Aristoteles'in babası Nikomakhos,
Büyük İskender’in büyükbabası Makedonya kralı III. Amyntas'ın
saray hekimiydi. Genç Aristoteles böylece tıbbın öncüsü
Hipokrates'e değin geri giden ve tıbbın kurucusu Sağlık Tanrısı
Asklepios'tan kaynaklanan uzun bir doğabilim geleneği içinde
yetişti.
Düşünsel gelişimi içinde doğal olayların gözlemlenmesine verdiği
önem ve Atina'da kendi kurduğu okulda (Lykeion) hekimlik
eğitiminin yar alması onun gençliğinde ağır bir eğitimden
geçtiğini gösterir Babası ölünce Aristoteles İÖ 367'de henüz 17
yaşındayken Platon'un Atina'daki Akademia'sına gönderildi. Orada
20 yıl Platon ile birlikte felsefe diyaloglarında bulundu. İÖ
347/348 'de Platon'un ölmesi üzerine Akademia'nın başına yeğeni
Speusippos geçti. Aristoteles'de bazı araştırmacılara göre bu
göreve atanmadığı için, bazılarına görede o sıralarda Makedonya'ya
karşı bir siyasal havanın egemen olmasından dolayı Atina'dan
ayrıldı.
Düşünsel gelişiminin ikinci döneminde Aristoteles arkadaşı
Khalkedonlu Ksenokrates ve sonraki belli başlı izleyicilerden
Erosos'lu Theophrastos ile birlikte o sıralarda yeni kurulmakta
olan Assos kentinde(bugün Batı Anadolu'da Behramkale) yeni bir
akademi oluşturdu. Burada hükümdar Hermeias'ın öğretmeni ve onun
yeğeni ve evlatlığı Pythias ile evlendi. Pythias bir kız çocuk
doğurduktan sonra ölünce , Aristoteles Herpyllis ile evlendi.
Aristoteles Assos'da mutlu geçirdiği anlaşılan üç yıldan sonra
yakındaki Lesbos(Midilli) Adasının başkenti Mytilene'ye yerleşti.
Ve orada adanın yerlisi olan öğrencisi Theophrastos ile birlikte
Akedemia'ya benzer bir felsefe çevresi kurdu. Doğabilim
araştırmalarına daldı. Düşünsel gelişmesi içinde astronomi ve buna
bağlı kuramsal çalışmalardan ayrılarak yeryüzüne özelliklede
biyolojiye ilgi duyması bu döneme rastlar.
İÖ 343-342'de Makedonyalı II. Philiphos, Aristoteles' i Pella'daki
başkentine 13 yaşındaki oğlu İskender'e öğretmenlik etmeye
çağırdı. Üç yıl kadar süren bu eğitimde Aristoteles, İskender'e
ağırlıkla Homeros'u tiyatroya dayalı sanatı ve ayrıca politikayı
konu alan bir öğrenim programı uyguladı. Siyasete olan ilgiside bu
dönemde yoğunlaştı. Ama İskender'in siyasal görüşlerinin
Aristoteles'inkilerden çok fazla etkilendiği söylenemez. Ayrıca
İskender'in kurduğu büyük imparatorluk düşünsel olarak
Aristoteles'in kent devleti(polis) anlayışını temel alan siyaset
görüşüne uygun değildir.
İÖ 339'da doğum yeri olan Stagiros'a dönen Aristoteles, İÖ 335'te
yeniden Atina'ya gitti. Bu sırada Speusippos ölmüş, Akademia
başsız kalmıştı. Ama Akademialılar Aristoteles yerine
Ksenokrates'i başkan seçince o da kent dışında Apollon Lykeion'a
adanan kutsal koruluk içinde bazı binalar kiralayarak, kendi
okulunu kurdu.
İÖ 323'te Büyük İskender ölünce Atina'da Makedonya’ya karşı
eğilimler yeniden ortaya çıktı. Ve Aristoteles 20 yıl önce yazdığı
bir şiir nedeniyle en büyük suç sayılan dinsizlikten yargılandı.
Suçlu bulunacağı kesinlik kazanınca izleyicileriyle birlikte
Atina'nın kuzeyindeki Eurips boğazında, Khalkis'e gitti.
