...................
...................
İNSAN VE YAŞAM

YEMT’ITL Nurbıy
Adige Mak, 6 Mart 2009
Çeviri: ACHUMIJ Hilmi

                         
...................
...................

Adige Cumhuriyeti Sosyal Bilimler Araştırma Enstitüsü Halkbilim Bölüm Başkanı, Filoloji bilimi Kanditatı TSUYEKHO Nefset’in yedi kitabı yayınlandı. ‘’Адыгэ макъэ- Adige Makhe’’, ‘’Советскэ Адыгей- Adigey Sovyet’’, ‘’Мыекъопэ къэбархэр, Mıyekhuape (Maykop) Haberleri’’, ‘’Нарт- Nart’’ gazetelerinde, ‘’Зэкъошныгъ- Dostluk’’ almanağında ve başka pek çok yerde yazdıkları yayınlandı. Adige destanları, milli tarihi, gelenek-görenekleri hakkında Adige Cumhuriyeti’nde, Kuzey Kafkasya’da ve yurt dışında düzenlenen toplantılara hazırladığı raporlarla iştirak etti.

Adigelik, Adigece, insanlık, benim kanaatimce birbirinden ayrı ele alınmamalı, onlar birbirlerini tamamlıyorlar, diyor TSUYEKHO Nefset. Adige isen Adigeliğin, insansan insanlığın olmalı. Hangi ulustan isen de önemi yok, anadilini bilmen kullanman gerekli. Enstitüde okurken yükseköğrenimini bitirmiş, önemli birisi gibi algıladığımız bir gençle sohbet etmiştik. Yurtdışında iş için davet edildiğinde Adigece bilmediği için geri gönderilmişti.

YEMT’ITL Nurbıy: O genç Adigey’de bir mevki edinebildi mi? Yetiştiği ailede Adigece konuşuluyor muydu?

TSUYEKHO Nefset: Babası üst düzey yönetici idi, Adigece iyi derecede yazıyordu, fakat çocuğuyla ilgilenmemişti, anadili onun için o kadar önemli değildi. Babası ile karşılaştıkça selam bile vermek bana zor geliyordu. Anadilini bilmeyen kimse çok sayıda yüksekokul bitirmiş bile olsa eğitimliden sayılamaz. Dünya üzerindeki milletleri birbirlerinden ayırırken kıstas olarak dillerini seçen görüşler var. Anatomileri ile esmer, kızıl veya başka bir görüntüdekileri kullandıkları dil, aralarındaki ilişkileri düzenleyen kendilerine mahsus şekiller ile farklı millet olarak değerlendiriyorsun.

YEMT’ITL Nurbıy: İnsanın insan olması için ne gibi özelikleri olmalı?

TSUYEKHO Nefset: Mutlu olanın mutluluğunu paylaşan, zorluk içerisindekinin üzerindeki yükü kaldırmasına yardım eden, ulusu için çalışabilenlere güvenmek gerekiyor. İnsana yaptığı insanlık derecesinde kıymet verilir. Erkeklik kahramanlık gösterenlere başka bir açıdan bakarak, ‘’адыгагъ, Adigelik’’ diye adlandırdığımız kavramı birinci sıraya yerleştirmeği ben daha uygun görüyorum.

YEMT’ITL Nurbıy: Nefset, Kuzey Kafkasya’da, yurtdışında gördüklerini yorumlamayı seviyorsun. İyilikleri-güzellikleri yüceltmekte beceriklisin, kötünün (kötülüklerin) hakkında ne düşünüyorsun?

TSUYEKHO Nefset: Türkiye’de bulunduğum zaman az şey duymadım. Mesela bir komutan atlı olarak geldiğinde onu hoş karşılamışlar, Ayrılacağı zamanda atına binerken yardımcı olmuşlar. Komutanda onların davranış şekillerinden ev sahiplerinin Adige olduğunu anlamış.

