|
|
................... |
|
................... |
O ZAMANLAR
ÇERKESYA -05
|
Erhan Hapae |
|
|
................... |
|
................... |
Sıkıldığımı düşünmeyin sakın, konuşma ve dinleme hasreti
içindeyim konumum itibariyle ve bu ayrı düşmelerin insani
dramlarını dinlemek istiyorum, diye yol vermişti, eli elimdeki
Karayipli kız.
Askerby in güzel özetlediği olumlu durumların yanında, hemen her
sülalenin Stalin'le bir ilişkisi var. Üstelik bu ilişki Beria ile
sonuçlanmış. Özellikle Almanların köylerimizi bile işgal ettiği
ikinci harpten sonra. İntikam duyguları içindeki iktidar, toplumu,
birbirini ihbar etme karanlığına sürüklemekten kendini
kurtaramadı.Belki de belli ölçüde hem muhaliflerine, hem de
savaşta kusurlu gördüğü kesimlere gözdağı vermek niyetiyle
başlayan yasa dışı katliamlar birbirini kovalamış, tetikçi olarak
işe karışan çoğu kişinin de imha edildiği ve Stalin’in başlattığı
bu ‘’ halk düşmanı ‘’ avı, bütün Sovyet'i, önüne geçilmez bir cadı
kazanına çevirmişti. Hain olmak için çok az kusur yeterliydi,
birazcık farklı düşünmek veya cephede esir düşmek gibi mesela.
Şunu belirtmek isterim ki Kafkasya ile sınırlı olmayan bu insan
avı, batının rakamları ile üç milyon gibi belki abartılmış bir
rakam olmayabilir ama hiç olmazsa Gorbaçov’un kabul etmek zorunda
kaldığı üç yüz bin rakamının bir hayli üstünde olduğu tahmin
ediliyor. Adigey'de bu kırımdan nasibini almıştı elbet. İhbarı
yapanlar ise bütün diğer halklarda olduğu gibi, yine bizimkilerdi.
Bu gün buna başka anlamlar yüklemek insafsızlık olur. Sovyet'te
bütün toplumların başına geldi bu durum ve bizlerde bundan
kendimizi
kurtaramadık.
Remedios’a dönerek. Dün sizi ağırlayan muhterem kadının öksüz
bırakılışı gibi.
Remedios şaşkınlıkla bakakalmıştı Sveta’ya. Gözlerinin hafifçe
nemlenmiş olması dün akşam kendisini sorgulara çekerek ağırlayan
kadın ile ilgili, iyi duygular beslediği anlamını ifade ediyor
olsa gerekti ama, söze karışmamaya kararlıydı.
Halbuki sosyalizm bunlar için kurulmamıştı, onun niyetleri daha
iyi şeylerdi. En azından ben öyle sanıyorum.
Size
kendi yaptığım cevizli bir tatlı ikram edeceğim diye ayağa kalktı.
Mönüye yaptığınız iltifatları yineleyeceğinizden eminim. Bana
yaptığı ilk saldırıyı saymaz isek, kadındaki özgüven hayranlık
uyandırıcı idi. Çetav yardım etmek için kalkıp gittiği mutfaktan,
tezahüratlarla ve elinde yeni açtığı bir şarapla döndü. Ben
Berzeg’in annesini merak etmiştim.
Geçen ay seni erken uyandırıp haber vererek, dört araba Kharkov'a
bir cenazeye gitmiştik, hatırlarsın dedi. Sende Ukrayna’nın ta
neresindeki Harkov’da ne cenazeniz olabilir diye sormuştun.
Bir Abzegh olarak, seninde akraban sayılacak o kadının babası,
Adigey parti sekreteri idi, Berzeg’in annesinden dedesi yani. Bir
gece evine gelmez, bu kayıp hali birkaç gün sürünce, başına bir
şey geldiğinden şüphelenen akrabalar, eşi ve çocuklarını Nalçik’e
kaçırırlar, Nalçik’ te acı haber ulaşır. Sekreter, Beria
tarafından öldürülmüştür. Nalçik'te aranması korkusu ile yine
Kabardey yoldaşların yardımıyla Harkov’a götürülürler ve orada bir
nebze tehlikelerden uzak, ilerde başlarına ne geleceği ile ilgili
bir fikirleri olmadan, bir anne ve iki çocuk, yaşamlarını
yıllarca, tedirginliklerle sürdürürler. Evrakların nasıl
hazırlandığı ise bir muamma. Kruşçef sonrası gevşeyen ortamdan
hemen sonra, kız büyümüştür ve bir felsefe öğretmeni olarak yaşlı
annesini alıp Adigey’e dönmek ister, fakat bu o kadar kolay olmaz.
Uzun uğraşlar sonucu kente çok uzak, Rusların oturduğu bir dağ
köyüne ilkokul öğretmeni olarak dönebilir. Küçük kardeş,
öldürülmüş eski parti sekreterinin sakıncalı oğlu olarak,
üniversite öğrencisi sıfatıyla orada kalmıştır,sonradan orada
evlenir ve oraya yerleşir. Yazları Maykop’ a gelir görürdük,
birkaç defa küçükken bizi oraya götürmüşlerdi. Cenazesini
getirdiğimiz o dayıydı. Ukraynalı eşi ve çocuklarını getirdik,
onları kimsesiz bırakamazdık, şimdi burada yaşayacaklar.
