...................
YAHUDİLİK TARİHİ

Projetaladin.org

                         
...................
...................

Yahudi tarihi yaklaşık dört bin yılı ve dünyanın her bir yanına dağılmış yüzlerce değişik topluluğu kapsar. Biz burada eski zamanlardan başlayarak Yahudi milletinin tarihine kısaca bir bakış sunuyoruz.

Eski İsrailoğulları

TYahudilerin tarihi, batıda Nil nehri ile doğuda Dicle ve Fırat nehirleri arasında kalan “Fertile Crescent - Verimli Hilal” adı verilen bölgede başlar. Eski dünyanın kültür merkezleri Mısır ve Babil, Arabistan çölleri ve Anadolu’nun yaylalarıyla çevrili olan Kenaan toprakları, uygarlıkların buluşma yeriydi. Bölgede yıllardan beri kurulmuş ticaret yolları olup, Akabe Körfezi’nde ve Akdeniz kıyılarında da, bölgeyi “Verimli Hilal”in diğer medeniyetlerinin etkilerine açan önemli limanlar vardı.

Geleneksel olarak, dünyanın her bir yanındaki Yahudiler, çoğunlukla İsrail topraklarına yerleşen (İbraniler olarak da bilinen) İsrailoğulları'ndan geldiklerini iddia ederler. İsrailoğulları’nın kökleri İshak ve Yakup’tan geriye Tevrat’taki ataları İbrahim'e kadar uzanır. Yahudi geleneğine göre İsrailoğulları, Yakubun Mısır’a yerleşen oniki oğlunun (birinin adı Yeuda idi) soyundan gelmektedir. Sonradan gelen nesiller Mısır’da yaşarken Ramses II olarak da anılan Mısır firavunu tarafından esir edildiler. Yahudi geleneğine göre, İsrailoğulları Musa Peygamber’in liderliğinde Mısır’dan Kenaan’a göç etti (Mısır'dan Çıkış). Bu olay İsrailoğulları'nı bir millet olarak, Yakubun oğullarının adlarını taşıyan oniki kavime bölünmüş bir topluluk olarak belirtir.

Yahudi geleneğine ve Tevrat’a göre, İsrailoğulları çölde kırk bir yıl dolaştıktan sonra Yeoşua’nın komutası altında Kenaan’ı fethedip bölgeyi oniki kavim arasında böldüler. Bir süre boyunca bu oniki kavim Hâkimler diye bilinen hükümdarlar tarafından yönetildiler. Daha sonra Şaul altında bir İsrail krallığı oluşturuldu; onu Kral Davut ve Süleyman izledi. Kral Davut Kudüs'ü fethedip başkent yaptı. Süleyman'ın döneminden sonra ülke iki kralllığa ayrıldı: kuzeyde on kavimden oluşan İsrail Krallığı ve güneyde Yeuda ve Bünyamin kavimlerinden oluşan Yeuda Krallığı. M.Ö. 8. yüzyılda Asurlu hükümdar V. Şalmaneser İsrail Krallığı’nı ele geçirdi.


Sürgün ve sürgün-sonrası dönemler

Yeuda Krallığı M.Ö. 6. yüzyılın başında Babil ordusu tarafından fethedildi; Yeudalı seçkin tabaka Babil’e sürgün edildi. Ancak daha ileride Yahudilerin en azından bir bölümü Perslerin Babil’i fethetmesinden sonra, Ezra ve Nehemya peygamberlerin liderliğinde ana vatanlarına geri döndüler.

Daha bu noktadan İsrailoğulları’nın arasında gözle görünür politik - dini farklılıklar başlamıştı; bunlardan en önemlileri daha sonra Saddukiler ve Farisiler diye adlandırılacaklardı.


Helenik Dönemde Yahudilik

YM.Ö. 3. üzyılda Yunan felsefesinden etkilenen Yahudilik akımları gelişmeye başladı; İskenderiye’deki önemli Yahudi diasporası, Septuagint’in (Yunancaya tercüme edilmiş Tevrat) derlenmesiyle doruğa ulaştı. Yahudi ilahiyatıyla Helenistik düşüncenin ortak yaşayışının en önemli savunucularından biri Philo’ydu.

