çerkezce ve Zazaca TRT’nin sırasıyla yayın yapacağı dillerdi.
TRT’nin bu anadillerdeki yayınları; içerik, süre, yayınlandıkları
saatler vd. açılardan eleştirilebilir. Ancak öncelikle üzerinde
durulması gereken konu, yayın yapılacak dillerin sayısının neden
beş ile sınırlandırıldığıdır. TRT, Kırmançi, Zazaca, Boşnakça,
Arapça ve Çerkesce'yi hangi kıstasları göz önünde bulundurarak
yayın yapmak için seçti? Bunu bilemiyoruz. TRT’nin, DİE’nin
verilerini dikkate alarak bu dilleri belirlediği düşünülebilir.
Anadillere ilişkin soruların en son 1985 nüfus sayımlarında
sorulduğunu biliyoruz. DİE’nin anadil sonuçlarını açıkladığı en
son sayım ise 1965’tekidir. 2000 yılında yapılan son nüfus
sayımlarında ise, anadile ilişkin soru sorulmadığına göre; TRT,
1965 nüfus sayımı anadil verilerini mi dikkate aldı? Şimdi 1965
nüfus sayımı anadil verilerine bir bakalım: Anadili ve ikinci dili
olarak Boşnakça'yı 57 bin 209 kişi; Çerkesce'yi 106 bin 960 kişi
ve Arapça'yı 533 bin 264 kişi konuşuyordu. Yine aynı yıl
verileriyle Lazca'yı 81 bin 165 kişi; Gürcüce'yi 79 bin 234 kişi;
Pomakça'yı 57 bin 372 kişi; Arnavutça'yı 53 bin 520 kişi ve
Abazaca'yı ise 12 bin 399 kişi anadili veya ikinci dili olarak
konuşuyordu. Bu rakamlar, TRT’nin bir anadilini, konuşanının
sayısına göre değerlendirmediğini gösteriyor. O zaman TRT’nin
kıstası neydi? Bunu hiç öğrenemedik. Eğer TRT, Anadolu’ya göçmen
dilleri, yani Boşnakça ve Çerkesce'yi dikkate alıyorsa, diğer
göçmen dilleri olan Abazaca, Arnavutça ve Pomakça'yı da dikkate
almalıdır. Eğer TRT, Anadolu’da yerli dilleri, yani Kırmançi,
Zazaca ve Arapça'yı dikkate alıyorsa diğer yerli diller olan
Lazca, Gürcüce vd. dilleri de dikkate almalıydı.
TRT’nin bu beş anadilde yaptığı yayınlar birçok açıdan eleştiriye
muhtaçtır. Bu yayınlar, siyasi otoritenin, Türkiye’nin
anadillerini tanıdığını ifade etmesi anlamında önemlidir. Ne var
ki, TRT ayrımcılık yapmıştır. TRT, haksızlık yaptığı ve
görmezlikten geldiği diğer anadiller ile ilgili yeni bir adım
atmayı düşünürse, bizlerden destek görebileceği gibi, Hemşince
için Ermenistanlı; Pontusça için Yunanlı; Vaynakhça (Çeçen-İnguşça),
Avarca, Lezgice, Kumukça, Gazi Kumukça (Lakça), Dargice, Karaçay(lı)-Balkarya(lı)ca,
Tatarca, Nogayca ve Çerkesce için Rusya Federasyonundan; Kırgızca
için Kırgızistanlı; Kazakça için Kazakistanlı; Özbekçe için
Özbekistanlı; Uygurca için Çinli; Pomakça için Bulgaristanlı;
Acemce için İranlı; Arapça için Suriyeli; Arnavutça için
Arnavutluklu; Gürcüce, Lazca, Osetçe ve Abazaca için Gürcüstanlı
dilbilimciler ve radyo ve televizyon programcılarından destek
arayabilir.
ÖNERİLER
Konuya taraf olan vakıf, dernek ve kişilerin de içinde yer alacağı
özerk yapıdaki bir “Anadillerini Planlama Kurumu” nüve olarak bu
anadil çalışmalarını yürütebilir. Anadiller ile ilgili bütün
çalışmaları tek elden yürütecek böyle bir kurum öncelikle
oluşturulmalıdır. Bu kurum, anadillere ilişkin olarak demokratik
özlü ve telafi edici genel bir yönetmelik hazırlamalıdır. Bu
bağlamda, anadil konusu, anlaşılır ve bizim olan terimlerle
tartışılmalı ve bu alanda bir literatür oluşturulmalıdır.
Öncelikle, Türkiye’nin diğer anadilleri envanteri çıkarılmalıdır.
Bu yapılırken, yalnızca Türkçe ile hiçbir akrabalığı olmayan
anadiller değil, Azerice, Kazakça, Kırgızca, Özbekçe, Tatarca,
Uygurca gibi diller de dikkate alınmalıdır. Biliyoruz ki, nüfus
sayım sonuçlarında adı geçen anadillerin en az iki katı anadili
Türkiye’de konuşulmaktadır; bunlar, ad olarak ve kullanıldıkları
yöreler olarak tespit edilmelidir. Oluşturulacak ilgili
komisyonlar bu anadilleri için Latin alfabesine dayanan alfabeleri
oluşturmalıdır. Ardından da, ilk aşamada en az on bin kelimelik
temel Türkçe kelime dağarcığı tespit edilmeli ve buna göre bu
anadillerin sözlükleri oluşturulmalıdır. Bu sözlükler (varsa diğer
alfabeleriyle ve) Latin alfabesine dayalı alfabeleriyle
yayınlanmalıdır. İlk etapta ilköğretim birinci sınıf
öğrencilerinin düzeylerine uygun masal kitapları ve çizgi filmler
radyo ve TV yayınlarında da kullanılabilecek şekilde
hazırlanmalıdır.
Bütün bunlarla eşzamanlı olarak, bu anadillerle ilgili çalışmaları
yürütecek, yani; masal kitapları, ilköğretim öğrencilerinin
düzeylerine göre “sosyal bilgiler” ve “fen bilgisi“ vb. kitapları,
çizgi filmler, tiyatro eserleri, radyo- TV programlarını
hazırlayıp sunacak, gazete ve dergileri yayınlayacak personelin
yetiştirilmesi sağlanmalıdır. Bu personelin yetişmesinde, bu
anadillerle ilgili ve/veya çalışmalar yapan komşu ülkelerin
akademik personelinden de faydalanabilir.
Gerek personel yetiştirilmesi gerekse de yazılı, görsel, işitsel
vb. her türlü materyalin hazırlanmasındaki bütün harcamalar,
kuşkusuz ilgili devlet kuruluşları tarafından karşılanmalıdır.
