|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
ADİGE ULUSAL KÜLTÜREL KÜRT OTONOMİSİ
|
|
|
Qasımlo Gımım
Özgür Politika
Gazetesi, MHA/Maykop, 01 Mayıs 2003
|
|
|
|
|
|
Ağırlıklı olarak 1988
yılında Ermenistan, Kırgızistan, Kazakistan ve
Azerbaycan'dan göç ederek Adige Cumhuriyetine yerleşen
ve geçimlerini daha çok çiftçilikle sağlayan Kürtlerin
bugünkü nüfusu 5 bin dolaylarında. Rusya
Federasyonu'na bağlı Adige Özerk Cumhuriyeti
Ulusal-Kültürel Kürt Otonomisi Başkanı Xwedêda Ehmed
ile Adige Cumhuriyeti'nde yaşayan Kürtler üzerine
konuştuk.
Adige, Rusya federasyonuna bağlı
özerk bir cumhuriyet. Daha önce Krasnodar Eyaletine
bağlı otonom bir bölge olan Adige, 1992 yılında Rusya
Federasyonuna bağlı özerk bir yönetim statüsüne
kavuştu. Adige'de Adiges-Çerkes, Ermeni, Kürt, Tatar,
Grekler başta olmak üzere birçok halk bir arada
yaşıyor. Başkenti Maykop olan cumhuriyetin nüfusu ise
450-500 bin arasında.
Ağırlıklı olarak 1988
yılında Ermenistan, Kırgızistan, Kazakistan ve
Azerbaycan'dan göç ederek Adige Cumhuriyetine yerleşen
ve geçimlerini daha çok çiftçilikle sağlayan Kürtlerin
bugünkü nüfusu 5 bin dolaylarında. Adige Özerk
Cumhuriyeti Ulusal-Kültürel Kürt Otonomisi Başkanı
Xwedêda Ehmed ile Adige Cumhuriyeti'nde yaşayan
Kürtler üzerine konuştuk. Ermenistan'dayken ilkokul
öğretmenliği yapan Kürt Otonomisi Başkanı Ehmed, 1988
yılında Ermenistan'ın Ararat nahiyesinden göç ederek
Adige Cumhuriyeti'ne yerleşmiş.
Ermenistan'dan Adige'ye göç...
Kürtlerin
henüz otonom bir bölgeyken Çerkez ülkesi topraklarına
yerleştiklerini söyleyen Ehmed, "1987 yılında
Ermenistan ve Azerbaycan arasında yaşanan savaşta
Kürtler arada kaldı. Gelişen milliyetçiliğin etkisiyle
Kürtlerin de hedef haline gelmesi ardından 1987
yılında kaldığımız toprakları terk etmek zorunda
kaldık" diyor. "100 yıldan fazla orada yaşamamıza
rağmen çıkmak zorunda kaldık. Gördük ki orada da
yerimiz yok. Sonuçta başkasının vatanı" demekten de
alıkoyamıyor kendini.
Sovyetler Birliği'nin
yıkılmasından sonra Rusya'nın "bütün devletsiz
halkların yükümlülüğünü üzerine aldığına dair"
taahhütte bulunduğunu hatırlatan Ehmed, "Biz de bu
nedenle bu bölgeye geldik. Bu bölgeye gelmemizde
toprakların verimli olması da etkileyici oldu" diyor.
Ermenistan'dan göç edenlerin bir kısmının ise
Azerbaycan'a gittiğini ancak asimilasyon politikası
nedeniyle birçok Kürdün bu toprakları da terk ederek
farklı alanlara göç ettiğini söyledi.
