20. yüzyılın dahi sanatçısı Picasso,
hayatı ve eserleri ile hiç şüphesiz tüm dünyanın ilgisini
kazanmayı başardı. 20. yüzyılda Batı sanatının en önemli
isimlerinden olan Pablo Picasso, aynı zamanda en çok milyon
doların üzerinde satılan resme de imza atan isim. Malaga doğumlu olan Picasso, 50. doğum
gününe geldiğinde artık tüm dünya tarafından tanınan bir modern
sanatçı olmuştu. Picasso'dan evvel hiç kimse kendi yaşam süresince
başarısının meyvelerini toplayamamıştı. 16. yüzyılın dehalarından
Titan'ın veya 17. yüzyılın vazgeçilmez ismi Velasquez'in bir kaç
bin kişiden fazla hayranı olmadığını da hatırlatalım. Ancak
Picasso'nun hayran kitlesinin yüz milyonlarca kişiden oluştuğu bir
gerçek. Picassonun hayatı ve eserleri dillere destan oldu, hatta
filmlere bile konu oldu.
Picasso'nun Sivri Görüşleri
Batıl inançları ve ilginç bir mizah anlayışı olan Picasso,
tartışmalı özel hayatı ile gazetelere de sık sık konu oldu.
Picasso'nun özellikle kadınlarla olan ilişkileri eleştirildi.
Örneğin kadınlar hakkında söylemiş olduğu "Kadınlar ya tanrıça
gibidirler, ya da paspas gibi" görüşü feministleri ayağa kaldırmış
olsa da, kadınlar bu düşüncelerini bile bile sanatçının büyüsüne
kapılmaktan kendilerini alamıyorlardı.
Picasso'nun hayatının dönüm noktalarına bir göz atalım:
Picasso 1881 yılında İspanya'nın Malaga şehrinde dünyaya geldi.
1904 yılında Paris'e yerleşti.
1910 yılında Georges Braque ile Kübizm üzerine çalışmaya başladı.
1937 yılında Guernica tablosu ile İspanyol İç Savaşı'nda
bombalanan Bask bölgesini ölümsüzleştirdi.
1962 yılında Sovyetler Birliği'nden İkinci Lenin Barış Ödülü'nü
aldı.
1973 yılının Nisan ayında Fransa'da öldü.
1980 yılında New York'un ünlü Modern Sanatlar Müzesi'nde açılan
Picasso sergisine 1 milyondan fazla ziyaretçi gitti...
Picasso, politik açıdan da şanslı sayılırdı. Her ne kadar Naziler
Picasso'nun sanatını dejenere olarak nitelendirmiş olsa da
Almanlar Paris'i işgalleri sırasında Picasso'yu korudular.
Hiç bir ressam, Michelangelo bile yaşamı süresince kendi şöhretine
bu denli tanık olmadı . Medya tarafından kuşatılan Picasso'nun her
bir hareketi, eseri ve tarz değişikliği tartışma yaratmışsa da
yine dünyayı saran ününü medyada yer almasına borçludur.
20. yüzyılda doğan bütün sanat akımlarına ilham veren Picasso,
Kübizm'in de Georges Braque birlikte yaratıcısı olarak tarihe
geçti. Belki de Picasso'nun etkilemediği tek sanat akımı olan
Soyut Resim dalı bir istisna olarak kabul ediliyor.
Alışılmışın dışında metal üzerine, tahta veya bronzla çalışan
Picasso, heykeltraşlık alanında da çok etkili oldu. Mesela bir
gitarı parçalar oluşturarak meydana getiren Picasso bir kalıp
halinde çalışmak yerine parçaları bir araya getirme tekniği ile de
biliniyor. Kolaj tekniği olarak bilinen değişik kâğıt parçalarını
yüzeye yapıştırarak bir bütün yaratma tekniği de Picasso nun
Braque ile başlatmış olduğu modern sanat tekniklerinden biri.
Sürrealistlere hiç bir zaman dahil olmasa da, Picasso 1920'lerde
ve 1930'larda insanın vücudunu korkunç şekilde resimleyerek yankı
uyandırdı. Aynı şekilde şiddet içeren üslubu ile Eros ve
Thanatos'un erotik portrelerini de yaptı. Picasso'nun realist bir
ressam olmamasına rağmen Guernica adlı eseri tarihin en etkileyici
politik eserleri arasında yer almaktadır.
Modern Dünyada Yaşam
Picasso bir dahi olarak kabul
ediliyor. Mavi ve pembe dönemleri ise 19. yüzyılın Sembolist
akımının yansımaları olarak kabul ediliyor. Modern dünyada
yaşamanın tecrübesi ile Modern Sanatı yaratan Picasso, hayatının
çoğunu Paris'te geçirdi. Modern dünyanın bir parçası olan
gazeteler, afişler, posterler, ve işaretler; hep Kübizm akımının
esin kaynakları idi.
Picasso ne bir felsefeci ne de bir matematikçi idi. Ancak
Braque'la birlikte 1911 ve 1918 yılları arasında yapmış olduğu
çalışmalar herkesin kafasını karıştırdı. Henüz Pop Art
sanatçılarının hiç biri doğmamışken Picasso, Pop Art'ın
dinamiklerinden istifade ediyordu bile.
Kübizm; anlaşılması zor, karmaşık bir üslup olmasına rağmen 20.
yüzyılın en etkin sanat akımı olarak kabul görüyor. Picasso
kendini başkalarından soyutlamak istermişçesine gidip geçmişteki
klâsik akıma kendini kaptırdı. Picasso'nun o dönemdeki eserlerinde
Corot ve Ingres gibi klasik sanatçıların etkilerini
gözleyebilirsiniz.