Aristoteles bir yıl sonra bir mide rahatsızlığından öldü.
Aristoteles öteki bilimler için bir alet olarak gördüğü mantık
biliminin kurucusu kabul edilir. Aristoteles mantığı, insanı ayırt
eden en önemli yanının dil olduğu, us(logos) sahibi olmasının, söz
edebilen bir varlık olmasına dayandığı görüşünden yola çıkar.
Böylece mantık Aristoteles'in kendi kullandığı terimle
çözümlemedir. Aristotelis'in mantık bilimi ile birlikte felsefe
tarihine en özgün katkısını oluşturan metafizik aslında kendi
kullandığı bir ad değildir. Bu bigi dalı Aristoteles'e göre
varlığı varlık olarak ele alan ve onun ‘’ne’’liğini araştıran
felsefe dalıdır. Aristoteles bu bilgi dalının tek özgür bilim
olduğunu çünkü kendinden başka bir amacı bulunmadığını söyler,
bunu insanın doğal olarak merak güdüsünün ürünü olduğunu vurgular.
Bilimleri türleri açısından sınıflandıran Aristoteles temelde üç
kuramsal bilimden söz eder. Metafizik, Matematik ve fizik.
Bunların dışında pratik bilimler, belli bir amaç için işlenen
bilimler vardır. Bunlarda tutum ve eylemleri konu edinen etik ve
politika ile üretime yönelik yapılmış ve yazılmış sanatların
bilimleridir. Varlığın sürekli ve bitmeyen bir evren içinde ‘’ne’’liğini
ve çeşitliliğini ele alan Aristoteles bütün varlıkların ve
değişimlerinin mantıksal olarak geriye götürülmesi biçiminde
geliştirdiği "neden" görüşüyle bunların en son nedeni olarak bir
hareket etmeyen hareket ettirici ve "ilk neden" düşüncesine
ulaşır. Bu kavram ve ona ulaşan usavurma zinciri, sonraları hem
Hıristiyan hem Müslüman düşünürlerce tanrının varlığının kanıtı
olarak kullanılmıştır.
Atina’ya tekrar dönerek Likeion’u kurdu. Burada 12 yıl ders verdi.
Büyük İskender’in 323 de ölmesinden sonra, dinsizlik suçlamasıyla
karşılaştı. Atina’dan kaçmak zorunda kaldı. 322 de Khalkis’te
öldü.
Aristoteles'in temel eserleri, mantık ve bilgi kuramı üzerine altı
incelemeden oluşan Organon, doğa felsefesini açıkladığı ‘’Gökler
Üzerine’’, ‘’Fizik ve Varlığa Geliş’’ ve ‘’Yokoluş Üzerine’’dir.
Psikoloji konusundaki iki temel eseri, Hayvana Dairle, Parva
Naturalia olan Aristoteles'in varlık konusundaki ünlü eseri
Metafiziktir. Siyaset felsefesi alanında Politikayı, estetik
alanında, ‘’Poetika’’ ve ‘’Retoriki’’ yazmış olan filozofun, ahlak
alanındaki temel kitabı ‘’Nikomakhos'a Ahlak’’tır.
Temel İlkeleri: Aristoteles'in bir filozof olarak en önemli
özelliği, onun sağduyuya olabildiğince yakın bir düşünür
olmasıdır. Hem Platon'un İdealarına ve hem de Demokritos'un maddi
atom görüşüne karşı çıkan Aristoteles, hem ahlaki değerleri
teminat altına alacak bir teori ve hem de bilimsel doğruları
ortaya koyacak bir kuram, bilime ve ahlaka hakkını verebilmek
için, atomlar veya idealar benzeri gözle görülemez varlıkların
varoluşunu öne sürmeyecek bir teori arayışı içinde olmuştur. Onun
bulduğu çözüm töz öğretişidir. Buna göre, tözler tüm özellikler
için dayanak olan nihai gerçeklik ve öznelerdir. Söz konusu nihai
gerçeklikler somut şeylerdir ve somut şeyler için de
Aristoteles'in gözde örnekleri biyolojik bireylerdir. Tözler nihai
gerçekliklerdir, zira tözler varolmadığı takdirde, başka hiçbir
şey, tözün özellikleri olarak tümeller de varolmayacaktır.