SON SÖZ
Bu anadiller, 1950’lere kadar esas olarak Türkiye’nin belirli
bölgelerindeki yerelliklerinde konuşuluyorken, günümüzde
Türkiye’nin hemen her yerinde konuşulmaktadır. Bu durum mutlaka
göz önünde bulundurulmalıdır. Bu anadiller gündeme geldiğinde
kimileri bu dilleri “bölücülük” sebebi olarak lanse etmeye
çalışıyor. Kimileri de bu anadil tartışmalarını “Kürtçe” üzerinden
yapıyor. Bu anadiller, ne “bölücülük” sebebidir ne de “Kürtçe”
Türkiye’nin, Türkçe dışındaki tek anadilidir. Anadil, 1930’lu
yıllarda büyük ölçüde pedagojik bir konuydu. Günümüzde ise hem
hala bir pedagojik sorun hem de bir insan hakları konusudur. Bu
hakkı, isteyen vatandaşlarının hizmetine sunmak ise sosyal
devletin önemli görevleri arasındadır. Binlerce yıllık bir geçmişe
sahip olan ve son seksen yıldaki her türlü olumsuz şarta rağmen,
günümüze ulaşabilme becerisini gösteren bu anadiller, ister yüz
kişilik bir köyde konuşuluyor olsun, isterse de çok daha fazla
insan tarafından toplu veya dağınık çok daha geniş yerleşim
birimlerinde yaşatılıyor olsun aynı eşitlikte geleceğe taşınma
hakkına sahiptir.
FAYDALANILAN BAŞLICA KAYNAKLAR
- Akar, Rıdvan (1998): “Bir Bürokratın Kehaneti Ya Da ‘Bir Resmi
Metinde Planlı Türkleştirme Dönemi”, Birikim, sayı 110, Birikim
Yayıncılık, İstanbul.
- Aksamaz, Ali İhsan (2003): “Doğu Karadeniz’de Resmi İdeolojiler
Kuşatması, 1. Baskı, Sorun Yayınları, İstanbul.
- Aksamaz, Ali İhsan, vd. (2005): “Anadilde Eğitim ve Azınlık
Hakları, 1. Baskı, Sorun Yayınları, İstanbul.
- Aydın, İsmail (1997): “Siyasi Parti ve Hükümet Programlarında
Eğitim- Öğretim& Öğretmenler (1908- 1997), 1. Baskı, Eğitim Sen
Yayınları Güncel Sorunlar Dizisi, Ankara.
- Avcı, Yılmaz (2002): “Türkçeyi Nasıl Öğrendik?”, Yeni Kafkasya
Gazetesi, sayı 3, İstanbul.
- Bul, Melahat (2000): “Lazca ile Mücadele Kolu Başkanlığından Laz
Kültürünün Araştırılmasına Uzanan Bir Yol: M. Recai Özgün“ Mjora,
Sayı 1, Çiviyazıları, İstanbul.
- Demir, Nurdoğan (21.02.2007): “Hayde Biga Ezdi Jile Bulurt”,
www.lazuri.com
- Dündar, Fuat (1999): “Türkiye Nüfus Sayımlarında Azınlıklar”,
Doz Yayınları, İstanbul.
- “Kardeşine Lazca Mezar Taşı Dikti” (30.11.2007):
www.pazar53.com
- “Misyonumuz” (2006):
www.kolkhoba.org
- Özgün, M. Recai (2003): “Okulda Lazca Konuşanlarla Mücadele
Kolundaydım”, Yeni Kafkasya Gazetesi, sayı 8, İstanbul.
- Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi Davası Savunma (1974): 1.
Baskı, Aydınlık Yayınları, İstanbul.
- “TBMM Lazca Yazılan Dilekçeyi Ek Olarak Kabul Etti”
(16.12.2006): Faik Aksamaz’ın Dilekçesi, Star Gazetesi.
Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Hizmet Kulübü
6. İnsan Hakları Sempozyumu
27 Aralık 2007 Perşembe - saat 14: 00
Demir Demirgil Salonu (ÖFB)
“Anadil Öğrenimi Hakkı ve Öğretimi” konulu sempozyuma sunulan
tebliğ
TURKİAŞİ NANANENAŞ XAMPOBA
Ali İhsan Aksamaz
Baba çkimi Faik Aksamazis…
GO3’OTKVALE
Nananena, p’olit’ik’uri var adamuri ar tema ren. Murenki; ar
nananenaşi oskidu varna moivaruten oğurinu, p’olit’ik’uri
k’adropeşi xes ren. Andğaşakis uk’ore3xaloni çkvadoçkva
oxo3’onapalepe ixveneren nananena şeni; ağanepe muşiti ixvenen. Ma,
akonaşis, tema çkinişa mek’ireli nananenaşi t’ermini, Turkias,
Turkulişen ekole na iğarğalinen do svaloni na ren majura
nananenape şeni vixmar. Turkiaşi nananenaluri temati, dudarot jur
p’eriodi do svalonobaşi k’eleşen o3’k’omiluten goşogoru 3’ori
iqvasunon yado visimadep. Maartani p’eriodi geç’k’aps 1920-epeşi
majurani gverdişen do 1950-epeşakis naqonops. Majurani p’eriodikti,
am tariğişen DSP-MHP-ANAP-şi xe3alak am nenape şeni irişen çodina
don3’urape na qu, 25 3’anağani 2004 tariğişakis naqonops.
Nananenas, am jur p’eriodişi doloxendo do svalonobaşi ğocepeşen
oğiru, temas t’et’eli toliten oz’iramu, eya oğiru do olağuşi gzape
omralu şeni memişvelasunonan.
Am maartani p’eriodis, Turkias, omraloba didobaten ndğaluri
skidala oskedinu şeni ren; me3’k’apuraşi ek’onomiaşi
artikartisobape menceloni ren. Xolo am p’eriodis, muşiuroba muşişi
sebebiten ti-muşi k’ala ren. Am xalikti gza meçaps svalonobaşi
oskedinuşa. Emutenti svalonobakti gza meçeren em svalonobaş
nananenaşi oğarğalinu tasişen tasişa oemanetu do oçvinuşa. Am
svalonobas dobadineri ar berek iguraps xilepeşi coxope; n3a, mjora,
mp’ula, tuta, muru3xepe, dixa, 3’k’ari; “oncğoroni-uoncğoroni”
mtel organepe muşişi coxope; tasi do na iç’k’omen oç’k’omalepe;
omraloba do omralapt’aşi na ixmarnan alet’epeşi coxope; na iz’iren,
na iguren karta ondi; cera, dobada, ğura, şkurna, xela, ok’vak’ida,
qoropa do megabroba, noderi nananenaten. Bere işekilinen nananena
muşiten. Geç’k’aps muşi gomorgva oçinu, oxo3’onu do ti-muşi
ognapus; mxuci meçaps omralus.