Persler Büyük İskender’e yenildiler. İskender’in ölümünden ve imparatorluğunun generalleri tarafından bölünmesinden sonra Seleucid (Silifke) Krallığı oluştu. Helenleşen Yahudilerle dindar Yahudiler arasındaki ilişkilerin bozulması, Seleucid Kralı IV. Antiochus Epiphanes’in (Şabat, sünnet gibi) belirli Yahudi dini törenlerini ve geleneklerini yasaklamasına yol açtı. Bunun sonucu olarak Ortodoks (dindar) Yahudiler, (Makabi olarak da bilinen) Haşmonay Ailesi'nin liderliğinde başkaldırdılar. Bu isyan daha sonra Haşmonay Hanedanı olarak bilinen, M.Ö. 165’ten M.Ö. 63’e kadar süren bağımsız bir Yahudi krallığının oluşmasına yol açtı. Haşmonay Hanedanı zamanla Salome Alexandra, II. Hyrcanus ve II. Aristobulus’un oğulları arasında çıkan iç savaş sonucunda parçalandı. Kral yerine teokratik bir ruhban sınıfı tarafından yönetilmeyi tercih eden millet bu konuda Romalı yetkililerden yardım istedi. Böylelikle Pompey’in liderliğinde Romalılar, yöreyi fethedip yönetimi ele geçirdiler.


Roma yönetimi

Roma idaresi altındaki Yeuda’da önceleri bağımsız bir Yahudi krallığı olmasına rağmen, zamanla yönetim gittikçe Yahudiliğini kaybetti. Yeuda nihayet doğrudan Romalıların ve daha sonra da Yahudi tebaasına katı ve acımasız davranan Hıristiyan idaresinin buyruğuna girdi. M.S. 66 yılında Yeudalılar Romalı hükümdarlara başkaldırmaya başladılar. Ayaklanma, geleceğin Roma imparatorları Vespasian ve Titus tarafından bastırıldı. M.S. 70 yılında Kudüs Kuşatması sırasında Romalılar Kudüs'teki Tapınağın büyük bir kısmını yıktılar; bazı rivayetlere göre Tapınak’ta bulunan kutsal şamdan (Menora) gibi önemli sanat eserlerini de yağmaladılar. Yeudalılar, 2. yüzyılda Julius Severus’un Bar Kohba ayaklanmasını bastırırken bölgeyi yakıp yıkmasına kadar, kendi topraklarında büyük sayılarda yaşamaya devam ettiler. Ancak, bu olay sonucunda 985 köy tamamen yok oldu, Yeuda’nın Yahudi nüfusunun çok büyük bir bölümü öldürüldü, esir olarak satıldı veya kaçmaya zorlandı. Böylece, Kudüs'ten sürgün edilen Yahudiler artık Galile’de yoğunlaştılar.


Diaspora

Yeudalı Yahudilerin çoğu esir olarak satılırken diğerleri Roma İmparatorluğu’nun değişik bölgelerinin vatandaşları oldular. İncil'deki “book of Acts” ve diğer Pavlus metinleri Roma dünyasındaki büyük sayıdaki Helenleşmiş Yahudi toplumlarından söz eder. Bu Helenleşmiş Yahudiler, diasporadan sadece ruhani anlamda etkilendiler; Yahudi inancının temel direği olan, dünyanın birçok yerinde gördükleri eziyetlerin de desteklediği bir yitirme ve vatansızlık hissini özümsediler. Yahudiliği yaymak için yapılan din propagandası ve Yahudi dinine döndürme politikaları sonucu Helen uygarlığında Yahudi dininin yayılması, Romalılara karşı yapılan savaşlarla ve Tapınak-sonrası yıllarda Yahudi değer yargılarının tekrar belirginleşmesiyle sona erdi.