YEMT’ITL Nurbıy: Dil ve örf-adette kaybettiklerimizin sebeplerine ilişkin yazdığını biliyorum, kitaplarını okuyorum...

TSUYEKHO Nefset: Yakınmağı kendime yakıştırmıyorum. ‘’Adigece’ye değer vermiyoruz, milletimiz yok oluyor’’ demekte istemiyorum. ‘’Yarın dilim yok olacaksa bugün ben yok olayım’’ düşüncesini ön plana çıkartan bir yazı Resul Hamzatov yazmıştı. Kitabı okuduğumda Resul Hamzatov’u gönülden kendime yakın hissetmiştim. Aynı düşünceleri biliminsanı AWUTLE Malıç’ın yazdıkları içinde hissetmiştim. Dil konusunda bilgi sahibi olanların, bu konuya önem verenlerin daha sık bir araya getirilmesini arzuluyorum.

DAHA ÖN PLANA ÇIKARTMAK İSTEDİKLERİ

YEMT’ITL Nurbıy: Ulusun tarihi, örf-adetleri, anadili hakkında yazdığın eserlerde daha ön plana çıkartmak istediğin şey ne bize söyler misin?

TSUYEKHO Nefset: Adigelerde erkeklik, kahramanlık, insanlık adına övülecek pek çok şey ön plana çıkartmak mümkün. Başka konularda var mesela Adigelerin hastalıkları tedavi etme yöntemleri Ruslarda da Tatarlarda da başka milletlerde de yoktu. ‘’Сыадыг- Adige’yim’’ demek istemeyen çocuklara da rastladığım oldu. Ona karşı bir kızgınlık duymuyorum, acıyorum, anne babasını suçluyorum. Çocuğa ise yardım etmeği seçmek gerektiğini düşünüyorum. Biliminsanları, öğretmenler, gazeteci ve yazarlar Adigece ile çalışanların bu konu hakkında nasıl çalışırlar onu düşünüyorum.

’’Yandık, bittik, yok oluyoruz’’ diyerek gençlerin önüne çıkmakla hiç bir şey halledilmez. Onlara yardımın dokunsun istiyorsan onların yanında olacaksın, gerekirse yanına çekeceksin.

YEMT’ITL Nurbıy: Bilmiyorsan sormakta mahsur yok. Etrafındaki insanların Adigece kitap veya gazete okuyup okumadığını bilmediğin zaman çıkmıyor mu?

TSUYEKHO Nefset: Adige gazetesi, radyo, televizyon bu konuyu daha fazla dile getirmeli. Öğretmenler, biliminsanları da bu konuya dahil edilmeli. Cumhuriyet Adige Xase’si tarih ve dilin öğrenilmesi konusunda iyi çabalamağa başladı. Sözümüz ve işimiz birbirine uyarak çağdaş bir şekilde çalışmamızı arzuluyorum. Gençlere nasıl giyineceklerini kim söylemeli? Üniversitede okuyan kızlarımızın göbeklerinin yaz kış açık olduğunu görüyoruz. Bunun sağlıkları için bile uygun olmadığını kendileri de anne-babaları da biliyorlar ama daha iyiye doğru bir gelişme kat etmiyoruz. biliminsanlarımızın da katılacağı insanlarla en azından ayda bir defa bir araya geleceğimiz kaygılarımızı dile getireceğimiz, elimizdeki imkanlarla bulara nasıl cevap olabileceğimiz hakkında toplantılar yapılmasını arzuluyorum.

YEMT’ITL Nurbıy: Dil hakkında, Adige ulusunun kökeni hakkında, örf-adetler ve başka benzeri konular hakkında bilgiye ulaşmak kolay değil.Bu konuda yeterli sayıda kitabımız yok..

TSUYEKHO Nefset: Bu soruların cevapları destanlarımızda bulunabilir. Yaşlılarımızın ‘daha önceleri Adigelerin her şeye bir çıkış yolu bulabileceklerini’ söyledikleri bizlere de ulaştı.