1920-oni 3’anapeşi maartani gverdişakis, nananena muşi na uğun ar
svalonobas şurepe dibaderenan, skiderenan do ğurerenan. Tasepe
naqonerenan. Entepeşi nananena, dibağeren ti-mutepeşi otkuşa
dobada, skidala do ğuras. Svalonobas arnenaloba, svalonobaşi
nananena didobaten menceloni ren. Murenki, 1920-oni 3’anapeşi
majurani gverdişen, mtelxolo geç’k’aps oktirus. Am oktirobaşi
meç’ireli ç’viniti berepek zdipan.
Turkiakti coxoşç’ara na gedvu Lozanişi Akt’iten, namtini
Krist’iani do Musevurepeşi k’ult’uruli hak’k’epe içvalinu. Mara
Oxen3aluri İst’at’ist’ik’işi İnst’it’ut’ik na ixmareret’u
t’erminiten, İslamuri Arm3ikaşi Nenape umanceloni rt’es. Turkiaşi
K’omunist’uri Furk’aşi 1926 tariğoni p’rogramik aşo ç’arups
nananena şeni: “...TKF-k, Xalk’işi Furk’ak Muslimani arm3ikape
meç’iruten Turki noktu, Krist’iani do Musevuri arm3ikapeti ozuşi
p’olit’ik’apeşa k’arta gzaten nodgitun.... TKF-k entepe şeni,
huk’uk’uşi speros mtelot ar emsaloba; nenape mutepeşi oxmaru do
k’ult’urape mutepeşi oç’andu do ogurişi sperope mtelot ar
oxoşkvoba... ak’vandeps. (11. madde)”
MAZ’İRALOBAPE
Akonaşis, em p’eriodis mamgure na rt’u mitxanepeşi
maz’iralobapeşen ognapape miğun. Am maz’iralepe, am p’eriodis,
skidurt’es ar svalonobas do nananena mutepeşiti Lazuri rt’u.
1924-s dobaderi M. Recai Ozguni do 1926-s dobaderi Mecit Çakirusta.
Arkaburi M. Recai Ozgunik antepe zop’ont’u: “…Eçidovitoni
3’anapes, n3’opulapes i3’opxinet’u 3’k’ondoba do O3’oranobaşi
K’erk’eli, Mç’itatutaşi K’erk’eli… steri coxopeten... Entepeş
doloxe “Lazuri Nağarğalapanpe K’ala Ok’vak’idinobaşi K’erk’eli”
yado ar k’erk’eli çkva kort’u. Ma, maotxani do maxutani k’lasis na
vort’i vaxtis, em k’erk’eleşi dudmaxvencoba na p’eret’i, komşuns...
Am dulya... feidoni rt’u yado oceruten vikipt’it. Mamgurepeti,
mamgurapalepeti Lazi cincişen rt’es do Turkuli mutepeşi, meramepe
mutepeşi otkus na var dubağut’u k’onari ok’oxveri rt’u do emuşeni...“
“Lazuri Nağarğalapanpe K’ala Ok’vak’idinobaşi K’erk’eli”s na
miğut’u dulyape çkimiti var oxoma3’onet’u. Ho, n3’opulas iqu;
Lazuri na ğarğalept’espeşa vuç’ereğupt’i, mara oxorişa moptaşi,
oput’eşa eşaptaşi, çkar Turkuli na var uçkit’u nandidi, p’ap’uli,
manz’ageris vunç’apt’i. Dulya aşo iqvuşi, mati entepe k’ala Lazuri
bğarğalapt’i... Ar bereşi jurnunk’oni omordinus na unç’asen dido
p’at’i ar dulya. Emuş met’a, “Lazuri mo ğarğalapt” şo otku, “Tkvan
p’ot’e mo ğarğalapt” şo otkuten artneri mana uğut’u. Entepes var
uçkit’es çkar mutu nena, Lazurişen met’a do emuşeni. Aşo ar
oteklifu, entepe ğnosi çkimişen goşit’ilupt’es do oqvirobaten
iz’i3apt’es. Aya rt’u ar didi umemskvanoba. Bereluri şuri çkimis
na aqvert’u umemskvanobaloni ognapapek gza momçapt’u am temapeşi
muşenobape oxo3’onuşa, mara var maz’iret’u oxo3’onapaşi gzati. Am
tematen ma miğut’u xali jurnunk’unoba rt’eren steri, bz’iropt’i.
Edo a3’i na mşuns k’onari, oncğore maqvet’u do mepç’irdut’i.”
Art’aşenuri Mecit Çakirustakti aşo mi3’umernan: “…1930-oni
3’anapes, geç’k’apuronişi gamantana… maqu. N3’opulas, Lazuri
oğarğalu uşinu rt’u. Xvalot n3’opulas var, n3’opulaş galeti var
iğarğalinasunt’u. Aya oguru şeniti, namtini mamgurepeşen mitxanepe
kort’u. Mamgurapalek, Lazuri na ğarğalapt’u mitxanepe oz’iruten
ti-muşişa entepeşi coxope na nuğapt’u berepes baxşişi meçapt’u do
mamgurepeşa mxuci meçapt’u maispionoba şeni. Lazuri na ğarğalapt’u
mamgurepe baxupt’u mamgurapalek, xolo mamgurepes na oxvenapapt’u
txiriş ncaşen noxvene ç’epxepeten xeşgurepe çkinis geçapt’u varna
k’itepe çkini ok’omk’atupt’u do eşo bu3xape çkini cedveliten
zap’up’t’u. Am gza do oğodapek na domixvu psikologiuri zararepeten
mtel skidala çkimişi morgvali qal-gelakteri dopskidi do
k’abaxat’onoba do xark’oba mtel vaxtis maqvasunt’u. Var
momaçitinasunt’u…”
1939-s dobaderi Xopuri Munir Yilmaz Avciş goşinupeti aşo ren: “...
N3’opula na goin3’k’u ndğas, mamgurapale çkinik n3’opulas Lazuri
oğarğalus uşinu na gedvu k’ala oğarğaluşi xali domik’vatines. Mara
şuri oşvanuşi orapes, mamgurapaleşen mendra na vort’it sotxanepes
Lazuri mağarğalet’es tol-gon3’k’imerot… Tabi em oras mamgurapalek
na noç’opu mamgurepesti ceza niçinet’u, omt’inuşi gza var t’u.
(...) Am didi ok’vak’idinaşen mamgurapale gecgineri na gamaxtuşi
otku var dvaç’irs elbet!