Kürt
Otonomisi 1996'da kuruldu
Rusya Federasyonu
yasalarına göre bütün halklar, kültürel ve siyasi
oluşumlara gidebilir. Bu yasa çerçevesinde 1996
yılında Ulusal Kültürel Kürt Otonomisi kuruldu. Kürt
halkının temsilcisi olan bu kurum halkın bütün
sorunlarını çözebilecek bir yetkiye sahip. Kurum
devlet yetkilileriyle görüşmeler yaparak, varolan
sorunlara çözüm üretmeye çalışıyor. Bu konuda kültürel
ve siyasal haklara saygılı bir yaklaşım olduğunu
söyleyen Otonomi Başkanı Ehmed, "Bazı bireysel
yaklaşımların ötesinde ciddi bir sorun yok" diyor.
Otonomi kültür-sanat, basın-yayın,
siyaset-diplomasi gibi alanlarda çalışma yürütüyor.
Adige'de Kürtlerin yaşadığı tüm köylerde alt komite ve
köy sorumluları bulunuyor. Bu kişiler yaşanan tüm
sorunlarda polisin ve devlet yetkililerinin muhatap
aldıkları mercii durumundalar.
Vatandaş
olamayan Kürtler var
Adige'ye yerleşen
Kürtlerin özellikle bölgeye gelen göçün artması
üzerine birçok zorlukla karşılaştığını belirten Kürt
Otonomi Başkanı Ehmed şunları belirtiyor: "Başlangıçta
Adige hükümeti dışarıdan gelen göçlerde zorluk
çıkarmıyordu. Artan göç ve farklı halklardan bölgeye
doğru yoğun akış zaten küçük bir cumhuriyet olan Adige
devletini kaygılandırdı. Bu yüzden son süreçte gelen
Kürtlerin bir kısmı halen vatandaşlığa kabul edilmemiş
durumda."
Bu konuda Kürt Otonomisi olarak
girişimlerde bulunduklarını belirten Ehmed, "Bu ciddi
bir sorun olarak karşımızda duruyor. Özellikle daha
önce Kazakistan ya da Azerbaycan vatandaşı olduğu
halde burada tekrar vatandaşlık hakkına sahip olmak
isteyen Kürtler sorun yaşıyor. Devletin bu konuda
tanıdığı kolaylıklar var, yakın zaman içerisinde
çözüleceğini düşünüyoruz" diyor.
Kürtler
Adige'de daha çok tarımla geçimlerini sağlıyor.
Özellikle kabak ekimi yapan Kürtlerin bir kısmı tek
başına bununla geçinmek mümkün olmadığı için ise
ticaretle uğraşıyor. Daha çok mısır ve patates eken
yerli halka da kabak ekimi konusunda Kürtler önayak
oldular.
'Dil, kültür ve köklerimizi
koruduk'
Bu bölgede yaşayan Kürtler kendi
kültürlerini önemli oranda korumuş. Ehmed, "Yıllardır
ülkemizden uzakta bir yaşam sürsek de dil ve
kültürümüzü büyük oranda koruduk. Kürtleri kendi
kökleri üzerinde daha modern bir biçimde geleceğe
taşımak için çaba sarf ediyoruz" diyor. Bu konuda
köylerde Kürtçe dil eğitimleri başlattıklarını
kaydeden Ehmed, "Öğretmen ve materyal konusunda
yaşadığımız sorunlar olsa da çalışmalarımız gelişiyor"
diyor.
Tarih bilinci ve özgürlük mücadelesi
konusunda Kürt halkının bir tahribat yaşadığını da
belirten Ehmed, "Göç nedeniyle çeşitli ülkelerde
onların dilinde eğitim gördük. Edebiyat ve tarihlerini
okuduk, tarih bilincimiz buna göre şekillendi" diyor
ve Kürtlerin artık kendi tarih bilinçlerini
oluşturduklarını sözlerine ekliyor. Ehmed, "Ülkemizde
verilen ulusal kurtuluş ve özgürlük mücadelesi
diasporada yaşayan biz Kürtleri de etkiledi. Bizi daha
çok köklerimizle buluşturdu, kurtuluş ideolojisi bizi
ruhen diriltti" diyor.