Picasso'nun klasik dönemi aynı zamanda özgürlük hareketi olarak da
değerlendiriliyor. Braque'den sonra, hayatının geri kalan kısmında
Picasso hep yalnız çalıştı. Bir başka ünlü ressam olan Matisse ile
hayatının sonuna doğru dostluk kurdu. Picasso'nun yakın çevresi
yazarlar ve şairlerden oluşuyordu.
Modern Sanattan Kopuş
Halk, Picasso'yu Modern Sanatçı olarak değerlendirmiş olsa da
Picasso Modern Sanattan kopmuştu. Dünyanın önde gelen modern
ressamlarından Kandinsky ve Mondrian kendi eserlerini insanlığın
evrimi ve gelişimi olarak görüyorlardı. Ancak Picasso kendini
ütopik bir ressam olarak görüyordu.
Bir amaç için yapılan sanatı gülünç diye nitelendiren Picasso,
"Yaptığım her şeyi bugün çerçevesinde kalması dileğiyle yapıyorum"
diyerek, "Söylenmesi gereken bir şey olduğunu düşündüğümde ne
geçmişi ne de geleceği düşünürüm, sadece o anı göz önünde
bulundururum" diye de devam ediyor.
Sanatı kendini ifade etmenin en özgür şekli olarak gören Picasso,
"Resimlerim beni sürükler" demiş. Ne Matisse, ne Mondrian, ne de
Braque gibi modern sanatın önde gelen isimleri Picasso'nun bu son
sözünü onun kadar hissederek yaşayabilmişlerdir.
Sanatında her şey hisler ve arzular üzerine kurulmuştur
Picasso'nun. Amacı bir tutarlılık portresi çıkarmaktan ziyade his
ve duyguların doruk noktasını yakalamaktı. Yarattığı şekillerle ve
bu şekillerin birbirleri ile bağlantısı ile bu anlatmak istediği
doruktaki duyguları ifade etmeye çalışıyordu Picasso. Matisse ve
Pierre Bonnard gibi renk ustası olmadığı bir gerçek. Ancak Picasso
sanatında metaforlar kullanarak adeta Vahi gibi bir ifade katmayı
başarıyordu. Bu özelliği ile modern sanat akımına baş
kaldırıyordu. Zira modern sanatta hikaye anlatımı yoktur. Ancak
Picasso metaforlar kullanarak gizlenmiş bir şekilde hikaye
anlatıyordu eserlerinde.
Kübizm ve Kadınlar
Picasso'nun hayatında Kübizmin
dışında önemli bir yer teşkil eden şey kadınlar idi. Picasso'nun
kadınlarla olan ilişkisini detaylı bir biçimde görebileceğiniz bir
film, geçtiğimiz senelerde sinemada işlendi. Surviving Picasso
adlı filmde Picasso rolünü üstlenen Anthony Hopkins, karmaşık
duygular içerisinde yaşayan eksantrik bir ressamın iç dünyasını
sinemaya aktarmış.
Çıplak kadın figürü, Picasso'nun vazgeçemediklerindendi.
Picasso'nun özelikle 1920'li yıllardan sonra görsel dünyasındaki
her şey çıplak kadınlarla alâkalı idi. Picasso'nun çıplak kadın
figürlerinde, mesela 1930'lu yıllarda metresi Marie-Therese
Walter'in resimlerinde gözlendiği gibi güçlü bir erotizm ve duygu
yüklü olduğunu görüyoruz. Bu resimler, Picasso'nun fantastik iç
dünyasının yansımaları olarak tarihe geçtiler.
Picasso'nun en güzel yılları Les Demoiselles d'Avignon (1907) ile
Guernica'nin (1937) arasındaki o otuz yıllık süreçtir. Bir
süreklilik içerisinde savaş yıllarında ellilerde, altmışlarda ve
yetmişlerde Picasso ressim ve baskılarını yapmayı aralıksız bir
şekilde sürdürdü.
19. yüzyıldan Esintiler
Bazen 19. yüzyılın ressamlarından
esinlenerek yani Velazquez , Goya, Poussin, Delacroix, Manet ve
Courbet gibi isimlerin etkileriyle seriler halinde eserler meydana
getirdi. Hayatının son yıllarında manik ve obsessif bir ruh haline
giren Picasso kendi ölümüne ruhen hazırlanır gibiydi. Picasso'nun
ölümü, toplumda büyük bir boşluk yarattı ve halen bugün kimse
Picasso gibi bir dehanın yerini doldurabilecek potansiyelde değil
dersek yanlış olmaz.
Picasso'nun eserlerine baktığımızda cambazlar, çingeneler,
Akdeniz'in sembolleri olarak kullandığı boğalar, koyunlar ve
çobanlar, Yunan Mitolojisi'nden Minotor gibi karakterler ve
kadınlar en sık rastlanan karakterlerdir. Hayatı boyunca üslubunu
devamlı değiştiren Picasso, resimden heykele, poster tasarımından
tiyatro dekoruna her türlü çalışmaya el attı. 20. yüzyıl
sanatçıları arasında en renkli isim olarak hiç şüphesiz aklımıza
Picasso geliyor. Picasso yaşadığı Yüzyıl'ın tartışmalı
sanatçılarının başında yerini alıyor. Dünyanın en büyük sanat
müzayedelerinde fiyat rekorları kıran Picasso imzalı tablolar,
Guiness Rekorlar Kitabında da yerini koruyor. Bugün Picasso'nun
eserlerini dünyanın en önemli müzelerinde görmek mümkün.
Avenonlu Kızlar
40 yıllık bir sürede yapılmış el
dokuması bir halidir; şu an Sabancı Müzesi'ndeki Picasso'nun
sergisinde asılıdır. Gerçekten muhteşem ve büyük bir tasarım
örneği. Görmenizi tavsiye ederim. |