...................
WESTMINSTER SORULAR-YANITLAR   -4

Çeviri: Batur Alp Bal
Rev. İlhan Keskinöz
Rev. John Lenk

www.presbiteryen.org

                         
...................
...................

151. Bazı günahları diğerlerinden daha kötü yapan nedir?

Bazı günahları diğerlerinden daha kötü yapan şeyler:

150.Tanr’nın emirlerine karşı işlenen suçların tümü, kendi içlerinde ve Tanrı’nın gözünde eşit derecede kötü müdür?

Tanrı’nın emirlerine karşı işlenen suçların tümü, eşit derecede kötü değildir; bazı günahlar kendi içlerinde ve daha ağırlaşan bir kötülüğe sebep vermeleriyle Tanrı’nın gözünde diğerlerinden daha kötüdür.

151. Bazı günahları diğerlerinden daha kötü yapan nedir?

Bazı günahları diğerlerinden daha kötü yapan şeyler:

1. Kişiler: olgun yaşta olanların, lütfu daha fazla tecrübe edenlerin, üstün hizmetlere, armağanlara, konumlara, ve mesleklere sahip olanların, başkalarına kılavuzluk ve önderlik edenlerin günahları daha büyüktür.

2. Taraflar: Doğrudan doğruya Tanrı’ya, O’nun sıfatlarına ve tapınmaya, Mesih’e ve O’nun lütfuna, Kutsal Ruh’a, O’nun tanıklığına ve işlerine, ilişki ve sorumluluk içinde olduğumuz üzerimizde bulunan yetkililere; kutsallardan herhangi birine, özellikle zayıf olan kardeşlere, onların canlarına ya da başkalarına ve herkesin yararına karşı işlenen günahlar daha kötüdür.

3. İşlenen suçun doğasına ve niteliğine göre Tanrı’nın yasasının açıkça belirtilen hükümlerine karşı gelen, birçok buyruğu çiğneyen, başka birçok günaha yol açan, yalnızca yürekte kalmayıp sözlere ve eylemlere dökülen, başkalarını rezil eden ve tamiri mümkün olmayan, günahlar daha kötüdür: merhametlere, yargılara, doğanın ışığına, vicdanın yargısına, açıkça ya da gizli bir şekilde azarlanmaya, kilisenin disiplinine, kanuni yaptırımlara karşı işlenen günahlar da böyledir ve dualarımızı, amaçlarımızı, vaatlerimizi, yeminlerimizi, antlaşmalarımızı ve Tanrı’ya verdiğimiz sözleri çiğneyerek işlenen günahlar daha kötüdür. Bütün bunlar bilerek, isteyerek, küstahlıkla, övünerek, kibirlenerek, zalimce, sıkça, inatla, zevkle, süreklilikle işlendiğinde ve tövbeden sonra da bunlara dönüldüğünde daha kötü olurlar.

4. Günahları daha kötü yapan şeyler zamana ve yere göre değişir: eğer Rab’bin gününde ya da başka tapınma zamanlarında ya da bu zamanlardan hemen önce ya da sonra kötülük ve günahlara engel olmaya çalışan birine karşı yapılırsa halkın önünde ya da başkalarının önünde işlendiğinde onların da kışkırtılmasına ve kirlenmesine neden olan günahlar daha kötüdür.

152. Her günahın Tanrı’nın elinden hak ettiği karşılık nedir?

En küçük bile olsa her günah, Tanrı’nın egemenliğine, iyiliğine, kutsallığına, doğru olan yasasına karşı gelmek demek olduğundan günahlar hem bu dünyada hem de gelecek olan dünyada O’nun gazabını ve lanetini almayı hak eder ve bunlar sadece Mesih’in kanının kefareti olmaksızın temizlenemez.

153. Tanrı’nın yasasını çiğnediğimizde Tanrı’nın gazabından ve lanetinden kurtulmamız için Tanrı bizden ne talep ediyor?

Tanrı’nın yasasını çiğnediğimiz için Tanrı’nın gazabından ve lanetinden kurtulmamız için O bizden O’na dönmemizi ve Rabbimiz İsa Mesih’e iman etmemizi ve Mesih’in aracılığının yararlarını bize veren dışsal araçları gayretli bir şekilde kullanmamızı talep eder.

154. Mesih’in aracılığının yararlarını bize veren dışsal araçlar nedir?

Mesih’in aracılığının yararlarını O’nun kilisesine veren dışsal ve genel araçlar O’nun düzenlemiş olduğu özellikle Kelam, Sakramentler ve duadır; bütün bunlar seçilmişlerin kurtuluşunu etkin kılmak için çalışır.

