Hehşehrilerden biri Maykop'a gitmek, anavatanını görmek
için çırpınırmış. Gel gelelim, çevresindekiler; aman
deli misin, ne işin var orada? Her yer mafyaymış,
yolda adamı durdurup soyuyorlarmış, diyerek gözünü
korkutuyorlarmış.
Bizimki her şeye karşın eşini de yanına alıp gitmiş
Maykop'a.
Akrabalarının birinin evine yerleşmişler. Aradan
haftalar geçmiş. Akrabası hemşehriye; çok işim var sana
zahmet olmazsa falanca köye benim arabamla git, falanca
kişi seni karşılayacak ve bir paket verecek onu al gel,
demiş. Bizimki yolları pek bilmediği için biraz
endişelenmiş ama kabul etmiş.
Köyü bulmuş
emaneti almış geri yola çıkmış. Bir süre yol aldıktan
sonra bir delikanlının otostop yaptığını görmüş, aklına
hemen Türkiye'deki arkadaşları gelmiş. Aman orada
gündüz gözü adam soyuyorlar dikkat et!
Buna karşın durmuş ve delikanlıyı arabasına almış...
Göz ucuyla onu takip ederken aklı da cüzdanında, cüzdanı
da delikanlı ile arasında katlı bulunan paltosunun
cebindeymiş. Bir ara dirseği ile cebini yoklamış,
cüzdanının orada olmadığını görünce deli gibi basmış
frene, çekmiş sağa, "İn ulan aşağı..!"
demiş kendi de kapısını açıp dışarı fırlayarak, "İn
hemen..!"
Delikanlı korku dolu hareketlerle aşağı inmiş. Bizimki
kükremiş: "Ver
ulan cüzdanı."
Delikanlı titreyen elleri ile cüzdanı uzatmış.
Hemşehri burnundan solumuş: "Haydi
defol bakalım şimdi."
Arabaya tekrar binmiş, hareket etmiş, sinirden kasılmış
bir şekilde eve gelmiş. "Başıma ne
geldi biliyor musun?" demiş daha kapı
önünde karısına.
"Sözünü unutma" demiş karısı,
"Cüzdanını evde unutmuşsun!" |