Kendinden olana karış
Çalış ulusun için
Çalışmazsan ne bulursun
El kapısında durursun
Time Seyin
Anadolu’nun bir Adige köyünde geçen asrın ortalarında
doğmuştu. Çalışmayı sever, öğretmenlik mesleğinin
yanında çiftçilik ve inşaatçılıkla da uğraşırdı.
Adige olmayı ve kalmayı önemser, kültürünü,
geleneklerini yaşatmaya ve korumaya özen gösterirdi.
Kafkasya kapıları açıldığında birçokları gibi merak
ettiği vatanını görebilmek için 1992 yılında bir
Kafkasya turuna katılmıştı. Gördüklerinden hayal
kırıklığına uğramış, bir daha Kafkasya’ya gitmeme kararı
almıştı.
Gelgelelim vatan, anaydı, ondan vazgeçmek mümkün
olmuyordu. Vatan ana onu çekiyor, yakasını bırakmıyordu.
2006 yılında oğlunu Rusça öğrenmek üzere Maykop’a
gönderdi. Tek amacı ona Rusça öğretmek değildi. Vatanı
sevmesi, orada yaşamayı istemesi esas dileğiydi. Oğlu
Maykop’ta bir yıl kalıp Rusça’yı öğrendi ve Türkiye’ye
döndü. Babanın dileği gerçekleşmiş, oğul Maykop’ta
yaşamaya karar vermişti. Anne, baba ve oğul birlikte
Maykop’a geldiler, ev tutup yerleştiler. Oturma izni
almak için başvuru belgelerini bu ay içinde polise
verdiler.
İkinci kahramanınız da birinci gibi Anadolu’nun bir
Adige köyündendi. Birinci kahramanımızla tanışıyordu,
aynı kuşaktandılar. Hayata çiftçilikle başlayıp,
ardından köylerinin bağlı olduğu ilçede esnaflık
yapmıştı. Daha sonra İstanbul’a yerleşmiş, giyim
sektöründe üretim ve ihracatla uğraşmıştı.
Kafkasya’nın ata vatanı olduğunu biliyor, orayı görmek
ve orada yaşamak istiyordu. Kafkasya’ya gidip
gelenlerden aldığı haberler ise hep olumsuzdu. Günün
birinde kendi gözleriyle görmeye karar verdi. 2005
yılında birkaç arkadaşı ile birlikte birkaç günlük bir
Maykop gezisi yaptı. Vatana dönmeyi arzu ediyordu ama
bunu gerçekleştirmek hiç de kolay değildi. Çocuklar ve
işler İstanbul’da tutuyordu onu. Vatanda güvenebileceği
bir tanıdığı da yoktu.
Birinci kahramanımız vatana dönüş kararını kendisine
açıkladığında o da hiç düşünmeden dönüş kervanına
katıldı. Eşi ve oğlu ile birlikte Maykop’a gelerek ev
tutup yerleştiler ve oturum izni için evraklarını bu ay
içinde polise verdiler.
Üçüncü kahramanımız genç bir anneydi ve gecen yaz kızı
ile birlikte Maykop’a arkadaşlarının yanına gezmeye
gelmişti. Baba, işinden izin alamadığı için onlara
katılamamıştı. Aile yıllardır vatana dönüş düşüncesini
yüreğinde yaşatıyordu ama nasıl gerçekletileceklerine
bir türlü karar verememişlerdi. Gezmeye gelen anne ve
kız Maykop’u gördükten sonra Türkiye’ye dönmemeye karar
verdiler.
Kız okula kaydettirildi. Anne Adigece kursuna başladı.
Bir süre arkadaşlarının yanında kaldıktan sonra
kendilerine ev tutup döşediler. Baba da zaman bulup
Maykop’a geldi ve onlar da bu ay içinde oturum izni
başvurusunda bulundular.
Oturum izni için başvuruda bulunacak olanların Vatana
Dönenlerin Adaptasyon Evi'nden (DAR) Adige olduklarına
dair bir belge almaları gerekiyor. DAR başkanı
yılbaşından bugüne kadar 19 Türkiyeliye belge
verildiğini ifade etti.
Üç ailenin gelişi burada yaşayan başta Türkiyeli
repatriyantlar olmak üzere herkesi sevindirdi,
umutlarını canlandırdı.
Evet, buraya dönüşümüz boşa gitmemişti. Az sayıda da
olsa peşimizden gelenler vardı. Adigelerin vatanlarında
toplanmalarının ulusal varoluşumuzun temel şartı
olduğuna dair inancımızı bu vesile ile bir kez daha
pekiştirmiş olduk.
Var olasınız üç aile. Her şey gönlünüzce olsun. |