Bu güne kadar Kafdağı'na
okuyucuların katılımı en çok şiir çalışmalarıyla oldu. Dergiye
şiirini gönderenler iki ayrı eğilim gösterdi. Bir kısmı
mektuplarının arkasına bir-iki şiirini eklerken, diğer kısmı
da çalışmalarını, belki de yazdıklarının içinden seçtiklerini
toplu olarak gönderdi.
Toplumsal
sorunları dile getirmenin bir biçimi kavramlarla konuşmaksa diğeri
de imgelerle konuşmaktır. Bilimsel çalışmaların dili olan
kavramlar, sanatsal etkinliklerle, onun dili olan imgelerle
bütünleştiğinde ve desteklendiğinde yaşam bulur, etkinliklerini
artırırlar. Bu nedenle genelde sanata özelde şiire olan ilgi
sevindiricidir. Fakat birkaç şiir yazarak Kafdağı'na gönderen
arkadaşlar şiir yazmayı "kolay" ve "çabuk üretilebilir"
buluyorlarsa bu konuyu irdelemek gerekmektedir. Bu çaba aynı
zamanda "şiiri iş edinenleri de tartışmaya katabilirse,
eleştiri/tartışma süreci onların da şiir üzerine yoğunlaşmalarına
katkıda bulunabilecektir.
Şiir yazmaya başlayanlara hatırlatalım; yazmak kolay değil. Resul
Hamzat'ın dediği gibi "Şiir, dil ve yeti isteyen ağır bir işçiliği
gerektiriyor" Mayakovski de Resul Hamzat ile aynı görüştedir.
"Şair işçidir" diyen ozan, şiiri "çok güç ve çok karmaşık türden
bir üretim" olarak tanımlıyor.
ŞAİR İŞÇİDİR
Bağırırlar şaire:
"Bir de torna tezgahı başında göreydik seni.
Şiir de ne?
Boş iş.
Çalışmak, harcınız değil demek ki..."
Doğrusu
bizler için de tüm değerlerin üstündedir çalışmak. Ve kendimi
bir fabrika saymaktayım ben de ve eğer
bacam yoksa
işim daha zor demektir bu.
Vücut ve ruh emekçileriyiz
aynı kavganın içinde ve ancak ortak emeğimizle bezeriz evreni
marşlarımızı gümbürdeterek.
Mayakovski'ye göre şiir üretiminin başlaması için ön koşul
"toplumda, ancak şiir yoluyla çözülmesi düşünülecek bir sorun
bulunması" kısaca "toplumsal bir buyruğun" olmasıdır. Nazım Hikmet
de "insanın evvela söylenecek sözü olacak" der; "sonra bu söz
söylenmeğe değer olacak, sonra bunu en uygun, en mükemmel kalıba
döküp, o kalıbın mukabil tesirinden de faydalanarak söyleyecek".
Muhaceretteki Kafkasyalı şairlerin hemen hepsi bilinçli olarak
veya değil "toplumsal bir buyruğun" farkında ve büyük bir kısmının
şiir yazma nedeni de bu buyruk. Şiirlerinde genellikle eksik olan
ise işçilik. Şiirlerinin ortak özelliği "belli bir ruhsal
etkilenme içinde, bir duygulanma sonucunda" yazıldıklarının
sezilmesi.
Şiirde duygu gerekli fakat yeterli değildir. N.Hikmet, Yahya
Kemal'in "şevk akşamında" yazdığı şiirleri eleştirir. Ve sorar
"İspanyol raksı der demez, şaldan, zilden ve gülden başka bir şeyi
olmaması bir şair için hazin bir şey. Zilsiz, şalsız, gülsüz
İspanyol rakkasesi olmaz. Ama nefes almadan da insan yaşayamaz.
Binaenaleyh, yaşamaktan bahsederken, nefes alma fiilini mi ön
plana getireceğiz?" Bertolt Brecht, şairlerin duygularının, ruh
durumlarının dağılacağı korkusu ile akıldan korkmamalarını
öğütler. "Şiirsel bir girişim rastgiden bir girişimse, duygu ve us
uyum içinde çalışırlar."
Latin Amerikalı şair Pablo Neruda da Brecht ile aynı görüştedir.
Neruda "yönlendirilmiş kendiliğindenliğe" inanmaktadır.
Çalışmalarının önemli bir kısmında şairin "herhangi bir verili
konuda, toplumun bir bütün olarak ihtiyaç duyduğu bir şey hakkında
yazabileceğini kanıtlamaya çalıştığını" vurgular, eskinin tüm
büyük klasik eserlerinin istek üzerine yazıldıklarını hatırlatır.
Neruda'ya göre "Özgürlük hiç bir zaman bu nedenle kaybolmamıştır.
Büyülü ilham ve şairin tanrı ile haberleşmesi, kişisel çıkarların
dikte ettirdiği icatlardır."
"Buğdayın Türküsü" onun 'toplumsal bir buyrukla' 'akıldan
korkmadan' yazdığı şiirlerine örnek olarak verilebilir:
BUĞDAYIN TÜRKÜSÜ
Halkım ben, parmakla sayılmayan
Sesimde pırıl pırıl bir güç var
Karanlıkta boy atmaya
Sessizliği aşmaya yarayan
Ölü, yiğit, gölge ve buz, ne varsa
Tohuma dururlar yeniden
Ve halk, toprağa gömülü
Tohuma durur bir yerde
Buğday nasıl filizini sürer de
Çıkarsa toprağın üstüne
Güzelim kırmızı elleriyle
Sessizliği burgu gibi deler de
Biz halkız, yeniden doğarız ölümlerde.
Özetlersek;
1) Şiir bir üretimdir,
2) Bu üretimin başlaması için toplumsal bir buyruk gereklidir,
3) Şiirde duygu ve us uyum içinde çalışırlar, (Yönlendirilmiş
kendiliğindenlikle)
4) Duygu ve usun birlikteliği verili bir konuda şiirin
yazılabilmesine olanak sağlar. |