- Anne
dün gece rüyama kim geldi biliyor musun?
- Hayır kızım, anlat bakayım meleğimin rüyasına kim gelmiş.
- Saçları topuklarına kadar uzun, gözleri dipsiz kuyular
kadar derin, teni Kafkasya'nın karları kadar beyaz,
elleri pamuk şekerlerim kadar yumuşak anne, sesi senin
gibi annecim.
- Kimmiş o kızım?
- Ben kimim biliyor musun, dedi ''hayır'' dedim, ben dilek
perisiyim, dedi. Şimdi benden ne istersen olacak, dedi
ve senin gibi anne kucağına aldı beni kokusu da senin
gibiydi anne. Sonra haydi dileğini söyle, dedi ne
istersen olacak artık, bebek mi istersin araba mı
masal mı ne istersin dedi. Anne biliyor musun benim
aklıma hiç biri gelmedi.
- Ne istemiş benim meleğim bakayım,
- Ona dedim ki, uzak yerdeki arkadaşlarım benim gibi olsun.
Sabah
kalktıklarında anne kokusuyla uyansın, baba güveniyle
gülsünler ,
sokaklarında köşe başlarında salıncaklar olsun benim
gittiğim gibi parklar olsun. Elleri çamur olsun
yüzlerinde oyun çizikleri olsun dizlerinde yara olsun
top peşinde koşan ağabeylerimin, tertemiz elbiseleri
olsun onlarında, bayramları olsun el öpecek amcaları
olsun adları Ahmet, Mehmet olsun savaş çocuğu olmasın.
Ne olur dilek perisi, ne olur televizyondaki amcalar
savaşı anlatırken dedem ağlamasın. Babam her memleket
haberinde bende ölebilseydim demesin ağabeyim geri
dönsün gittiği yerden. Babama ağabeyimi her
sorduğumda 'o bizi görüyor' demesin. Bende göreyim
peri ya da bende onun gibi öleyim peri. Belki babam
bana da 'şehit' der, dedim
- Sen bunlarımı istedin kızım?
- Evet anne. Dedemin, babaannemin istediklerini istedim.
Oradakiler de babaannesinin, dedesinin masallarını
istekleri bilsin istedim anne.
Sence çok mu oldu anne? |