155. Söz, kurtuluşta nasıl etkin olur?

Tanrı’nın Ruhu, Sözü okumamıza yardımcı olarak; ama özellikle Sözün vaaz edilmesi ve etkin bir şekilde aydınlatması için, günahlıları ikna etmesi, alçaltması, onları kendilerine güvenmekten [alıp] Mesih’e doğru çekilmelerini Mesih benzerliğine dönüşmelerini, O’nun iradesine boyun eğmelerini sağlamak, ayartılara ve sapkınlıklara karşı direnmeleri için güçlendirmek, lütufta bina etmek, imanla gelen kurtuluşun kutsallığını ve tesellisini yüreklerde sabit kılmak için etkin olur.

156. Tanrı’nın Sözünü herkes okumalımıdır?

Tanrı’nın Sözünü kilise topluluğunun önünde herkesin okumasına izin yoktur. Ancak her insan bunu kendi başına ve aileleriyle birlikte okumakla yükümlüdür. Bu amaçla Kutsal Yazıların yerli (diğer) dillere çevrilmesi gereklidir.

157. Tanrı’nın Sözü nasıl okunur?

Kutsal Yazılar yüksek bir saygınlıkla ve ciddiyetle Tanrı’nın gerçek Sözü olduğuna kesin bir şekilde onları anlamamızı yalnızca Tanrı’nın sağlayabileceğine inanarak Tanrı’nın Kutsal Yazılarda açıkladığı iradesini bilmeyi, inanmayı ve itaat etmeyi arzu ederek gayretli bir şekilde ve dikkatlice Sözün anlamına ve mesajın genişliğine bakarak, derin düşünmeyle, [hayatımıza] uygulamayla, kendimizi inkar ederek ve duayla okunur.

158. Tanrı’nın Sözü kimler tarafından vaaz edilmelidir?

Tanrı’nın Sözü yalnızca yeterli armağanı olan ve bu göreve çağrısı olan ve atanan kişiler tarafından vaaz edilmelidir.

159. Tanrı’nın Sözü çağrılanlar tarafından nasıl vaaz edilmelidir?

Söz’e hizmet için görevli olarak çağrılanlar sağlam doktrini gayretli bir şekilde, zaman uygun olsun ya da olmasın, açıkça insanların bilgece [kandırıcı] sözlerine değil, fakat Ruh’un kanıtlayıcılığına ve gücüne dayalı olarak vaaz etmelidir. Tanrı’nın öğüdünü sadık bir şekilde bildirmeli, hikmetli olarak dinleyenlerin ihtiyaçlarına ve anlayışlarına göre vaazı düzenlenmeli, istekli bir şekilde, Tanrı’ya karşı ve halkın canlarına karşı ateşli bir sevgi ile, içtenlikle, Tanrı’nın yüceliğini, dinleyenlerin [Tanrı’ya] dönmesini, kendilerini buna göre düzeltmelerini ve kurtuluşlarını amaçlamalıdır.

160. Tanrı’nın Sözünün vaaz edildiğini iştenler ne yapmalıdır?

Tanrı’nın Sözünü vaaz edildiğini işitenler gayretli bir şekilde ve hazırlıklı bir şekilde ve dua ederek dikkatlice dinlemeli; duyduklarını Kutsal Yazılara göre sınamalı, gerçeği iman ile sevgi ile yumuşak huylulukla ve aklımızı hazırlayarak ve Tanrı Sözü olarak kabul etmeli; derin düşünerek ve Söz üzerinde konuşarak yüreklerde saklamalı ve [işittikleri Söz’ün] hayatlarında meyve vermesine çalışmalıdırlar.

161. Sakramentler nasıl kurtuluşun etkin araçları olurlar?

Sakramentler kendilerindeki bir güçten ya da bunları uygulayan kişilerin dindarlığı ya da amacından gelen bir erdemden (iyilikten) dolayı değil, Mesih’in bereketi ve Kutsal Ruh’un işleyişiyle kurtuluşun etkin araçları olurlar.

162. Sakrament nedir?

Mesih’in kendi kilisesinde teşkil ettiği kutsal düzenlemeler olup Mesih’in aracılığının yararlarını Lütuf Antlaşması içindeki kişilere belirler, mühürler ve sergiler; imanı ve diğer bütün lütufları güçlendirip ve büyüterek;  itaate zorlar [Hristiyanların] aralarındaki paydaşlık ve sevgiyi doğrular ve aziz tutmalarını destekler ve dışarıdakilerle aralarındaki farkı ortaya koyar.