YEMT’ITL Nurbıy: Rus-Kafkas Savaşı ve İkinci Dünya Savaşı’nda gerçek anlamda kahramanlıklar gösteren atalarımızı iyi tanımıyoruz onlar hakkında yeterince konuşmuyoruz.

TSUYEKHO Nefset: Bunu eksiklerimizden birisi sayıyorum. Kahramanlarımıza gerçek anlamda anıtlar yapmak, onları günümüzdeki işçilere (İnsanlara demek istemiş olmalı. -ç.n.-) yaptıkları kahramanlıkları anlatarak tanıtmakla olmalı. Güzel şiirler, anma toplantıları buna engel olmaz. Gürültü, karışıklık çıkartmakla birilerini yermekle bu olmaz. Gençlerin şevklerinin kıracak şeyler yapmak yerine onları bilgiye, bilime çekmek daha doğru olur diye söylüyorum. Gençlerin suçlarını da, onların olmayan suçları da sırtlarına yüklemekle iş nereye varır? Devlet görevlilerimizde bu konu üzerinde kaygılanmıyorlar demiyorum. Üzüntülerimizden birisi bu konu üzerinde, bölük-pörçük dağınık olarak çalışmamız.

YEMT’ITL Nurbıy: Kitaplarında dile getirmek istediğin şeyler ile reel olarak yaşamın kendisinde gördüklerin arasındaki ilişkiye de değinebilir misin?

TSUYEKHO Nefset: Ben büyük bir yazar değilim. Destanlar konusunda çalışıyorum, gazete okuyucularına iş yaptığım enstitünün bu konuda iyi bir arşive sahip olduğunu söylemek istiyorum. Bu bile bize yeterli gelmeyip Kıyıboyu’na, yurtdışına giderek derlemeler yapıyoruz. Adigelik yolunda ulaşmadığımız yer çok, destanları bize iletecek olanların her gün aramızdan ayrıldığını düşünecek olursak, rahat rahat oturmanın mümkün olmadığını ne kadar uzağa gidilse bile bu gidilen yolu boşa çıkartmayan şeylere ulaşılacağını insana yüreği aklı söylüyor. Ulusuna faydası gelecek bir şeye ulaştığında gerçek mutluluğa da ulaşmış olunacağını kabul ediyorum.

YEMT’ITL Nurbıy: Enstitünün Arşivinde eksiklikler var mı? Varsa bunlar nelerdir?

TSUYEKHO Nefset: Din ve İkinci Dünya Savaşı hakkında toplanan, derlenen bilgi az. İşgalci faşistlerin insanlarımıza yaptıkları, savaş döneminde yazılan şarkılar vs. Başka konulara da değinmek gerekirse, örneğin dil konusuna dönecek olursak bestelenmiş eserlerin, destanların içerdiği düşünceler yeterince ele alınmamış öğrenilmemiş durumda. Nerede ise unutulmağa yüz tutmuş atasözlerini de derliyoruz.

YEMT’ITL Nurbıy: Başkanlığını yaptığım bölümün iş gereği çok gezmesi gerekiyor. Yeterli derecede gezebiliyor musunuz?

TSUYEKHO Nefset: Çabalıyoruz. Derleyip topladıklarımızı kitap olarak basamayıp insanlara ulaştırmadığımızda eksik yaptığımızı düşünüyoruz. Gazetelerle, radyo ve televizyonla çalışıyoruz. Aydın insanlarla görüştüğümüzde ulusun tarihi içine biz çekiveriyorlar. HUT Şamsudine aramızdan ayrıldıysa da bize olan katkılarını unutmuyoruz. Abhazya’dan gelen biliminsanı Sergey Zuhbe ve diğerleri güzel kitaplar çıkartıyorlar. Çalıştığım bölümden, çalışanlarından çok memnunum.


Çevirmenin Notu: Devamında sohbet ailevi konular üzerinde yoğunlaştığı için kalanını çevirmeğe gerek görmedim.