...................
...................
ŞİİRLER
Nilgün Nart
                         
...................
...................
BİZ

Hadi Bırak
Vakit tamam
Az kaldı buralardan göçmeye
Cennet diyarlara konmaya
Eski dükkanı kapattık
Kırkyamalı bohçamızı da dürmeye başladık.
Sende -Biz- ile gelmek
Ve yine Biz Ol’mak istersen
Bırak hadi
Nefs-ten yemeyi içmeyi
Ve semirmeyi de
Kalk
Zebanilerin sofrasından.
Bitti dünyanın defter sayfaları
Sonsuzun Notaları üflenmekte
Duyabilene Semalardan

Yalanı çoğaltma
Öfkeleri kudurtma
Doğruyu abartma
Sevinci saptırma
Ayırmayı bırak
Bölmeye meydan verme
Hatırla
Bizdeki, İNSANI
İnsandaki, -BİZİ-
Hadi Uyan artık
10.Köye, Yol’a koyulmak gerek.
Yol uzun hava puslu
Gönül yorgun uzak diyarlardan.
Hasretinden yuvadan sürdüm bu Canı
Ki ancak
Seninle -Birlikte- dönebileyim diye
Gül Dostum
Gel Dostum.
10.Köy ki
Sen inandıkça Ol’uşacak
Yol’da yürüdükçe belirecek
Hadi Gel
Ne zaman ne mekan
Asalında
Ne geçmiş ne gelecek
Sonsuzluğun, Ol’mayan ortasına asılmış
Bir çift yelkovan
Ve akrep gibiyiz.
Varlığımızı aynı yerde durmakla
Gerçek kılmaktayız.
Manamız;
Birbirimizle saat başı kavuşmalarda
Kucaklaşmalarda
Biz biliyoruz
Ki
Biz ayrı değiliz
Hadi hatırla
Ben; ben olabilmem için
Sana
Sen, sen olabilmen için bana
-Biz- Ol’abilmek için
Birlikteliğe İhtiyaç var.
Hatırla
Biz huzurun kaynağıyız
Biz sevginin toprağıyız
Biz aydınlık kalplerin ocağıyız
Biz Ezel Ebed
Biz, birlikte
Dostlukla
Hoşgörüyle
Sonsuza kadar
İkide -BİR- Ol’abileniz.
Hamurumuzun mayasından
Ve unumuzun Buğdayından
İNSAN Ol’Anız.
Şimdi Burada
Bize de
Birlikte Dostlukla
Kol kola ve omuz omuza
BİZ Ol’mak
Ve
Biz Ol’arak yaşamak yaraşır

Tutmak için, iki ele
Yürümek için iki bacağa
İhtiyacın olduğu gibi
Biz birbirimiz de Ol’dukça Var’ız
Seni beni onu tüketmek
Didişmek niye
İki elim savaştığında
Nasıl ki tutamazsam -Yaşamı-
Kendimde
Ve
İki bacağım çatıştığında
Nasıl ki ilerleyemezsem
Yaşamın hedefi Ol’An Sevgiye

Sen olmazsan Dostum
Olamayız -Biz-
Biz; sen ve ben Ol’arak
Muhteşemiz.

Biz;
Senin ve benim,
-Biz- Ol’duğumuzu bildiğimizde
VAR’ız
Hayr; tam ve bütün Olmakta
Bir Ol’arak yaşamakta

Vakit O zamandır ki
Ne zaman
Seni ve beni aşacağız
Birlikte
Sana ve bana göz devirmeyi
Ve
Söz söylemeyi bırakacağız
İşte O zaman
Sulh ile
İki kol, kol kola girerek
İki ayak, uygun adım yürüyerek
Aşk ile
-Biz- olabiliriz

Ne Mutlu
-Biz-e Ol’duğu gibi
Sonsuz kabul
Sonsuz şükür
Sonsuz şefkat ile
Kalbinde yer verenlere
Ve
O Kalbi Bilenlere
Ne de Güzel…

İstanbul, 03.03.2010



OKYANUS HALKI

Küçük bir teknesin sen
Şu Sonsuz okyanusta
Bilirim
Nicedir gitmektesin
Gündüz gece bir liman uğruna
Topun tüfeğin bir teknedir
Sahip olup olacağın
Kara-yokluğunda.
Belli ki teknen oldukça
Sen de var olacaksın
Şu Sonsuz Okyanusun bir ucunda,
Öyleyse dinle Tek-Ne
Bak neler oluyor
Okyanusun dibinde ve az ötede
Yeri göğü çatırdatarak inlete inlete
Amansız bir Fırtına kopmuş geliyor…
Bil ki;
Dalgalardan duydum akşam
Fısıldıyorlardı
Okyanus Halkı’na sessizce…

