Ulusu ulus yapan, onun varlığını temin eden, gelişmesini sağlayan
şey dildir. Dil var oldukça ulusta var oluyor, dil yok olduğunda
ise ulusta yok olup diğer büyük milletler arasında eriyor.
Adige ulusu ne kadar zor duruma düştü ise de, yaşamın getirdiği
zor durumlar neticesinde dağıtıldıysa da, yeni türeyen nesillerin
eğitilmesi, köklerine daha bağlı kılınması konusuna özen
gösterdiler. Adigeler ulusun geleceğinin nasıl olacağı hususunda
gençlerin adeta kutup yıldızı gibi yön gösterici olduklarını
biliyorlardı. Adigeler bunu göz önüne alarak çocukların, gençlerin
eğitimine her zaman önem gösteriyor, onları yaşamın her alanına
hazırlamayı ana görev telakki ediyorlardı. Bu önemli görevde
ailenin yanısıra sülalede, köyde etkindi.
Günümüzde biz gençlerin eğitim-öğretiminde en önemli kurumlardan
birisi okul. Okulun zengin hazineleri bizleri en iyi adap-erkana
alıştırıyor iyilik-güzellik üzerine eğitiyor. Ben bütün bunların
başlangıcında olan şeyin anadilimiz olduğuna inanıyorum.
Anadilimiz! Ne kadar büyük ne kadar güçlü bir kelime! Kim
onu sevmez ki? Kim onda ulusunun varlığının aldığı yolu, gelenek
göreneklerinin kökenini bulmaz ki? Kim onunla gururlanmaz ki?
Günümüzde farklı dillerle konuşan, kendilerine mahsus gelenek
görenekleri olan binlerce ulus var. Milletler dilleri,
gelenek-görenekleri, kültürleri ile de birbirlerinden
farklılıklar gösteriyorlar. Fakat bütün ulusların fertleri
akılları ile düşünüyor canları-başları, elleri ile çalışıyorlar.
Dünyaya doğan her kişi dili ile doğar. Dil ulusun bir tek canıdır.
Ulusu var kılan şey dilidir. Dünyayı algılayış şeklimize,
amaçlarımıza-muradlarımıza, gelenek göreneklerimize, yaşamın
güzelliklerine kısaca herşeye anadilimiz ulaşıyor. İnsan için
anadili güzel, kıymetli hatta dünyası. Şair Meşbaş'e İshak şöyle
söylüyor;
Мы дунай нэфым апэрэ псалъэр
Мыщ сфэзышIыгъэр синыдэлъфыбз,
Гур зыгъэгушIоу сигугъэ хаплъэ
ИлъэгэIуатэу бгъэгум дизыбз.
ЧIылъэм сехьыжьэу сыкъытехьажмэ
Сыхарэгъади сымыдэхъун.
Хъущтэп ясIоу сыбзэ ясхъожьмэ,
А сыхьат дэдэм сылIэжьми хъун.
Anadili, anasütü ile birlikte insanın vücuduna nüfuz ediyor, bir
parçası halini alıyor. Ayaklarının üzrinde dikilmeye başladığın
andan itibaren anadilin güzelliği ve muntazamlığını kavrıyor
yüreğinde duyduklarını eksiksiz bir şekilde diğer insanlara
iletmenin yolunu bulmuş oluyorsun.
Herkes kendi anadilini hem seviyor hem de onunla onurlanıyor.
Anadil insanın zenginliğidir. Dilin tadının sınırı yok. Tün
dertlerini, sevinçlerini kıvançlarını anadilinle dillendirmenin
değerine paha biçilemez. Bir insan için ondan daha iyi nasıl bir
nasip olabilir ki?!
Anadilimizin sayesinde ulusumuzun tarihini öğreniyoruz. Ufak
çocukken anadilimizin bütün bu faydalarına vakıf olamıyoruz. Fakat
sonraları, daha da büyüdüğümüzde dilimizin ne kadar tatlı olduğunu
kavrıyoruz.