163. Sakramentin kısımları nelerdir?

Sakrament iki kısımdan oluşur; Mesih’in kendisinin kullanılması için belirlediği dışsal (fiziksel) ve duyusal işaretler; ve bunların işaret ettiği içsel ve ruhsal lütuf.

164. Mesih, Yeni Ahit altında kilisesine kaç tane Sakrament teşkil etmiştir?

Yeni Ahit altında Mesih, vaftiz ve Rab’bin Sofrası olarak kilisesine yalnızca iki sakrament vermiştir.

165. Vaftiz nedir?

Mesih tarafından Baba, Oğul ve Kutsal Ruh adında su ile yıkanmamızın emblackildiği vaftiz, Yeni Ahit’in bir sakramenti olup, vaftiz olanların O’na aşılanmasının işareti ve mührü olarak kendi kanında günahların bağışlanmasını Ruh’u aracılığı ile yeniden doğuşunu, evlatlığa alınmasını, sonsuz hayata dirilişini, ciddi olarak gözle görülen kiliseye katılışını, herkes önünde tamamıyla ve sadece Rab’be ait olduklarını belirtir.

166. Kimler vaftiz edilmelidir?

Gözle görülen kilisenin dışında kalan ve vaat antlaşmasına yabancı olan kişiler, Mesih’e iman etmedikçe ve O’na boyun eğmedikçe vaftiz edilmemelidir. Anne ve Baba ya da bunlardan biri Mesih’e imanını ve itaatini ikrar ederse çocuklar da bu bakımdan antlaşmanın içindedir ve vaftiz edilmelidir.

167. Vaftizimiz nasıl ilerletilir (geliştirilir)?

Gerekli olmasına karşın vaftizimizi ilerletme görevimizi çoğu kez görmezlikten geliyoruz, tüm hayat boyunca, özellikle denendiğimiz zamanlarda, başkalarının vaftizinde bulunduğumuz zamanlarda, ciddiyetle ve şükranla vaftizin doğasını ve Mesih’in bunu teşkil etme amacını, vaftiz aracılığı ile verilen ve mühürlenen ayrıcalıkları ve yararları düşünmeli ve [vaftizde] verdiğimiz ciddi andı turarak; günahlı kirliliklerimizle alçaltılarak vaftizin lütfuna ve sorumluluklarına doğru gitmek yerine, tersine kendimizi bunlardan yoksun bırakıyoruz; günahtan bağışlandığına emin olarak ve bu sakramentte bize mühürlenen diğer bereketlerde büyüyerek kendisine vaftiz edildiğimiz Mesih’in ölümünden ve dirilişinden güç alarak ve günahı öldürerek ve lütfa ağırlık vererek (lütufta yaşayıp), iman ile yaşamaya çalışarak,  kutsallıkta ve doğrulukta yaşam sürerek ve bu işlerdeki kimseler olarak benlikten vazgeçip kendilerini Mesih’e vererek ve aynı Ruh’ta bir bedene vaftiz edilmiş diğerleriyle kardeşlik sevgisiyle yürüyerek.

168. Rab’in Sofrası nedir?

Rab’bin Sofrası Yeni Ahit’in bir sakramentidir, İsa Mesih’in buyurduğu şekilde ekmeğin ve şarabın verilmesi ve alınması ile O’nun ölümü sergilenir; bu sofraya uygun olarak katılanlar ruhsal gıda ve lütufta büyümek için O’nun bedeninden ve kanından beslenirler, Mesih’le birlik ve paydaşlığa katılır ve bundan emin olurlar; Tanrı’ya bağlanırlar, aynı mistik bedenin üyeleri olarak birbirleriyle olan sevgi ve beraberliğe  tanıklık ederler ve şükranlarını yenilerler.

169. Rabbin Sofrası sakramentinde Mesih ekmek ve şarabın nasıl alınıp verilmesini buyurdu?

Mesih, Rab’bin Sofrası sakramentinin Söz’ün hizmetkarlarınca yapılmasını, ekmek ve şarabın [üzerine] Sözün ilan edilmesi, şükran ve dua ile sıradan kullanımın dışına çıkarılması (kutsanması); ekmeğin alınıp kırılması, ekmek ve şarabın katılımcılara verilmesini: katılımcıların Mesih’in kendileri için kırılan ve verilen bedenini ve dökülen kanını şükran ile hatırlayarak aynı buyruk altında ekmeği yemesini ve şaraptan içmesini buyurdu.