Ulusal mücadele
feodal yaşama darbe vurdu
Kürtlerin
Adige'de aşiret sistemine dayalı bir örgütlenmeye
dayalı yaşam kurduklarını söyleyen Ehmed, "Ulusal
mücadele bunu da değişime uğrattı. Herkes 'ben falan
ağa, falan şeyhin oğluyum' diyordu. Ama ulusal
mücadelenin yarattığı bilinçle bu ayrılıklar ortadan
kalktı" diyerek, Ezidilik, Alevilik, Sünnilik
biçimindeki dinsel farklıların da ayrımcılık meselesi
olmaktan çıktığını belirtiyor.
Ehmed, "Bütün bu
gerici düşünceler mücadelemizin dolaylı etkileri
olarak aşılmış durumda. Gençler daha modern olan bir
yolda yürüyorlar. Artık aşiretsel, kabilesel, yöresel
dinsel, mezhepsel ayrılıklardan ziyade; birlik
anlayışı daha ağır basmaktadır" diyor.
Kadın
zincirlerinde kurtuluyor
Feodal değer
yargılarının yarattığı tutucu toplumda özellikle de
kadının daha fazla cendere altına alındığını belirten
Ehmed, ulusal mücadelenin bu konuda da önemli
değişiklikler yarattığına dikkat çekiyor: "Kadın fazla
bir söz hakkına sahip değildi. Kadına karşı
yaklaşımlarda ve kadının yaşamında da değişiklikler
oldu. Yine 15-16 yaşındaki kızların evlendirilmeleri,
kız çocuklarının okutulmaması, erken yaşta okuldan
alınmaları da gibi geri yaklaşım ve erkeğin kadın
üzerinde büyük bir baskısı vardı. Bu konuda gelişme
olmakla birlikte hala tutucu bir yaklaşım var." Bu
konuda toplumun bilinçlenmesine yönelik Otonomi olarak
çalışma yürüttüklerini söyleyen Ehmed, "Komisyonlar
oluşturduk. Halkımızın yaşadığı bütün köylerde
toplantılar düzenleyerek halkın eğitimine yönelik
çalışma yürütüyoruz" diyor.
Kürtler birlik
olmalı
Adige'de yaşayan Kürtler olarak
KADEK Genel Başkanı Abdullah Öcalan'a yönelik tecride
de karşı olduklarını söyleyen Ehmed, "Bu konuda halk
olarak tepkimizi her fırsatta dile getirdik. Burada
yaşayan tüm Kürtlerin hayali bir gün kendi
topraklarında özgürce yaşayabilmek. Bunun için de
Öcalan'ın verdiği mücadele bizim için önemli bir şans"
diyor.
Kürdistan'ın dört parçasındaki tüm
Kürtlere de seslenen Ehmed şu mesajı veriyor: "Ülkede
ve ülke dışında biz Kürtlerin birlik ve ittifaka
ihtiyacımız var. Birliğimiz gerçekleşirse dünyada
tanınmamız da kolaylaşacaktır. Bütün Kürt halkına
birlik, kardeşlik ve başarı diliyorum."
Mala
Kurda'da kültürel çalışma ön planda
Adige
Özerk Cumhuriyetinde, Ulusal Kültürel Kürt Otonomisi
bünyesinde kültürel çalışmalar gelişerek devam ediyor.
Mala Kurda'da verilen müzik ve folklor eğitimlerinde
çocuklar geleceğe hazırlanırken, sahip olunan
kültürünün korunması ve geliştirilmesi hedefleniyor.
Mala Kurda'da müzik eğitimi alan çocuklardan
biri Malvina Ali. Malvina Ali 5 yaşında, ama yaşını
büyük göstermek için 8 diyor. Kendisini Mala Kurda'da
(Kürt Evinde) gördüğümüzde nezle olmuştu. Tıkanan
burun delikleri ve farklılaşan sesine rağmen müzik
eğitimine devam ediyordu. Hasta olmasına rağmen güzel
bir sesi, insanı hayrete düşürecek kadar güzel Kürtçe
telaffuzu ve büyükleri kıskandıracak kadar ezber
yeteneğine sahip.
