Adige Cumhuriyeti
Sosyal Bilimler Araştırma Enstitüsü Halkbilim Bölüm Başkanı,
Filoloji bilimi Kanditatı TSUYEKHO Nefset’in yedi kitabı
yayınlandı. ‘’Адыгэ макъэ- Adige Makhe’’, ‘’Советскэ Адыгей-
Adigey Sovyet’’, ‘’Мыекъопэ къэбархэр, Mıyekhuape (Maykop)
Haberleri’’, ‘’Нарт- Nart’’ gazetelerinde, ‘’Зэкъошныгъ-
Dostluk’’ almanağında ve başka pek çok yerde yazdıkları
yayınlandı. Adige destanları, milli tarihi, gelenek-görenekleri hakkında Adige
Cumhuriyeti’nde, Kuzey Kafkasya’da ve yurt dışında düzenlenen
toplantılara hazırladığı raporlarla iştirak etti.
Adigelik, Adigece, insanlık, benim kanaatimce birbirinden ayrı
ele alınmamalı, onlar birbirlerini tamamlıyorlar, diyor TSUYEKHO
Nefset. Adige isen Adigeliğin, insansan insanlığın olmalı. Hangi
ulustan isen de önemi yok, anadilini bilmen kullanman gerekli.
Enstitüde okurken yükseköğrenimini bitirmiş, önemli birisi gibi
algıladığımız bir gençle sohbet etmiştik. Yurtdışında iş için
davet edildiğinde Adigece bilmediği için geri gönderilmişti.
YEMT’ITL Nurbıy: O genç Adigey’de bir mevki edinebildi mi?
Yetiştiği ailede Adigece konuşuluyor muydu?
TSUYEKHO Nefset: Babası üst düzey yönetici idi, Adigece iyi
derecede yazıyordu, fakat çocuğuyla ilgilenmemişti, anadili onun
için o kadar önemli değildi. Babası ile karşılaştıkça selam bile
vermek bana zor geliyordu. Anadilini bilmeyen kimse çok sayıda
yüksekokul bitirmiş bile olsa eğitimliden sayılamaz. Dünya
üzerindeki milletleri birbirlerinden ayırırken kıstas olarak
dillerini seçen görüşler var. Anatomileri ile esmer, kızıl veya
başka bir görüntüdekileri kullandıkları dil, aralarındaki
ilişkileri düzenleyen kendilerine mahsus şekiller ile farklı
millet olarak değerlendiriyorsun.
YEMT’ITL Nurbıy: İnsanın insan olması için ne gibi
özelikleri olmalı?
TSUYEKHO Nefset: Mutlu olanın mutluluğunu paylaşan, zorluk
içerisindekinin üzerindeki yükü kaldırmasına yardım eden, ulusu
için çalışabilenlere güvenmek gerekiyor. İnsana yaptığı insanlık
derecesinde kıymet verilir. Erkeklik kahramanlık gösterenlere
başka bir açıdan bakarak, ‘’адыгагъ, Adigelik’’ diye
adlandırdığımız kavramı birinci sıraya yerleştirmeği ben daha
uygun görüyorum.
YEMT’ITL Nurbıy: Nefset, Kuzey Kafkasya’da, yurtdışında
gördüklerini yorumlamayı seviyorsun. İyilikleri-güzellikleri
yüceltmekte beceriklisin, kötünün (kötülüklerin) hakkında ne
düşünüyorsun?
TSUYEKHO Nefset: Türkiye’de bulunduğum zaman az şey
duymadım. Mesela bir komutan atlı olarak geldiğinde onu hoş
karşılamışlar, Ayrılacağı zamanda atına binerken yardımcı
olmuşlar. Komutanda onların davranış şekillerinden ev sahiplerinin
Adige olduğunu anlamış.
YEMT’ITL Nurbıy: Dil ve örf-adette kaybettiklerimizin
sebeplerine ilişkin yazdığını biliyorum, kitaplarını okuyorum...
