|
|
................... |
|
................... |
ARŞİVLERDEN SEÇMELER
-6 |
GHUNEKHO Savsır Özbay
|
|
|
................... |
|
................... |
GHUNEKHO K. Özbay'ın elinde
bir çok doküman bulunuyor. Bunları sık sık okuyup,
inceliyorum.
Bu dokümanların içinde fıkra, hikaye ve ağıtlar var. Bunların
hepsi Türkçe ve Adigece yazılmış.
Bu önemli belgeleri sizinle paylaşmayı arzuladım.
BEYAZ ATLILAR
Adana, pamuğun ve emeğin sömürüldüğü yer. Pamuk
mevsimi gelince çevrede bölgelerden insanlar gelir
ve emeklerinin karşılığını alıp sezon sonunda da
evlerine dönerler. Bu mevsimliklerin emeklerinin
karşılığını aldıkları pekte söylenemez.
İşte, çalışıp emeğini alamayan emekçilerden biri
emeğini alma sevdasına kapılır. Adam hakkını arar.
Beyin adamları da emekçiyi yakalayıp bir güzel
döverler ve öldü diye uçurumdan atarlar.
Emekçi, atıldığı bölgeden tesadüfen geçenler
tarafından bulunur. Bulanlar atlarına alıp köylerine
götürürler. Emekçi kendine geldiğinde bilmediği bir
evde tertemiz yatakta yatarken bulur kendini.
Evdekiler güler yüzlü ve pervane gibi etrafında
dönmektedir. Gördüğü manzara karşısında şaşırmıştır.
Çünkü, hayatı boyunca ailesinden veya bir
başkasından böyle ilgi görmemiştir.
Emekçi iyileşinceye değin evde kalır. Ev
sahiplerince aileden biriymiş gibi güzel ağırlanır.
Onların ilişkileri, birliktelikleri hoşuna gider
emekçinin. Bunlar birbirlerine ve kendisine
olduğunca saygılıdırlar.
Adam iyileşip köyüne döner, başından geçenleri
ailesine anlatır. Anlatırda, kendisini iyileştiren
aileyi, köylüleri, köyü, başıboş dolaşan atları
hiçbir zaman unutamaz, hep gözünde tüter.
Aradan yıllar geçer. Adam iyice yaşlanır. Ölmeden,
kendisine sahip çıkan, onere eden bu güzel insanları
bir daha görmek ister.
Sonunda karar verir ve kendisini iyileştirenlerin
köyüne gider. Gider ama beyaza boyanmış uzun evleri,
özgürce dolaşan beyaz atları ve güler yüzlü
insanları bulamaz. Derin düşüncelere dalmış
dolaşırken yaşlı bir adama rastlar. Adam, nerede bu
atlar, nerede bu güzel insanlar diye sorunca, yaşlı
adam, düşünür ve iç çekerek;
- İşte senin zamanında gördüğün o güzel insanlar,
özgür beyaz atlarına binip buralardan gittiler, der.
Evet, bu köy bir Çerkes köyüdür.
MID
Günümüzde bir çok tarihçinin çokça kullandığı
sözcüklerden biride mıd sözcüğüdür. Bu
sözcük; med, medya, mid ve midas sözcüklerinin de
köküdür. Çerkesya'dan Anadolu'nun Uzunyayla
bölgesine ailelerden biride mıd ailesidir. Bu
ailenin fertleri kendi aile anılarını anlatırlarken
mıd sözcüğünü bilinçsizce tarihe tekrar sunarlar.
Çünkü aile ferleri yukarıdaki sözcüklerle
ilgilenmez.
Ailenin anlattıklarına göre, büyük dedeleri
Çerkesya'dan göç etmişti. Aile göç ettikleri bu
yerlerde yaşamak, hayata tutunmak zorundaydı.
Yaşamak içinde bildikleri tarıma uygun yer bulmaları
da gerekmekteydi. Dede, istediği yeri bulur ve oraya
da yerleşirler. Aile tarımla uğraşıp dururken
zamanla dede yaşlanır. Dede bir akşam çiftten sadece
öküzleriyle geri gelir ve ertesi günü çocuklarının
çift sürmeye gitmelerini ister.
Oğullar tarlaya giderler ve sabanın kuyunun
üstündeki çarka bağlı olduğunu görürler. Çocuklar
sabanı çözmek isterler ama çözemezler. Çocuklar eve
gelip, babalarına neden bunu yaptıklarını sorarlar.
Dede;
- Burası verimli bir yerdir, yaşamak için toprağa ve
suya bağımlısınız. Onun içinde yaşamınız bu düğüm
gibi olsun diye düğümü yaptım, der.
Aile fertlerinin anlattığı bu hikayenin diğer
olaylarla ilgisi var mı ve ne anlama gelmekte
bilemiyoruz. ''Mı'' Adigece; verim, ''Dı'' dikmek
anlamındadır. Yani verimi işlemek, sağlamlaştırmak
anlamına gelir. İsmi mitsel öğelere bağlamakta
sanırım yanlış olmayacaktır. Çünkü, Met, Lidya,
Midas'ın Kafkaslarla ilgileri tarihçiler tarafından
saptanmıştır. Belki de Çerkes midlerince yapılmış
olan bu kör düğüm Büyük İskender tarafından bir
kılıç darbesiyle kesilmiş ve bu olayda tarihe mal
olmuştur. Günümüz Mıd Çerkesleriyle o eski Mitsel
toplum ve şahıs isimlerinin hepsi Çerkeslerle
ilişkilidir. |
|
|
|
|
|
|
|