Duyduklarıma inanamadım,
Şimdiden bir bulut çöktü göğsüme
Kara-yokluğunda,
Bitmeyen bir kabusun içinde
Karanlığa bakmaktan yorgun,
Yaşamı hiç görmemiş gözlerimin
Tükenmiş Zamanlar öncesinden
Buğday tarlasında, bir darıda kalan
Hak’kı için
Ümit besliyorum,
Farzet ki, Tek-Ne
Düşmüş -Bir- galaksinin gezginiyim
Bilmekteyim ki…
Nefsin virüsü
Bir zamanlar
Kemirmiş sönmüş yıldızları da.

Dinle öyleyse…
Dinle ki
Ümit beslesin yüreğim her hücreden
Hücre ki
Işıyacak bu beden gemisinden
İnan bana bir hata varsa
Suçlusu,
Güneşi hiç görmemiş sözlerim Ol’sun

Dinle

Sen ki küçük bir teknesin
Eğer ki görebilirsen
Kendine -Ne- ettiğini
Bir ümit,
Varacaksındır güvenli bir limana.

Bırak hadi
Elinde ki nalıncı keserini.
Hiç şüphen olmasın ki
Ufak ufak kemirmektesin
Dünya bedenin, Ol’An -Gezegenini-

Nice zamandır
Dağ tepe orman, börtü böcek
Haykırmakta sana
Sonlandırdığın yaşamlarla…
Hatta
-İnsanca-
Ve kardeşçe yaşamaya koyduğun noktayla.

Hadi bırak nalıncı keserini…

Dur
Dur da bir bak
Keserinin ucuna
Ve dişlerinin arasına,
Ne canlar var…
Ve tahmin edeceğin gibi…
Başka bir keserin ucunda da senin canın var.

Duy SESİNİ
-Dünyaana- ne zamandır İSYANDA…

Belli ki çok, çok uzaklarda
Boşluktaki bir fırtına
Alaboralar koparmakta
Vakit yakındır ki
Seslenmekte -Dünyaana-
Kaybettiği
Ormanlarla balıklarla
Kirlendiği
Havasıyla suyuyla
Ağladığı karanlıklarda

DUYAN Dostlara

“hadi tası tarağı toplada
Gidelim, insanın Bilinç Ol’duğu,
Yaşamın -Yaşatıldığı- limanlara”

Duyuldu ki sesi Dünyanın,
Kopacak bir fırtına
Alemlerde
Tıpkı
Evrenin değirmeninde
Ezilen Buğday taneleri gibi,
Yıldız tozları düşecek yine
Bilincin Toprağına
Sonsuz Başlangıçta
Ve
Ekmekler karılacak tez zamanlarda
Zira ateşler yandı çoktan kazanların altında
Yaşanacak bu fırtına

-Çare yok-

Henüz vakit varken
Atarsan elinde ki
Hep kendine yontan nalıncı keserini

İster fırtına kopsun
İster yer yarılsın
İsterse güneş donsun

Sonsuzluğun İndinde
Bulunacak inanana güvenli bir -Yuva-

Kim bilir
Belki de yalnız sen olacaksın cümle Alemde
Güvenli bir Limana yanaşan
Ve Alemleri de Birlikte yüreğinde taşıyan

Kalpten Ol’An
Ve
Kalbi Ol’An

Okyanus Halkı’ndan Olacaksın…

Ne Mutlu Sana.

İstanbul, 12.06.2010
 

DÜŞ USTALARI

Onlar;
Dost’lar
Düş Ustalarıydı………
Sonsuz Boşluğun; AŞK Bahçelerinde …
GÜLLER, KARANFİLLER, LALELER ekerlerdi…
Gökkuşağının doğduğu diyardan neşet eden
Ateşin Çocukları
Terra’nın ilk şafağına uyanırken
Titriyordu tüm realiteler köklerinden
Ki onlar, dostlar
Açtıkça kainatları kendinde
Sonsuz bir Düşün Hay-At’ına
Dalga dalga bilinç nefesin içinde
Birlikte aşkla sevgiyle
Usul usul yaklaşıyorduk menzile
Ne Ademler
Ne Havvalar
İlk Yaradılıştan bir bahane
Asl-Ol’An varmak üzereydi ilk -sebebine-

