Merzifon’dan orijinal bir mektup almış
bulunuyoruz; on sekiz yaşında bir kızdan. Kız kardeşimiz şöyle
diyor mektubunda:
“Çerkes komuşumuza gider, gelirim;
çocuklarıyla da arkadaşım. Bu arada isteyerek Çerkes dil ve
adetlerini öğrendim; çünkü Çerkeslerin hareket, terbiye, topluluk
ve konuşmalarına hayranım. İçimde Çerkes olmak, onlar gibi
yaşamak, konuşmak; örf ve adetlerine uymak özlemi var. Bu da
komuşumuz… beylerin disiplinli hareket tarzlarını gördükten sonra
kök salmaya başlamıştır içimde. Eğer mahzuru yoksa bu isteğimin
Kafkasya Dergisinde yayınlanmasını ve bütün Kafkasya
Çerkeslerinin, benim de onlardan biri olmak için çırpındığımı
duymalarını istiyorum. Evet kabul ederseniz bende Çerkes olmak
istiyorum.”
Genç kız kardeşimiz mektubuna uzun uzun devam ediyor, “Çerkeslere
ait ne varsa edinmek istiyorum” diyor.
Türk asıllı kız kardeşimiz yıllar yılı
insanlık anlayışının dışında topluma korku saçan faşist
kafatasçılarının canavarlıklarını, tam bilinçle denemezse de ne
güzel endişeleriyle dile getiriyor.
Çerkes olmak asla Çerkes ırkından
gelmeyi gerektirmez. Kim Çerkes geleneklerine ve insanlık
gereklerine uyuyorsa o bizce en büyük Çerkestir. Türk ırkından
gelen ve Türkçe konuşan Karaçay ve Balkarlar, Çerkeslerin en
saygıdeğer topluluklarının başında gelmektedirler.
Sevgili kız kardeşimiz, siz bizim için,
hiçbir kuşkulu yönü dahi düşünülemeyecek olan değerli bir
kardeşimizsiniz. Kim ki bunun dışında düşünüyor, biliniz ki o
Çerkes değildir.
|