|
|
................... |
|
................... |
EVRENSEL ZENGİNLİK |
KEÇ-I Süleyman Yavuz |
|
|
................... |
|
................... |
Şöyle bir arkama yaslandım,
ilk algılamaya başladığım günlerden itibaren bugüne
kadar alabildiğine hafızamı geçmişe dair zorladım.
Bugüne
değin hiç dikkat etmediğim bir konu çıktı karşıma.
Babaannelerimiz, dedelerimiz, yaşlılarımız. Benim
sürekli üniversitelerimiz dediğim Zeheslerimiz.
Geçmişte verdiklerimizi almaya çalışmışız bize ait olan
dönemde meğer. Dil anlamında olsun duruş anlamında olsun
çok kötü sonuçlar hazırlamış geçmişte zehesler.
Bahsi konu kuşak Türkçe bilmiyordu, biz öyle gibi
algılamışız. Babaannem
ve dönemin yaşlılarının birkaç beylik kelimeden gayrı
hiç Türkçe bilmediğini hatırladım. Ancak her ne olduysa
babalarımızın, amcalarımızın döneminde olmuş. Merak
sarmış Türkçe konuşmak. Özenle gayret göstermişler ana
dillerini konuşmamaya. (Dış sebepler ayrı bir konu,
burada bir-özellikle-var.)
Zeheslerde iyi Türkçe konuşanlar pirim yapmış bozuk
aksanla da olsa. Demeye kalmamış, biz ve babalarımız
arasındaki kuşak yaşadığımız
ülkenin en iyi diksiyonunu kullanır hale gelmiş. Sanırım
şu anda bu ülkede
en güzel Türkçe'yi Çerkesler konuşur olmuş, bu özel
gayret sonucu.
Bu çok mu kötü bir sonuç? Tabi ki kötü. Ancak son değil.
Şimdi bakıyorum
her yerde herkesimde (bize ait) yukarıdaki anlatımızın
tersi bir gayret söz
konusu. Bunun meyvelerinin de toplanacağı bir gerçek.
Asıl asimilasyon,
bilinç ve kültürüne dair yapmıyorsan duruşunu; işte bu
tam bir felaket, bir daha dönüşü olmayan bir süreç.
Üzülüyorum yitenler adına.
Umutlanıyorum gelenler adına.
Hepsi pırıl,pırıl.
Yer kürede hiçbir kültürün, canlının, yok olma lüksü
olamaz, yerkürenin
zenginliğindeki payına dair. Kimsenin de olmamalı yok
etme adına bu evrensel zenginliği. |
|
|
|
|
|
|
|