Bu varlık öğretişiyle Aristoteles, Platon'un İdealarının, onun
yanlışlıkla bireyler olarak gördüğü tümeller olduğunu öne sürer.
Tümeller gerçekten de vardırlar, fakat onlar varoluşları için
tikel nesnelere, bireysel şeylere bağlıdırlar. Gerçekten
varolanlar tümeller değil de, ağaçlar ve kediler benzeri, dış
dünyada karşılaştığımız nesnelerdir.
Mantık
Aristoteles, mantık alanında, mantık çalışmalarına on dokuzuncu
yüzyıla kadar temel olmuş bir mantık sistemi kurmuştur. Mantığı
her türden bilgi edinme süreci için bir araç olarak gören
Aristoteles'in mantığının en önemli yönü, 'belli şeyler kabul
edildiğinde, başka şeylerin onlardan zorunlulukla çıktığı' bir
konuşma olarak tanımlanan tasımdır. Aristoteles, bir önermedeki
öznenin, yüklemine on farklı şekilde bağlandığını gösteren on
kategoriden söz eder. Onun mantığı yalnızca insan zihnindeki
düşünce faaliyetlerini betimlemekle ve dile ilişkin gramatikal bir
analiz sağlamakla yetinmeyip, aktüel şeyler arasındaki ilişkilerle
ilgili bir kuramı ifade eder.
Bilgi
Aristoteles'e göre, bilgi tümel olanın, formun bilgisidir, bu
nedenle yargıda dile getirilebilir olan bir bilgi, formlar
arasındaki özsel bağlantılara ilişkin bir kavrayıştan meydana
gelir. Aristoteles'in gözünde bir şey hakkında doğru bir bilgiye
sahip olmak, o şeyi türler ve cinsler hiyerarşisi içinde bir yere,
bir tür ve cins içine yerleştirebilmek ve dolayısıyla neyin onun
için özsel olduğunu bilebilmektir; bu ise, özsel tanım yoluyla
olur. Aristoteles'e göre, bir şeyin özünü vermek, o şeyin nedenine
ilişkin bir açıklama ortaya koymaktır. Bundan dolayı, Aristoteles
bir şeyin nedenini ortaya koyabildiğimiz zaman, ilk elden, gerçek
bilgimiz olduğunu söyler. Bir şeyin nedenini vermek ise, o şeyin
özünün ilk ilkelerden başlayarak tanıtlanmasını içerir; bilimin
işlevi budur.
Metafizik
Onda metafizik, var olanı var olmak bakımından ele alan, var olan
bir şey olmanın ne anlama geldiğini araştıran bilimdir. Onun
metafiziği çok büyük ölçüde mantık konusundaki görüşlerine ve
biyoloji alanındaki çalışmalarına dayanır. Buna göre, mantıksal
bakış açısından, 'var olmak' onun gözünde, hakkında
konuşulabilecek ve tam olarak tanımlanabilecek bir şey olmaktır.
Buna karşın biyoloji alanındaki çalışmaları açısından, 'var olmak'
dinamik bir süreç, bir değişme süreci içinde olmak anlamına gelir.
Şu halde, 'var olmak' Aristoteles için, bir şey olmak anlamına
gelir. Bundan dolayı, ona göre gerçekten var olan, Platon'da
olduğu gibi tümeller değil de, bireylerdir, 'şu' diye
gösterdiğimiz belirli bir doğaya sahip olan varlıklardır. Onlar,
Aristoteles'in mantıkla ilgili eserlerinde sözünü ettiği nicelik,
nitelik, ilişki, yer gibi kategorilerin, temel nitelik ya da
yüklemlerin kendilerine yüklenebildiği öznelerdir.
İşte Aristoteles, kendisine tüm kategorilerin yüklendiği bu özneye
'töz' adını verir. Onda var olmak belirli türden bir töz olmaktır.
