...................
...................
ŞİİRLER
Nilgün Nart
                         
...................
...................

AŞKINLIK MASALI

Bir Var’mış Bir Yok’muş…,

Karanlıkla örülmüş
Güneşlerin yitmekte olduğu
ve
Şafakların kaybolduğu
Semaların unutulduğu
Tara Düşlerine
Tamda vaktinde gelmiş bir Gezgindim
Hemen kapı aralığı gözlerinden süzülmüştüm
Soğuktan buz tutmuş Derinliklerine

Bir kadının yüreği gibi
Kraterler içinde ay dönümüydü hırçınlığım
Ve seni keşfe çıkışım
Daha dün gibi…
Hep başlamaz mıydık
Sona geldikçe
Tamda da oldu derken
Bir sonbahar mevsimi gibi
Dökülürdün hep
Evrenlerden galaksilere salkım saçak
Sararmış üzümler gibiydin
Ve ben sepet sepet güz üzümü toplamaya giderdim
Ruhumun ayrılık fırtınalarında
Kaybolacağımı bile bile…

Ve ardından
Maddenin kış tipisine tutulacağımı bilirdim
Belki de ölümdü beni sana çeken
Ve hep kar taneleri kadar naifliğimdi
Gücüm
O kadar yok olmaya hazırdım ki
Masalların anlatıldığı bir kış gecesinde
Sonu belli olan bir masaldı olmak istediğim
Ki bu yüzdendi
Kartanesinde yaşam bulmuşluğum
Kendimden kaçışın izindeyim
Biliyorsun
Dondururdum kendimi, sonsuzluğa savruluşumda
Ve
Çılgın bir serüvene yol alıyorum ayrılık başlangıcında
Bir türlü gidemediğimiz düşe
Belki de
Keşfe dalmak düşlemekti
Hep çocuk olarak kalmak evrende
Salkım saçaklarında dolanmak
Senin ışığının peşisıra
Ah sevgili
Ben mi sevmiştim bu oyunu
Yoksa asal -kış- sen miydin
Beni donduran
Bir kar tanesi görünüşünde var eden
Ve sen
Donmuş bir Buz Dağına Aşık Ol’An -sen-
Agni’m Ben’im
Ateşim
Bilyordun
Bizi
Doğamızı
Başlangıçta ve sonda
Birlikte durmaktı

Erimek ise Ölümdü Bize
Belki de Aşk’tı
Bundan sonra
Ne sen ne de ben varız düşlerde
Anladım sevgili

Bizim mevsimimiz KIŞ

Yaz bize yaramaz
Biz varlığımızı soğuktan ve mesafeden almaktayız…
Ateşimiz
Uzaklığımız
varoluşumuz
Başlangıç ve son

Biz seninle
İki kapıyız
Birbirimize geçebildiğimiz
Ve
Birbirimizden geçip gidebildiğimiz…

Sanki
Hep ikide durabildikçe geçit veren

Nicelerini gördük,
Erimek istediler
Ama
Ne ayrılıkta durabildiler,
Ne ikiliği sevebildiler
Ah bilseydiler ki
Sevgiliydiler
Bir, Bir ve işte iki oluverdiler
Derine baktığında iki, iki ve Bir’diler
Bilseydiler ki
Var’san varım demek içindiler…
Ve ne yazık ki
Ölmeyi bile beceremediler
ki
Doğabilsinler.

Sahiplenmekte oldukları için her şeyi
Tutuna tutuna
Ölüme kilitlendiler
Akmak varken ve başlangıçtan sona
Ve sonra yine
Sondan başlangıca

Tepine tepine
Yaşama direndiler
Sevmek varken -kış- ve -tipiyi-
Yazın ortasında hep gölgelik beklediler

Gölgede
Sönüp gittiler

Ne yazı sevdiler ne kışı
Ne sonu ne başlangıcı
Ne seni ne beni

Ne de AŞKI

AŞK’ın yanından da geçip gittiler

Hatırladığım…

Bir kış günüydü…

-Bir- düşlüyor
Ve
Anlatıyordu…

Masal Ol’muş Ben’i.


Bir Var’mış Bir Yok’muş…,

20.08.2010
İstanbul / Türkiye



AŞKINLIK HİKAYESİ

Evvel zaman içinde
Kalbur zaman içinde
Henüz hava karanlık
Ve vakit çok erkendi…

Bir deniz
Bir damla
Ususl usul
Masalın içine içine akmaktayken
Ne isem cismen
Düşe kalka
Yola yeni koyuluyordum…

Alacakaranlık bir düş-Ten ibaretti
Terra’da uyanmışlığım,
Ki
Güneş doğduğunda
Yaprağımda eriyecekti
Çiğ damlası yalan-varlığım
Karışırken havaya ve suya
Yıldız tozlarımı serpecektim
-Ayak bastığım- toprağa
Ve
Yaşamın Ateşi
ismen kaybolurken alevlenecekti…
Yok Ol’an VAR-lığımdan

