|
|
................... |
|
|
İSLAM'DA YA HEP YA HİÇ'ÇİLİK YOKTUR! |
Ahmet Şahin
ahmetsahin.org |
|
|
................... |
|
................... |
Hayatını, inandığı İslam'a uygun
şekilde yaşamak isteyenlere ümitsizlik veren anlayışlardan biri
de:
- Ya hep ya hiç'çiliktir!..
Evet, bazıları 'ya hep ya da hiç'
diyorlar. Hepsini de yapamayınca hepsini de terk etmeye
kendilerini mecbur sanıyorlar, bu defa hepsinden de mahrum kalma
gibi bir çıkmaza giriyorlar...
Ya hep ya da hiç'çilik bir ifrattır. Her ifrat gibi o da sahibine
hayır getirmez, sonunda ya ifratta bırakır ya da tefrite düşürür,
bir uçtan öteki uca uçurur. Hepsini birden yapmak isterken
hiçbirini de yapamaz hale getirebilir.
İslam'ın koyduğu ifrat tefritten koruyan itidalli kaidelerden biri
şöyle ifade edilir:
- Tamamı yapılamayan bir hayrın tamamının da terk edilmesi
gerekmez!..
- Ma la yüdrekü küllühu, la yütrekü küllühu.. kaidesi bunu ifade
eder...
Öyle ise dini mükellefiyetlerinizi hayalinizde zorlaştırıp da
hakkından gelinemez görevler olarak düşünmeyiniz...
Siz önce yapabildiklerinizden başlayın. Sonra yapamadıklarınızı da
yapma azim ve kararında olun. Göreceksiniz ki, zamanla hayalinizde
zorlaşan konular yavaş yavaş kolaylaşacak hem de çok zevkli ve
lezzetli şekilde yerine getirip huzur ve saadetinize vesile
olacaktır.
Zaten peygamberler müstesna hiçbir kişi, baştan en mükemmel
şekilde başlamış değildir dini hayatına. Bizim gibi sıradan
insanların hemen hepsinin dini hayatı, baştan eksikli ve
noksanlıdır. Yapamadıklarımız olmuş, zaman zaman hata ve
kusurlarımızdan feryat da etmişiz. Ancak bir şey kurtarmıştır
bizi... Bugün yapamıyorsam yarın mutlaka yapacak, o görevimi de
yerine getirmeye muvaffak olacağım, azim ve kararı...
Bu niyet ve azim hepimizi, hatta herkesi kurtaracak güçte ve
kutsiyette bir can simidi olmuştur. Mesela:
- Şikayetçi olduğunuz kötü alışkanlıklarınız mı var?
Korkmayın, önce bir iyi niyete girin, kurtulmak için lazım gelen
irade gücünü gösterin, hemen olmasa bile zamanla alışkanlığınızın
baskısı azalacak, sonra da tümüyle kurtulacaksınız...
Zira Allah samimi olarak kendine yönelenlere sebepler halk eder.
- Bana doğru bir adım atana ben on adımla yaklaşırım, buyuran
Rabbimiz'dir.
- Tesettürde eksiğiniz mi var? Ümidinizi yitirmeyin, niyetinizi
bozmayın, samimi olun. Göreceksiniz ki Rabbimiz, sizi engelleyen
şartları kaldıracak, huzur bulacağınız giyime karşı sevgi ile
dolacak, uygulamada kolaylıklara kavuşacaksınız... Hatta gerçek
huzuru da Yaratan'ın emrine uygun şekilde giyinmekte
bulacaksınız...
- İbadetlerinizde kusurlarınız, ihmalleriniz mi var? Vicdan azabı
mı çekiyorsunuz?
Azminizi azaltmayın. Bu eksiklerinizi de tamamlayacak,
beğeneceğiniz ibadetli mümin haline geleceksiniz. Yeter ki, ya hep
ya da hiç'çilik gibi bir ifrat ve tefritin peşine düşmekten
kendinizi koruyun, istikbalinize ümitle bakın... Şunu da unutmayın
ki:
- Servetini kaybeden yine kazanabilir. Savaşı kaybeden yine zafer
elde edebilir. Ama ümidini kaybeden her şeyini kaybeder. Çünkü,
bunları kazanmak ümitle olur. Ümidini yitirmiş insan başlama
azmini ve iradesini bulamaz ki, kaybettiğini yeniden kazanmaya
yönelebilsin.
Ayet-i kerime, bunun için ikazını net şekilde yapmaktadır:
- Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz!
Bunlara ilave edilecek mühim bir nokta da (çevre) meselesi...
Evet, çevreye dikkat etmeli, bu konularda örnek olarak
yaşayanlarla yakınlık kurmalı, yalnız kalmamalıdır.
Ne dersiniz? Arz ettiğim konularda düşünüp kendimize şöyle bir yol
haritası çizmeye ihtiyaç var mıdır? Yoksa siz bu konuları çoktan
geçmiş, çok daha ilerilerde çevrenize örneklik eder hale mi
gelmişsiniz? Öyle ise şükürler olsun sizin için de, örneklik
ettiğiniz peşinizden gelenler için de... |
|
1
2
3
4
5 |
|
|
|
|
|
|
|