Töz, aynı zamanda dinamik bir sürecin ürünü olarak ortaya çıkan
bireysel varlık olarak da tanımlanır. Bu bakımdan ele alındığında,
metafizik varlığı, yani var olan tözleri ve tözlerin nedenlerini,
yani tözleri varlığa getiren süreçleri konu alıp araştıran, tüm
varlıkların temelindeki temel bilimdir.
Aristoteles'te töz bir madde ve bir formdan meydana gelir. O her
ne kadar maddeyle formu birbirinden ayırsa bile, doğada bizim
hiçbir zaman maddeden yoksun bir formla da, formdan yoksun bir
maddeyle de karşılaşmadığımızı belirtmeye özen gösterir. Varolan
her şey somut bir birey olarak varolur ve her şey maddeyle formun
bir birliği olarak ortaya çıkar. Şu halde, töz form ve maddeden
meydana gelen bileşik bir varlıktır. Bundan dolayı,
Aristoteles'te, ayrı formlardan, duyusal dünyanın dışında olan bir
İdealar dünyasından söz etmek olanaklı değildir. Form, ayrı bir
yerde değil de, bu duyusal dünyada ve tözün bileşenlerinden biri
olarak varolur.
Madde ve form ayrımı, Aristoteles'e göre, doğada varolan her şeye
uygulanmak durumunda olan bir ayrımdır. Aristoteles'te bileşik
tözleri meydana getiren madde ve formdan yalnızca form şeylerdeki
bilinebilir öğeye karşılık gelir. Maddenin, şeylerin insan zihni
tarafından ayırt edilemeyen, yapıdan ve belirlemeden yoksun,
bilinemez bileşeni olduğu yerde, form insan zihni tarafından
bilinebilen, yani tasvir edilebilen, tanımlanabilen,
sınıflanabilen ve başkalarına aktarılabilen yöndür. İnsan zihni,
Aristoteles'e göre, duyu algısında şeylerin duyusal formunu, buna
karşın kavramsal bilgide de akılla anlaşılabilir olan formunu
alır.
Aristotales (Ek Bilgiler)
Milattan önce 384-322 yılları arasında yaşamış olan ünlü Yunan
bilim adamı ve filozof. Mantığı, metafiziği, fiziği ve
biyolojisiyle, modern çağa kadar tek ve en büyük otorite olmuş
olan düşünür.
Temel İlkeleri: Aristoteles'in bir filozof olarak en önemli
özelliği, onun sağduyuya olabildiğince yakın bir düşünür
olmasıdır. Hem Platon'un idealarına ve hem de Demokritos'un maddi
atom görüşüne karşı çıkan Aristoteles, hem ahlaki değerleri
teminat altına alacak bir teori ve hem de bilimsel doğruları
ortaya koyacak bir kuram, bilime ve ahlaka hakkini verebilmek
için, atomlar veya idealar benzeri gözle görülemez varlıkların var
oluşunu öne sürmeyecek bir teori arayışı içinde olmuştur. Onun
bulduğu çözüm töz öğretisidir. Buna göre, tözler tüm özellikler
için dayanak olan nihai gerçeklik ve öznelerdir. Söz konusu nihai
gerçeklikler somut şeylerdir ve somut şeyler için de
Aristoteles'in gözde örnekleri biyolojik bireylerdir. Tözler nihai
gerçekliklerdir, zira tözler var olmadığı takdirde, başka hiçbir
şey, tözün özellikleri olarak tümeller de var olmayacaktır.
Bu varlık öğretisiyle Aristoteles, Platon'un idealarının, onun
yanlışlıkla bireyler olarak gördüğü tümeller olduğunu öne sürer.
Tümeller gerçekten de vardırlar, fakat onlar var oluşları için
tikel nesnelere, bireysel şeylere bağlıdırlar. Gerçekten var
olanlar tümeller değil de, ağaçlar ve kediler benzeri, dış dünyada
karşılaştığımız nesnelerdir.
Mantık: Aristoteles, mantık alanında, mantık çalışmalarına on
dokuzuncu yüzyıla kadar temel olmuş bir mantık sistemi kurmuştur.