Günümüzde dilimizi daha da canlandırmalıyız. İnsan yaşamının ne
kadar kısa olduğunu bilmesine rağmen, ulusunun yaşamının sınırı
olmaması için çalışabileceğini bilerek dünyadaki
iyilik-güzellikleri elindeki imkanlar ve aklı nispetinde onun
hizmetine sunmalı. Zaman ilerledikçe vaktin gerekleride
değişiyor-gelişiyor. Anadilimizin de bu değişikliklerden
etkilenmemesi imkansız. Bu yüzden dilimizde olan değişiklikleri
kavrayarak yanlış olanlarını düzeltmek her birimizin üzerine düşen
vazifelerdendir. Dilimizin sahip olduğu olanakların zayıf ve
güçsüz olduğunu düşünen bazı birkaç kişiler de var. Şairlerimizden
Aşıne Hazret onlarla aynı fikirleri taşımıyor; direk şöyle bir
soruyu dile getiyor;
Хэта зыIуагъэр тыбзэ тхьамыкIэу,
Тыгум ихъыкIрэр фызэмыгъэкIоу?
Ardından bu sorunun da cevabını net bir şekilde
şöyle ifade ediyor;
Жабзэ пIулъмэ, бэ къырыпIонэу
ТиI адыгабзэ, зыми хэмыкIуакIэу.
Dilin sayesinde, onun yardımları ile insanlar arzularını,
düşüncelerini, yüreklerinden geçirdikleri şeyleri yazılı ve sözlü
olarak ifade edebiliyor, diğer insanlara ulaştırabiliyorlar.
İnsanların aralarında konuşmaları, dünyayı kavramaları, yeni
bilgiler edinmeleri için, dil sahip oldukları en iyi bir
imkan-olanaktır. Bizim sahip olduğumuz böylesi olanak-imkan ise
Adigecemiz. Adigecemiz kelime ve anlatım imkanları açısından
zengin. Hislerin, düşüncelerin, dünyada olan bitenlerin anlatımı
yazımında o büyük olanaklara sahip.
İnsanlık, adalet, onur, saygı ve Adigelerin dünyada saygınlık
kazandıkları gelenek-görenekleri hakkında yeterince bilgi sahibi
olup onlara vakıf olmak için anadilimizin sağladığı imkanlardan
faydalanmalıyız.
Milletin dili, anadilimizi daha da sevmemiz için derslerin
yanısıra okulda farklı etkinliklerde düzenliyoruz. Örneğin
anadilimizin haftası ayrıntılı olarak kutlanıyor, toplantılar,
farklı farklı yarışmalar düzenliyoruz. Bu etkinliklere memnuniyet
içerisinde Adigelerin yanısıra başka ulusların fertleri de
velilerimiz de katılıyorlar. Eğer ulus diline kıymet vermez
olduysa o milletin uzun ömürlü olmasını bekleme.
Her dil zamanla mücadele içerisinde hiç durmadan ilerlemek
zorunda. Adigecenin geçmişine baktığımızda onun durağanlığını
üzerinden atıp ayaklarının üzerine daha dik basmaya başladığı
dönemlerde var. Devrimin ardından dilimiz kendini bulup, gözle
görünür büyük ilerlemeler kaydetti.
Dilin ömrü, halkın o dile verdiği değerle gösterdiği saygı ile
orantılıdır. Eğer günümüzde olduğu gibi dilimize saygı göstermeden
yaşayacak olursak başımıza nelerin gelebileceğini tahmin etmek zor
değil.
Adigeler keskin, akıcı bir dile sahip olmaya önem veriyorlar.
Bunun güzel bir örneği de atasözlerimizde var; 'güzel söz yılanı
dahi deliğinden çıkartır' Arı-duru bir dile sahip insanın kavrayış
yetisi, aklı, fikri hatta bakışları dahi daha canlıdır.
'İnsan oğlunun dili kendi zenginliğidir' derler. Bu doğrudur.
Bizim de dilimiz kendi zenginliğimizdir.
Сиадыгабзэ дахэу бзэрабзэу
Узэрэнэсэу къэгущыIэщт.
Сиадыгабзэ сэркIэ гъэшIуабзэу
Сэ сыщэIэфэ сырыпсэлъэщт.
Адыгэ лъэпкъым ылъэпсэ лъагъор
Сиадыгабзэу сэ сиорэд
Гъэтхэ къэгъагъэу къыззэIуихыгъэр
Сиадыгабзэу синыдэлъфыбз
(Нэхэе Р.)
|