Askerby’in eski o hepimizle çok eğlenen mavra halini arar
olmuştum. Çekilen acılar çok yakındı. Kendi ülkelerinde küçük bir
azınlık olarak, yalnızlıklar çeken bu hisli insanlar, oluşan yeni
statüyü çok fazla abartmadan önemsiyorlardı. İddialardan uzak ve
herkes ne kadarını becerebiliyorsa, bir Adige toplumu olarak
ayakta kalmak, geleneklere aykırı olmayan değerler üretmek
istiyorlardı. Buna fikir üretimi de dahil. Abhazya savaşına
katıldığını, çok sonra başkalarından öğrendiğim bu düşmüş soyluya,
giderek bağlanmaya başlamıştım.
Sende biraz var olan, halka uzak durma hali diye
yorumlamıştı Çetav, bu duygularımı Türkçe olarak kendisine
fısıldadığımda.
Sveta yemeğin hemen başında bir sürprizi olacağını bildirmiş,
konuşulan dramatik konuların ağırlığı ile unutulmuştu. Adigey ve
Rus tiyatrosunun ayrılışı nedeniyle bir gösteri olduğunu, ancak
gösteri sonrası sanatçıların beraber yemek yeyip eğleneceklerini,
bizlerinde kendisinin misafiri olarak davetli olduğumuzu, ve
ayrıca karar vermek için birkaç dakikamız kaldığını bildirdi.
Hem bu efkarlı havamızı biraz dağıtmış oluruz. Askerby
hem üstlendiği bu kasvetli görevden kurtulmak, hem de kendi
havasını bulacağı eğlenceyi tabi ki isterdi ama misafirler ne
derdi. Kabul ettik. Bir şartım var dedi. Remedios benim kolumda
girecek salona. Gülüşmelerle kabul edildi, bana bir şey soran
yoktu.
Bu temiz Abzegh dilini konuşanı merak ediyordu kadın, yani
beni. Sveta kulisin diğer ucuna uzun yürüyüşümüzde, beni bir
densizlik yapmamam konusunda kibarca uyararak, ihtiyarları
incitmememi rica ediyordu sanki. Kadın
sadece tek taraftan diyerek yanağını uzattı, erkekle
tokalaşmıştık. Bu senin dilin kalmadı artık burada dedi Kabardey
kala kala bin kişi kaldınız zaten, o da bir tek köy. Bu eski köhne
dilinizi bırakınız Wubıhlar gibi, o modern hoş Kabardeyce’ye
dönünüz. Ne gibi bir menfaatim olacağını sordum kibarca, hangi
sülaleden olacağına bağlı diye sordu adam. Hapae olduğumu
söyledim. Hapae dedi çok eğlendi, söylenmesi bile ne kadar zor,
ayrıca soylu sınıftan bile sayılmaz. Halbuki Kabardey olursan
durum tamamen değişir dedi. Bir defa soy ismin herkeslerce kolayca
söylenebilen Hapaje olur ve üstelik Hapaje bir Kabardey prensidir.
Askerby’ e baktım onaylar mimikler içindeydi. Kabardey'e
hürmetlerimi memnuniyetle sundum.
Bir Abzegh ile karşılaştığını sandığı anda fırsatçı kocasının işe
el koyarak zihnimi çeldiğini görünce sinirlenen kadın, bakıyorum
bir j harfine bizleri sattın dedi, üstelik işine hiçte yaramayacak
köhne bir soyluluk merakıyla. Bu durumlarda Askerby in
kabiliyetlerine ihtiyacım vardı. Henüz Abzegh'im dedim,
menfaatlerimin boyutunu ölçüp biçmeden beni kaybedeceğinizi
sanmayın sakın. Yaşlıları almaya gelen oğul salonun ucunda
görünmüştü. Sveta'ya döndü bir akşam bize de gelin dedi kadın eğer
iki çekilmez ihtiyarı çekebilecekseniz. Memnuniyetle dedi Sveta,
ti guape xhun.
Önde Remedios ve Askerby, arkasında biz diğerleri alt kattaki
salona girdiğimizde, henüz herkes ayakta ve kokteyl konumunda
idiler. Salonda yüz kişilik grup içinde İstanbul da tanışıp
Maykop'ta görmeyi başaramadığım bir çok kişi vardı, Tenor Çeslav,
Nalmes'in direktörü Amerby, Çepaye Murat, Jane Nefset ve
tanımadığım bir çok eski yeni artist. Bu evimde yatmış bir kaçına,
kendimi hatırlatmamın bir anlamı yoktu, diasporada o kadar çok
evde yatmış, o kadar çok kişiyle tanışmışlardı ki hangi birini
hatırlayabilsinlerdi. Üstelik partiden aldıkları güçle sahip
oldukları toplumsal ağırlık yok olup gitmişti ve yeni şekillenmeye
başlayan dinamiklere ayak uydurmaya çalışıp, kendilerini halka
nasıl sevdirecekleri de meçhuldü. Bu durumun farkında olarak
hüzünlü ve tedirgin bir yalnızlığa gömülenler insan içine çıkmakta
zorlanıyor, halk tarafından zaten sevilenler ise, geçim derdi
dışında daha özgüvenle duruyorlardı. Bu yitirmişlerin, kendi
aralarında dertleşecekleri bir eğlence idi, biz seyircisi
olacaktık durumun. Remedios’un çekiciliği ve Askerby'in karizması
yinede etkili olmuş, kol kola salona giren çift, şaşkın bir ilgi
ile karşılanmıştı.