1944-s dobaderi Vi3’uri Nurdoğan Demirikti aşo ç’arups em 3’anape
şeni: “…Em 3’ana çkimis, var miçkit’u Lazurişen met’a nenapeti na
rt’u. Lazuri var bğarğalamint’u mara em oras mu nenaten
bğarğalamint’u?! Varna mamgurapale çkinik na ğarğalapt’u nenaten-i
bğarğalamint’es. Çkimi toliten, mamgurapalepek dido mskva
ğarğalapt’es Turkuli nena. Gon3’k’imerot ptkvana, toli
domiskidut’es. Murenki em nenaşen çkim na miçkit’es tkvalape var
t’u vitişen met’a. Edo aşopeten am dulya muç’oşi naqonasunt’u? Em
vaxtepes, çkini şeni “Lazuri mo ğarğalapt” şo otku, “P’ot’e mo
ğarğalapt” şo otkuten artneri mengapobas rt’u. İptineri vaxtepes
nenape çkini domink’ileret’es. Unenoni kodopskideret’it. …“
AR P’ART’İURİ DİKT’AT’OROBA
Svalonoburi ar nananenas nodgitu şeni na ixvenen do entepes na
nungaps majura adamuri suçepe na qvespek, am guramoba (CHP)
Xalk’işi Resp’ublik’uri P’art’iaşi ar p’art’iuri dikt’at’orobaş
oktaluşi gagnapaşen koz’ires. (CHP) Xalk’işi Resp’ublik’uri
P’art’iaşi dikt’at’orobas, ndğaluri skidala oskedinu şeni na ren
me3’k’apuraşi ek’onomiaşi artikartisobape menceloni na ren do
çkvadoçkva nenape na iğarğilenet’u raionepes, na3ionaluri
indust’riaşi k’ap’it’alist’uri omraluşi artikartisobape do
k’idalapes gza var naçinu. Svalonuri omraluşi artikartisoba var
açodinu. Am muşenobatenti nenaluri do k’ult’uruli çkvaneroba var
atiru ar Ğormoturi yeç’k’odinuşa. Mara nenaluri do k’ult’uruli
çkvaneroba, Ğormoturi na var t’u ar gzaten, yani ofi3ialuri
ideologia do ofi3ialuri ist’oriuri tezepeten mek’arbinu 3adu.
Akonaşis, jur CHP-uri dep’ut’at’epeşi simadape meçamu minon
tkvanda, am p’art’iaşi simadape na meğalups.
Antepeşen iptineri ren CHP-şi Manisaşi dep’ut’at’i M. S. Toprak.
1938-şi 3’anas na meçu k’anoşişi p’roekt’iten beciti ar misali
3’opxups. Am p’roekt’is unt’u, Turki dobadonamşinepek gale
mteloras Turkuli ğarğalas varna 1 ndğaşen 7 ndğaşakis xapisi do 10
k’uruşişen 100 k’uruşişakis geç’arelişi ceza niçinas. Antepeşi
dip’lomapesti xe gidvinasunt’u do hekimoba, mamgurapaloba varna
magazetaloba var axvenasunt’es. Ceza oqopinot na ik’orobinasunt’u
geç’arelepeşen ar finç’ati maixbarepeşa niçinasunt’u mukafati
oqopinot. Xolo am p’roekt’iten, Turkuli na var uçkit’u Turki
dobadonamşinepe mecburi rt’es Turkuli oguruşa ar 3’anaşi doloxe.
Varna Turki dobadonamşinobaşen geit’k’oçinasunt’es.
CHP-şi Ant’aliaşi dep’ut’at’i R. Kaplanikti Meclisis aşo
ğarğaleret’u: “... Namtini mitxanepe dido uoncğoroni oğoduten
Turki milleti var şinupan. Oxoris na unonan nenaten ağarğalenan.
Mara çkvalepe na renan sotxanepes… namtini Turki dobadonamşinepek
na ğarğalapan nena Turkuli var ren. Ey dobadonamşine, egere Turki
dobadonamşine rena, Turkişi nena şini. Si na dodgitur sotxanepes
na renan Turkepesti guri mo noç’vap …”
P’olit’ik’uri avt’orit’e na okaçaps CHP-şi ar p’art’iuri
dikt’at’orobak Turkiaşi nananenape var şinu do antepeşi mek’arbinu
şeniti, k’arta gza 3adu. CHP-şi 9. Biuroşk’elen, 1940-omi 3’anapes
3’opxineri ar rap’orik xvala am nenapeşa nam toliten na
i3’k’edinet’u k’aixeşa var o3’iraps, p’olit’ik’uri avt’orit’eşi am
nenape şeni na rt’u, gagnapa muşiti mk’ulot oxo3’onapaps. Am
rap’orik, nananena mutepe Turkulişen met’a na rt’u, murenki ç’it’a
k’erk’elot na skidunan Muslimani dobadonamşinepe şeni ambari
meçapt’u. Mtelot na skidurt’es şeni, ti mutepeşi nena do adetepe
çumert’es am k’erk’elepe işinet’u p’ot’en3iuri oşkurinoba. Mesela
Lazepe, sinorepeşi ğvarepeşen doloxoni t’erit’oriapeşa dobarginu,
mtelot oskedinu mutepeşi geğobu, aya var iquk’on na, irişen xampa
do meçamura oput’epeşen geç’k’uten akonaşepes oşişen jurneçidoviti
nispet’iten Turkepe dobarginu do n3’opulapeşi gon3’k’u şeni ğnosi
niçinet’u.
Murenki am 3’anapes, Turkuli nenati, ti muşişi nananenati k’aixeşa
çkineri, ti muşite meqoneri, ti muşi k’ala mo3’qvineri, gomorgva
muşi k’ala uderdoni, na mrakups, cank’ap’et’i do xelineri
dobadonamşine konamrat’u; andğaneris na var nungapt’u ar dobadona
konak’idunat’u. 1 3’anağani 1929 tariğis oxandus na geç’k’u
Milletişi Mektebepeten ar gza konamrinat’u. Amuşen met’a; em
p’eriodis aliansi çkini na rt’u Sovieturi dobadonaşi mxuci
konaç’opinat’u. Sovieturi dobadona k’ala, çkini dobadonasti na
iğarğalinen Abazuri, Adiğuri, K’abardayuri, Karaçay-Balkaruli nena,
Osuri, Çeçenuri, İnguşuri, Avaruli, Lazuri dç. Ağan Ç’areli
Nenapeten, ndğaz’ireroba na uğut’u Sovietepeşi omxvacu dido
fursat’i rt’u Turkiaşi nananenaluri derdi olagu şeni.
1950: AĞANİ AR P’ERİODİ
CHP-şi ar p’art’iuri dikt’at’orobak, so3ialuri skidalaşi k’arta
speros k’ut’ali yarapes nusebebu. Eşoki, 1950-s xe3ala muşi na
gondunu CHP-k xalk’obaş şuris na nusebebu yarapek ok’uleni
p’eriodepesti p’olit’ik’apes gza meçu. CHP ok’uleni p’eriodis, am
yarapeşen namtinepe ok’au şeni gza igorinu nati, nananenaşi tema
çkar var iğarğalinu, ğnosis var moxtu; var imancelinu. Majurani
kianuri lima şk’ule na geç’k’u ağani ok’elenoba do ok’uleti na
moxtu qini limaşi p’eriodik so3ialuri xuras na qu yarape
oşinaxuten var doskidu; am yarapeti nuk’ut’alu; ağani yarapesti
nusebebu.
