|
|
................... |
|
|
GNOSTİK İNCİLLERİN GÜVENİLİR BELGELER OLDUĞU SÖYLENEBİLİR Mİ? |
Dan Brown
Hazırlayan:
Fikret Böcek
www.incilturk.com |
|
|
................... |
|
................... |
“Constantine’in ortadan kaldırmaya
çalıştığı İncillerden bazılarının günümüze kadar gelmesi,
tarihçiler için büyük bir şanstır. Lut Gölü Yazmaları, 1950’lerde
Yahudi Çölü’nde Kurman Vadisi yakınlarındaki bir mağarada saklı
bulunmuştur. Elbette bir de 1945’te Nag Hammadi’de
bulunan Kıpti Yazmaları vardır. Bu yazmalar gerçek Kase
hikayelerini anlatmakla kalmadığı gibi, İsa’nın peygamberliğini
insansı terimlerle açıklamıştır. Elbette yanlış bilgilendirme
geleneğini sürdüren Vatikan, bu yazmaların duyulmasını engellemek
için elinden geleni yapmıştır. Neden yapmayacaklardı ki? Yazmalar,
tarihi uyuşmazlıklarla uydurmasyonları gün ışığına çıkartarak;
yeni incilin siyasi çıkarlar güden adamlar tarafından derlenip
düzenlendiğini açıkça ortaya koymaktaydı -İsa Mesih’i
Tanrısallaştırarak; O’nun nüfuzunu, kendi iktidarlarını
sağlamlaştırmak için kullanmışlardı.” (DV Şifresi, Sayfa 262)
Bunlar daha önce bahsettiğim Nag Hammadi ve Lut Gölü Yazmalarıdır;
yani en eski Hristiyan kayıtları. “Ne yazık ki İncil’deki
ayetlerle uyuşmuyorlar.” (Sayfa 274).
Hristiyanlığın başlangıcından beri sahte İnciller ortaya çıkmıştır
ve bugün bile dünyanın çeşitli yerlerinde, İsa’dan özel mesajlar
aldığını iddia eden sahte peygamberler bulunmaktadır. İrenaeus
(İ.S. 125-200) gibi ilk Hristiyanlar da bu gerçeğin farkında
oldukları için, Adversus Haereses (Tüm Heretikliğe Karşı) gibi
kitaplar yazıp sayısız sahte incillere karşı çıkmışlardır. 1945
senesinde Nag Hammadi’de ortaya çıkan Gerçeğin İncili adlı Gnostik
İncil hakkında Irenaeus şöyle demiştir: “Elçiler’in
anlattıklarıyla ve onayladıklarıyla uyuşmuyor. Hakaretle dolu olan
bu yazıda İncil'in (İyi haber) mesajı yok ve İsa’nın havarilerinin
böyle bir hakareti onaylamış olmaları ihtimali bile yok... O
halde, İsa’nın Elçileri’nin onaylamadığı bu sahte kitaba gerçeğin
İncil'i diyemeyiz.”[i] Origen (İ.S. 185-253) ise, “Kilise’nin dört
İncil'i, sahtekarların ise bir sürü İncil'i var.” demiştir.
Nag Hammadi kütüphanesinin oluşumuyla ilgili üç teori vardır.
Birinci teoriye göre, bu el yazmalarının Nag Hammadi bölgesinde
yaşayan Gnostik Şeyt Tarikatı’na ait olduğu düşünülmektedir.
Gnostikler tarafından aydınlığa erişmiş ırkın atası sayılan Şeyt,
Adem ve Havva’nın üçüncü oğludur. Bazı Nag Hammadi yazmalarında
Şeyt adı çok sık geçmektedir.
Bu teoriye göre, bu yazmaları Gnostik Şeyt Tarikatı toplamıştır.
İkinci teoriye göre, Hristiyan oldukları düşünülen bazı rahiplerin
Gnostik oldukları anlaşılınca Hristiyanların arasından
uzaklaştırılmışlardır. Bu kitapları toplayan Gnostik rahipler
Hristiyanların arasında fazla barınamayacaklarını anladıklarından,
bu yazmaları Nag Hammadi’de gizlemiş olabilirler.
