Proto-Indo European dilinin, diğer
dillerle olan ilişkilerini incelemek için gerçekten çok az
metot vardır. Şimdiye kadar Proto-Indo European dilinin, diğer
dillerle ilişkileri ve onlar arasındaki yerinin
belirlenmesinde lengüistik paleontoloji en iyi metot idi.
Fonolojik ve grammatik çalışmaların ise konuya faydaları az
olmuştur.
Bu husustaki çalışmaların çoğu Indo-European
dillerinin Semitik dillerle olan ilgisi konusunda oldu. Bu konuda
Möller'in çalışmaları en kalıcı olanlardandır. 1966 yılında
Pensylvania Üniversitesi'nde verilen Indo-European konferansına
kadar paleontolojik çalışmalar, bir karara bağlanmamış olmakla
beraber lengüistik teoriye, vokabülere dayanan çalışmalardan çıkan
bazı bilgilerin sebep olduğu yanlışlıkların üstesinden gelebilecek
eklemeler ortaya çıkarıldı. Bu yeni metoda "Sahasal metod" dendi.
Bunun sonucunda Indo-Enropean dil uzmanlarının ve karşılaştırmalı
lengüistik ile ilgilenen diğer kimselerin ilgisini "Kartvel dil
yapısının typology'si" çekti...
Sahasal Lengüistik Metodu'nun genel tezine göre bir alan
dahilindeki dillerin birbirleri ile ilgisi olmasa bile
karakterleri, dil sınırlarına göre genelleştirilerek ortaya konur
Lengüistik alanların oluşturulması için data, Sandfeld'in yaptığı
gibi dildeki ayrı ayrı sintaktik, morfolojik modellerden veya
fonetik karakterlerden elde edilir. Gamkrelidze ye Machavariani
fonetik setler üzerinde çalışmışlardır. Proto-Kartvel dilindeki
sesli ve sessizlerle (Proto-Kartvel dili, Gürcü-Svan ve Zan
dillerini temel alarak restore edilen dildir. Zan dili, Mingrelce
Svan/Laz dillerinden restore edilen bir proto dildir.) Gamkrelidze
ve Machavariani'nin kök sesliler ve resonantlar için ortaya
çıkardıkları modeller, Edgerton (1943) tarafından, Sievers'in
(1878) "Resonantların Alofonik Değişimleri" adlı yazısı ve
Saussure'nin 1879 da yazdığı, Indo-European dillerin sesli
sistemini anlatan kitabına dayanarak ortaya çıkarılan Indo-European
dillerdeki modellere şaşılacak derecede benzemektedir. Eğer,
Gamkrelidze ve Machavariani'nin ortaya koyduğu gibi, Proto-Indo
European ve Proto-Kartvel dillerinin modellerinin aynı olduğunu ve
sahasal lengüistik teorisinin prensiplerini fonetik sistem
setlerine uygulanabileceğini düşünürsek bu iki araştırmacının
çalışmaları, M.Ö. 3000 yılında Proto-Indo Europeanler'la Proto-Kartveller'
in birbirleri ile temas edecek şekilde bir alan işgal ettikleri
hipotezini doğrulamış olacaktır.
Proto-Kartvel için ortaya sürülen resonant sistemi, Sievers ve
Edgerton tarafından Proto-Indo European resonantları için ortaya
konan sistemin aynısıdır. Her iki proto dilde altı tane resonant
vardır: w,y,r,l,m,n. Her birinin hemen hemen aynı çevrede vokalik.
ve sessiz allofonları vardır. Fakat Proto-Kartvel dilinde
sesli-sessiz varyantı yoktur.
Her" iki proto dilde de, morfolojik sistemlerde resonantların
rolleri aynıdır. Meillet(l937) ve Benveniste'in (1935) Proto-Indo
European için ileriye sürdükleri gibi Proto-Kartvel dilinde de
kökler iki sessizden müteşekkildir.
Proto-Kartvel dilinin restoresi yanında, Proto-Indo European ile
olan paralelliğinin ortaya konması Proto-Indo European dil
uzmanları için çok ilgi çekicidir. Yazarlar, Proto-Kartvel dil
sistemi üzerindeki çalışmalar neticesinde, tek bir sesli (a) ile
Güney Kafkasya,. Kuzey-batı ve- Kuzey-doğu Kafkasya dillerinin tek
bir ana dilde birleştiği noktasının ortaya çıktığını
yazmaktadırlar. Böyle bir sistemin doğruluğunu Kuipers (1960)
Kuzey-batı Kafkasya dilinin Kabartay şivesini geniş analizi ile
desteklemiştir.
Gamkrelidze ve Machavariani'nin Kafkas dillerinin tarihi
incelemeleri hususundaki çalışmaları başlangıç safhasında olmasına
rağmen Indo-European dil uzmanlarına oldukça geniş bilgi temin
etmiştir. İleriye sürdükleri lengüistik deliller son zamanlarda
yapılan arkeolojik çalışmaların ortaya koyduğu delillerle
çakışmaktadır. Fakat her iki çalışma sahasında(Lengüistik ve
Arkeolojik) daha çok araştırmalara ihtiyaç vardır. Gamkrelidze ve
Machavariani yaptıkları çalışmalarla Proto-Indo European
çalışmalarına, Kafkas lengüistiğine ve genel lengüistiğe çok büyük
katkıda bulunmuşlardır. Dileğimiz, tarihin gizli kalmış olan
yönlerini aydınlatacak olan detaylı bilgileri içerisinde gizleyen
Kafkas dillerinin daha açık ve metodlu bir şekilde analiz edilmesi
ve en az bunun kadar önemli olan arkeolojik çalışmaların
Kafkasya'da bir an önce yapılmasıdır. |