TSUYEKHO Nefset: Yakınmağı kendime yakıştırmıyorum.
‘’Adigece’ye değer vermiyoruz, milletimiz yok oluyor’’ demekte
istemiyorum. ‘’Yarın dilim yok olacaksa bugün ben yok olayım’’
düşüncesini ön plana çıkartan bir yazı Resul Hamzatov yazmıştı.
Kitabı okuduğumda Resul Hamzatov’u gönülden kendime yakın
hissetmiştim. Aynı düşünceleri biliminsanı AWUTLE Malıç’ın
yazdıkları içinde hissetmiştim. Dil konusunda bilgi sahibi
olanların, bu konuya önem verenlerin daha sık bir araya
getirilmesini arzuluyorum.
DAHA ÖN PLANA ÇIKARTMAK İSTEDİKLERİ
YEMT’ITL Nurbıy: Ulusun tarihi, örf-adetleri, anadili
hakkında yazdığın eserlerde daha ön plana çıkartmak istediğin şey
ne bize söyler misin?
TSUYEKHO Nefset: Adigelerde erkeklik, kahramanlık, insanlık
adına övülecek pek çok şey ön plana çıkartmak mümkün. Başka
konularda var mesela Adigelerin hastalıkları tedavi etme
yöntemleri Ruslarda da Tatarlarda da başka milletlerde de yoktu.
‘’Сыадыг- Adige’yim’’ demek istemeyen çocuklara da rastladığım
oldu. Ona karşı bir kızgınlık duymuyorum, acıyorum, anne babasını
suçluyorum. Çocuğa ise yardım etmeği seçmek gerektiğini
düşünüyorum. Biliminsanları, öğretmenler, gazeteci ve yazarlar
Adigece ile çalışanların bu konu hakkında nasıl çalışırlar onu
düşünüyorum.
’’Yandık, bittik, yok oluyoruz’’ diyerek gençlerin önüne çıkmakla
hiç bir şey halledilmez. Onlara yardımın dokunsun istiyorsan
onların yanında olacaksın, gerekirse yanına çekeceksin.
YEMT’ITL Nurbıy: Bilmiyorsan sormakta mahsur yok.
Etrafındaki insanların Adigece kitap veya gazete okuyup
okumadığını bilmediğin zaman çıkmıyor mu?
TSUYEKHO Nefset: Adige gazetesi, radyo, televizyon bu
konuyu daha fazla dile getirmeli. Öğretmenler, biliminsanları da
bu konuya dahil edilmeli. Cumhuriyet Adige Xase’si tarih ve dilin
öğrenilmesi konusunda iyi çabalamağa başladı. Sözümüz ve işimiz
birbirine uyarak çağdaş bir şekilde çalışmamızı arzuluyorum.
Gençlere nasıl giyineceklerini kim söylemeli? Üniversitede okuyan
kızlarımızın göbeklerinin yaz kış açık olduğunu görüyoruz. Bunun
sağlıkları için bile uygun olmadığını kendileri de anne-babaları
da biliyorlar ama daha iyiye doğru bir gelişme kat etmiyoruz.
biliminsanlarımızın da katılacağı insanlarla en azından ayda bir
defa bir araya geleceğimiz kaygılarımızı dile getireceğimiz,
elimizdeki imkanlarla bulara nasıl cevap olabileceğimiz hakkında
toplantılar yapılmasını arzuluyorum.
YEMT’ITL Nurbıy: Dil hakkında, Adige ulusunun kökeni
hakkında, örf-adetler ve başka benzeri konular hakkında bilgiye
ulaşmak kolay değil.Bu konuda yeterli sayıda kitabımız yok..
TSUYEKHO Nefset: Bu soruların cevapları destanlarımızda
bulunabilir. Yaşlılarımızın ‘daha önceleri Adigelerin her şeye bir
çıkış yolu bulabileceklerini’ söyledikleri bizlere de ulaştı.
