|
|
................... |
|
................... |
YALÇIN KARADAŞ - ÖNSÖZ YERİNE |
Mefewud Nartan |
|
|
................... |
|
................... |
Yaşadıkları her coğrafyada daha iyi şeylerin olması için, daha
fazla demokrasinin gerekliliğine inananların uğraşıları on
yıllardır sürer. Bu uğraşı içinde olanlar, ülkelerinde oluşan
değer yargılarının tek başına yeterli olamayacağını bilir. Özgün
sorunlar için çözüm oluşturmanın öneminin her zaman farkında olup
evrensel değer yargılarına da her daim yüzleri dönüktür.
Konu hakkında yazar-çizer konumunda olan, teori üretenler vardır,
işi zaten budur onların. Uğraşının içinde yer almak ise konuyu
dert edinen herkesin, her meslek grubundan insanın ve dahi
işsizlerin ilgi alanındadır. Herhangi bir meslek grubu içinde
olup, yaşamının her evresinde ülkesinin sorunlarına ve varsa
aidiyeti olan etnik grubun özel sorunlarına duyarlı olanların,
işleri bu olmasa da yazma konusunda bir gereklilik görerek
harekete geçmesi de söz konusudur. Ve bu bir sorumluluktur da aynı
zamanda.
Herhangi bir meslek grubunun içinde yer alan ve sorunlarına
duyarlı bir meslek insanının özel alanıyla ilgili daha derin ve ön
açıcı tespit yapabileceği; bir etnik aidiyeti olup duyarlı
olanların daha iyi tarihi bilgi ve kültüre yakınlığı ile özel
tespitler ve analizler yapabileceği, işte bu vb. özel
yaklaşımların genele taşınması ile daha sağlıklı sonuçlara
varılabileceğinden hareketle; yaşadığı ülke Türkiye’nin
sorunlarına, mesleği olan mimarlık ve etnik aidiyeti olan
Çerkeslik konularındaki duyarlılığı ile,
araştırmaları-okumaları-incelemeleri-yaşanmışlıkları-tespitleri ve
önerileri ile Yalçın Karadaş birikimlerini paylaşmak istiyor.
Konulara katkı anlamında bir çiğ damlası olmak derdinde sadece.
Ülke, meslek, etnik aidiyet, Kafkasya,.. derken genel gidişattan
duyduğu endişenin ağırlığı ile zaman zaman üslubu hırçınlaşsa ve
eleştirinin dozu artsa da; genlerinden gelen özelliği ile olmalı
dik duruşundan taviz vermese de, her zaman özeleştiri yapabilme
özelliği ve bencillikten uzak duruşu ile samimidir Yalçın Karadaş.
Net ifade eder ve ifade ettiği gibi davranır:
“Şu an bunların çok azını yapabildiğimiz için zaman zaman oldukça
sert; zaman zaman da mutsuzuz. Çocuklarımızın bizim gibi mutsuz
olmasını istemiyoruz. Sizin çocuklarınızın da; tüm dünya
çocuklarının da mutlu olmasını isteyen belki tam anlamıyla
hayalperestleriz.”
“İlk yapılması gerekenin ‘karşı tarafın ne dediğini dinlemek ve
anlamaya çalışmak’ olduğunu bir gün önemseyecekleri umudunu
taşımak zorundayız. Çünkü onlar ‘bizim’ insanlarımızdır; bizim
düşmanlarımız değil.”
“Kendimiz gibi düşünmeyenleri suçlamak değil, gerçekleri ortaya
koyup, ‘farklılıklara saygı ile birlikte yaşam kültürü’ ne katkı
sunmak….”
“Kafkasyalı aydınların diğer halkların aydınlarından daha dikkatli
olmaları ve beyninden önce yüreğini dinleyen insanlarımızın
binlerce yılda ‘birlikte’ ürettiklerini acımasızca yok
etmeyecekleri günler için ‘ortak aklı’ aramaya başlamaları için
geç kalmadık mı?”
Üniversite yıllarından başlayan 30 yılı devirdiğimiz uzun süreçte,
dünyaya aynı yerden bakmasak da birçok ilke ortak çalışma içinde
imza atmış olmamızın temelinde samimiyete güven vardır.
Deyim yerindeyse ‘tak diye söylemek’ hoşuna gitmez kimi
insanların, eleştiriye tahammülsüzlük de söz konusudur. Biraz
dolandırarak ve uzatarak, kulağı farklı göstererek,.. Karadaş’ın
yöntemi bu değil. Kimi zaman kırıcı da olsa zaman yitirmek
istemediği ortada; başkalarını dinlemeye her zaman hazır olduğu,
eleştirilmeyi her zaman göze aldığı, birilerinin yanlışı
göstermesinden gocunmadığı ve bunu özellikle beklemesi sonucu
böyle davranışı da doğal kabul ediyor. İnsanlar birbirine
küsmeyecek ve birbirini ötelemeyecek, yok saymayacak, diyalog
yoluyla eleştirerek, tartışarak bir yere varılabilecektir.
Neden olmasın? |
|
|
|
|
|
|
|