170. Rab’bin Sofrasına uygun bir şekilde katılanlar Mesih’in bedeninden ve kanından nasıl beslenirler?

Rab’bin Sofrasındaki ekmek ve şarapta Mesih’in bedeni ve kanı bedensel ve maddesel olarak ya da bunların içinde, yanında veya altında bulunmaz; fakat [bu fiziksel] hakikat ve gerçeklikten daha az olmamak üzere, Sofrayı oluşturan unsurların dışsal duyumlarında, Sofradan pay alan kişinin imanında ruhsal olarak [Mesih’in bedeni ve kanı] vardır. Böylece Rab’bin Sofrası sakramentine uygun bir şekilde katılan kişiler bedensel ve maddesel olarak değil, ruhsal bir şekilde, ancak gerçekte ve hakikatte Mesih’in bedeninden ve kanından beslenirler, aynı zamanda çarmıha gerilmiş Mesih’i ve Mesih’in ölümünün yararlarını imanla alıp kendilerine uyguluyorlar.

171. Rab’in Sofrası sakramentini alanlar [sofraya gelmeden] önce kendilerini buna nasıl hazırlarlar?

Rab’in Sofrası sakramentini alanlar buna yaklaşmadan önce kendilerinin Mesih’te olduklarını, günahlarını ve eksiklilerini, bilgilerinin gerçeğini ve ölçüsünü, imanlarını, tövbelerini, Tanrı’ya ve kardeşlere olan sevgilerini, bütün insanlara karşı karşılıksız sevgilerini, kendilerine karşı suç işleyenleri bağışlayıp [bağışlamadıklarını], Mesih’e olan sevgilerini ve yeni itaatlerini sınayarak ve bu lütufları kullanarak yenilenmiş (tazelenmiş) olmalı, ciddiyetle derin düşünerek ve hararetli dualarla kendilerini hazırlamalılar.

172. Mesih’te olmadığından veya Rab’bin Sofrasına yaklaşmak için yeterince hazır olmadığından kuşkulanan bir kişi bu Sofraya katılabilir mi?

Mesih’te olmadığından ya da Rab’bin Sofrası sakramentine katılmak için yeterince hazır olmadığını düşünen biri bundan tam olarak emin olmasa da gerçekten Mesih’te olabilir; eğer endişe (korku) ile Mesih’te olmadığını ve Sofra’ya katılmak için yeterince hazır olmadığını hissediyorsa, Mesih’te bulunma isteğinde samimi ise ve kötülüklerden kaçmayı arzu ediyorsa, [bu kimse] Tanrı’ya göre Mesih’tedir; bu durumda (bu vaatlerin edildiği ve sakramentin buyurduğu rahatlık zayıf ve şüpheli Hristiyanlar içindir de) inançsızlığına ağlıyorsa (üzülüyorsa) ve kuşkularını silmeye çalışıyorsa; öyleyse daha da güçlendirilmek için Rab’bin Sofrasına gelebilir ve gelmesi de gerekir.

173. İman ettiğini söyleyen ve Rab’bin Sofrasına katılmak isteyen kişiler alıkonulmalı mıdır?

Böyle kimseler bilgisiz (cahil) ve rezil biri ise, imanlarını açıklamalarına ve Rabbin Sofrasına katılmak istemelerine rağmen, yeterli eğitimi alana kadar, kendilerinin değiştiklerini gösterene kadar Mesih’in kilisesine bıraktığı yetki ile sakramentten alı konulabilir ve alıkonulmalıdır.

174. Rab’bin Sofrası yapılırken buna katılacak kimselerden ne talep edilir?

Rab’bin Sofrası sakramentini alacak kimselerden Rab’bin Sofranın yapıldığı sırada bunun düzenlenmesine uygun olarak bütün kutsal saygı ve dikkatleriyle gözlerini Tanrı’ya çevirmeleri, dikkatle unsurlara ve bu sırada yapılan işlere bakmaları, Rab’bin bedenine önemseyerek bakmaları, Mesih’in ölümü ve acıları üzerinde derin bir şekilde duygusal olarak düşünmeleri, sahip oldukları lütufları harekete geçirmeleri ve güçlendirmeleri: kendilerini yargılamaları, ve günahları için üzülmeleri kararlı bir şekilde Mesih’e acıkmaları ve susamaları, iman ile O’nda beslenmeleri, O’nun doluluğundan almaları O’nun doğruluğuna güvenmeleri O’nun sevgisinde sevinmeleri lütfu için O’na şükretmeleri Tanrı ile olan antlaşmasını ve tüm azizlere sevgilerini yenilemeleri talep edilir.