Biliyorum
Yok Ol’dukça VAR Ol’uyordum

Ah derdim
Ne ölümdü ne de doğmaktı
Sonsuzluğumda
Akmak
Akmak
Akmaktı
Durmak ne ölümdü ne de doğum
Ah gülüm
Durmak
Sonsuzlukta hep içine düştüğüm bir iz-düşümdü…

Yansımalar içinde değilmiydik
Evrenden inişlerimizde
Kendimizi SES’in boşluğuna bıraktığımız
Galaksilerde, köşe kapmaca oynar gibi
Bir kovalamacaya düşerdik gölgemizle
Ki
Alevli Dağın hemen eteklerinde buz tutuyorduk
İkiliğin görünüşlerinde…

Ah zaman ahh
Bizi bizden ayıran
Tunami karanlığıydın, gözlerimden yüreğime çöken
İşte bu An’dan sonrası tufan
Ne sen ne de ben
Ne manalar ne anlamlar

Ah tüm -nedenler-
N’eden-sizlerde…
Ki bilselerdi
İncir çekirdeğinde gizlemişlerdi
Neden-siz-leştikçe
Ol’uyordum
Seyr-i seferimde

Velhasıl Sevgili
Şimdi
Ayrılığın en zor dönemecindeyim
Sessiz Yürüyüşün kaç bininci yılında
Yorgun ve bitap düşmüş durumdayım
Kaosun yalanın dolanın içinde
Karanlığın ve çatışmanın zirvesindeyim…

Ol’anlar Ol’uyor…
Terralarda yerler yerinden oynuyor
Ruhlar sarsılıyor
Sahneler dağılıyor ve tekrar kuruluyor
Ah gözümün Nuru
Varlığımın Nedeni
Bilesin ki
Nedensizleştikçe
Yitiriyorum hayalini…

Nasılda isterdim -Sonsuz Bir Aşk Hikayesinde-
Ölümlü Ol’An bir sevgili olmayı
Ki
Bilirdim işte o zaman
Sonsuzlukta
Hercai bir kitabın içindeki öykü adresinde bulunmayı…

Ah Sevgili ah
Şimdi öykümüzün hem içinde hem dışındayım…
Neredeyim?

Ki
Kaygılandırsa da beni
Zaman zaman
İllüzyonların diyarı
Biliyor musun sevgili
Yangınların ve ateşlerin arasından
Hasretime koşmaktayım

Şükürler Ol’sun…
Şimdi burada bildiğimizi biliyorum
Bizi
Sonsuz zamanlar içinde
Habersiz gecelerde nasıl da birlikte öldüğümüzü
Ve karanlığa -birlikteyken- sabahı doğurabildiğimizi…

Dağların-çöllerin-kışların-tipilerin; Bilinmezim
Ki
Hepsi Bizim
Sonsuz Kabul ile
Gece ve gündüzleri, boynuma gerdanlık yaptım
Bize getiriyorum
Seferimden armağan…

Ufkumda usul usul esen
Özgürlüğün kanatlarına
Sana savrulduğum
Rüzgarlara ve fırtınalara,

Hiç görmemiş Tunami gözlerime
IŞIK Ol’uşuna…

Aşkı Sevgiyi hiç bilmemiş
Yüreğimin binyıllık zindanlarında
CAN Ol’uşuna…

Lütfedip üflediğin
Aşk’ın Nefesine
Şükürler Ol’sun

Sonsuz zamansızlıklarda
-Üretebildiğim- düşlerimin
Noktası Ol’dun
Sevgili
ki
Yitirdiğimde seni
Akıp giderim
Düşlerimin elinden
Esip geçerim
Yalçın kayalıklardan
Ve
Hırçın denizlerden…

Duyuyorsun SES’imi
Nedensiz Nedenim
Agnim
Gün-Eş’im

Eğer ki
Sesimiz varsa duymalıyız
Ateş isek yanmalıyız
Işıyorsak Ol’malıyız

Ey Ben deki, sen
Sen de ki, Ben
BİZ

“Zamanların ötesinde
Söz vermiştik,
Şimdi Burada Ol’maya

Ya Ol’mazsan, Ol’amazsan diye”

-Bizi- anlatıyordum
Terra’nın Şafağı sökerken
Yitip gitmekte Ol’An hayaline

Sen ve Ben
Ayrılığa savrulmadan
Sonsuz Aşk’ın Bahçesindeydik
Şimdi burada…
Nefesin, iletsin kalbine SES’imi

Hava henüz karanlık
Ve vakit çok erkendi

Yola yeni koyulmuştum

Ve
Zamanı hatırlamıyordum…

Belki
7 kat zaman 7 kat mekanın, peşrevinde…
Bir ihtimal belki de
7 kat gök 7 kat yerin faslı-n’daydım…

Sonsuz Bir AŞK Hikayesinin…
Kalbur zamanının…..
Evvel zamanı içindendeydim…..

Bir Yok’tum Bir Var’dım……….


05.10.2010
İstanbul / Turkiye