Bir ülkenin
gelişmesine alt yapı oluşturan, her şeyden önce, o ülkede
yaşayan halkların dilleri, kültürleri, gelenek göreneklerinin
korunması ve geliştirilmesinden yana izlenen politikalardır.
Bu önemli konunun, ülkemizin ilerlemesi, daha güçlü ve
istikrarlı bir yapıya kavuşması için, önemsenip düşünülmesi
nedeniyle anayasada yer bulmuştur.
Ülkemizde yaşayan halkların
anadillerini korumaları özgürlüğü Rusya Federasyonu (RF)
Anayasası'nın 68’inci maddesinde yer almaktadır. RF’nda yaşayan
halkların hepsinin, anadillerini korumaları ve geliştirmeleri için
çözümler üretme özgürlüğüne sahipler.
Ulusal politika geliştirmeden önce,dilin koruması ve
geliştirilmesine öncelik verilmesi gerekiyor. Bu anlaşılabilir bir
durumdur. Neden dersen, her ulusun tarihi, bu günü ve geleceği
diline bağlıdır. Ulus dilini yitirirse, dünyaya bakışı ve ulusal
düşüncelerini yitirmiş oluyor. Öyle olunca artık ulus değilsin,
başıboş bir topluluk olarak ortada kalıyorsun. Öyle olmaması için,
her bir ülkede ve bağlı idari birimlerde yaşayan halkların ana
dillerinin geliştirilmesi için farklı programları vardır.
Bilim adamlarının yazdığına göre,dilin gelişmesi için;
Birincisi, dilin konuşulduğu yerde, o dili konuşan kişi
sayısına,
İkincisi, dili konuşan halkın bir arada yaşamasına,
Üçüncüsü, dili konuşan halkın günlük yaşamında kullanıp,
konuşmasına bağlıdır.
Cumhuriyetimizi ele alırsak, nüfusun % 57'si Adige’dir. Çoğunluğu
Adigece konuşabiliyor, resmi işlemlerde kullanmıyorsa da. Bunun
dışında diğer halklardan nüfusun % 1-2’si kadarı bizim anadilimizi
öğrenip konuşmaktadırlar. Ancak, ulusumuzun bir çok ülkeye
dağılmış olması anadilimizi korumamızı güçleştiren nedenlerdendir.
Gördüğümüz kadarıyla, dilin geliştirilmesi için gerekli en önemli
imkânlara sahibiz. Ancak, dile gereken önemi göstermiyoruz,
yaşamın bir çok alanında kullanmıyoruz, bazen aile ortamında bile
gerekli duyarlılık gösterilip önemsenmediği olabiliyor.
RF‘nda yürürlükteki kanunlara bakacak olursak, onların içerisinde,
halkların dillerini, kültürlerini geliştirip, gelecek nesilleri
aktarılması yer almaktadır. Sözgelimi, ”RF halkların eğitim
konsepti”, “RF’nda 2020 yılına kadar uygulanacak sosyal-ekonomik
gelişmeyle ilgili“ programı, ”eğitimle ilgili“ uygulamalar,
içerisinde ülkede yaşayan halkların dillerinin geliştirilmesi ile
ilgili konuların demokratikleşme sürecinden ayrı tutulamayacağı
açıkça yer almaktadır. ”RF halkların eğitim konsepti” programına
dayanak olarak cumhuriyetimizde “dilimizin öğrenme kitaplarının
yenilenmesi” programı hazırlanmıştır. Programda yapılan
çalışmaların halkımız için küçümsenemeyecek düzeydedir.
Yeni yetişen nesiller anadilini öğrenme, okuma kitaplarının
günümüze uygun şekilde öğrenme metotların belirlenmesi ve
düzenlemesi olanağı sağlanmıştır. Doğrusu bu konuda çok çalışma
yapılmıştır. Sözgelimi, ilkokul sınıflarının ders kitapları tekrar
düzenlenmiştir ve başka çalışmalarda yapılmıştır. Bu konuyla
ilgili çalışmaların başlatılması ve sonuçlanmasında KBC Eğitim
Bakanlığı eksperdi, yöneticisi BALE Ludmila, Adige dili ve
edebiyatı öğretmeni BEKAN Masiret, KASKUL İrina ve başkaları da
büyük katkılar sağlamıştır. Bu hazırlanan ders kitaplarını daha da
geliştirmek için üzerinde çalışılması gerekecektir. Sözünü
ettiğim,eğitim bilimin ve standartların temelini oluşturduğu kabul
edilen pedagojidir. İnsanın sahip olduğu bilgi donanımını hayata
geçirmeyi öğreten pedagojidir. Filozof Konfüçyüs’ün sözü onun
içeriğini çok güzel açıklamaktadır. “Duyuyorum ve unutuyorum.