Kendisine, "Söylediğin
parçaları kim sana öğretiyor? diye soruyorum?
"Bingol Şewti'yi Papa(baba), Berde Berde'yi Tarlan
Hala, Benda We'yi de Asya teyzem" diyor güzel
Kürtçe'siyle. Kürtçe şarkı söylemeyi çok sevdiğini
söyleyen Malvina'ya "bir şarkıyı ezberlemen için sana
kaç kere söyleniyor" diyorum. "Sadece üç kere" diye
cevap veriyor. Başka bir köyde oturan Asya teyzesi
geldiğinde kendisini yanına oturtup şarkı sözü
ezberletiyormuş. Nenesinin mırıldandığı klasik Kürt
müziğine kulakları yabancı değil Malvina'nın. "Saz
çalmasını öğrenmek, ilerde sanatçı olmak istiyorum"
diyen Malvina'nın en büyük sorunu ise evlerinin
uzaklığından dolayı Mala Kurda'ya gelip gitme...
Malvina'ya müzik eğitimini veren Delil Lezgiev
ise, üç aylık bir süredir Malvina'yı çalıştırdığını
belirtiyor. Kürtlerin yaşadığı bütün köylerde çocuk
koroları ve folklar grupları oluşturmayı
amaçladıklarını söyleyen Delil Lezgiev, alandaki
Kürtlerin sanat eğilimini ise şöyle değerlendiriyor,
"buradaki Kürtlerde dengbejlik geleneği çok güçlü bir
biçimde yaşıyor. En çok da kadın bunu günümüze
taşırmış. Kafkaslardaki Kürtlerde bir çok kadın
dengbêj çıkmış. Şimdi de hangi kadın bir sıtran
söylese bu hemen anlaşılıyor. Dilin saflığının
korunması da bunda önemli bir etken. Duyguların edebi
bir tarzda dile gelmesi, bunun da bir biçimiyle ezgiye
dönüşmesi zor olmuyor. Kürtçe dilini kullanım gücü bir
kanal oluyor, yaşanan acılar ve hüzün ise ezgi
biçiminde bu kanalda hareketi yaratan devinim oluyor"
Her köye en az bir folklor grubu
Kürtlerin yaşadığı bütün köylerde en az bir folklor
grubu var ve bu grupların hepsi Mala Kurda bünyesinde
çalışmalarını sürdürüyorlar. Bu gruplardan biri de
genç kızlardan oluşan Koma Zilan. Altı aydır
çalışmalara başlayan grubun üyeleri Leyli (15), Tarla
(15), Nûbar (14), Olya (13), Tunzele (16), Piroze
(14), Zubeyda (13) büyük bir istekle çalıştıklarını
söylüyorlar. Kürdistan'ın bütün yörelerinin oyunlarını
gruba öğrettiklerini söyleyen folklor öğretmeni Sema
Brukyan, hali hazırda değişik yörelerden 10'dan fazla
oyunun öğrenildiğini söylüyor. "Asıl amacımız
halkımızın kültürünü, tarihini ve yaşamını çok iyi
sembolize eden bu oyunları daha modern bir tarzda
yeniden ela almak, geliştirmek ve değişik ifadelere
dönüştürmek" diyor Sema Brukyan. Grubun üyelerinden
Olya (13) "Kürdistan'ın değişik bölgelerinin
oyunlarını öğrendiğim için çok mutlu oluyorum" diyor.
Layla Qadir Şabaşov da 14 yaşında ve 8. sınıf
öğrencisi. Resim yapmaya ilgi duyan Leyla Qadir
şabaşov da "Kürdistan'ı resimle anlatmak istiyorum.