Mişna ve Talmud’da bulunan Tevrat yorumlarının gelişmesi ile Yahudi geleneğinin, Tapınağa bağlı bir dinden, Diaspora geleneklerine göre yeniden yapılanmasının gerçekleşti.


İsrail toprakları

Bn ar Kohba ayaklanmasının başarısızlığına rağmen, İsrail topraklarında kayda değer sayıda Yahudi yaşamaya devam etti. Filistin’de kalan Yahudiler, bölgeye ard arda gelen işgalcilerle pek çok deneyim ve silahlı çatışmalar yaşadılar. En ünlü ve önemli Yahudi metinlerinin bazıları bu dönemlerde İsrail kentlerinde yazıldı. Kudüs Talmudu, Mişnanın bitirilmesi ve nikud sistemi bunlara birkaç örnektir.


Bizans dönemi

Yahudiler Roma İmparatorluğu’nun her bir yanına yayılmıştı ve bu durum orta ve doğu Akdeniz bölgelerindeki Bizans yönetimi altında, daha küçük bir çapta devam etti. Militan ve dışlayıcı Hıristiyanlık yönetimi ve diktatöryel politika izleyen Bizans İmparatorluğu, Yahudilere iyi davranmadı ve imparatorluk altındaki diaspora Yahudilerinin durumu kötüleşip ve nüfuzu gittikçe azaldı.

Yahudileri Hıristiyan dinine döndürmek, Hıristiyanların resmi politikasıydı ve Hıristiyan yönetim bu iş için Roma’nın resmi yetkisini kullanıyordu. Yahudiler M.S. 351 yılında, Gallus adındaki valinin gittikçe artan baskılarına karşı baş kaldırdılar. Gallus ayaklanmayı bastırdı ve Galile’de isyanın başladığı ana kentleri yerle bir etti. İki büyük hukuk akademisinin konumlandığı Tzippori ve Lydda kentleri bir daha toparlanamadı.

Her şeye rağmen, Tiberya’da Nasi, II. Hillel ayın aylık gözlemlenmesine gereksinim olmayan bir resmi takvim oluşturdu. Aylar tespit edildi ve takvimin kullanılması için Yeuda’nın yetkisine gerek kalmadı. Aynı zamanlarda Tiberyus’taki Yahudi akademisi birleştirilmiş Mişna’yı ve yorumlarla açıklamaları, Yuda HaNasi'nin ölümünden sonra nesiller boyunca dini inceleyen akademisyenlerin geliştirdiği yorumları toparlamaya başladı. Metin, Mişna'nın sırasına göre düzenlenmişti: Her Mişna paragrafından sonra o Mişna’yla ilgili bütün yorumların derlemeleri, hikâyeler ve cevaplar yazılıydı. Bu metnin adı Kudüs Talmudu’ydu.

Yahudilerin Bizans hükümranlığı altındaki istikrarsız yaşamı çok uzun süre devam edemedi; bu da büyük bir çapta, uzaktaki, çok sayıda Yahudi yaşayan Arap yarımadasında (bkz: İslam Yönetimi Altında Yahudilerin Tarihi) İslam dininin patlamasıyla ilgiliydi. İslam Halifeliği 636’da, Yarmuklu Savaşı’ndaki zaferinden sonra birkaç yıl içinde Bizanslıları Kutsal Topraklar’dan (veya modern İsrail, Ürdün, Lübnan ve Suriye olarak tanımlanan Levant’tan) attı. Bizanslıların Yahudilere karşı zulmünün ispatı Yahudilerin geriye kalan Bizans topraklarından Halifelik topraklarına kaçıp yüzyıllar boyunca burada yaşamalarında belirgindir.

Bütün bunlara rağmen Bizans İmparatorluğu’ndaki Yahudi cemaatinin nüfusu birçok imparatorun (özellikle Jüstinyen) Anadolu Yahudilerini zorla Hıristiyanlığa döndürme girişimlerinden etkilenmedi, çünkü bu girişimler genellikle başarısız oldu.

 
1     2     3     4