175. Rab’bin Sofrası sakramentine katılan imanlıların bundan sonraki görevleri nelerdir?

Rab’bin Sofrası sakramentini aldıktan sonra Hristiyanların görevi, o zamanda (sakramentin yapıldığı zaman boyunca) nasıl davrandıklarını ve bunda ne kadar başarılı olduklarını çok ciddiyetle gözden geçirmelidir; eğer kendileri [bu cevaptan] bir güçlenme ve teselli buluyorlarsa Tanrı’ya şükretmeleri ve bunun [güçlenme ve teselli] devam etmesi için yalvarmaya devam etmeleri gerekir, kötü yola sapmaya karşı dikkat etmeli adaklarını yerine getirmeli sıklıkla Rab’bin Sofrasına katılmak için kendi kendilerine gayret göstermeli:

eğer bir yarar bulmadılarsa sakramente hazırlanmalarını ve davranışlarını daha fazla gözden geçirmeliler: eğer hazırlanmada ve davranışlarda kendilerini Tanrı ve vicdanları önünde uygun görüyorlarsa meyve çıkması için uygun bir zaman beklemeleri gerekmektedir: fakat, eğer [sakramente hazırlıkta ve davranışlarında] başarısız oldularsa alçaltılmalılar ve bundan böyle daha dikkatli ve gayretli bir şekilde katılmalıdırlar.

176. Vaftiz ve Rab’bin Sofrası sakramentleri hangi noktalarda uyuşmaktadır?

Vaftiz ve Rab’bin Sofrası sakramenti her ikisinin de yazarının (yaratanının) Tanrı olması sebebiyle uyuşmaktadır; her ikisinin de ruhsal yönü Mesih ve O’nun yararlarıdır her ikisi de aynı antlaşmanın mühürleridir, her ikisi de başka herhangi bir kimse tarafından değil, sadece Müjde’nin [atanmış] hizmetkarlarınca verilmelidir; her ikisi de Mesih’in kilisesinde O’nun ikinci gelişine kadar devam ettirilmelidir.

177. Vaftiz ve Rab’bin Sofrası sakramentleri  hangi noktalarda farklıdır?

Vaftiz ve Rab’bin Sofrası sakramentleri şu noktalarda birbirinden farklıdır: vaftiz bir kez, suyla, yeniden doğuşumuzun ve Mesih’e aşılanışımızın işareti ve mührü olarak uygulanması verilmesi gerekir, bebeklere bile uygulanmalıdır; Rab’bin Sofrası sıklıkla uygulanmakta iken ekmek ve şarap unsurları canlara ruhsal gıda olarak Mesih’i temsil eder ve sergiler, Mesih’te devam etmemizden ve büyümemizden bizleri emin kılar ve sadece kendi kendilerini sınayabilme yaşına ve yeteneğine (olgunluğuna) sahip olanlar içindir.

178. Dua nedir?

Dua, arzularımızı Tanrı’ya Mesih’in adında, Kutsal Ruh’un yardımıyla, günahlarımızın itirafıyla ve O’nun merhametlerini bilerek şükranla sunulmasıdır.

179. Yalnızca Tanrı’ya mı dua etmeliyiz?

Yalnızca Tanrı yürekleri araştırabilir, ricaları işitebilir, günahları bağışlayabilir, herkesin arzularını yerine getirebilir; ve yalnızca Tanrı’ya inanılmalı, yalnızca Tanrı’ya dindarca tapınılmalıdır; bunun da özel bir parçası duadır ve başka hiç kimseye değil yalnızca O’na yapılmalıdır.

180. Mesih’in adında dua etmek nedir?

Mesih’in adında dua etmek, O’nun buyruğuna uyarak ve vaatlerinden emin olarak O’nun adına dayanarak merhamet dilemek; yalnızca O’nun adını [düşüncesizce] söylemek değil, Mesih’ten ve O’nun aracılığından aldığımız teşvik ile cesaretle, güçle dualarımızın kabul edileceğini, umut ederek dua etmektir.