Yuhanna’nın ikinci mektubunda da okuduğumuz gibi; “Ne var ki, İsa
Mesih'in beden alıp geldiğini kabul etmeyen birçok aldatıcı
dünyanın her yanına yayıldı. Aldatıcı, Mesih karşıtı olan
bunlardır. Başardıklarınızı yitirmemek ve ödülünüzü eksiksiz almak
için kendinize dikkat edin. Haddini aşıp Mesih'in öğretisine bağlı
kalmayan hiç kimsede Tanrı yoktur. Bu öğretiye bağlı kalanda ise
hem Baba, hem de Oğul vardır. Size gelip de bu öğretiyi
getirmeyeni evinize almayın, ona selam bile vermeyin. Çünkü böyle
birine selam veren, kötü işlerine ortak olur.” (II Yuhanna 7-11).
Üçüncü teoriye göre, Nag Hammadi yazmalarını Gnostik öğretilerin
sahte olduğunu kanıtlamaya ve çürütmeye çalışan Hristiyan rahipler
tarafından bir araya getirilmiştir. Hangi teori doğru olursa
olsun, Dan Brown’a inananlar Gnostik İncillerin doğru olduğunu
düşünüyor olabilirler. Peki Gnostik İnciller gerçekten de doğru
mudur?
Bu konunun uzmanları, İsa’nın havarilerinden yüzlerce sene sonra
yazılmış olan Gnostik İncillerin güvenilir olamayacağını ileri
sürmektedir. Gnostik İncillerin en eskisi İ.S. 150 yıllarında
ortaya çıkmıştır. Diğer Gnostik İnciller ise üçüncü ve dördüncü
yüzyıllarda yazılmıştır. Bu kitapların gerçekliğini kanıtlayacak
ne coğrafi ne de tarihsel kanıtlar mevcuttur. Yeni Antlaşma
Kanonundaki kitaplarda ise, durum bunun tam tersidir. Geç ortaya
çıkan Gnostik İncillerin hiçbir görgü tanığı da yoktur. Hristiyan
ve Hristiyan olmayan uzmanlar, Tomas İncili’nin Tomas tarafından
yazılmadığını ve Filip İncili’nin de Filip tarafından
yazılmadığını kanıtlamışlardır.
Matta, Markos, Luka ve Yuhanna tarihsel yönden her teste tabi
tutulmuştur ve tutarlılıklarını günümüze dek korumuşlardır.
Örneğin; Luka’nın yazmış olduğu Luka İncili’nin ve Elçilerin
İşleri kitabının tarihsel açıdan güvenilirliğinin olmadığını
kanıtlamaya çalışan ünlü tarihçi William Ramsey, Luka’nın yer
isimleri, coğrafya, halk, olaylar, gelenekler... vb konularda
birinci sınıf tarihçi olduğu sonucuna varmıştır. İ.S. 63 senesinde
yazılmış olan 1. Timoteos kitabı, İ.S. 60 senesinde yazılan Luka
İncili’nin Kutsal Yazı olduğunu söylemektedir. Luka İncili,
yazıldıktan üç yıl sonra başka bir kitapta Kutsal Yazı olarak
geçmiştir. Birçok Gnostik İncil’den en az 300 yıl kadar önce
yazılmış olan Luka’nın tarihselliği ve diğer Hristiyanlar
tarafından kabul edilmiş olması oldukça önemli bir konudur.
Uzmanlar Matta, Markos, Luka ve Yuhanna’nın İ.S. 70 senesinden
önce yazılmış olduklarını kanıtlamışlardır. İ.S. 70 senesinde
Yeruşalim’in (Kudüs) ve Tapınağın, Roma İmparatoru Titus
tarafından tamamen yakılıp yıkılmış olduğunu biliyoruz. Matta,
Markos, Luka ve Yuhanna tapınağın yıkılmış olduğundan bahsetmez.
Yahudi yaşamının merkezi haline gelmiş olan Tapınak, İncil
yazılmadan önce yıkılmış olsaydı, Tapınağın yıkıldığı mutlaka
İncil’de yer alırdı.
Sadece doktrin açısından Yeni Antlaşma kanona ters düşmeyen
Gnostik İnciller, aynı zamanda tarihsel olaylar ve coğrafi
bölgeler konusunda da Yeni Antlaşma’ya ters düşmektedir.