Mikrofona gelen yönetici, tiyatrodan ayrılıp Rus tiyatrosunu
oluşturacak eski arkadaşını sahneye davet etmiş, durumla ilgili
espriler içeren hoş bir konuşma yapmıştı. Adige milliyetçilerini
pekte memnun etmeyecek konuşma, yine eskisi gibi mekanı paylaşıp,
yine kardeşçe yaşayıp gideceklerini ima eden kısa bir konuşmaydı.
Rus da bir konuşma yapmıştı ama kalabalıkta kimseden tercüme
beklediğim yoktu. Alkışlandılar. Sveta'nın gayretleriyle, Remedios,
Askerby’in karşısına olsa da, benim yanıma oturtulmuştu, diğer
yanımda da Sveta. Rus tiyatrosundan o gün kurulmuş bir koro, o gün
uydurulduğu belli, bir şarkıyı söylemeye başladığında salon
gülmekten kırılmıştı. Ben umutla Sveta'ya bakmış, o ise
gülüşmelerinin arasında tercüme etmeye çalışmıştı.
Hani kardeştik ey Adigeler, bütün dünyanın halkları, kardeştik ya
hani, yedi aylık maaşımızı verirsek bir deri mont veriyor dünyanın
kardeşleri. Hadi onlardan geçtik, attınız ya bizi içinizden,
partide maaşları kırptı zaten, yüreğiniz kan ağlamıyor mu sizin,
biz zavallı mujikler sokaktayken.
Adige grup sahnede yerini almış aynı müzikle cevap veriyordu.
Yüreğimiz kan ağlıyor gerçekten, sizi sadece tiyatrodan
atabildiğimiz için. Daha eğlenceli olacak bir gün, ülkeden de
atabilirsek eğer, Yinede bakarız size korkmayın, domatesleriniz
bizden.
Bu bizim saz şairlerinin atışmalarına benzer ama müzik ve söz
kalitesi yüksek gösteri, çökmekte olan sosyalizmi ve yeni
palazlanmakta olan yarı mafya Rus efendileri de ti ye alıyor,
zaman zaman koronun kalabalıklaşıp, bazen tek bir soliste
dönüştüğü eğlence, bütün salonu avucuna almış, gülmekten kırıp
geçiriyordu. Bu arada en çok dalga geçtikleri şey ise kendi meslek
ve kariyerleri idi. Sveta, biraz makyaj yapıp, sahnede bir iki
replik çekerek. herkesten saygın ve yine herkesten zengin
yaşayacaktın öylemi? artık rüyanda görürsün, şarkısını tercüme
ettiğinde salon yıkılıyordu. Sayfa başına para alan yazarlar la
eğleniliyor, partiye övgüler düzen şairlere, kendilerine başka
kapı aramaları tavsiye ediliyordu. Sahneye o an çağrılan bir şair,
eski şiirlerini hemen adapte edip söyleyebileceğini, ama parayı
kimden alacağını merak ettiğini soruyor, şimdi kimi öveceğiz (tızşıtxhuştır
xheta) şarkısına başlıyordu.
Remedios, dans falanda edilmeden bu kadar eğlenceli bir durumun
nasıl çıkabildiğini hayretle izliyor, herkeslerin gözlerinden
yaşlar gelinceye kadar güldüğü, bu çoğunu anlamadığı espriler den
ziyade, koca koca adamların düştüğü eğlenceli hallere, o da göz
yaşları gelinceye kadar gülüyordu.
Salona Berzeg girmişti. İşaretlerle buluştuk. Sizi arayıp
duruyorum dedi akşamdan beri, kaybolup misafirleri bana yıktınız.
Vakit tamam dedi Remedios’a annem sizi bekliyor. Remedios bu kesin
emir karşısında tereddüt etmeden tabi demişti. Annenin derdi ne
dedim Berzeg’e, onumu koruyor, yoksa benimi. Bilmiyorum ama
götürmem lazım dedi, yerinizden kalkmayın lütfen, araba hemen şu
servis kapısının dışında. İhtiyar Bozzato sana küs dedi bu akşam
onu sattığınız için, yarın tamir edersin artık.
Bu bakire Meryem'den artık umudunu kes dedi Askerby, korodan dönüp
Karayipli kızı göremeyince.
Senin baş edebileceğin bir şey değil o, ben bile beceremiyorum sen
nasıl yapacaksın. Neş’em hüzne dönüşmüş...
Sonraki Bölüm >>> |
|
|
|
|
|
|
|