181. Neden Mesih’in adında dua etmeliyiz?

İnsanın günahlılığı ve Tanrı’dan uzaklığı o denli büyüktür ki, aracı olmaksızın O’nun huzuruna giremeyiz; bu görkemli işi yapabilecek gökte ve yerde atanmış ya da uygun başka biri olmadığından, sadece Mesih [olduğundan], başka birinin adıyla değil sadece O’nun adıyla dua etmeliyiz.

182. [Kutsal] Ruh dua etmemize nasıl yardımcı olur?

Ne için dua etmemiz gerektiğini bilmeyiz, Ruh bize güçsüzlüğümüzde yardım eder, doğru bir şekilde dua edebilmemiz için kim için ve ne için ve nasıl dua etmemiz gerektiğini anlamamızı sağlar; gerekli korkular, duygular ve lütuflar aracılığı ile yüreklerimizde çalışarak ve bunları güçlendirir (herkeste aynı şekilde ve aynı ölçüde olmasa da).

183. Kimler için dua etmeliyiz?

Mesih’in yeryüzündeki bütün kilisesi için dua etmeliyiz, yöneticiler, pastörler, kendimiz, [iman] kardeşlerimiz, düşmanlarımız ve yaşamakta olan bütün insanlar ve bizden sonra yaşayacaklar için dua etmeliyiz; ölüler için ve ölümcül günah işlemiş olanlar için dua etmemeliyiz.

184. Ne için dua etmeliyiz?

Tanrı’nın yüceltilmesine yönelik olan her şey için,. kilisemizin gelişmesi, kendimizin ve başkalarının iyiliği için dua etmeliyiz; fakat yasal olmayan şeyler için dua etmemeliyiz.

185. Nasıl dua etmeliyiz?

Korku dolu bir anlayış ile Tanrı’nın görkemini için; kendi değersizliğimizi, ihtiyaçlarımızı, ve günahlarımızı derinden kavrayarak, tövbe ile, şükran ile ve Tanrı önünde açık yüreklerle dua etmeliyiz; anlayışla, imanla, içtenlikle, gayretle (hararetle), sevgiyle ve dayanmayla Tanrı’nın için (önünde) bekleyerek O’nun iradesine alçakgönüllülükle boyun eğmeliyiz.

186. Dua görevimizdeki yönümüz için Tanrı bize hangi kuralı vermiştir?

Tanrı’nın Sözlerinin tamamı bizlere dua konusunda yön vermek için faydalıdır ancak Kurtarıcımız Mesih’in havarilere öğrettiği, yönlendirme için özel bir dua formu vardır ki, buna müşterek olarak “Rab’bin Duası” denir.

187. Rab’bin Duası nasıl kullanılmalıdır?

Rab’bin Duası bir model olarak diğer bütün dualarımıza sadece bir yön vermek için değil, fakat bir dua olarak anlayışla, imanla, saygıyla ve dua görevimizi doğru yapmamız için diğer gerekli lütuflarla birlikte kullanılabilir.

188. Rab’bin duası kaç kısımdan oluşur?

Rab’bin Duası üç kısımdan oluşur, giriş, ricalar ve sonuç.

189. Rab’bin duasına giriş bizlere ne öğretir?

Rab’bin Duasına giriş (Göklerdeki Babamız, sözlerindedir) bize öğretir ki, dua ettiğimizde Tanrı’ya, O’nun Babalık iyiliğinden ve bizimle ilgileneceğinden emin olarak saygıyla, bütün diğer çocuklar gibi isteklilikle göksel duygularla, O’nun egemen gücünü, görkemini ve lütufkar alçakgönüllülüğünü bilerek yaklaşmalı, başkaları ile ve başkaları için dua etmeliyiz.

190. İlk ricada ne için dua ediyoruz?

İlk ricada (Adın kutsal kılınsın) Tanrı’ya yücelik vermek için kendimizin ve diğer bütün insanların tamamen yeteneksiz ve isteksiz olduğunu bildirerek, Tanrı bize ve başkalarına, kendisini, unvanlarını, sıfatlarını, düzenlemelerini, sözünü, işlerini ve açıklamaktan hoşnut kaldığı her şeyi bilmeyi, bildirmeyi, yüksek değer vermeyi; O’nu düşüncede, sözde ve eylemde yüceltebilmeye: Tanrı tanımazlığı, bilgisizliği, puta taparlığı, kutsal şeylere saygısızlığı, O’nu onurlandırmayan her şeye engel olması ve ortadan kaldırması; her şey üzerindeki sağlayışı aracılığı ile her şeyi kendi yüceliği için yönlendirip düzenlemesi için imkan tanısın ve yönlendirsin dua ediyoruz.