Görüyorum ve hatırlıyorum. Yapıyorum ve anlıyorum.”
Onun için, çocuklara verilen eğitimin hem hayatta rahatlıkla
kullanabilecekleri hem de kendileri katkı yapabilecek şekilde
yetiştirmemiz gerekiyor. Ancak, en önemlisi, eğitim programında
yer alan ders kitaplarının değişiklik yapılması, yaşadığımız
yüzyılın gerektirdiği öğretim metotlarına uygun
standartlaştırmaları yapmamız gerekmektedir. O nedenle, sözünü
ettiğimiz cumhuriyetimizin eğitim programının sürekliliğini
sağlamak için, çalışmaları aksatmadan 2011 yılından sonrada devam
ettirmemiz gerekmektedir.
Başta sözünü etmiştik, ülkenin genel eğitim programlarında ve
eğitim standartlarında halkların anadilinin korunup geliştirilmesi
özgürlüğünün olduğunu. RF’nun devlet dili, cumhuriyetlerin resmi
dili ve bütün halkların dili eşit şekilde federal yasada yer
almaktadır. Doğrudur, sosyolojik olarak da hukuki olarak da,
yasalarda da eşit şekilde yer almaktadır. Ancak, uygulamalarda
buna uyulmadığı, farklı uygulamalar yapıldığına rastlanmaktadır.
Bunu örnekleri cumhuriyetimizde geçmişte rastlanmıştır. Bugün, RF
ve Kabardey Balkar Cumhuriyeti (KBC) yöneticileri de dilimizin ve
kültürümüzün korunması konusunda destek vermekteler .Bu konuda
hükümet kararları az değildir.
Ulusal dilimizin geliştirilmesi ile ilgili bir olanağı daha
belirtmek isterim, KBC hükümetinin “Yabancı ülkelerde yaşayan
soydaşlarımıza destekle ilgili” cumhuriyet programı. Ona dayanarak
Enstitümüzün Adigece, Balkarca Eğitim Kürsüsü, Türkiye’den gelen
Adigece usta dil öğreticileri için Haziran, Temmuz aylarında özel
kurs düzenlenmiştir. Kursta, BALE Ludmila, BEKAN Masiret, KASKUL
İrine, ben, başkanı olduğum kürsünün metodoloji uzmanı JARIŞTI
Zaline ve başkaları da görev almıştır. Türkiye’den gelen usta dil
öğreticileri ile ortak çalışmamızdan, her iki tarafta farklı
dersler çıkarttık. Onlardan, yabancı ülkelerde anadilini
öğreneceklerin, farklı program ve öğrenme kitapları gerektirdiğini
gördük. Ayrıca, bunların dışında sosyo-psikolojik desteğe de
ihtiyaçları vardır. Sonra, okutulacak kitapların ve programların
temel ilkeleri belirlenmelidir. Bu şekilde yapılacak
değişikliklerle yeni metotlar oluşturulmalıdır. Bu metotları
hazırlayacak olan, Adigece'yi ve Türkçe'yi iyi bilen donanımlı
kişilerdir. Onun için, anavatandaki bu konuda uzman kişiler ile
Türkiye’deki bilgi donanımına sahip kişilerin bir araya gelip
ortak çalışma yürütmeleri gerekmektedir. Enstitümüz çalışanları,
bu konuda her zaman destek vermeye hazırdır.
Türkiye’den gelenlerle çalışarak bir şeyin farkına vardık:
Cumhuriyetimizde yaşayan Adige olmayan çocuklara Adigece öğretme
metotlarının, onların mensup oldukları halkı dikkate alarak
değişiklik yapılması gerekiyor.
KBC’nin okullarında Adigece ve Balkarca'nın daha etkin bir şekilde
okutulması için sınıfların olmasını önemsediğimiz konuların
içerisindedir. RF yasaları idari birimlerin bu tür özgürlüklerini
engellememektedir. KBC Üniversitesi'nde halkların dillerinde
öğretim veren kürsüleri bulunurken, Adigece ve Balkarca
okutulurken, bu profilde sınıfların olması gerektiğini
önemsiyoruz.
Bu yazıyla, dilin korunması ve geliştirilmesi ile ilgili bir nebze
bahsetmeye çalıştım. Yeni yetişen neslimizin anadilini konuşup,
onu önemseyip, hayatın içine kullanmaları için, dil uzmanları,
usta öğreticiler, ulusumuzun bütün insanları, şu anda daha
yapmamız gereken daha çok şeyler vardır. Bütün enstitümüz
çalışanları bu sorunların üzerinde çalışıp çözülmesidir umudumuz. |