3’oxle oxtimus na geç’k’u arm3ikaloni indust’ria do xalk’is meçamu
na unt’u arabesk’uri k’ap’it’alist’uri skidalaşi gza k’ala artot;
omraluri, k’ult’uruli do nenaluri doloxoskidinobape na çumert’u do
entepe k’ala muşi naqonobaşa gza na meçapt’u svalonobapeti, na
dodgiturt’es raionepeşi muşiurobapeten, k’ap’ineri varna arm3ika
k’ap’ineri ar ok’oxvuşi p’eriodis amaxtes. Am svalonobapeşen dulya,
cansağoba do ok’au şeni didi noğapeşa oxtimu-moxtimupe manz’inuşi;
am svalonobapes Turkuli ok’itxu-oç’aruşi nispet’epe mağalinuşi;
gazeta, radio do t’eleviziapeşi ç’andinapek imçiranuşi,
svalonobapeş goşabginuşi p’ro3esi na rt’uşen met’ati işurisanu. Am
goşabğupekti nananenapeşen omendranu, nananenapeşi ondğuluşi
p’ro3esi nusebebu. Ar nananenaşi mağarğalepeşi nak’onoba do na
iğarğalinet’u raionişi indust’rialuri t’erit’oriaşa na uğut’u
mendranoba varna xolosonoba, em nenaşen omendranu do ondğuluşi
dereces nusebebu. Umosi ç’it’a doç’k’indinoni, dido mogapa do
so3ialuri hak’k’epe na oxaziru modernuri skidala k’ala oçinuk,
svalonobaşen arşvacis moçituten didi noğapeşa oxtimuşi p’ro3eşi
oşurisanuten var doskidu, svalonobasti svalonobaşen moçitu steri
ar p’aradoksuli xali yoçkindu. Şurik; na dibadu, na omralu, na
iz’ğu, Ğormoturi skidala k’ala na ok’oik’atu, na oxva3’onu do na
isimadu steri var, çxant’eroba muşis toli na uğut’u mara mu na
ort’u, na var uçkit’u ar skidalas menç’inu k’ala ibodert’u.
K’ap’it’alizmak aya o3’irapt’u; şuri amus nim3xinasunt’u.
Modernuri skidalas menç’uşi gagnapak şuris nutetik’u astaxolo
svalonobaşen moçitus. Umuteloba muşişi sebebi şeniti, na iskedinen
svalonobaşi ek’askinobaşi sebebi şeniti, Mp’olişa umenç’uten
astaxolo “didi k’oçi” uoqopinuşi sebebi şeniti, z’iropt’u muşi
nananena bekiti k’oçik. Murenki Mp’olis var aqvasunt’u k’oçis ar
sapulati.
Amusteri ar p’ro3esişi doloxendo gamaxtuten, qini limaşi çodinas,
1991 3’anaşi çodinapas ninç’işinu. Aya rt’u ağani ar p’eriodişi
geç’k’ala. Am oraşakis oskedinus gecgineri nananenape xoloti koren
na; xoloti mağarğale mitxanepe uqonunan na do k’ap’et’i
dobadonaşskirepe uqonunan na, işinaxinenan, ipukirinenan do
moxtasneri ndğalepeşa itirinenan.
TURKİAŞİ NANANENAPE
Turkuli ren çkini ok’ootkuşi nena ndğaluri skidalas. Turkuli rt’u
ok’ootkuşi nena Osmanuri dobadonasti; Krist’iani, Musevuri varna
Muslimani dobadonamşinepek Turkuli k’ala ti-mutepeşi nananenapeti
ğarğalapt’es; ixmart’es. Dido nananenaloba duskidu Turkiaşi
Resp’ublik’as Osmanuri dobadonaşen.
Andğaneri ndğas 3’orot var maçkinenan entepeşi nak’onoba. Mara,
dobadona çkinis vitepeten nananena iğarğalinen ya otku çilata var
iqven. Ak’o nena na iğarğalinen dobadonas, ofi3ialuri k’idalapekti
var qves; var ikipan am nananenapeşi originali mat’eriali
ok’orobuş dulyape. Emuşen met’a; Turkias na iğarğalinen
nananenapeşi envant’eruli dulyape na ikips ar k’idalati var ren.
P’olit’ik’uri xemoşletinobaşi gagnapa aşo iqvaşi, k’ai guroni
mitxanepek am speros na ikipan xvenape fant’aziaşen met’a mutu var
iqven; entepeşa int’eresi var iqven ve mutuşati mxuci var meçaps.
Am xvenape mutepeşi, reak3ionerepeşk’elen mt’erobaten na işinenti,
mo gomoç’k’ondan. Turkiaşi nananenapeşa, uz’iroba do
jurp’icinobapeten na nidgitinen, gurişç’viniten bz’iropt.
Andğa na moptit p’unkt’is, Turkiaşi nananenape ar uçkinobaşi
doloxe renan, irk’ele mutepeşiten. Am uçkinobaşi dudari muşenoba,
mana mo bgorat, tema şeni p’olit’ik’uri xemoşletinobas na uğut’u
çilata gagnapa ren geç’k’alaşen doni. Majura k’ele, çkvadoçkva
3ivili ini3iat’orepesti var nanç’ines, na dvaç’irs steri,
nananenaşi temaşa do var az’ires feidoni gzalepe emuşa. Tema,
çkvadoçkva k’elepe muşi k’ala artot var na3’oneren; var na3’onen.
Am o3’onobapeşa na nodgitun irişen beciti ondi soti, p’olit’ik’uri
xemoşletinobaşi gagnapa do k’anonuri ğoberepe var ren. Gurozdoba
didobaten nananena na i3’onen t’erminepeşen gamulun. Turkiaşi
nananenapeş temaşa ar gza na var iz’irinuşi dudari muşenobape, ar
k’eleşen p’olit’ik’uri xemoşletinobaşi ginz’e p’eriodoni do
negat’iuri gagnapa do xoloti muşi na elabars ixi, ar k’eleşen am
muşenobaten nananenaşi temas inst’it’ut’iluri k’ult’uruli ar
gagnapa ugamaxtimu, ar k’eleşen p’roblema 3’ori t’erminepeten
u3’onu, renan. Gza na var az’irinuşi arçkva muşenobati, k’arta
nananenas artneri toli do ğirsobaten na var o3’k’en, Turkulişi
gale ar nananenaşi dudoçvaloba na ikips namtini 3ivili
ini3iat’orepeş nananenaşi şovinist’oba ren. Ar nananena na uçkinşi
iddiaten am nenaşi madudoçvalobaten na içinen namtini mitxanepekti
Turkiaşi dido nenalobaşa na dodgitun irişen seriozuli ar teri
3’opxupan. 3’ori nenaten, nananenape oçvalu, oşinaxu, opukirinu do
moxtasneri tasepes k’idalaten naşkvu steri ar vizia do misia var
uğunan entepes; entepek tema ixmarnan mtelot çkvadoçkva xalepeten.