191. İkinci ricada ne için dua ediyoruz?

İkinci ricada (Egemenliğin gelsin), kendimizin ve tüm insanlığın doğal olarak günahın ve şeytanın egemenliği altında olduğunu bildirerek, günahın ve şeytanın krallığının yıkılması, Müjde’nin bütün dünyaya yayılması, Yahudilerin çağrılması, [öteki] ulusların sayısının tamamlanması, kilisenin Müjde’nin bütün hizmetçileriyle ve Müjdesel düzenlemelerle dolması, [kilisenin] çürümekten arınması, hükümet tarafından desteklenerek korunması, Mesih’in düzenlemelerinin paklıkla etkin bir şekilde yapılması (verilmesi), [Mesih’in düzenlemeleri aracılığı ile] günah içinde yaşayanların dönmesi (tövbe etmesi) ve halen tövbe etmiş olanların onaylanması, teselli ve bina edilmesi, Mesih’in yüreklerimizde hüküm sürmesi, ikinci gelişinin ve O’nunla sonsuza dek hüküm sürmemizin çabuklaştırılması, O’nun gücünün krallığının en iyi bir şekilde sonuçlanarak, [Tanrı’yı] hoşnut edici bir şekilde bütün dünyada hüküm sürmesi için dua ediyoruz.

192. Üçüncü ricada ne için dua ediyoruz?

Üçüncü ricada (Gökte olduğu gibi, yeryüzünde de senin istediğin olsun) doğal olarak bizim ve bütün insanların Tanrı’nın isteğini bilmek ve yapmak için sadece yeteneksiz ve isteksiz değil fakat O’nun Sözüne karşı isyana meyilli olduğumuzu, O’nun sağlayışına söylenip homurdanarak, benliğin ve iblisin isteklerine uyup tamamen bunları yapmaya eğilimli olduğumuzu bildirerek, Tanrı’nın Kutsal Ruh’u aracılığı ile bizlerden ve diğerlerinden körlüğü, zayıflığı, isteksizliği, yürek sapkınlığını kaldırması ve lütfu ile bütün her şeyde O’nun isteğini bilmeye, yapmaya ve O’nun isteğine boyun eğmeye istekli ve yapmaya yetenekli olmam için [ve bütün her şeyde] aynı gökteki meleklerde olduğu gibi, alçakgönüllülü, sevinçli, sadakatli, gayretli, tutkulu, içtenlikli, ve kararlılıklı olmam için dua ediyoruz.

193. Dördüncü ricada ne için dua ediyoruz?

Dördüncü ricada (Bugün bize gündelik ekmeğimizi ver) hem Adem’de hem de kendi günahlarımız aracılığı ile bu yaşamda hakkımız olan bütün dışsal bereketleri yitirdiğimizi ve Tanrı tarafından bütün bunlardan mahrum edilmeyi hak ettiğimizi ve bunların üzerimize lanet getirmesini hak ettiğimizi; ne dışsal bereketlerin kendisinin bizim yaşamamız için yeterli olduğunu ne bu dışsal bereketleri iyiliklerimizle kazanabileceğimizi ne de kendi gayretlerimizle bu dışsal bereketleri kazanabileceğimizi fakat bu dışsal bereketleri yasal olmayan bir şekilde arzulamaya, almaya ve kullanmaya meyilli olduğumuzu bildirerek, kendimiz ve başkaları için [dua ediyoruz], kendimiz ve diğerleri için Tanrı’nın sağlayışını günden güne yasal bir şekilde kullanmayı bekleyerek, kendimiz ve başkaları için olan karşılıksız armağanlarından ve O’nun babalık hikmetinin bütün bunlarda en iyi şekilde görünmesi ve bu dışsal bereketlerin yeterli bolluğundan pay almaktan hoşnut olarak kutsallıkla ve uygun bir şekilde bunları (dışsal bereketleri) kullanmaya ve bunları almamızın ve bizi bereketlemesinin devam etmesi ve bunlardan hoşnut olmamız için ve bütün her şeyde geçici olan destek (refah) ve [geçici olan] refahtan alıkonulmak için dua ediyoruz.