Bunun için ressam olmak istiyorum" diyor.
Adige
Özerk Cumhuriyeti Mala Kurda kültür sorumlusu Torin
Ali ise, en temel işlevlerinden birinin ulusal kültüre
sahip çıkma, unutulmasının önüne geçme ve geliştirme
olduğunu söyleyerek, "Alanda dağınık bir biçimde
varolan müzik gruplarını toparlayarak daha verimli
kılmayı düşünüyoruz. Aynı zamanda kültür sanat dalında
çalışma yürüten Kürt heykaltıraş, ressam, sanatçı ve
diğerlerini de bir araya getirip daha gelişkin bir
faaliyete dönüştürmeyi amaçlıyoruz" dedi.
Bakış açısının değişmesi gerekiyor
Adige
Özerk Cumhuriyeti'nde, Mala Kurda yöneticileriyle Kürt
azınlığın sorunlarına ilişkin görüşen Krasnadar
Kobanski Üniversitesi Kafkasya Araştırma Merkezi
heyetinden Nana şahbazyan, çalışmaları hakkında MHA'ya
bilgi verdi.
- Sayın Nana Şahbazyan
organizasyonunuzun çalışmalarından ve amaçlarından
bahsedebilir misiniz?
Kafkasya Araştırma
Merkezi Krasnodar Kobanski Üniversitesi'ne bağlı bir
organizasyondur. Krasnodar Eyaletindeki küçük halklar
ve etnik gruplarının ulusal ve kültürel haklarının
korunmasını amaçlayan inceleme ve araştırmalar yaparak
raporlar hazırlamaktayız. Bu raporları uluslararası ve
federal organizasyonlara sunuyoruz. Şimdi Özgürlük
Yolu adlı bir program üzerinde çalışmaktayız. Çalışma
grubumuzda tarihçiler, antropologlar, etnologlar var.
Krasnodar'da küçük halkların sorunlarıyla ilgili bir
kontrol mekanizmasının oluşumunu sağlamaya
çalışıyoruz. Bize göre bu alandaki Kürt, Ermeni,
Yunan, Türk, Şapsuk gibi küçük halklar çok açıktan
olmasa da etnik ayırımcılığa uğruyorlar. Grubumuz bir
yıl boyunca Krasnodar bölgesindeki uluslararası
sorunlar üzerine araştırmalar yapacak ve ulaştığımız
sorunlar Kobanski Üniversitesi'ndeki halklarla ilgili
analize bir başlangıç oluşturacak.
-
Grubunuz şimdiye kadar ne tür sonuçlara ulaştı?
Ulaştığımız sonuçlar Rusya'daki federal ve
uluslararası organizasyonlar içindir. Özellikle
uluslararası sorunlar üzerinde derinliğine fazla
durulmamıştır. Bu sorunların on yıllarca çözümsüz
kalan yönleri vardır. Bir çırpıda çözüm getirilemez
de. Yıllar ve aktif bir çalışma gerekiyor.
Krasnodar'daki uluslararası sorunları ve çelişkileri
göz önüne alarak objektif analiz yapmaya çalışıyoruz.
- Size göre küçük ulusların yaşadığı
yerlerde kültürlerini ve ulusal haklarını
gerçekleştirmek için ne gerekiyor?
En başta
bakış açısının değişmesi gerekiyor. Özellikle de yerli
toplumların dışarıdan göç edip gelen toplulukların
toplumsal değerlerine karşı bakış açılarının
değişmeleri gerekiyor. Çözümlenmeyen sorunlara sessiz
kalınamaz elbette. Bir gün çözüm bulmak gerekecek.
Bunun için de kültür ve bilim ile terbiye edilmiş
yeni nesiller yaratmamız gerekiyor. Ancak kültürel ve
bilimsel gelişkin olan insanlar verili toplum
bilincini değiştirebilirler. |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|