Majura k’ele, nananenaşi tema iğarğalaşi, amusteri ok’oxtalapes
icoxinen, p’olit’ik’uri xemoşletinobaşa na nodgitun gagnapa
mutepeşiten na içkinen, temaşi k’idemoni namtini maak’ademepek
galendo moxtimeri t’erminepe oxmaruten, Turkulişa gokteri
t’ekst’epeşen na ezdu ginz’e burmepe do umoxva misalepe oz’iruten,
nananenaş temaşi gomorgvas ekolen-akolen oxtimu-moxtimuten; temaşi
o3’onu do gza o3’irus var umxvacupan, ğnositi umosi noşaşupan.
Speros oxandu entepes çkar var gvaşinenan.
(DİE) Xe3alaşi İst’at’ist’ik’aşi İnst’it’ut’işk’elen ambarepe na
ignapinu çodina nak’onobaşi ok’oro3xu 1965-s xveneri ren. Turkias
na iğarğalinen nenape eşo ik’lasifi3ireret’u:
a) Turkuli
b) “İslamuri Arm3ikobaşi Nenape”: Abazuri, Acemuri, Arabuli,
Albanuri, Boşnak’uri, Ç’erk’esuri, Kortuli, Kurduri, K’irmancuri,
K’irdaşuri, Lazuri, P’omak’uri, Zazuri
c) “Majura Arm3ikobaşi Nenape”: Somexuri, Yahuduri, Urumuri
d) “Anglosaksuri Nenape”: Germanuri, Flamuri, İnglisuri
f) “Latinuri Nenape”: Fransuli, İsp’anuri, İt’aliuri
g) “Slavuri Nenape”: Bulgaruli, Çexuri, Xirvaturi, İsveçuri,
Lexuri, Romenuri, Rusuli, Sirburi
h) “Majura Nenape”: Na var içkinenpe
DİE-k “İslamuri Arm3ikobaşi Nenape” na gedvu nananenapeş galeti,
majura nananenape koren yado otkuşi vore. Turkias xveneri
nak’onobaşi ok’oro3xinupes p’ot’e uşinu, ma na mşuns nananenape
aşo ren: P’ont’usuri, Xemşinuri, Ubixuri, Vainaxuri (Çeçen-İnguşuri),
Asetinuri (Osuri), Avaruli, Lezguri, K’umuk’uri, Gazi K’umuk’uri (Lak’uri),
Darguri, Karaçay-Balkarialuri nena, Uyguruli, Tataruli, K’irgizuri,
K’azak’uri, Ozbek’uri, Nogayuri. Antepeşen met’a artneri ç’ara na
paups Suryanuriti mo gomoç’k’ondut’an.
EDO ANDĞANERİ NDĞAS
Qini limaş k’uleni p’eriodis, dobadona çkinişi nananenaş temaşi
o3’odu do olağus mxuci na meçasenşi simadaten, Gulvaluri nenapeşen
uk’ore3xu st’at’ia do svara gokteri ren Turkulişa. Mara mu
gurişç’vinişxali renki, ofidi p’aminonan yado, tolis zarari niçinu;
dido p’at’i goktirobapeten uk’ore3xu umoxva t’ermini varti
artnerot vartiti gokterot amaxtu Turkulis.
Nananenaşi o3’odobapes am t’erminepe bz’iropt didobaten.
T’erminepeşi ont’aleroba iz’iren. “Gamantana”-i? “Dogurinu”-i? “Oguroba”-
i? “Gamantana-oguroba”-i? “Nana nena”-i? “Nananena”-i?
“Nananenaten oguroba”-i? “Nananenaşi gamantana”-i? “Nananenaten
gamantana-oguroba”-i? “Nananenaşi gamanta-oguroba”-i? “Svalonuri
nena”-i? “Muşi mağarğalepe (umosi) arm3ika na renan nenape”-i?
“Etnik’uri nena”-i? “Turki dobadonamşinepeşi ndğaluri skidalas
t’radi3iulot na ixmarnan çkvadoçkva nena do dialekt’epe”i?
Çkvadoçkva nena do dialekt’epe”-i? “K’evmişi nena”-i? “Arm3ikobaşi
nena”-i? “Raionuri nena”-i? “Majura xalk’epeş ti-mutepeşişi nenape”-i?
“Raionişi nena”-i? “Raionis nak’onobaten dido na renanpeşi nena”-i?
“Raionişi nananena”-i? “Uşinu nananenape”-i?
Tema çkini na ren nenape meğiru şeni, “Turkulişi Gale Nananenape”,
am nenapes mxuci meçamu şeni na ixvenen dulyapesti “Nananena
Dogurinu”, “Nananena Oguruşi Hak’k’i” steri t’erminepeşi oxmaru,
3’ori ren yado vicer; aşotenti ixmarinas yadoti gza vo3’irap.
Avrop’aşi Artobas oxomç’k’inuşi p’eriodis DSP-MHP-ANAP-şi xe3alak
na noxaziru “Çkvadoçkva k’anonepes ktiroba oxvenu şeni k’anoni (K’anonişi
nomeri: 4771; Ok’abuluşi tariği: 03.08.2002- Ofi3ialuri gazeta:
09.08.2002- 24841) oxandus na kogeç’k’uş k’ule “Turki
dobadonamşinepek ndğaluri skidalas t’radi3iulot na ixmarnan
çkvadoçkva nena do dialekt’epeşi oguroba şeni oktaluroba”
(Ofi3ialuri gazeta: 20.09.2002- 24882) do “Turki dobadonamşinepek
ndğaluri skidalas t’radi3iulot na ixmarnan çkvadoçkva nena do
dialekt’epeten na ixvenasunon radio do t’eleviziapeşi ç’andinape
şeni oktaluroba”ti (25.01.2004 -25357) oxandus kogeç’k’u.
Ho, aya rt’u k’ai dulya. Mara, am dulya samimurot uxveneri
astaxolo oxoi3’oninu “Turkulişi gale nananenape” var mara “Turki
dobadonamşinepek ndğaluri skidalas t’radi3iulot na ixmarnan
çkvadoçkva nena do dialekt’epe” steri ar t’ermini oxmarinuk, temas
nam toliten na o3’k’ert’esşen mçire ambari meçaps. Mç’ipe
vo3’k’edat na, “Şuris dogurinu” var “Şurişk’elen ogurinu” yado ar
t’ermini ixmarineren. A3’işakis misalepe muşi na go3’irit dulyape
do uşinupeş k’ule “Şurişk’elen muşebura ogurinu” muç’oşi iqvasunon?
