...................
...................
DİLİMİZİ YİTİRİRSEK, MİLLETİMİZİ YİTİRİRİZ
İNCI İrina
Kabardey-Balkar Bilimsel Araştırma Enstitüsü,
Adige ve Balkar Dillerinde Öğretim Kürsüsü Başkanı
Adige Psale Gazetesi, 16 Eylül 2010
Çeviri: BEŞHTO Yılmaz Beştepe
                         
...................
 
...................

Bir ülkenin gelişmesine alt yapı oluşturan, her şeyden önce, o ülkede yaşayan halkların dilleri, kültürleri, gelenek göreneklerinin korunması ve geliştirilmesinden yana izlenen politikalardır. Bu önemli konunun, ülkemizin ilerlemesi, daha güçlü ve istikrarlı bir yapıya kavuşması için, önemsenip düşünülmesi nedeniyle anayasada yer bulmuştur.

Ülkemizde yaşayan halkların anadillerini korumaları özgürlüğü Rusya Federasyonu (RF) Anayasası'nın 68’inci maddesinde yer almaktadır. RF’nda yaşayan halkların hepsinin, anadillerini korumaları ve geliştirmeleri için çözümler üretme özgürlüğüne sahipler.

Ulusal politika geliştirmeden önce,dilin koruması ve geliştirilmesine öncelik verilmesi gerekiyor. Bu anlaşılabilir bir durumdur. Neden dersen, her ulusun tarihi, bu günü ve geleceği diline bağlıdır. Ulus dilini yitirirse, dünyaya bakışı ve ulusal düşüncelerini yitirmiş oluyor. Öyle olunca artık ulus değilsin, başıboş bir topluluk olarak ortada kalıyorsun. Öyle olmaması için, her bir ülkede ve bağlı idari birimlerde yaşayan halkların ana dillerinin geliştirilmesi için farklı programları vardır.

Bilim adamlarının yazdığına göre,dilin gelişmesi için;

Birincisi, dilin konuşulduğu yerde, o dili konuşan kişi sayısına,
İkincisi, dili konuşan halkın bir arada yaşamasına,
Üçüncüsü, dili konuşan halkın günlük yaşamında kullanıp, konuşmasına bağlıdır.

Cumhuriyetimizi ele alırsak, nüfusun % 57'si Adige’dir. Çoğunluğu Adigece konuşabiliyor, resmi işlemlerde kullanmıyorsa da. Bunun dışında diğer halklardan nüfusun % 1-2’si kadarı bizim anadilimizi öğrenip konuşmaktadırlar. Ancak, ulusumuzun bir çok ülkeye dağılmış olması anadilimizi korumamızı güçleştiren nedenlerdendir. Gördüğümüz kadarıyla, dilin geliştirilmesi için gerekli en önemli imkânlara sahibiz. Ancak, dile gereken önemi göstermiyoruz, yaşamın bir çok alanında kullanmıyoruz, bazen aile ortamında bile gerekli duyarlılık gösterilip önemsenmediği olabiliyor.

RF‘nda yürürlükteki kanunlara bakacak olursak, onların içerisinde, halkların dillerini, kültürlerini geliştirip, gelecek nesilleri aktarılması yer almaktadır. Sözgelimi, ”RF halkların eğitim konsepti”, “RF’nda 2020 yılına kadar uygulanacak sosyal-ekonomik gelişmeyle ilgili“ programı, ”eğitimle ilgili“ uygulamalar, içerisinde ülkede yaşayan halkların dillerinin geliştirilmesi ile ilgili konuların demokratikleşme sürecinden ayrı tutulamayacağı açıkça yer almaktadır. ”RF halkların eğitim konsepti” programına dayanak olarak cumhuriyetimizde “dilimizin öğrenme kitaplarının yenilenmesi” programı hazırlanmıştır. Programda yapılan çalışmaların halkımız için küçümsenemeyecek düzeydedir.

Yeni yetişen nesiller anadilini öğrenme, okuma kitaplarının günümüze uygun şekilde öğrenme metotların belirlenmesi ve düzenlemesi olanağı sağlanmıştır. Doğrusu bu konuda çok çalışma yapılmıştır. Sözgelimi, ilkokul sınıflarının ders kitapları tekrar düzenlenmiştir ve başka çalışmalarda yapılmıştır. Bu konuyla ilgili çalışmaların başlatılması ve sonuçlanmasında KBC Eğitim Bakanlığı eksperdi, yöneticisi BALE Ludmila, Adige dili ve edebiyatı öğretmeni BEKAN Masiret, KASKUL İrina ve başkaları da büyük katkılar sağlamıştır. Bu hazırlanan ders kitaplarını daha da geliştirmek için üzerinde çalışılması gerekecektir. Sözünü ettiğim,eğitim bilimin ve standartların temelini oluşturduğu kabul edilen pedagojidir. İnsanın sahip olduğu bilgi donanımını hayata geçirmeyi öğreten pedagojidir. Filozof Konfüçyüs’ün sözü onun içeriğini çok güzel açıklamaktadır. “Duyuyorum ve unutuyorum. Görüyorum ve hatırlıyorum. Yapıyorum ve anlıyorum.