Gnostiklere, İsa’nın öğretilerinin gizli tutulması gerektiğine
inanmışlardır. Yeni Antlaşma’ya göre ise İsa, havarilerinin bütün
dünyaya gidip İncil’deki kurtuluş müjdesini duyurmalarını
istemiştir. Tomas İncili şöyle başlar: “Bunlar yaşayan İsa’nın
söylediği gizli şeylerdir...” Bir diğer Gnostik belge olan
Yuhanna’nın Apokrifonu adlı yazıda İsa’nın ilginç bir lanetini
okumaktayız. Buna göre, İsa’nın gizli öğretilerini dışarıdan
herhangi bir kişiyle paylaşan bir kişinin lanetli olacağı
söylenmektedir: “Burada yazılı olanları bir hediyeyle veya yemekle
veya içecekle veya giyecekle veya herhangi başka birşeyle
değiştirecek olanlara lanet olsun.” Gnostikler İsa’nın
öğretilerinin başkalarının eline geçmeyecek şekilde gizli yerlerde
saklanması gerektiğine inanmışlardır.
Gnostikler arasında gnosis olarak bilinen gizli bilgi öğretisinin
korunması çok normal bir harekettir. Nag Hammadi yazıları üzerinde
uzmanlaşmış olan John Dart şöyle demektedir: “Gnostik yazarların
Yuhanna Apokrifonu’nda İsa’nın ağzından çıkmış gibi açıkladıkları
lanet, o zamanlarda bilinen birçok mistik grubun uyguladıkları
gizemcilikten gelmektedir. Gnosis içeren Kutsal Yazı olduğuna
inandıkları yazıların yanlış ellere düşmesini istemeyen gizemci
Gnostikler, müritlerini bu tür lanetlerle uyarırlardı. Tarihçiler
için önemli olan ise, yazıların güvenli bir yerlerde gizlenmiş
olmasıydı. Gnostik el yazmalarının gizli ve güvenli yerlerde
saklanmış olmalarının sebebi de, Gnostiklerin gizlilik
öğretilerinden kaynaklanmaktadır.”[ii]
Matta, Markos, Luka ve Yuhanna’nın anlattığı İsa, Gnostiklerin
anlattıkları gizemli İsa’dan çok daha farklı bir kişidir. Yüce
Görev olarak adlandırdığımız son isteğinde İsa şöyle demektedir:
“Bu nedenle gidin, bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin;
onları Baba, Oğul ve Kutsal Ruh'un adıyla vaftiz edin.” (Matta
28:19). İsa ölümden dirildikten sonra ve göğe alınmadan hemen önce
çevresindekilere şöyle demiştir: “Ama Kutsal Ruh üzerinize inince
güç alacaksınız. Yeruşalim'de, bütün Yahudiye ve Samiriye'de ve
dünyanın dört bucağında benim tanıklarım olacaksınız.” (Elçilerin
İşleri 1:8). Yeni Anlaşma’daki İsa, kurtuluş müjdesinin dünyanın
dört bir köşesinde anlatılmasını istemiştir.
İsa’nın Yeni Antlaşma’daki öğretileri, Gnostiklerin öğretileriyle
çelişmektedir. İsa’nın İncil’deki bazı öğretileri yoruma açık
öğretiler olabilir, fakat Gnostik öğretiden tamamen uzaktır.
Gnostikler yüce bir Tanrı (Yaratıcı) ve düşük seviyede bir Tanrı
(Yaratılan) olduğunu öğretmişlerdir. Gnostiklere göre Eski
Antlaşma’nın Tanrısı (Yahve) yaratılan Tanrıdır. Gnostikler ruhun
iyi olduğuna, fakat maddenin kötü olduğuna inandıkları için
maddelerden cin çıkarma seansları düzenlemişlerdir. İnsanın
ruhunun madde olan bedende hapsedildiğine ve ölümle bu hapisten
kurtulacağına inanmışlardır. Bu nedenle de madde olan bedenin,
fiziksel olarak dirilişinin söz konusu olamayacağına
inanmışlardır.
Yeni Antlaşma’daki İsa bu tür fikirleri öğretmemiştir. İlk çağ
tarihi üzerine çalışmalarıyla tanınmış olan Gary Habermas, İsa’nın
Gnostik öğretilerin aksini öğrettiğini söylemiştir: “İsa,
Yahve’den bahsederken Yaratıcı Tanrı’nın altında bulunan ve
yaratılan bir ‘tanrı’ gibi bahsetmez. Fiziksel bedenin ruhu esir
eden bir kötülük kaynağı olduğunu söylemez. Sonsuz yaşam
konusunda, İsa sadece ruhların değil, fakat aynı zamanda fiziksel
bedenlerin de ölümden sonra dirileceğini anlatmıştır.”[iii]
Gnostik İnciller kurtuluşun gnosise ulaşmakla olduğunu öğretirken,
Yeni Antlaşma kurtuluşun sadece ve yalnızca Mesih’e iman etmekle
olduğunu öğretir.