Aşo do amusteri k’itxvalape doskidun ucoğaboni. Am nananenape
k’ala artot na ixmarinen “nena” do “dialekt’i” munoren? Ar
nananena şeni, nena varna dialekt’i ren yado mik gonk’vatasunon?
DSP-MHP-ANAP-şi xe3alak nananena şeni k’anoni do oktalurobas na qu
ktirapaş k’ule TRT-k, xvala Boşnak’uri, Arabuli, K’irmancuri,
Ç’erk’esuri do Zazuri radio do t’eleviziaşi ç’andape na qvasunt’u,
ignapinu. Xuti nananenaten radio do t’eleviziaşi ç’andinapek
kogeç’k’u Boşnak’uri nenaten, 7 Pukrik’a 2004 Tutaçxas. Xveneri
ofi3ialuri ognapaşi tkvalaten, Boşnak’uri, Arabuli, K’irmancuri,
Ç’erk’esuri do Zazuri rt’u nananenape, namupeten TRT-k meqonerot
ç’andinasunt’u. TRT-şi am nananenapeten ç’andinapes dvaç’irs
k’rit’ik’ape, entepeşi t’ekst’epe şeni; entepeşi vaxti şeni; na
iç’andinen saat’epe şeni do çkvadoçkvalepe şeni. Mara irişen
3’oxle beciti tema ren, na iç’andinasunt’u nenapeşi nak’onoba
muşeni xuti na rt’u. TRT-k nam zomaten gonk’vatu K’irmancuri,
Zazuri, Boşnak’uri, Arabuli do Ç’erk’esuriten oç’andu şeni? Aya
var maçkinenan. TRT-k DİE-şi rezult’at’epeten am nananenapeten
oç’andus gonk’vatu yado isimadinen. Nananenape şeni k’itxvalape,
irişen çodina 1985 şi nak’onobaşi ok’oro3xus k’itxeri na ren,
miçkinan. DİE-k, nananenapeşi mağarğalepe na ognapu nak’onobaşi
ok’oro3xu 1965-s xveneri ren. 2000 şi 3’anas na ixvenu nak’onobaşi
ok’oro3xusti, nananena şeni k’itxvala na var ik’itxu şeni; TRT-k
1965 şi nak’onobaşi ok’oro3xus o3’k’edu-i? A3’i ar kobz’irat 1965
şi nak’onobaşi ok’oro3xuşi rezult’at’epes: Nananena do majurani
nena, Boşnak’uri nena 57.209 şurik; Ç’erk’esuri 106.960 şurik do
Arabuli 533.264 şurik ğarğalapt’u. Xolo artneri 3’anaşi
rezult’at’epeten Lazuri 81.165 şurik; Kortuli 79.234 şurik;
P’omak’uri 57.372 şurik; Albanuri 53.520 şurik do Abazuriti 12.399
şurik nananena varna majurani nena oqopinot ğarğalapt’u. Am
k’ore3xalapek mo3’irapan, TRT-k na var o3’k’edu am nenapes,
entepeşi mağarğalepeşi nak’onobaten. Emoras TRT-şi zoma mu rt’u?
P’ot’e var magures eya. Egere TRT-k Anatoliaşa emigrant’ia nenape,
yani Boşnak’uri do Ç’erk’esuris o3’k’eduk’on na, majura emigrant’i
nenape na renan Abazuri, Albanuri do P’omak’uristi o3’k’edasunt’u.
Egere TRT-k Anatolias ist’oria k’onari mcveşi svaloni nenape, yani
K’irmancuri, Zazuri do Arabulis o3’k’eduk’on na, Lazuri, Kortuli
dç. nenapesti o3’k’edasunt’u.
TRT-k am xuti nenaten na ikips ç’andinapas dvaç’irs k’rit’ik’ape
çkvadoçkva k’elepeşen. Am ç’andinape beciti renan, p’olit’ik’uri
xemoşletinobak am nenape na içinops şeni. Murenki, TRT-k var
o3’k’ederen ar toliten mtel nenapes. TRT-k na qu am jurnunk’unoba
do na var z’iru majura nananenape şeni xoloti mutxanepe oxvenu
isimadasunon na, çkinden mxuci na z’irasen steri, Xemşinuri şeni
Somexialuri; P’ont’usuri şeni Grek’ialuri; Vaynauri (Çeçen-İnguşuri),
Avaruli, Lezguri, K’umuk’uri, Gazi K’umuk’uri (Lak’uri), Darguri,
Karaçay-Balkarialuri nena, Tataruli, Nogayuri do Ç’erk’esuri şeni
Rusiaşi Federa3iaşen; K’irgizuri şeni K’irgizist’anuri; K’azak’uri
şeni K’azak’ist’anuri; Ozbek’uri şeni Ozbek’ist’anuri; Uyguruli
şeni Çinuri; P’omak’uri şeni Bulgarialuri; Acemuri şeni İranuri;
Arabuli şeni Surialuri; Albanuri şeni Albanialuri; Kortuli, Lazuri,
Osuri do Abazuri şeni Kortust’anuri lingvist’epeşen do radio do
t’eleviziaşi map’rogramepeşenti mxuci az’iren.
GZA O3’İRAMUPE
Temaşa k’elenari na ren pondi, k’erk’eli do şurepekti na
ak’atasunon avt’onomiuri ar muşiuroba na uğun ar “Nananenape
Op’lanuşi K’idala”s şkaguronot am dulyape aktalen. Nananenape şeni
na ixvenasunon mtel dulyape ar xeşen na oktalasen aşo ar k’idala
irişen 3’oxle o3’opxinuşi ren. Am k’idalak nananenape şeni,
demok’rat’iuri guroni do matelafiuri generaluri ar oktaluroba
oxaziruşi ren. Amutenti, nananenaşi tema k’aixeşa na oxui3’onen do
çkini na ren t’erminepeten o3’odinuşi ren do am sperosti ar
lit’erat’ura o3’opxinuşi ren.