Onun için, çocuklara verilen eğitimin hem hayatta rahatlıkla kullanabilecekleri hem de kendileri katkı yapabilecek şekilde yetiştirmemiz gerekiyor. Ancak, en önemlisi, eğitim programında yer alan ders kitaplarının değişiklik yapılması, yaşadığımız yüzyılın gerektirdiği öğretim metotlarına uygun standartlaştırmaları yapmamız gerekmektedir. O nedenle, sözünü ettiğimiz cumhuriyetimizin eğitim programının sürekliliğini sağlamak için, çalışmaları aksatmadan 2011 yılından sonrada devam ettirmemiz gerekmektedir.

Başta sözünü etmiştik, ülkenin genel eğitim programlarında ve eğitim standartlarında halkların anadilinin korunup geliştirilmesi özgürlüğünün olduğunu. RF’nun devlet dili, cumhuriyetlerin resmi dili ve bütün halkların dili eşit şekilde federal yasada yer almaktadır. Doğrudur, sosyolojik olarak da hukuki olarak da, yasalarda da eşit şekilde yer almaktadır. Ancak, uygulamalarda buna uyulmadığı, farklı uygulamalar yapıldığına rastlanmaktadır. Bunu örnekleri cumhuriyetimizde geçmişte rastlanmıştır. Bugün, RF ve Kabardey Balkar Cumhuriyeti (KBC) yöneticileri de dilimizin ve kültürümüzün korunması konusunda destek vermekteler .Bu konuda hükümet kararları az değildir.

Ulusal dilimizin geliştirilmesi ile ilgili bir olanağı daha belirtmek isterim, KBC hükümetinin “Yabancı ülkelerde yaşayan soydaşlarımıza destekle ilgili” cumhuriyet programı. Ona dayanarak Enstitümüzün Adigece, Balkarca Eğitim Kürsüsü, Türkiye’den gelen Adigece usta dil öğreticileri için Haziran, Temmuz aylarında özel kurs düzenlenmiştir. Kursta, BALE Ludmila, BEKAN Masiret, KASKUL İrine, ben, başkanı olduğum kürsünün metodoloji uzmanı JARIŞTI Zaline ve başkaları da görev almıştır. Türkiye’den gelen usta dil öğreticileri ile ortak çalışmamızdan, her iki tarafta farklı dersler çıkarttık. Onlardan, yabancı ülkelerde anadilini öğreneceklerin, farklı program ve öğrenme kitapları gerektirdiğini gördük. Ayrıca, bunların dışında sosyo-psikolojik desteğe de ihtiyaçları vardır. Sonra, okutulacak kitapların ve programların temel ilkeleri belirlenmelidir. Bu şekilde yapılacak değişikliklerle yeni metotlar oluşturulmalıdır. Bu metotları hazırlayacak olan, Adigece'yi ve Türkçe'yi iyi bilen donanımlı kişilerdir. Onun için, anavatandaki bu konuda uzman kişiler ile Türkiye’deki bilgi donanımına sahip kişilerin bir araya gelip ortak çalışma yürütmeleri gerekmektedir. Enstitümüz çalışanları, bu konuda her zaman destek vermeye hazırdır.

Türkiye’den gelenlerle çalışarak bir şeyin farkına vardık: Cumhuriyetimizde yaşayan Adige olmayan çocuklara Adigece öğretme metotlarının, onların mensup oldukları halkı dikkate alarak değişiklik yapılması gerekiyor.

KBC’nin okullarında Adigece ve Balkarca'nın daha etkin bir şekilde okutulması için sınıfların olmasını önemsediğimiz konuların içerisindedir. RF yasaları idari birimlerin bu tür özgürlüklerini engellememektedir. KBC Üniversitesi'nde halkların dillerinde öğretim veren kürsüleri bulunurken, Adigece ve Balkarca okutulurken, bu profilde sınıfların olması gerektiğini önemsiyoruz.

Bu yazıyla, dilin korunması ve geliştirilmesi ile ilgili bir nebze bahsetmeye çalıştım. Yeni yetişen neslimizin anadilini konuşup, onu önemseyip, hayatın içine kullanmaları için, dil uzmanları, usta öğreticiler, ulusumuzun bütün insanları, şu anda daha yapmamız gereken daha çok şeyler vardır. Bütün enstitümüz çalışanları bu sorunların üzerinde çalışıp çözülmesidir umudumuz.