Gerçeğin İncili (Gnostikler için) kurtuluşa erişmenin sırrının
kişinin gökten geldiği bilgisine (gnosis) ulaşmasında yattığını
söyler. Gerçeğin İncil’ne göre, bu bilgiye sahip olanlar nereden
geldiklerini ve nereye gideceklerini bilirler. Gnostik
dökümanlardan birisi olan Silvanus’un Öğretileri, İsa’nın
‘aydınlanmayla kurtuluşa erişileceğini’ öğrettiğini söyler: “İsa
diyor ki, Rehberinizi ve Öğretmeninizi getirin. Kafa rehber, akıl
ise öğretmendir. Bunlar sizi mahvolmaktan ve tehlikelerden
koruyacaktır... Aklınızı aydınlatın... İçinizdeki lambayı
yakın.”[iv]
Yeni Antlaşma kurtuluşun sadece ve yalnızca İsa Mesih’e iman
edenlere verilen bir armağan olduğunu söyler. “Çünkü Tanrı dünyayı
o kadar çok sevdi ki, biricik Oğlu'nu verdi. Öyle ki, O'na iman
edenlerin hiçbiri mahvolmasın, hepsi sonsuz yaşama kavuşsun.
Tanrı, Oğlu'nu dünyayı yargılamak için göndermedi, dünya O'nun
aracılığıyla kurtulsun diye gönderdi. O'na iman eden yargılanmaz,
iman etmeyen ise zaten yargılanmıştır. Çünkü Tanrı'nın biricik
Oğlu'nun adına iman etmemiştir.” (Yuhanna 3:16-18) “Çünkü Babam'ın
isteği, Oğul'u gören ve O'na iman eden herkesin sonsuz yaşama
kavuşmasıdır. Ben de böylelerini son günde dirilteceğim.” (Yuhanna
6:40) “Size doğrusunu söyleyeyim iman edenin sonsuz yaşamı
vardır.” (Yuhanna 6:47) “İsa ona, “Diriliş ve yaşam Ben'im” dedi.
“Bana iman eden kişi ölse de yaşayacaktır.” (Yuhanna 11:25
Gnostik İnciller İsa’yı Kurtarıcı olarak adlandırmak yerine,
“Gnosise İşaret Eden Kişi” olarak adlandırırlar. Matta 16:15-16’da
şunları okuruz: “İsa onlara, “Siz ne dersiniz” dedi, “Sizce ben
kimim?” Simun Petrus, “Sen, yaşayan Tanrı'nın Oğlu Mesih’sin”
yanıtını verdi.” İsa, Gnostiklerin Tomas İncili’nde farklı bir
şekilde karşımıza çıkmaktadır:
“İsa havarilerilerine şöyle dedi: ‘Beni birisiyle karşılaştırın ve
kime benzediğimi söyleyin.’ Simon Petrus ona şöyle dedi: ‘Sen adil
bir meleğe benziyorsun.’ Matta ona şöyle dedi: ‘Bilge bir filozofa
benziyorsun.’ Tomas ona şöyle dedi : Efendi (Üstad), ağzım asla
senin kime benzediğini söylemeye yeteneksiz. İsa dedi: Ben senin
efendin (üstadın) değilim, çünkü sen kendini, benim akıttığım
fokurdayan kaynaktan sarhoş ettin. Ve onu aldı ve geriye çekildi
ve ona üç kelime söyledi. Tomas arkadaşlarına geri döndüğünde, ona
şunu sordular: İsa sana ne dedi? Thomas onlara şöyle dedi: Bana
söylemiş olduklarından birisini bile size söylersem, taşları alıp
bana atacaksınız ve taşlardan bir ateş çıkacak ve sizi
yakacak!”[v]
Gnostik İnciller üzerine birçok araştırma yapmış olan Yeni
Antlaşma Profesörü F.F. Bruce, Tomas İncili’nin Gnostik öğelerini
anlatırken şöyle der: “Burada İsa’nın sorusuna verilen cevaplarda
İsa “Gnosise İşaret Eden Kişi” olarak tanıtılıyor. Kendisini
fokurdayan kaynaktan sarhoş ederek gnosise ulaşmış olanlar onun
hizmetkarları değil de arkadaşlarıysa, o zaman onların İsa’ya
Efendi (Üstad) demeleri uygun olmaz.”[vi]
F.F. Bruce, İsa’nın Tomas’a gizlice söylemiş olduğu ve İsa’nın
kimliğini ortaya çıkaran üç kelime için şöyle demiştir: “Burada
bahsedilen üç kelimenin, Naassene toplumunun mitolojisinde görülen
bu üç gizemli kelime öğretisi olması büyük bir olasılık. Gnostik
Naassenelere göre dünyanın varoluşu üç şeye dayanıyordu: Kaulakau,
Saulasau, Zeesar.”[vii] Gnostik İncillerde İsa “Gnosise İşaret
Eden Kişi” olarak, bir veya iki kişiye gizli bilgi veren kişi diye
tasvir edilmektedir. Yeni Antlaşma’da kendisini dinleyen herkese
gerçekleri anlatan İsa’yla, Gnostiklerin anlattıkları İsa aynı
kişi olamaz.
