Yaşadığımız ülkelerde her ne kadar kendi kültür
yapılanmamamız içinde kalma gayreti versek de, sonuç
olarak çok doğaldır ki, genel yaşamdan şu ya da bu
biçimde nasipleniriz.
Genel halk kitleleri ile birliktesinizdir acılar aynı,
kaygılar aynıdır, yaşama dair.
O günleri yaşayanlar iyi bilirler:
12 EYLÜL 80’de sağcısı solcusu, Kürt’ü Çerkes’i,
Akıncısı, kaçakçısı apar topar tutuklanarak genelde
askeri tutuk evlerine kapatıldılar. (Burada kendi adıma
bir tespit yapmak gereği duydum. Bu insanların çok az
bir kısmı Gerçek Fiil nedeni ile orada idiler. Çoğunluk
bir biçimde, bir kenarında bulunmuşlardan ibaretti. Bir
azınlık var ki işte bahse konu onlardır)
12 Eylül’ün en zedeleri hatırlanacağı gibi gece sokağa
çıkma ihlalinde sorgusuz sualsiz üç ay yatanlardır.
Bir gurup Karadenizli vatandaşımız, bir düğünde
eğlenirler, içkilidirler de. Demeye kalmaz saat on iki
otuz sularında yakalanırlar, biraz arbede yaşanır
tutuklanırlar. Hepsi orta yaşlı çoluk çocuk sahibi sade
vatandaşlardır.
Yattıkları koğuş yukarıda bahsettiğim gibi, (onlara
göre) katil, soyguncu, asi vs vs doludur. Sürekli
çelişirler yaşadıkları ile.
Tahmini geldiklerinin onuncu günü idi, sigaralar
tuvalette saati gelince içilirdi. Bunlardan biri ile bir
kenara çekildim bir sigara ikram ettim. Hiç abartmıyorum
birkaç nefeste sigarayı bitirdi.
- Hayırdır nedir bu sıkıntı, diye sorduğumda
- Deme gitsun uşağum. Kaldık ya ha buraya.
Bunu söylediği an surat mimiklerini sanırım çizebilecek
bir ressam yoktur. Ses tonunu taklit edebilecek bir
sanatçı yoktur.
Bunu niye anlattım?
Yıl iki bin beş. Bir arkadaşım ESNAF, zorda, başına
olmadık işler gelir. Mal beyanından on gün hapsi
gerçekleşir, gider taahhütte bulunur, onu da
gerçekleştiremez. Ceza müddeti çıkar on beş güne.
Bizim Çerkes (böyle yüzlerce mağdur var ülkemizde) girer
cezaevine. Yatar on beş gün, Karadenizlinin
duygusundaki saptama gibi. Katille, hırsızla, arsızla
(kader mahkumlarını tenzih ediyorum).
Çıktığında ilk gördüğüm, bir tarafa kayan öbür omuzu
oldu. On beş günde ağa, dayı oldu bizim Çerkes. DÜZCE
deyimi ile YENGEÇ. Eskiden olsa basit bir şeyde onlarca
sene giyerdim. Bundan sonra en kral işi bitirir üç beş
yılla yırtarım, söylemlerine başladı.Yani birde hukukçu
oldu başımıza.
Çok uğraştık düzeltene kadar. Şimdi işinde gücünde.
Unutmadan yukarıda anlattığım, düğün gurubundan bir
tanesinin çıktıktan sonra, bir örgüt lehine duvara
slogan yazmaktan geri döndüğünü hatırlatmak istedim.
Bu böyle bir kıssadan hisse. |