...................
...................
HELİKOPTER

Orhan Nugay

                         
...................
 
...................
Efendim, yıllar önce havada arıza yapan bir helikopter mecburen köyün birisine inmiş. Tesadüf bu ya bu köyde bizim Kabardey köylerinden birisi. Tabi, pat pat diye gürültü çıkartan demir yığınını uzaktan gören Kabardeyler köye inen demir parçasını çooookk uzaktan hem izliyorlar hem de anlamaya çalışıyorlarmış. Ama nafile!

En sonunda köyün ileri gelenleri toplanmışlar ve uzun uzun görüşmelerden (Wunafe) sonra;
- " Wellehi, bunu bilse bilse köyümüzün thamadesi bilir. Ona soralım" demişler.

Heyet; rica,minnet thamadeyi "olay yerine" getirmişler. Sabırsızlıkla bekliyorlar, thamadenin söyleyeceği şeyleri. Fakat thamade de aslında bir şey anlamamış. Bu arada tabi, Kabardeyler çoook uzaktan, başlarında thamade olduğu halde, dönüp duruyorlar helikopterin çevresini. Gözler ve kulaklar thamadede... Yağmur gibi sorular geliyor.

Köyün ileri gelenleri ha bire soruyorlar nedir bu diye! Bizimkinin işi zor tabi. Ama ne yapsın! Çözüm bulacak kurtuluşu yok. Öte yandan anlamadım dese itibarı, prestiji sarsılacak; biliyorum daha önce gördüm dese ismi ne diyecekler! Aşağı tükürse sakal yukarı tükürse bıyık!

En sonunda şöööyle boynunu bükerek, parmaklarını da yanağına dayamış ve uzun uzun bir süre düşündükten sonra;

-" Wellehiiii, bu melanet (hart-kurt, demir yığını) olsa olsaa... bin yıllık baxe’dir (sinek)" demiş.