Gnostik İncillere incil adının verilmesi de doğru değildir.
Gerçeğin İncili’nin, Filip İncili’nin veya Tomas İncili’nin
İsa’nın doğumunu, yaptıklarını, ölümünü ve yaşamını anlatmadıkları
oldukça açıktır. Eski Antlaşma’nın da desteklemediği Gnostik
İnciller, Hristiyan yaşamının nasıl olması gerektiğine veya son
zamanlarda neler olacağı konularına değinmezler. İnsanın
çürümüşlüğünün tek sebebinin bilgiden yoksun olmak (cehalet)
olduğunu öğreten Gnostik İnciller, günahın etkilerini hiçe
saymaktadırlar. Bu nedenle Nag Hammadi Kütüphanesi’ndeki belgeleri
Gnostik İnciller olarak adlandırmak yerine, Gnostik Belgeler
olarak adlandırmamız daha uygun olur.
F.F. Bruce Tomas İncili hakkında şöyle demiştir: “Sadece İsa’nın
söylediklerinin anlatıldığı bir kitaba İncil diyemeyiz, çünkü
İncil’in İncil olabilmesi için İsa’nın tutuklanmasıyla başlayan
acılarının ve dirilişinin de anlatılması gerekir. İsa’nın acıları,
çarmıhı ve dirilişi İncil’in özünü oluşturur. İsa’nın acılarını,
çarmıhını ve dirilişini anlatmayan Tomas İncili, tanım itibariyle
İncil olamaz.”[viii] Yeni Antlaşma’nın tersine Tomas İncili Yahudi
karşıtı, Eski Antlaşma karşıtı, dini tapınma karşıtı ve neredeyse
ahlak karşıtı öğretilere yer vermektedir.
Yeni Antlaşma’daki Matta, Markos, Luka ve Yuhanna İsa’nın
doğumunu, yaptıklarını, öğretilerini, tutuklanışını, acılarını,
çarmıha gerilişini ve dirilişini farklı açılardan anlatmakta ve
okuyucuyu İsa’nın “kurtuluş müjdesine” yönlendirmektedir. Bu
nedenle, İncil’in gerçek anlamda tanımına en uygun kitaplar Matta,
Markos, Luka ve Yuhanna İncilleridir.
Dan Brown’un iddia ettiği gibi, Nag Hammadi yazmaları en eski
Hristiyan kayıtları değildir. Kutsal Kitap’taki bütün kitaplar,
Nag Hammadi yazmaları içerisindeki en eski yazmadan da önce
yazılmıştır.
___________
[i] Adversus
Haereses -Tüm Heretikliğe Karşı
[ii] John Dart, Jesus of Heresy and History and Meaning of the Nag
Hammadi Gnostic Library, San Francisco, Harper and Row Publishers,
1988 sayfa 16
[iii] Gary Habermas, Ancient Evidence for the Life of Jesus
-İsa’nın Yaşamı için İlk Tarihi Kanıtlar- Thomas Nelson Publishers,
1984, sayfa 64
[iv] Nag Hammadi Library, Teachings of Silvanus -Silvanus’un
Öğretileri- 85.24-106.14, sayfa 347
[v] Nag Hammadi Library, Gospel of Thomas –Tomas İncili- kısım 13,
sayfa 119
[vi] F.F. Bruce, Jesus and the Christian Origins Outside the New
Testrament –İsa ve Yeni Antlaşma’nın Dışındaki Hristiyan
Orijinler- B. Eermands Publishing, 1974. Sayfa 118
[vii] F.F. Bruce, sayfa 118
[viii] F.F. Bruce, sayfa 118 |
|
1
2
3
4
5
6
7 |
|
|
|
|
|
|
|