Kuzey Osetya'da Lesken ırmağı
kıyılarını geçip, Alagir’e giderken Suadag köyü yakınlarında
dairesel küçük bir ormana rastlanır. Osetler o ormana Hetağ
ormanı derler. Eskiden Hetağ ormanına o kadar saygı duyarlardı
ki, ağaç kesmek bir yana, bir tek dal bile koparmazlardı. Onun dışında Hetağ ormanında
yaşayan yaban hayvanlarını avlamazlardı. Neden Hetağ
ormanı deniliyordu, bu kadar saygı duyuluyordu?
|
Oset edebiyatının klasiği
halk ozanı
Kosta Hetagurov (1859-1906 ) |
Osetlerde şöyle bir söylence anlatılır.
Adige Pşı (Prens)
İnal’ın üç oğlu vardı. En küçükleri Hetağ çok zeki,
akıllı, cesur ve yiğit bir kişiydi. Gelenekler gereği
İnal’ın üç oğlu da yetişkin delikanlı olana kadar atalık
(Pur) olarak yetiştirildi. Söylendiğine göre Hetağ
Kırım'a atalık verilmişti. Atalık Alıgj isminde bir
Grek’di, Kan'ı da Hetağ’dı. Hetağ yetişkin delikanlı
olup döndükten sonra, kardeşleri Hetağ’ın Hıristiyan
dinini benimsemiş olduğunu fark ederler. Ailesi ve
akrabaları bu durumu kabullenemez, aralarında
anlaşmazlık çıkınca, Hetağ ülkesini terk etmek zorunda
kalır. Kardeşleri de peşinden takip ederler. Ormanlık
alana yaklaştığında Hetağ’ın atı rahatsızlanıp ölür.
Takip eden kardeşleri yaklaşınca Hetağ sıkıntıya düşer.
O arada,ormanın içerisinden bir ses duyulur;
- Ormana kaç, Hetağ ormanına!
Yolda kalmış Hetağ’da;
- Hetağ ormana yetişemez, kendi orman Hetağ’ın yanına
yetişsin!
Hetağ bu şekilde seslenince, ormandan büyük bir çalılık
çıkar, Hetağ’ın etrafını sararak gizler ve takip eden
tehlikeden korunmuş olur.
Osetler ormandan çıkan çalılık için, Hetağ ormanı
demişler. Söylenceye göre Hetağ’a Nar köyü yerleşim yeri
olmuştur. Orada nesli çoğalmıştır. Nar köyüne
yerleştikten sonra Hetağti (Hetagurov) soy ismini alır.
Günümüzde de Hetağ’ın soyundan gelen aileler bu soy
ismini kullanmaktalar. Oset halk ozanı Kosta Hetagurov işte bu sülaleden birisidir. Pşı İnal’ın oğlu Hetağ’dan
sonraki üçüncü kuşaktır.
|
Sovyetler Birliği döneminde Kosta Hetagurov
anısına bastırılmış posta pulu |
“Osobe” (Oset Tarihi) denemesinde Kosta Hetagurov şu
şekilde yazıyor:
Söylenceye göre Hetağ İnjıdjhyshhe'da (Инжыджыщхьэ)
yaşamış olan büyük Pşı İnal'ın küçük oğludur. Hıristiyan
dinine geçtikten sonra kardeşleriyle geçimsizlik
başlayınca Osetya'ya gitmek zorunda kalmıştır.
Kabardey Pşi’lerin soyu Hetağ’ın büyük kardeşi Beslen’e
dayandırılmaktadır. Ortanca kardeşleri Aslanbeç’in
çocuğu olmamıştır. Hetağ'ın ilk misafir olduğu yere
Osetler günümüzde de hala saygı duymaktalar. (Bahsettiğimiz Hetağ ormanı diye isimlendirilen yerdir.)
Kosta Hetagurov Hetağ ile ilgili bir çok bilgi toplayıp,
derlemiştir. Soyunun Hetağ gibi bir kişiliğe
dayandığından, onu yüreklendiriyordu. Hetagurov, Hetağ
için uzunca bir şiir yazmak niyetindeydi. Ancak
tamamlayamadan ozan yaşamını yitirdi. Hetagurov un yarım
kalan şiiri ne konu olan yukarıda bahsettiğimiz
olaylardır.
(...) Adige ülkesine düşman saldırır, diye başlar Hetagurov’un şiiri. Genç, yaşlı herkes düşmana karşı
koyarlar. Yedi gün yedi gece durmadan ülkeyi savunurlar.
Pşı İnal’ın küçük oğlu Hetağ herkesten daha fazla
kahramanlık gösterir. Düşmanı bozguna uğratıp
ülkelerinden atarlar. Savaşa katılan herkesi Pşı İnal
davet eder, kazandıkları zaferi kutlarlar. Herkes
huahualar yapıyor, şurılhes (шурылъэс-yayaların
atlılarla yaptığı bir yarış oyunu) oynuyor, sadece Hetağ
üzüntülüdür…
Şiirin içeriği buraya kadardır. Kosta Hetagurov Hetağ’ın
Osetya'ya gelip yerleşmesiyle şiiri bitirmek istemişti,
fakat tamamlayamadı.
Hetağ’ın babası Pşı İnal ile ilgili NEĞUMA Şore’nin
yazdığına göre: İnal Tanrı tarafından ödüllendirilmişti.
Büyük kişiliklerde olması gereken özelliklerin hepsi
onda vardı. İdarenin kendisinde olduğu dönemde Adige
halkı huzur içinde yaşadı. Halkın saygı ve güvenini
kazanarak, halkın birliğini başardı. En önemlisi, Pşılerin kendi aralarındaki anlaşmazlıkları,
çekişmeleri bitirmişti.
Neğuma'nın yazdığına göre İnal 1427 yılında Abhazya'da Bzıb yöresinde ölmüş, Bzıb ırmağı kıyısında gömülmüştür.
Onun mezarına Abhazlar günümüze kadar “İnal Kube”
(İnal'ın Mezarı) derler. NEĞUMA Şore, İnal öldükten sonra
oğullarının anlaşmazlıklarına hiç şüphe getirmiyor.
NEĞUMA Şore’nin “İnal öldükten sonra” diye yazdıklarına
göre, İnal’ın oğullarını halk kabullenmedi. Onlar,
ülkenin yönetimini, idaresini yürütebilecek akıl ve
yeteneğe sahip değillerdi. Sadece bunlarla da kalmadı.
Kibirleri, olumsuz davranışlarına insanlar tahammül
edemez olmuş, kendi aralarında anlaşmazlıklar baş
göstermişti. İnal’ın tesis ettiği huzur, güven düzenini
bozarak, küçük büyüğü dinlemez olmuştu.
Halk söylenceleri de bu duruma tanıklık ediyor:
Adigelerin ve Osetlerin günümüzde de anlatılan halk
söylencelerinde, İnal’ın oğullarının anlaşmazlıklarıyla
ilgili konulara rastlanabiliyor.
Böyledir, Oset şiirinin klasiği Kosta Hetagurov‘un
soyunun dayandığı bilgiler. Kendi Hetagurov’da bunlara
inanmaktaydı. Yazmış olduğu birkaç eser Adigelerle
ilgilidir. Bunlardan biride, ozanın en iyi eserlerinden
biri olarak kabul gören “Fatime” adlı şiiridir. |