194. Beşinci ricada ne için dua ediyoruz?

Beşinci ricada (Bize karşı suç işleyenleri bağışladığımız gibi, sende bizim suçlarımızı bağışla) hem özgün günahtan hem de kendi günahlarımızdan dolayı suçlu olduğumuzu ve Tanrı’nın adaletine borçlu olduğumuzu; ne kendimizin ne de diğer bir yaratığın bu borcu ödemesinin mümkün olmadığını bildirerek; kendimiz ve başkaları için Mesih’in bizlerin borcunu ödemesi ve itaati aracılığı ile Tanrı’dan gelen karşılıksız lütfu imanla tutarak ve [hayatımıza] uygulayarak günahın suçluluğundan ve cezasından bizi aklaması için, Sevgili’de (İsa’da) kabul etmesi için, O’nun lütfunun ve iyiliğinin bizlere devamı için, gündelik hatalarımızı bağışlaması için, günden güne artan bir şekilde bağışlanmanın güvencesini vererek esenlik ve sevinçle bizi doldurması ve bize karşı suç işleyenleri yürekten bağışlamakla içimizde verdiğimiz tanıklıkla [bağışlama güvencesi] dilenmeye cesaretimiz ve bunu beklemeye teşvikimiz olsun diye dua ediyoruz.

195. Altıncı ricada ne için dua ediyoruz?

Altıncı ricada (Ayartılmamıza izin verme. Kötü olandan bizi kurtar) en bilge, en doğru ve en lütufkar olan Tanrı’nın, kendi kutsal ve adil amaçları uğruna her şeyi düzenlediğini, ayartılar tarafından bir süre için tutsak alınarak saldırıya uğrayabileceğimizi, engellenebileceğimizi, şeytan, dünya ve benliğin bizi güçlü bir şekilde yoldan çıkarmak ve tuzağa düşürmek için hazır olduğunu, günahlarımız bağışlandıktan sonra bile, düşmüşlüğümüz (bozulmuşluğumuz), zayıflığımız ve dikkatsizliğimiz nedeniyle sadece ayartılmadığımızı ve sadece ayartılara karşı korunmasız olmayıp kendimizi bunlara açtığımızı ve aynı zamanda bunlara karşı direnmek için yeteneğimiz ve isteğimiz olmadığını, ayartılardan kaçmadığımızı ve bunlardan ders almadığımızı, denenme altında kalmayı hak ettiğimizi bildirerek, Tanrı’nın dünyaya ve üzerindeki her şeye hükmetmesi için ve benliğin [Tanrı’nın] boyunduruğunun altına girmesi için, şeytanı zapt etmesi için, her şeyi [hükmederek] düzenlemesi için, lütfun bütün araçlarını üzerimize koyarak bizleri bereketlemesi ve böylece bizleri lütufta güçlendirip uyanık tutması için, O’nun sağlayışı aracılığı ile bizim ve bütün Tanrı halkının günah ile ayartılmaktan korunması için, eğer ayartılıyorsak O’nun Kutsal Ruhu aracılığı ile ayartı saatinde dayanmamız için, ya da düşmüşsek tekrar kaldırılmayı ve günahtan iyileşmeyi, bu durumdan kutsanmayı ve olgunlaşmayı almak için, kutsallaşmamız ve kurtuluşumuz mükemmelleşsin diye şeytan ayaklarımızın altına serilsin diye, günahtan, ayartıdan ve tüm kötülükten sonsuza dek özgür olalım diye dua ediyoruz.

196. Rab’bin duasının sonucu bize ne öğretir?

Rab’bin duasının sonucu (Çünkü egemenlik güç ve yücelik sonsuzlara dek senindir. Amin) ricalarımızın üzerinde konuşma ile güçlendiğini (uygulandığını), [ricalarımızın] kendimizin ya da başka bir yaratığın değerinden dolayı değil, Tanrı’nın yüceliğinden dolayı [kabul edildiğini]; ve dualarımızı övgülerle birleştirmemizi, sonsuz egemenliği, sonsuz gücü, sonsuz görkemi ve yetkinliği sadece Tanrı’ya vermemizi, buna göre Tanrı’nın bize yardımcı olabilecek güçte ve buna istekli olduğunu ve böylece iman aracılığı ile O’na yalvarmak için cesaretlendirildiğimizi, [iman aracılığı ile] sakinlik içinde O’na güvenerek ricalarımızı gerçekleştireceğini bize öğretir. Bu arzu ve güvenceyle tanıklık vererek “Amin” diyoruz.

 

1      2      3      4