Mantığı her türden bilgi edinme süreci için bir araç olarak gören
Aristoteles'in mantığının en önemli yönü, 'belli şeyler kabul
edildiğinde, başka şeylerin onlardan zorunlulukla çıktığı' bir
konuşma olarak tanımlanan tasımdır. Aristoteles, bir önermedeki
öznenin, yüklemine on farklı şekilde bağlandığını gösteren on
kategoriden söz eder. Onun mantığı yalnızca insan zihnindeki
düşünce faaliyetlerini betimlemekle ve dile ilişkin gramatikal bir
analiz sağlamakla yetinmeyip, aktüel şeyler arasındaki ilişkilerle
ilgili bir kuramı ifade eder.
Bilgi: Aristoteles'e göre, bilgi tümel olanın, formun bilgisidir,
bu nedenle yargıda dile getirilebilir olan bir bilgi, formlar
arasındaki özsel bağlantılara ilişkin bir kavrayıştan meydana
gelir. Aristoteles'in gözünde bir şey hakkında doğru bir bilgiye
sahip olmak, o şeyi türler ve cinsler hiyerarşisi içinde bir yere,
bir tür ve cins içine yerleştirebilmek ve dolayısıyla neyin onun
için özsel olduğunu bilebilmektir; bu ise, özsel tanım yoluyla
olur. Aristoteles'e göre, bir şeyin özünü vermek, o şeyin nedenine
ilişkin bir açıklama ortaya koymaktır. Bundan dolayı, Aristoteles
bir şeyin nedenini ortaya koyabildiğimiz zaman, ilk elden, gerçek
bilgimiz olduğunu söyler. Bir şeyin nedenini vermek ise, o şeyin
özünün ilk ilkelerden başlayarak tanıtlanmasını içerir; bilimin
işlevi budur.
Metafizik: Onda metafizik, var olanı var olmak bakımından ele
alan, var olan bir şey olmanın ne anlama geldiğini araştıran
bilimdir. Onun metafiziği çok büyük ölçüde mantık konusundaki
görüşlerine ve biyoloji alanındaki çalışmalarına dayanır. Buna
göre, mantıksal bakış açısından, 'var olmak' onun gözünde,
hakkında konuşulabilecek ve tam olarak tanımlanabilecek bir şey
olmaktır. Buna karşın biyoloji alanındaki çalışmaları açısından,
'var olmak' dinamik bir süreç, bir değişme süreci içinde olmak
anlamına gelir. Su halde, 'var olmak' Aristoteles için, bir şey
olmak anlamına gelir. Bundan dolayı, ona göre gerçekten var olan,
Platon'da olduğu gibi tümeller değil de, bireylerdir, 'su' diye
gösterdiğimiz belirli bir doğaya sahip olan varlıklardır. Onlar,
Aristoteles'in mantıkla ilgili eserlerinde sözünü ettiği nicelik,
nitelik, ilişki, yer gibi kategorilerin, temel nitelik ya da
yüklemlerin kendilerine yüklenebildiği öznelerdir.
İşte Aristoteles, kendisine tüm kategorilerin yüklendiği bu özneye
'töz' adini verir. Onda var olmak belirli türden bir töz olmaktır.
Töz, aynı zamanda dinamik bir sürecin ürünü olarak ortaya çıkan
bireysel varlık olarak da tanımlanır. Bu bakımdan ele alındığında,
metafizik varlığı, yani var olan tözleri ve tözlerin nedenlerini,
yani tözleri varlığa getiren süreçleri konu alıp araştıran, tüm
varlıkların temelindeki temel bilimdir.
Aristoteles'te töz bir madde ve bir formdan meydana gelir. O her
ne kadar maddeyle formu birbirinden ayırsa bile, doğada bizim
hiçbir zaman maddeden yoksun bir formla da, formdan yoksun bir
maddeyle de karşılaşmadığımızı belirtmeye özen gösterir. Var olan
her şey somut bir birey olarak var olur ve her şey maddeyle formun
bir birliği olarak ortaya çıkar. Şu halde, töz form ve maddeden
meydana gelen bileşik bir varlıktır. Bundan dolayı,
Aristoteles'te, ayrı formlardan, duyusal dünyanın dışında olan bir
idealar dünyasından söz etmek olanaklı değildir. Form, ayrı bir
yerde değil de, bu duyusal dünyada ve tözün bileşenlerinden biri
olarak var olur.