Ah dostum ah
Tüm seyri seferden
Bir -nar- tanesi yüreğimde
Ki sonsuz binlercesi de
Nar’ın her hücresinde
Çok muyduk
Yoksa hiç yok muyduk
Bilemedik…

Derdimiz ki
Kendiliğimizdi
Ne idiysek keşfedecektik…
Hele bir dinle … sevgili
Kolay olan çok -zordu-
Zor olduğu için de hep unutulacaktı…
Kendimden dışarı çıkmak içindi
Tüm yaratılan
Yaratılan aslında unutmuşluktu sonsuzluğumda
Başkaca nasıl keşfedebilecektik ki
Düş ustalarının kendiliği Ol’An -düşünü- ???
Unutmak; her zaman başlangıçtı
Yoksa nasıl hatırlayacaktık ki keşfin güzelliğini ???
Ama
Ama
Gidilen yerden de ne gelinebilmişti…
Ne de vazgeçilebilmişti
Ne yar’dan ne ser’den
Sebebler neticeleri
Neticeler ki sebebleri boyunca açılıyordu
Sonsuzca
Tüm nedenler
Hacet deydiler ki
N’ler
Ne edecekler
Ki eyleyeceklerdi
Düş ustaları
İdiler…
Ki geçecekti
Düş bile kendinden kendine
Nasıl akacaktı ki okyanuslar kumtanesine
Nasıl yürüyecekti dağlar bulut hafifliğinde
Nasıl dikilecekti yokluktan
AŞK’ın K’af-tanı
Ki
Yaşam Ağacı inci işlemeliydi…
Kaç CAN dönmedi Aşk’ın seferinden
Yokluğu oldu
Sonsuzlukça kayboldu

Ah yokluğum ah
Yoksun
Ki Var Ol’duğuma inanayım
Yok’luğum,
AŞK’ın ifadelerindeki varlığından da öte
Sebeblerim ve neticelerim
Yalanı görünce buldum seni -nedenim-
Hepside kabulum…
Sadece Sen varsın
Sevgili
Ben zinhar zaten yokum…
Aşkım, Düş Ustam
Düşle düşleyebildiğini
Sonsuz düşlerinde
Sen ki Sevgilisin
Aşk Bahçesi
Bir’in
İçkin içinde
Renk renk çiçekler, tomurcuk tomurcuk
Açmaya ve rüzgarda savrulmaya ürkek
Ki morunu alını yeşilini ustamın yüreğinden yüklenmiş
Morlar, mor gecelerde uykuya dalmış sevgiliye hasretler
Al al Ol’muş, kiraz çiçeği, Ateşe Aşkı niyaz etmedeler
Yeşilim, çayırlar çimenler ormanlar
Hepsi sen
Sen varsın sevgili
Kardeşler, gözlerinde aydınlık şafağın amansız bekleyişinde
Saçılmış bahçemin dört bir yanına,
Hasretim Ol’An çiçeklerim
Yüzyıllardır yolunu gözlediklerim
Şairin şiirinde sevgili diye SES verdiklerim…
Meleklerim,
Ah kocayüreklerim,

Her şey Ol’duğu gibi
Ve öyle güzel

Aynalar yerli yerinde

Hepside kendi seyrinde
Seyreyleyen dönüşürse

Onlar’da dönüşüyor seyreyleyene

Sevdiğim sevdiceğim dinle
Ateşe odun gerek
Havaya rüzgar
Suya balık
Toprağa tohum
Aynaya ayna gerek
Seyreyleyene
Ne olmak gerek
Bil ki
Aynalardan bilecek
Tüketene kadar görüntüsünü
Yansıyan kendiliğinde
Dönecek içine içine
Döndükçe dönüşecek içinde
Düş üstüne
Düş düşleyecek
Düşleyen
Kendiliğini de düşleyecek
Ki
Aynaymış gibi
Düş düşleyene
Düşte bir gün solup gidecek
Gerçek –taş- gibi ortaya düşecek

Düş(ü)L-eyecek

İnan bana şimdi göz göz oldu sevinçten yüreğim
Sen de ki
Ben senim,
göz’üm, kulağım ses’im
Sağım solum nefes’im
Devranlar geçti
Şimdi
Güz’üm
Harman yeri
Kendiliğimin hasadınca
Düşleri ektiğim Bahar’dayım
Diyeyim ki
Her gözüm, Balım peteğim
Bahçelerim şenlendi
Neşe bile neşelendi
Şükürler Ol’sun
O’na
Şükürler Ol’sun
Düş Ustalarına
Şükürler Ol’sun
BİZE

İstanbul, 08.04.2011