3’oxlenobaten, Turkiaşi majura nananenapeşi envant’eri oxvenuşi
ren. Aya ixvenet’aşi, xvala Turkuli nena k’ala çkar mzaxaloba na
var uğunan nenape var, Azeruli, K’azak’uri, K’irgizuri, Ozbek’uri,
Tataruli, Uyguruli steri nananenapesti o3’k’omiluşi ren. Miçkinan,
nak’onobaşi ok’oro3xupeşi çodinapes coxo mutepe na molişinen
nananenapeşen minimurot jur faralobaten nananena Turkias
iğarğalinen; entepe, coxo mutepeten do na ixmarinen raionepeten
oç’aruşi ren. Na i3’opxasunon k’omisiapek am nananenape şeni
Latinuri alboniten albonepe oxvenuşi renan. Meqonerotti, iptineri
dulya oqopinot minimurot viti şilya tkvaloni ar Turkuli leksik’oni
o3’upxinuşi ren do emutenti, am nananenapeşi leksik’onepe
o3’opxinuşi renan. Am leksik’onepe (çkva albonepeti uğunan na,
emuk’ala artotti) Latinuri alboniten gamaçkvinuşi renan. İptineri
et’ap’is, geç’k’apuroni n3’opulaşi maartani k’lasişi mamgurepeşi
xalepeşa moxva p’aramitepeşi svarape do ğaraşi filmepe, radio do
t’eleviziaşi ç’andinapesti na axmarasunon ar xalis oxaziruşi renan.
Mtel antepe k’ala artot, am nananenape şeni am dulyape na qvasen,
yani; p’aşuraşi svarape, geç’k’apuroni mamgurepeşi xalişe moxva
“so3ialuri çkinape” do “fenişi çkinapa“ steri svarape, ğaraş
filmepe, teat’ruli xvenape, radio-t’eleviziaşi p’rogramape na
xazirasen, ognapasen gazeta do jurnalepe na gamoçkvasen
p’ersonelişi oguroba şeniti gza meçamuşi ren. Am p’ersonelişi
oguroba, am nenape şeni do/varna dulyape na ikips manz’ageri
dobadonapeşi ak’ademiuri p’ersonelişenti feide iz’irinasunon.
P’ersonelişi oguroba şeniti, ç’areli, audiovizualuri, k’arta
mat’erialişi oxazirinus na dvaç’irs mtel xarcepeti, tabi am dulyas
na o3’k’edasen oxen3aluri k’idalapeşi biucet’işen meçamuşi ren.
ÇODİNA TKVALE
Am nananenape, 1950-epeşakis didopeten Turkiaşi namtini
t’erit’oriapes ti-mutepeşişi svalonobas iğarğalinet’u, mara
andğaneri ndğas, aşo-eşo Turkiaşi mtel sotxanepes iğarğalinenan.
Mu iqvas na iqvas; am xalis o3’k’omiluşi ren. Am nananenapeşi tema
iğarğalasşi, namtinepe am nananenape “sep’arat’ist’obaşi” sebebi
yado ognapuşi derdis renan. Namtinepekti ikipan nananenaşi
k’rit’ik’ape “Kurduri”ten. Am nananenape sep’arat’istobaşi
sebebiti var ren, “Kurduri” Turkiaşi ar teri nananenati var ren.
Nananena, 1930-oni 3’anapes, didopeten p’edagogiuri ar tema rt’u.
Mara andğaneri ndğas, hem xolo ar p’edagogiuri p’roblema hemti
adamuri hak’k’epeşi tema ren. Aya na gorups dobadonamşinepeşa
meçamuti so3ialuri oxen3alaşi beciti dulyapeşen ar teri ren.
Şilyapeten ar mcveşoba na uğun do çodina otxoneçi 3’anas na z’ires
p’at’i xalepe do xolo, andğaneri ndğaşa moxtimus gecgineri na
renan am nananenape, ginon na, oşi k’oçoni ar oput’es iğarğalinas,
ginon nati, emuşen met’a k’oçişk’elen namtini svalonobas varna
goşobğerot dido mçire t’erit’oriapes iğarğalinas, artneri
ğirsobaten moxtasneri oz’iruşi hak’k’i uğunan.
FEİDE Z’İRELİ DUDARİ ODUDEPE
- Akar, Ridvan (1998): “Ar Burok’rat’işi K’exanet’i Varna Ar
Ofi3ialuri T’ekst’is P’lanoni Oturkuşi P’eriodi”, Birikim, nomeri
110, Gamamçkumala Birikim, Mp’oli.
- Aksamaz, Ali İhsan (2003): “Yulva Uçazoğaşi T’erit’orias
Ofi3ialuri Blok’ada, 1. Gamiçkva, Gamamçkumala Sorun, Mp’oli.
- Aksamaz, Ali İhsan do majurape (2005): “Nananenaten Gamantana do
Arm3ikobaşi Hak’k’epe, 1. Gamiçkva, Gamamçkumala Sorun, Mp’oli.
- Aydin, İsmail (1997): “P’olit’ik’uri P’art’ia do Xe3alaşi
P’rogramapes Gamantana- Oguroba& Mamgurepale (1908- 1997), 1.
Gamiçkva, Gamamçkumala Eğitim Sen, Seria Akt’ualuri P’roblemape,
Ank’ara.
- Avci, Yilmaz (2002): “Muç’oşi Vigurit Turkuli?”, Gazeta Yeni
Kafkasya, nomeri 3, Mp’oli.
- Bul, Melahat (2000): “Lazuriten Ok’vak’idinobaşi K’erk’elişi
Dudmaxvencobaşen Lazuri K’ult’uraşi Goşogoruşa Na Nunç’işun Ginz’e
ar Gza: M. Recai Ozgun“ Mjora, nomeri 1, Gamamçkumala Çiviyazilari,
Mp’oli.
- Demir, Nurdoğan (21.02.2007): “Hayde Biga Ezdi Jile Bulurt”,
lazuri.com
- Dundar, Fuat (1999): “Turkiaşi Nak’onobaşi Ok’oro3xus
Arm3ikape”, Gamamçkumala Doz, Mp’oli.
- “Cuma muşişi sapulas Lazuriten ç’areli kva gedvu” (30.11.2007):
pazar53.com
- “Misia çkini” (2006):
kolkhoba.org
- Ozgun, M. Recai (2003): “N3’opulas Lazuri na ğarğalapt’upe k’ala
ok’vak’idaşi k’erk’elis vort’i”, Gazeta Yeni Kafkasya, nomeri 8,
Mp’oli.
- Turkiaşi Maixtilale Madulye do Oput’arişi P’art’iaşi Davaşi
Dudoçvala (1974): 1. Gamiçkva, Gamamçkumala Aydinlik, Mp’oli.
- “TBMM-k ik’abulu Lazuriten ç’areli arzuxali mem3xanerot”
(16.12.2006): Faik Aksamazişi arzuxali, Gazeta Star.
Bosforişi Universit’et’iş So3ialuri Dulyapeşi K’lubi
6. Adamuri Hak’k’epeşi Simp’oziumi
27 Xrist’ana 2007 Çaçxa - saat’i 14: 00
Demir Demirgilişi Saloni (OFB)
“Nananena Oguruşi Hak’i do Dogurinu” temaloni simp’oziumis na
niçinu çkinapa. |