Madde ve form ayrımı, Aristoteles'e göre, doğada var olan her şeye
uygulanmak durumunda olan bir ayrımdır. Aristoteles'te bileşik
tözleri meydana getiren madde ve formdan yalnızca form şeylerdeki
bilinebilir öğeye karşılık gelir. Maddenin, şeylerin insan zihni
tarafından ayırt edilemeyen, yapıdan ve belirlemeden yoksun,
bilinemez bileşeni olduğu yerde, form insan zihni tarafından
bilinebilen, yani tasvir edilebilen, tanımlanabilen,
sınıflanabilen ve başkalarına aktarılabilen yöndür. İnsan zihni,
Aristoteles'e göre, duyu algısında şeylerin duyusal formunu, buna
karşın kavramsal bilgide de akılla anlaşılabilir olan formunu
alır.
Aristoteles'in Önemli Sözleri
Arzu öyle bir şeydir ki, hiç doymak bilmez; bir çok insanların
hayatı, arzuları doyurma yollarını aramakla geçer.
Adalet ilkin devletten gelmelidir. Çünkü hukuk, devletin toplumsal
düzenidir.
Bilim, iyi zamanlarda servet, kötü zamanlarda bir sığınak ve iyi
bir yol göstericidir.
Bir dost kimdir? İki vücutta bulunan tek bir ruhtur.
Çünkü doğaya güvenilir, paraya değil
Dünya bir hücredir yalnızlığa seni iten; fakat seni düşündürüp
olgunlaştıran ortamda olabilir.
Demokrasi despotizmin en ileri şeklidir.
Erdem ve kabiliyet yönünden üstün olan kimselerin arkasından
gitmek ve onlara uymak doğrudur.
Erdem bilincine sahip olmak yeterli değildir. Erdeme erişmek için
ya da iyi insan olmak için çaba göstermeliyiz.
En büyük suçlar, gerekli olanı değil de, fazla olanı elde etmek
için işlenir.
Fazileti olmayan insan, hayvanların en kirlisi, en vahşisi, en
muhteris ve en doymak bilmez olanıdır.
Gerçek mutluluk mal ve mülke sahip olmak ile değil, akıl ve erdeme
sahip olmak ile mümkündür.
Herkes en fazla kendi çıkarını, en az başkalarının çıkarını
düşünür.
Hukuk her şeyin üzerinde olmalıdır.
Her devinim, ne denli hızlıysa o denli devinimdir.
İyi, basit; kötü ise çok yönlüdür.
İnsanları iyi yapan yasalardır.
İyi iki anlama gelir: Birisi mutlak iyidir. Diğeri ise birisi için
iyi olandır.
İnsanoğullarının yönetimi sanatı üzerinde düşünen herkes,
devletlerin geleceğinin gençlerinin eğitimine bağlı olduğu
konusunda ikna olmuşlardır.
İlkeler ya da ilk nedenler bilimidir felsefe.
İyiliğe gücün yetmezse, kötülük etme.
İnsan düşünen bir hayvandır, insanları tanıdıkça hayvanlara saygı
duyuyorum.
İradene hakim fakat vicdanına esir ol.
İşler, iş olarak şerefli veya şerefsiz diye ayrılmazlar.
Yapılışlarındaki maksada göre şerefli veya şerefsiz olurlar.
Kanun düzendir, iyi kanun iyi düzendir.
Kimse tesadüfle veya onun vasıtasıyla doğru ve akıllı olmaz.
Mevkilerini para ile satan kimseler, masraflarını geri almak
yoluna düşerler.
Sözün en güzeli, söyleyenin doğru olarak söylediği, dinleyenin de
yararlandığı sözdür.
Zayıf, daima adalet ve eşitlik ister, halbuki bunlar kuvvetlinin
umurunda bile değildir.
Sabır acıdır, fakat meyvesi tatlıdır.
Sevmek acı çekmektir, sevmemek ölmek.
Platon benim için azizdir ama hakikat daha azizdir.
Tek istikrarlı devlet, tüm insanların yasa önünde eşit olduğu
devlettir.
Umut, uyanık adamın rüyasıdır.
Umut insanı uyandıran bir rüyadır. |