|
|
................... |
|
................... |
VALİ ve TOHUM |
Aktaran: Turgut Şevki
Yazan: KEÇ-I Süleyman Yavuz |
|
|
................... |
|
................... |
Okuyacağınız bu hikaye
Osmanlı’nın son dönemlerinde Hicaz’da yaşanmış ve
Ürdünlü bir thamade tarafından Çeloh’a
aktarılmıştır. Ancak bu aktarma sırasında ufak tefek
hasarlar oluştuğundan (!) diyerek devam edelim
anlatıya.
Sağ olsun Çeloh anlatıyı bize ulaştırdı ancak isim,
yer, zaman gibi kavramlar güme gittiğinden bizde
hikayeleştirelim dedik bu yaşanmış anekdotu.
Çeloh’a atfen:
Şimal köylülerinin Şarklı olduklarında, engin çöller
diyarlarını vatan bellediklerinde öğrendiler
kuraklık deyu bir musibetin varlığını. Daha önceleri
ne duymuşlar ne bilmişler böylesi bir doğa olayını
ya da bildikleri bu denli berbat bir şey değildi..
Öylesine hınzır ve yamandı ki, bu kuraklık denen
meret, tohumlukları dahi tüketmek zorunda
kalmışlardı, eski Şimal yeni Şark köylüleri. Bir tek
bununla kalsa yine iyi (!) sıcaklar aldı
sırtlarından giysilerini, başlarından kalpağı,
belinden kamayı da alıverse bitti gitti Şimal’lik
böbürlenmesi.
Gitti mi bu yıl önümüzdeki yılın tohumlukları, bir
kara düşünceye daldılar şarklılar. Afakanlar
basmakta thamadeleri, acil bir çözüm gerek bu işe.
Bir biçimde tohumluk bulmak gerek
Sıstırımyıko gelmeyeceğine göre (!) bulunmalı bir
çaresi.
Aklına düşüverir thamadelerden birinin Osmanlı’nın
Hicaz valiliği...
Tabi ki gidip validen istemeli tohumluğu. Onlar at
istiyor, asker istiyor.
Gençleri istiyor bizden, gidenlerinde çoğu dönmüyor!
Borç ödeme sırası onlarda diye düşündü thamade.
Üstüne üslük bu valilerin tümü genelde Adige olur,
bizi geri çevirmezler, diye düşünmekte bir yandan.
Tampon bölgede tampon Şark köylüleri başkaca nasıl
ikna edilir? Adige bir vali en biçilmişinden
kaftandır bu işlere. Bölge tampon, valiler tampon,
Şimali Şarklılar tampon, her bir şey tampon.
Bir heyet oluşturulur, tampon Şarklılarca.
Düşülür yollara.
Bugün az gittiler, ertesinde uz gittiler, sonunda
bir düzlükte, yolun kavşağında bir kafile ile
yolları kesişti gidilecek yönde, onlardan medet
beklemek nafile. Kendileri gibi per perişanlar,
sollamak olmaz, trafik lambaları ve sinyalizasyon
yoksa da insanlık denen bir şey var,
Ehlen ve sehlen dedikten sonra biri birilerine,
sıkıntı başlar iletişimde Arapça zayıf, Türkçe zayıf
dertleş dertleşebilirsen.
Diğer guruptan eli ayağı biraz düzgünce olanı
sokulur Şimali Şark köylülerine.
Fesapş, der.
İşte budur selam! Bir sohbet başlar ki demeyin
gitsin. Konu konuyu, soru soruyu doğurdukça, sohbet
yoğruldukça, diğer guruptaki Adige sorar Şimali Şark
köylülerine.
Sizin yolculuğunuzun sebebi hikmeti ne ola ki?
Cevap verir thamade.
Kuraklık yüzünden tohumlukları da tükettik. Tohumsuz
kaldık validen tohumluk istemeye gidiyoruz.
Peki, valinin size zor savaş döneminde tohum verip
vermeyeceğinden nasıl eminsiniz bunca yolu
tepiyorsunuz?
Verir, verir bal gibi verir.
Ya vermezse ne yaparsınız?
Valim yi yane yezeağejin, der thamade.
Kafasını sallar ve gülümser diğer gurubun tek
Şimallisi
Derken varırlar Hicaz’a.
Guruplar kendi yollarına ayrılır.
Bizim köylüler ertesi gün aracılar sayesinde validen
randevuyu koparırlar.
Çok sevinir thamade.
Öyle ya görüşememek de vardır bu işlerde. Üstüne
üstlük valide yeni gelmiş ilk görev günüymüş bugün,
kısmete bak (!) der sevinir thamade.
Huzura kabul edilmek büyük onur.
Birkaç gün önce gelseler ne vali var dert dinleyecek
ne de başka yetkili.
Huzura girdiklerinde ne görsünler! Dün yolda beraber
yolculuk ettikleri diğer Şimalli meğerse yeni atanan
vali değil mi! Vah ki vah, voaheyki voahey.
Rezalet!
Rezilliğin bini bir para diye düşünür thamade,
oluşabilecek durumlara beyin jimnastiğine başlar.
Yolculuğun en zor virajındadır şimdi thamade.
Şarampole yuvarlanmak an meselesi.
Vali, hoş geldiniz, der.
Hoş bulduk vali hazretleri, der thamade.
Tohumluk istemeye geldiğinizi biliyorum. Şimdi
sizlere ‘’hayır vermiyorum’’ dersem ne dersiniz,
diye sorar thamadeye, sert bir üslup ile eski
Şimalli yeni vali.
Thamade hiç istifini bozmaz, kesin ve net olarak
yapıştırır valiye cevabı.
Biz bir şeyi bir kere söyleriz. Onu da dün yolda
sana söylemiştim. Tekrarlatma, der.
Tohumlukları ve fazlasını alır sevinç içinde köyüne
döner eski Şimalli yeni şarklı köylüler.
İlk yıllarda edinilen bu tampon kültürü ve tampon
ilişkileri o zaman bu zamandır sürer gider bir
biçimde. |
|
|
|
|
|
|
|