YEMT’ITL Nurbıy: Rus-Kafkas Savaşı ve İkinci Dünya
Savaşı’nda gerçek anlamda kahramanlıklar gösteren atalarımızı iyi
tanımıyoruz onlar hakkında yeterince konuşmuyoruz.
TSUYEKHO Nefset: Bunu eksiklerimizden birisi sayıyorum.
Kahramanlarımıza gerçek anlamda anıtlar yapmak, onları günümüzdeki
işçilere (İnsanlara demek istemiş olmalı. -ç.n.-) yaptıkları
kahramanlıkları anlatarak tanıtmakla olmalı. Güzel şiirler, anma
toplantıları buna engel olmaz. Gürültü, karışıklık çıkartmakla
birilerini yermekle bu olmaz. Gençlerin şevklerinin kıracak şeyler
yapmak yerine onları bilgiye, bilime çekmek daha doğru olur diye
söylüyorum. Gençlerin suçlarını da, onların olmayan suçları da
sırtlarına yüklemekle iş nereye varır? Devlet görevlilerimizde bu
konu üzerinde kaygılanmıyorlar demiyorum. Üzüntülerimizden birisi
bu konu üzerinde, bölük-pörçük dağınık olarak çalışmamız.
YEMT’ITL Nurbıy: Kitaplarında dile getirmek istediğin
şeyler ile reel olarak yaşamın kendisinde gördüklerin arasındaki
ilişkiye de değinebilir misin?
TSUYEKHO Nefset: Ben büyük bir yazar değilim. Destanlar
konusunda çalışıyorum, gazete okuyucularına iş yaptığım enstitünün
bu konuda iyi bir arşive sahip olduğunu söylemek istiyorum. Bu
bile bize yeterli gelmeyip Kıyıboyu’na, yurtdışına giderek
derlemeler yapıyoruz. Adigelik yolunda ulaşmadığımız yer çok,
destanları bize iletecek olanların her gün aramızdan ayrıldığını
düşünecek olursak, rahat rahat oturmanın mümkün olmadığını ne
kadar uzağa gidilse bile bu gidilen yolu boşa çıkartmayan şeylere
ulaşılacağını insana yüreği aklı söylüyor. Ulusuna faydası gelecek
bir şeye ulaştığında gerçek mutluluğa da ulaşmış olunacağını kabul
ediyorum.
YEMT’ITL Nurbıy: Enstitünün Arşivinde eksiklikler var mı?
Varsa bunlar nelerdir?
TSUYEKHO Nefset: Din ve İkinci Dünya Savaşı hakkında
toplanan, derlenen bilgi az. İşgalci faşistlerin insanlarımıza
yaptıkları, savaş döneminde yazılan şarkılar vs. Başka konulara da
değinmek gerekirse, örneğin dil konusuna dönecek olursak
bestelenmiş eserlerin, destanların içerdiği düşünceler yeterince
ele alınmamış öğrenilmemiş durumda. Nerede ise unutulmağa yüz
tutmuş atasözlerini de derliyoruz.
YEMT’ITL Nurbıy: Başkanlığını yaptığım bölümün iş gereği
çok gezmesi gerekiyor. Yeterli derecede gezebiliyor musunuz?
TSUYEKHO Nefset: Çabalıyoruz. Derleyip topladıklarımızı
kitap olarak basamayıp insanlara ulaştırmadığımızda eksik
yaptığımızı düşünüyoruz. Gazetelerle, radyo ve televizyonla
çalışıyoruz. Aydın insanlarla görüştüğümüzde ulusun tarihi içine
biz çekiveriyorlar. HUT Şamsudine aramızdan ayrıldıysa da bize
olan katkılarını unutmuyoruz. Abhazya’dan gelen biliminsanı Sergey
Zuhbe ve diğerleri güzel kitaplar çıkartıyorlar. Çalıştığım
bölümden, çalışanlarından çok memnunum.
Çevirmenin Notu:
Devamında sohbet ailevi konular
üzerinde yoğunlaştığı için kalanını çevirmeğe gerek görmedim.
|